abad [Köken: Farsça] Bay, Onuşlu, Varlı abadan [Köken: Farsça] Bay, Onuşlu, Varlı abad etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Baylık getirmek, Bolluk getirmek abartı [Köken: Yerel] Arttırma, Köpürtü, Börttürme, Ulaltıp söyleme, Abartı abartmak [Köken: Yerel] Arttırmak, Köpürtmek, Börttürmek, Ulaltıp söylemek, Abartmak abdesthane [Köken: Farsça] (tuvalet) Ayakyolu abece [Köken: Uydurukça] Damgalık abecesel [Köken: Uydurukça] Damgalık + abide [Köken: Arapça] Eskertkiç, Estelik abluka [Köken: İtalyanca] Kurşama, Kamav ablukaya almak [Köken: İtalyanca+Türkçe] Kurşamak, Kamamak abstrakt [Köken: İngilizce] Oydaki abstre [Köken: Fransızca] Oydaki acele [Köken: Arapça] Aşıkış, Tez acele etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Aşıkmak aceleci [Köken: Arapça+Türkçe] Aşıkıcı acıklı [Köken: Uydurukça] Kaygılı, Acınırlı acılaşmak [Köken: Yerel] Acımak, Acılaşmak acımak [Köken: Anlam kayması] (canı yanmak) Ağrımak\n\n[Köken: Anlam kayması] (merhamet etmek) Acınmak acımasız [Köken: Anlam kayması] Taşbağır, Taşyürek acıtmak [Köken: Anlam kayması ] Ağrıtmak, İncitmek aciz [Köken: Arapça] Güçsüz açgözlü [Köken: Yerel] Açgöz, Açgözlü açı [Köken: Uydurukça] Bucak açık [Köken: Yerel] (anlaşılır) Düşünürlü, Anık, Belli, Açık açık arttırma [Köken: Uydurukça] Kimaştı açıkgöz [Köken: Yerel] Kuv, Gözü açık, Açıkgöz açıklamak [Köken: Yerel] Düşündürmek, Açıklamak açık sözlü [Köken: Yerel] Doğru sözlü, Doğrucul, Çıncıl, Açık sözlü ada [Köken: Yerel] Aral, Oturağ, Ada adale [Köken: Arapça] Bulcun adam [Köken: Arapça] Kişi, Erkişi adamakıllı [Köken: Arapça+Türkçe] Dım yakşı adapte etmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Uydurmak, Uygunlaştırmak adet [Köken: Arapça] (gelenek) Yola adıl [Köken: Uydurukça] Almaş adi [Köken: Arapça] (sıradan, kalitesiz) Yönekey admin [Köken: İngilizce] Başarıcı adres [Köken: Fransızca] Yer-yurt af [Köken: Arapça] Geçirim aferin [Köken: Farsça] Yararsın, Yaşa affedersiniz [Köken: Arapça+Türkçe] Geçiriniz affetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Geçirmek afiyet [Köken: Arapça] Sağlık, Esenlik, Tensağlığı afiyet olsun [Köken: Arapça+Türkçe] Aş olsun. ağ [Köken: Yerel] Tor, Ağ ağabey [Köken: Yerel] Ağa ağıl [Köken: Anlam daralması] Ağıl, Kora ağırbaşlı [Köken: Yerel] Esli-başlı, Ağırbaşlı, Saldamlı ağırlamak [Köken: Yerel] Konaklamak, Sıylamak, Ağırlamak ağlamak [Köken: Yerel] Yığlamak, Ağlamak ağlatmak [Köken: Yerel] Yığlatmak, Ağlatmak ahenk [Köken: Farsça] Uygunluk, Gelişim ahır [Köken: Farsça] Ağıl, Uykorası, Sığır korası, At korası, ahtapot [Köken: Yunanca] Sekizayak aile [Köken: Arapça] Ocak, Ev içi ailece [Köken: Arapça+Türkçe] Eviçiyle, Bala çağayla, Eviçi ile, Bala çağa ile ait [Köken: Arapça] Değişli akciğer [Köken: Türkçe+Farsça] Öfke akıbet [Köken: Arapça] Ayak, Son akıl [Köken: Arapça] Es, Sana akıl almak [Köken: Arapça+Türkçe] Geneşmek akıl almamak [Köken: Arapça+Türkçe] Ese sığmamak, Gönle konmamak akıl ermemek [Köken: Arapça+Türkçe] Beyni yetmemek akıl etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Oya salmak, Ese düşürmek akıl öğretmek [Köken: Arapça+Türkçe] Geneş vermek, Öğüt vermek, Em eytmek akıl yormak [Köken: Arapça+Türkçe] Ese düşürmeye dırışmak, Anlamaya dırışmak akıldan çıkmak [Köken: Arapça+Türkçe] Esten çıkmak, Unutmak akın [Köken: Uydurukça] Baskın, Çapul aklı başına gelmek [Köken: Arapça+Türkçe] Doğru yola düşmek, Doğru yola girmek, Aymak, Ayıkmak, aklına gelmek [Köken: Arapça+Türkçe] Esine düşmek, Oyuna gelmek aklında olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Esinde olmak aklında tutmak [Köken: Arapça+Türkçe] Oyunda saklamak, Unutmamak akraba [Köken: Arapça] Doğanlar, Doğan-kardeşler, Ağa-iniler akrep [Köken: Arapça] Çıyan aks [Köken: Fransızca] Ok, Özek aksetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yanmak, Görünüş tapmak aksırmak [Köken: Yerel] Çüçkürmek, Aksırmak aksi [Köken: Arapça] Geri, Ters aksine [Köken: Arapça+Türkçe] Gerisince, Teskerisince, Tersine aksiseda [Köken: Arapça] Yanrık akşam [Köken: Farsça] İnir, Geç aktarmak [Köken: Anlam kayması] Göçürmek, Kotarmak, Kaptan kaba kuymak aktarma yapmak [Köken: Anlam genişlemesi] Alıştırmak, Yol alıştırmak aktif [Köken: Fransızca] İşçen, İşler, Emekçil aktivite [Köken: Fransızca] Ermek, Gönül açma, Oyun-gülgü, Dırışma, Aldanma, Avunma akvaryum [Köken: Latince] Balıkduvan al [Köken: Anlam kayması] Kızıl alaca [Köken: Yerel] Ala bula, Alaca alaka [Köken: Arapça] Bağlanış, Katnaş, Katış alakadar [Köken: Arapça+Farsça] Bağlanışlı, Katnaşlı, Katışlı alakadar etmek [Köken: Arapça+Farsça+Türkçe] Bağlanışlı kılmak, Katnaşlı kılmak, Katışlı kılmak alakadar olmak [Köken: Arapça+Farsça+Türkçe] (Bağlantılı olmak): Bağlanışı olmak, Katnaşı olmak, Katışı olmak, (İlgilenmek, Uğraşmak): Göz kulak olmak, Gönül koymak, Kızıkmak alakalı [Köken: Arapça+Türkçe] Bağlanışlı, Katnaşlı, Katışlı, Değişli, Doğrusunda, Yönünde alakasız [Köken: Arapça+Türkçe] Bağlanışsız, Katnaşsız, Katışsız, Değişsiz alamet [Köken: Arapça] Belgi alarm [Köken: Fransızca] Atlan, Yağı çaptı alaşım [Köken: Uydurukça] Koşuntu, Koşma, Karışma, Karışık, Karıntı, Aralaşma alay [Köken: Farsça] Üstünden gülme alaya almak [Köken: Farsça+Türkçe] Üstünden gülmek alay etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Üstünden gülmek alçak [Köken: Yerel] Tuban, Aşak, Alçak alçalmak [Köken: Yerel] Tubanlamak, Aşaklamak, Alçalmak alçakgönüllü [Köken: Yerel] Küçükgönüllü, Alçakgönüllü aldatmak [Köken: Yerel] Aldamak, Aldatmak alet [Köken: Arapça] Kural alev [Köken: Farsça] Yalım, Yalav alfabe [Köken: Fransızca] Damgalık alfabetik [Köken: Fransızca] Damgalık + algılamak [Köken: Uydurukça] Tanıyıp bilmek, Es yetirmek, Ukmak algı [Köken: Uydurukça] Tanıyıp bilme, Es yetirme, Uku alıkoymak [Köken: Yerel] Kaldırmak, Alıkoymak alın [Köken: Yerel] Manlay alıngan [Köken: Yerel] Darıncak, İncik alınmak [Köken: Yerel] Darınmak, İncimek, Gönlüne almak alıntı [Köken: Uydurukça] Göçürme, Özleştirme, Alınma, Üzündü alınyazısı [Köken: Yerel] Yazmış, Alınyazısı alışmak [Köken: Anlam kayması] Öğrenmek, Könükmek alıştırma [Köken: Anlam kayması] Öğretme, Könüktürme alıştırmak [Köken: Anlam kayması] Öğretmek, Könüktürmek âlim [Köken: Arapça] Okumuşlu, Bilge alkali [Köken: Fransızca] Silti alkalik [Köken: Fransızca] Siltili alkış [Köken: Yerel] Çepik, Alkış alkışlamak [Köken: Yerel] Çepik çalmak, Alkışlamak alkol [Köken: Fransızca] İçkilik allaha ısmarladık [Köken: Arapça+Farsça+Türkçe] Allaha tapşırdım alumen [Köken: Fransızca] Acıtaş alüminyum [Köken: Latince] Akkalay alyans [Köken: Fransızca] Düğün yüzüğü ama [Köken: Arapça] Birak âmâ [Köken: Arapça] Sokur amaç [Köken: Farsça] Dilek ambalaj [Köken: Fransızca] Bağca, Bağlama, Boğu, Düğüncek, Dürü, Orama ambiyans [Köken: Fransızca] Orta, Ortalık, Aylana, Aylana- çevre, Aylana-tire, Tire-yak amblem [Köken: Fransızca] Belgi, Damga ambulans [Köken: Fransızca] Tez yardım arabası amca [Köken: Yerel] Ağay, Amca ameliyat [Köken: Arapça] Soyu amir [Köken: Arapça] Başlık, Yedekçi, Yolbaşçı, Töre an [Köken: Arapça] Gözkakım anahtar [Köken: Yunanca] Açar anane [Köken: Arapça] Yola anarşi [Köken: Fransızca] Başlıksızlık, Başsızlık anatri [Köken: Fransızca] Kekeçlik, Tutukluk anavatan [Köken: Türkçe+Arapça] Atayurt ancak [Köken: Yerel] Birine, Yalnız, Varı yoğu, Ancak\n\n[Köken: Yerel] (bağlaç) Birak, Ancak anı [Köken: Uydurukça] Estelik, Bölek anımsamak [Köken: Uydurukça] Ese düşürmek, Eslemek anımsatmak [Köken: Uydurukça] Ese düşürtmek, Esletmek anıt [Köken: Uydurukça] Eskertkiç, Estelik ani [Köken: Arapça] Pek tez, Tez arada, Birden aniden [Köken: Arapça+Türkçe] Abaysızca, Anlamazdan,Birden, Duyusuz Eskertmezden, Güdüsüz, Güdülmezden, Şaşa pişe animasyon [Köken: Fransızca] Diriltme anka [Köken: Arapça] (kuşu) Tuğrul, Dumrul anlamak [Köken: Yerel] Düşünmek, Anlamak anlaşmak [Köken: Yerel] Düşünüşmek, Anlaşmak, Gelişmek anlatmak [Köken: Yerel] Düşündürmek, Anlatmak anmak [Köken: Yerel] Eslemek, Ese düşürmek, Esine almak, Anmak anne [Köken: Yerel] Ana anofel [Köken: Fransızca] Bezgek sineği, Bezgek çirkeyi ansızın [Köken: Uydurukça] Abaysızca, Anlamazdan, Birden, Duyusuz, Eskertmezden, Güdüsüz, Güdülmezden, Şala pişe antidot [Köken: Fransızca] Ağı kaytargıç antik [Köken: Fransızca] Burunki, Eski, Argı antilop [Köken: Fransızca] Böken antimon [Köken: Fransızca] Sürme antlaşma [Köken: Uydurukça] Gelişim, Bitim antlaşma yapmak [Köken: Uydurukça] Gelişime kol koymak, Bitim düzmek antrenman [Köken: Fransızca] Könükme, Könüküş apartman [Köken: Fransızca] Köpkatlı ev aptal [Köken: Arapça] Tentek aptesane [Köken: Farsça] (tuvalet) Ayakyolu arabulucu [Köken: Yerel] Aracı, Aralayıcı, Geliştirici, Arabulucu araç [Köken: Uydurukça] Kural aramak [Köken: Anlam kayması] İzlemek, Aktarmak, Karamak araştırıcı [Köken: Uydurukça] Tekşirici, İzleyici araştırmacı [Köken: Uydurukça] Tekşirici, İzleyici araştırmak [Köken: Uydurukça] Tekşirmek, İzlemek arazi [Köken: Arapça] Yer arefe [Köken: Arapça] Başlama, Alt, Bayram aldı arıza [Köken: Arapça] Buzukluk, Buzulma arızalanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Buzulmak, Sınmak arife [Köken: Arapça] Başlama, Alt, Bayram aldı arkadaş [Köken: Yerel] Yoldaş, Arkadaş armağan [Köken: Yerel] Belek, Sıylık, Tartık arsa [Köken: Arapça] Ev ornu arsız [Köken: Yerel] Betsiz, Uyatsız, Arsız artı [Köken: Uydurukça] Koşu belgisi artık [Köken: Anlam genişlemesi] (bundan sonra) Şimdi, Bundan Geyin\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (nihayet) Ayak gelip, Ayakta, Sonunda artifisyel [Köken: Fransızca] Yasama, Yasalma arz etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ötünmek, Sormak arzu [Köken: Arapça] Dilek arz ve talep [Köken: Arapça+Arapça+Arapça] Sorum yine sunum asa [Köken: Arapça] Dayak, Kol dayağı asabi [Köken: Arapça] Kanı kızgın, Kızmalı, Acılanıcı asabiyet [Köken: Arapça] Kızma, Kızmalılık, Kanı kızma, Acılanma asalet [Köken: Arapça] Aksüyeklik, Törelik, Teklilik asansör [Köken: Fransızca] Götürgüç asayiş [Köken: Farsça] Dinçlik asgari [Köken: Arapça] En az astragan [Köken: Fransızca] Karagöl, Karagöl derisi asıl [Köken: Arapça] Çın, Dip asır [Köken: Arapça] Yüzyıl asi [Köken: Arapça] Göterilişçi, Kozgalancı asil [Köken: Arapça] Aksüyek, Töre asistan [Köken: Fransızca] Orunbasar asit [Köken: Fransızca] Gıçkıl, Ekşi askı [Köken: Yerel] Giyim ilgiç, Askı asla [Köken: Arapça] Hiç haçan aşağı [Köken: Yerel] Tubanki, Altki, Aşağı aşama [Köken: Uydurukça] Baskıç aşı [Köken: Yerel] Emleme (insan), Ulama, Yalgaştırma (bitki) aşılamak [Köken: Yerel] Emlemek (insan), Ulamak, Yalgaştırmak (bitki) aşı yapmak [Köken: Yerel] Emlemek (insan), Ulamak, Yalgaştırmak (bitki) aşınmak [Köken: Yerel] Eskirmek, Tozumak, Gedilmek, Aşınmak aşikâr [Köken: Farsça] Anık, Aykın, Belli, Belgili aşina [Köken: Farsça] Tanış aşiret [Köken: Arapça] Uruk, Tire aşk [Köken: Arapça] Sevi âşık olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Seviye düşmek ata [Köken: Anlam kayması] Ata babalar atasözü [Köken: Yerel] Atalar sözü atak [Köken: Yerel] (atılgan) Ötkür, Tartınmaz, \n\n[Köken: Fransızca] (saldırı) Yulkunuş, Intılış, Çozgun, Çapul atamak [Köken: Anlam kayması] Belgilemek, Atamak ateş [Köken: Farsça] Od, Ört, (Hastalık): Isıtma, Kızdırma ateşli silah [Köken: Farsça+Türkçe+Arapça] Ok atar kural atılmak [Köken: Anlam genişlemesi] (saldırmak) Intılmak, Irgılmak, Atılmak\n\n[Köken: Yerel] (atmak fiilinin edilgen biçimi) Dışlanmak, Atılmak atkı [Köken: Uydurukça] Boyun oragıç atlamak [Köken: Yerel] Sekirmek, Atlamak atmak [Köken: Anlam genişlemesi] Dışlamak, Irgıtmak, Atmak atmosfer [Köken: Fransızca] Yerderi avize [Köken: Farsça] Asılmalı şamdan avlu [Köken: Yunanca] Eşik aldı avukat [Köken: Fransızca] Aklayıcı avunmak [Köken: Yerel] Yuvanmak, Avunmak avutmak [Köken: Yerel] Yuvatmak, Avutmak ayakkabı [Köken: Yerel] Ayak giyimi ayaklanma [Köken: Yerel] Başgöterme, Göteriliş, Kozgalan ayaklanmak [Köken: Yerel] Baş götermek, Göterilmek, Kozgalmak ayar [Köken: Arapça] (madenler) Sınav damgası\n\n[Köken: Arapça] (aletler) Kök, Kökleme, Köğe getirme, Kurma ayarlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Köklemek, Köğe getirmek, Kurmak aydın [Köken: Uydurukça] (ziyalı, entelektüel) Bilimli, Okumuşlu\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (ışıklı, ışık alan) Yarık, Aydın aydınlanmak [Köken: Anlam genişlemesi] Yarıtılmak, Aydınlanmak aydınlatmak [Köken: Anlam genişlemesi] Yarıtmak, Aydınlatmak aydınlık [Köken: Anlam genişlemesi] Yarıklık, Aydınlık aygıt [Köken: Kökeni belirsiz] Kural ayıp [Köken: Arapça] Uyat, Utanç ayıplamak [Köken: Arapça+Türkçe] Uyaltırmak, Utandırmak ayin [Köken: Farsça] Sığını, Tapını, Kulculuk aykırı [Köken: Uydurukça] Ters, Geri aylak [Köken: Yerel] İşsiz, Boş, Aylak ayna [Köken: Farsça] Gözgü aynı [Köken: Arapça] Bir, Birdek, Bir türlü, Okşaş, Benzeş ayrıntı [Köken: Uydurukça] Doluluk, Ufak-tefek, İncik-cıncık, Anık ayyaş [Köken: Arapça] İçkiç, Esrik aza [Köken: Arapça] Müce azami [Köken: Arapça] En köp, En köpü azarlamak [Köken: Farsça+Türkçe] Yazgırmak, Arlamak azat [Köken: Farsça] Erkin, Erkli azınlık [Köken: Uydurukça] Azcılık azletmek [Köken: Arapça+Türkçe] Boşatmak, Çıkarmak, Düşürmek baba [Köken: Anlam kayması] Ata babacan [Köken: Farsça] Gengönüllü,,Yakşıgönüllü, Akgönül, Yakımlı baca [Köken: Farsça] Tütünlük, Boru bacak [Köken: Farsça] Ayak, But bacanak [Köken: Yerel] Baca, Bacanak bacı [Köken: Moğolca] Sinil, Abla bagaj [Köken: Fransızca] Yük, Yolyükü, Kolyükü, Denk bağ [Köken: Farsça] Üzümlük bağdaşmak [Köken: Yerel] Gelişmek, Uylaşmak, Düşünüşmek, Anlaşmak, Bağdaşmak bağımlı [Köken: Uydurukça] Karayışlı, Bağlı, Bağınlı, Bağınışlı bağımsız [Köken: Uydurukça] Karayışsız, Bağsız, Bağınsız, Bağınışsız, Erkin, Erkli bağır [Köken: Anlam kayması] Döş, Kökrek bağırsak [Köken: Anlam kayması] İçek bağışlamak [Köken: Farsça+Türkçe] (affetme): Geçirmek, (ithaf etme): Arnamak, Adamak bağlantı [Köken: Yerel] Bağlanış bahane [Köken: Farsça] Sıltak bahane etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Sıltamak bahar [Köken: Farsça] Köklem baharat [Köken: Arapça] Tadım, Tadımal, Tatlatkıç bahis [Köken: Arapça] Sözgüreşi bahse girmek [Köken: Arapça+Türkçe] Söz güreştirmek, Dalaşmak bahsetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Söylemek, Eytmek bahşiş [Köken: Farsça] Çaylık, Çay akçesi bakır [Köken: Belirsiz] Yez bakire [Köken: Arapça] Kız, Kız oğlan kız bakla [Köken: Arapça] Atburçağı bakmak [Köken: Anlam kayması] Karamak, Bakmak balgam [Köken: Arapça] Kakırık balgam çıkarmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kakırmak balmumu [Köken: Türkçe+Farsça] Balağız baltalamak [Köken: Uydurukça] Çelme çelmek, Ayak salmak, Yoğa çıkarmak, Toskunluk etmek bant [Köken: Fransızca] Tasma baraj [Köken: Fransızca] Su saklagıç, Tosma, Toğan, Büğet barbar [Köken: Fransızca] Yaban, Yabani barınmak [Köken: Yerel/Belirsiz] Yaşınmak, Yapınmak, Bekinmek, Daldalanmak barış [Köken: Uydurukça] Dinçlik barışmak [Köken: Yerel] Dinişmek, Yaraşmak, Gelişmek, Barışmak bari [Köken: Farsça] Olmazsa, Hiç olmazsa barut [Köken: Arapça] Ok darısı, Mıltık darısı basamak [Köken: Yerel/Bozulmuş] Baskıç, Basmak basım [Köken: Uydurukça] Basma basımevi [Köken: Uydurukça] Basmahane basın [Köken: Uydurukça] Basma söz basınç [Köken: Uydurukça] Basım basit [Köken: Arapça] Yönekey baskı [Köken: Uydurukça] (matbaacılık) Basılış, Basıp çıkarış\n\n[Köken: Uydurukça] (zulüm, cebir) Kısım, Eziş basmak [Köken: Yerel] (matbaacılık) Dermek, Basıp çıkarmak, Basmak baston [Köken: İtalyanca] Dayak, Kol dayağı basur [Köken: Arapça] Göteği başarı [Köken: Uydurukça] Üstünlük, Onuş, Yutuk, Yetiş, Yetişkenlik başarmak [Köken: Anlam kayması] Üstün çıkmak, Bitirmek, Tüketmek, İşe aşırmak, Atkarmak başıboş [Köken: Yerel] (insan) İşsiz, Boşyürüyücü, Aylak, Başıboş\n\n[Köken: Yerel] İyesiz, Karayışsız başkaldırmak [Köken: Yerel] Baş götermek, Göterilmek, Kozgalmak, Kozgalan etmek, Baş kaldırmak başkan [Köken: Uydurukça] Töreağa, Başkarma, Başlık başkent [Köken: Uydurukça] Orda başlık [Köken: Yerel] (başa giyilen) Baş giyimi\n\n[Köken: Uydurukça] (yazı) Ad\n\n[Köken: Yerel] (evlilikte) Kalın başörtüsü [Köken: Yerel] Yağlık batı [Köken: Uydurukça] Günbatar bay [Köken: Uydurukça] Bey, Ağa\n\n[Köken: İngilizce] (hoşça kal) Esen kal bayağı [Köken: Anlam kayması] Tuban, Kopal, Topas bayan [Köken: Uydurukça] Hanım bayat [Köken: Arapça] Katı (ekmek), Katan (hamur işi), Eski (yemek) bayatlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Katmak, Eskirmek bay bay [Köken: İngilizce] Esen kal bayılmak [Köken: Anlam kayması] Dalmak, Esinden gitmek, Özünden gitmek baykuş [Köken: Türkçe] Ükü, Baykuş bayrak [Köken: Türkçe] Bayrak, Tuğ bazen [Köken: Arapça] Keyde, Keybir kezde, Kez kezi ile bazı [Köken: Arapça] Keybir bebek [Köken: Yerel] Çağa, Bebek becermek [Köken: Anlam kayması] Atkarmak, Bütürmek, Onuşlu ödemek, Yerine getirmek, Eplemek becerikli [Köken: Anlam kayması] Atkarıcı, Bütürücü, Epli, Epçil beceriklilik [Köken: Anlam kayması] Atkarıcılık, Bütürücülük, Ep bedava [Köken: Farsça] Tekin, Tölevsiz, Akçasız bedbaht [Köken: Farsça] Onmaz, Kutsuz beddua [Köken: Farsça+Arapça] Kargış beddua etmek [Köken: Farsça+Arapça+Türkçe] Kargımak, Kargışlamak beden [Köken: Arapça] Gövde, Ten, Sın, Tula boy bedii [Köken: Arapça] Görkem beğenmek [Köken: Anlam kayması] Yaktırmak, Onamak bekâr [Köken: Arapça] Boydak bekçi [Köken: Anlam kayması] Karavılcı, Gözetçi, Sakçı beklemek [Köken: Anlam kayması] Gütmek, Gözlemek beklenti [Köken: Uydurukça] Güder bela [Köken: Arapça] Kaygı, Kırsık belediye [Köken: Arapça] Yerli geneş beleş [Köken: Arapça] Tekin, Tölevsiz, Akçasız belirlemek [Köken: Uydurukça] Bellemek, Belgilemek, Anıklamak belirmek [Köken: Yerel] Görünmek, Karası görünmek bellek [Köken: Yerel] Es bencil [Köken: Yerel] Benbencil, Özümcül benek [Köken: Yerel] Dağ, Benek benimsemek [Köken: Yerel] Özüne almak, Özleştirmek, İyelenmek beniz [Köken: Anlam kayması] Bet, Yüz, Ön benzemek [Köken: Anlam genişlemesi] Okşamak (Nesne nesneye, insan nesneye), Benzemek (İnsan insana, nesne insana) benzer [Köken: Uydurukça] Benzeş, Okşaş beraat [Köken: Arapça] Aklanma beraat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Aklanmak beraber [Köken: Farsça] Birge, Birgelikte, Birlikte berbat [Köken: Farsça] Öte yaman berber [Köken: Fransızca] Saçalıcı bereket [Köken: Arapça] Bolluk, Köplük bereketli [Köken: Arapça+Türkçe] Bol, Köp berrak [Köken: Arapça] Müldür, Duru bertaraf [Köken: Farsça] Aradan göterme bertaraf etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Aradan götermek besin [Köken: Uydurukça] Yokum, Azık, Sinimli yemek beslemek [Köken: Yerel] Bakmak, Asramak, Östürmek beste [Köken: Farsça] Küy besteci [Köken: Farsça+Türkçe] Küycü bestekâr [Köken: Farsça] Küycü bestelemek [Köken: Farsça+Türkçe] Küy yazmak, Küye salmak, Yır çıkarmak beşer [Köken: Arapça] Kişi, Kişi balası, Kişi oğlu beşeriyet [Köken: Arapça] Kişilik dünyası beter [Köken: Farsça] Yamanrak beyan [Köken: Arapça] Bildiri beyan etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Bildirmek beyanat [Köken: Arapça] Bildiri beyaz [Köken: Arapça] Ak, Ürün beyazlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Ağarmak beyazlaşmak [Köken: Arapça+Türkçe] Ağarmak beyazlatıcı [Köken: Arapça+Türkçe] Ağartkıç beyazlatmak [Köken: Arapça+Türkçe] Ağartmak beynelmilel [Köken: Arapça] Ellerarası bezelye [Köken: İtalyanca] Burçak, Burçak kozağı bırakmak [Köken: Yerel] Kaldırmak, Dışlamak biber [Köken: Yunanca] Burç biçare [Köken: Farsça] Baykuş biçim [Köken: Yerel] Tür, Biçim biçmek [Köken: Anlam genişlemesi] (Tahıl için):Ormak, (Kumaş için): Biçmek bigâne [Köken: Farsça] (Yabancı): Yad, (Umursamaz): Kızıksanmaz, Kızıkmaz bilahare [Köken: Arapça] Sonra, Geyin, Ayaktan bilakis [Köken: Arapça] Gerisince, Teskerisince, Tersine bildik [Köken: Yerel] Tanış bile [Köken: Anlam kayması] Dahi bileği [Köken: Yerel] Kayrak, Bileği bileği taşı [Köken: Yerel+Türkçe] Kayrak bilemek [Köken: Yerel] Kayramak, Bilemek bilgi [Köken: Anlam genişlemesi] (Bilme): Bilim, (Malumat): Bilgi bilgin [Köken: Uydurukça] Okumuşlu bilhassa [Köken: Arapça] Ayrıca bilimsel [Köken: Türkçe+Uydurukça] Bilimlik bilinç [Köken: Uydurukça] An bilinçlendirmek [Köken: Uydurukça] Anlatmak, Esi yeter kılmak, An uyandırmak bilinçlenmek [Köken: Uydurukça] Esi yeter olmak, Anı uyanmak bilmece [Köken: Yerel] Tapışmak, Bilmece bina [Köken: Arapça] Kurulma binaenaleyh [Köken: Arapça] Bunun için, Buna göre, Bunluktan, Böylelikte, Böylelikle birader [Köken: Farsça] Ağa-ini, Ağa (büyük), İni (küçük) birçok [Köken: Yerel] Bir talay, Birköp birikmek [Köken: Anlam kayması] Yığılmak, Toplanmak, Koşulmak biriktirmek [Köken: Anlam kayması] Dermek, Yığmak, Toplamak birim [Köken: Uydurukça] Birlik, Ölçek birliği, Ölçek birleşmek [Köken: Yerel] Birikmek, Uyuşmak, Birleşmek birleştirmek [Köken: Yerel] Biriktirmek, Uyuşturmak, Birleştirmek birlikte [Köken: Yerel] Birge, Birgelikte, Birlikte birkaç [Köken: Yerel] Bir nice, Birkaç bir takım [Köken: Uydurukça] Bir nice bitişik [Köken: Anlam kayması] Yanaş, Yanaşa, Değişik bitişmek [Köken: Anlam kayması] Yanaşmak, Değişmek bitiştirmek [Köken: Anlam kayması] Yanaştırmak, Değiştirmek bitki [Köken: Uydurukça] Ösümlük bitkin [Köken: Anlam kayması] Güçsüzlenen, Argın, Çarçayan bitkisel [Köken: Uydurukça] Ösümlük, Ösümlük… bitkisel hayat [Köken: Uydurukça+Arapça] Essiz kök, Ölüm altı, Ölüm üstü, Ölüm hali bitkisel yaşam [Köken: Uydurukça+Türkçe] Essiz kök, Ölüm altı, Ölüm üstü, Ölüm hali bitmek [Köken: Anlam genişlemesi] Bütmek (Tamamlanmak, Sona ermek, Bütün hale gelmek, Eksiksiz olmak), Tükenmek (Kalmamak, Fazlası olmamak, Sonu gelmek)\n\n[Köken: Yerel] (bitki için) Ösmek, Bitmek biyografi [Köken: Fransızca] Durmuş yolu bizzat [Köken: Arapça] Özü, Özü ök blöf [Köken: İngilizce] Uydurukça boa [Köken: İngilizce] Boğar yılan bocalamak [Köken: İtalyanca+Türkçe] Avdırmak bodrum [Köken: Yunanca] Edenaltı, Yerdöle, Koyma, Evaltı bodur [Köken: Kökeni belirsiz] Kısa boylu, Kısa boğaz [Köken: Anlam genişlemesi ] (Anatomi): Damak, (Coğrafya): Boğaz boğmak [Köken: Yerel] Duncukturmak, Boğmak bohça [Köken: Yerel] Düğüncek, Dürük, Boğça boru [Köken: Yerel] Kuvur, Düdük, Boru bostan [Köken: Farsça] Kavunluk, Kavun kabaklık boşalmak [Köken: Anlam kayması] Boşamak boşaltılmak [Köken: Anlam kayması] Boşalmak boşaltmak [Köken: Anlam kayması] Boşatmak boşamak [Köken: Anlam kayması] Ayırmak, Dışlamak boşanmak [Köken: Anlam kayması] Acraşmak, Acralışmak, Ayrılmak, Ayrılışmak, Dışlamak, Dışlaşmak boşuna [Köken: Yerel] Boşa, Yoğa boy [Köken: Yerel] (toplum) Uruk, Tire boylam [Köken: Uydurukça] Uzunluk boyut [Köken: Uydurukça] Ölçem, Kölem bozdurmak [Köken: Anlam kayması] (para) Ufaklamak, Ayırmak bozkır [Köken: Uydurukça] Dala bozkurt [Köken: Uydurukça] Gökbörü böbürlenmek [Köken: Farsça+Türkçe] Gerinmek, Öğünmek, Benimsinmek, Ululanmak böcek [Köken: Yerel] Kurt-kumurska, Böcek böğür [Köken: Yerel] Bıkın, Yan, Böğür bölge [Köken: Uydurukça] Aymak börek [Köken: Kökeni belirsiz] İçlek, Katlama branş [Köken: Fransızca] Tarmak, Budak, Bilgiçlik bravo [Köken: İtalyanca] Yararsın, Yaşa bronz [Köken: Fransızca] Kola, Tunç broşür [Köken: Fransızca] Kitapça, Kitapçık bucak [Köken: Anlam kayması] Tümen buçuk [Köken: Anlam kayması] Yarım, Yarı, Yartı buda [Köken: Sanskritçe] Burhan budala [Köken: Arapça] Tentek, Anra budist [Köken: Fransızca] Burhancı budizm [Köken: Fransızca] Burhancılık buhar [Köken: Arapça] Buğu buhran [Köken: Arapça] Sınılış, Sınanış, Darlık, Yetmezcilik buket [Köken: Fransızca] Bağlam, Tutam bulamaç [Köken: Yerel] Bulamık bulanık [Köken: Yerel] Bulancık, Bulancak bulantı [Köken: Anlam genişlemesi ] Yürek aynışı, Gönül aynışı bulanmak [Köken: Anlam genişlemesi] (Bulaşık hale gelmek, karışmak): Bulanmak, (Midesi bulanmak): Yüreği aynımak, Gönlü aynımak bulaşıcı [Köken: Anlam genişlemesi] Yukumlu bulaşık [Köken: Anlam genişlemesi] Kir, Kirli kap bulaşık suyu [Köken: Yerel] Yundu bulaşmak [Köken: Anlam genişlemesi] (Kir): Bulanmak, Kirlenmek, (Hastalık, mikrop): Yukmak bulmaca [Köken: Uydurukça] Tapışmak bulmak [Köken: Anlam genişlemesi] (Aranılanı): Tapmak, (Yeni bir şeyi): Bulmak, Açmak bulunmak [Köken: Uydurukça] Olmak buluşmak [Köken: Anlam genişlemesi] 1- (Biri birini kaybettiğinde ya da ararken): Tapışmak, Kavuşmak, 2- (Bir yerde tesadüfen ya da randevulaşarak): Uğraşmak, Kezleşmek, Görüşmek, 3- (Yolda karşılaşmak): Yolukmak bunalım [Köken: Yerel, Anlam kayması] Yetmezcilik, Darlık, Sınılış bunalmak [Köken: Yerel, Anlam kayması] Sıkılmak bunaltmak [Köken: Yerel, Anlam kayması] Sıkmak bunamak [Köken: Anlam kayması] Alcımak bura [Köken: Yerel] Bu yer burada [Köken: Yerel] Bu yerde buradan [Köken: Yerel] Bu yerden buraya [Köken: Yerel] Bu yere buruk [Köken: Anlam kayması] (tat) Acı, Diş kamaştırıcı buse [Köken: Farsça] Öpüş but [Köken: Yerel] San, But buzdolabı [Köken: Türkçe+Farsça] Buzlatkıç bülbül [Köken: Farsça] Sanduvaç bünye [Köken: Arapça] Kuruluş, Düzülüş büro [Köken: Fransızca] Yazıhane bürokrasi [Köken: Fransızca] Törecilik bürokrat [Köken: Fransızca] Töre büyü [Köken: Uydurukça] Abrav büyü yapmak [Köken: Uydurukça] Abramak büyükbaş [Köken: Yerel] Kara mal, İri mal büyükelçi [Köken: Uydurukça] Elçi büyük Okyanus [Köken: Yerel] Dinik Okyanus, Dinç Okyanusu büyülemek [Köken: Uydurukça] Abramak büyüteç [Köken: Uydurukça] Büyütküç büzmek [Köken: Yerel] Tartıp bağlamak, Büzmek caba [Köken: Arapça] Üstek, Üstlük, Artık, Artık verme cacık [Köken: Farsça] Çalap aş cadaloz [Köken: Farsça+?] Vuruşmalı kadın, Usal kadın cadı [Köken: Farsça] Yalmavız cahil [Köken: Arapça] Bilimsiz cahiliyet [Köken: Arapça] Bilimsizlik caiz [Köken: Arapça] Ruhsat edilen, Haram imez caka [Köken: Kökeni belirsiz] Ulumsunma, Ulumsuluk, Göğüs germe camia [Köken: Arapça] Top, Birleşme, Birikme candan [Köken: Farsça+Türkçe] Çın yürekten, Çın gönülden cani [Köken: Arapça] Yavuz, Yırtkıç, Kaniçer, Kan içici cankurtaran [Köken: Uydurukça] (Ambulans):Tez yardım arabası, (ilk yardım insanı): Tez yardımcı canlanmak [Köken: Farsça+Türkçe] Dirilmek, Kayra dirilmek canlandırmak [Köken: Farsça+Türkçe] (Hayat vermek): Diriltmek, Kayra diriltmek (Oynamak): Oynamak canlı [Köken: Farsça+Türkçe] Diri\n\n[Köken: Uydurukça] (yayın) Göçüre cari [Köken: Arapça] Akımdaki, Gücündeki, Kullanılıcı cariye [Köken: Arapça] Kün casus [Köken: Arapça] Dıncı, Aygakçı caymak [Köken: Yerel] Aynımak, Danmak, İlk oydan kaytmak, Oyunu özgertmek, Baş tartmak cazibe [Köken: Arapça] Yakımlılık, Tartımlılık, Sevimlilik, Özüne çekicilik cebir [Köken: Arapça] (zorlama) Güçlev cebren [Köken: Arapça] Güçle cebretmek [Köken: Arapça+Türkçe] Güçlemek cefa [Köken: Arapça] Kınak cefa çekmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kınalmak cefa çektirmek [Köken: Arapça+Türkçe ] Kınamak cehalet [Köken: Arapça] Bilimsizlik ceket [Köken: Fransızca] Çeket celep [Köken: Arapça] Mal satıcısı, Davar satıcısı celp etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Özüne tartmak, Özüne çekmek celse [Köken: Arapça] Oturuş cemiyet [Köken: Arapça] (dernek) Uyum cenabet [Köken: Arapça] Yuyuksuzluk cendere [Köken: Farsça] Kısım, Sıkkıç cengâver [Köken: Farsça] Savaşçan, Soğuşçan, Vuruşkak cenk [Köken: Farsça] Savaş, Soğuş, Vuruş cenk etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Savaşmak, Soğuşmak, Vuruşmak cenup [Köken: Arapça] Günorta, Düşlük cep [Köken: Arapça] Yancık, Çöntek cephane [Köken: Farsça] Okdarı cephe [Köken: Arapça] Savaş alanı, Vuruş alanı cepheleşmek [Köken: Arapça+Türkçe] Karşılaşmak cereyan [Köken: Arapça] 1-Yel geçiş, Hava akımı, 2-Akım, Yöneliş cesaret [Köken: Arapça] Yüreklilik, Batırlık, Kaytımsızlık cesaret etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Batınmak, Batırlık görsetmek ceset [Köken: Arapça] Ölü cesur [Köken: Arapça] Yürekli, Batır, Kaytımsız cetvel [Köken: Arapça] 1-Çizgiç, 2- (liste): Keste, Dizim, Dizme cevap [Köken: Arapça] Karşılık cevap vermek [Köken: Arapça+Türkçe] Karşılık vermek cevher [Köken: Arapça] Asıl taş\n\n[Köken: Arapça] (öz) Asıl, Neğiz, Dip, Özen ceviz [Köken: Arapça] Yanak cevval [Köken: Arapça] Kımıllı, Çağkan, İşcen ceylan [Köken: Farsça] Geyik, Böken cezaevi [Köken: Arapça+Türkçe] Kamak cezbetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Özüne çekmek, Özüne tartmak cılız [Köken: Kökeni belirsiz] Arık cımbız [Köken: Yunanca] İskek cırcır böceği [Köken: Kökeni belirsiz+Türkçe] Cırlayık, Cırlak cıva [Köken: Farsça] Dirigümüş cıvata [Köken: İtalyanca] Burma cıvık [Köken: Kökeni belirsiz] Sıvı cıvımak [Köken: Kökeni belirsiz] Sıvılaşmak ciddi [Köken: Arapça] (Kişilik): Ağras, Ağırbaşlı, Saldamlı (Durum): Kın, Ağır ciddileşmek [Köken: Arapça+Türkçe] (Kişilik): Ağraslaşmak, Ağırbaşlılaşmak, Saldamlılaşmak (Durum): Kınlamak, Ağırlamak, Ağırlaşmak ciddiyet [Köken: Arapça] (Kişilik): Ağraslık, Ağırbaşlılık, Saldam (Durum): Kınlık, Ağırlık ciğer [Köken: Farsça] Bağır cihaz [Köken: Arapça] Kural, Kuramal cihet [Köken: Arapça] Yan, Yak, Yön, Yöneliş cila [Köken: Arapça] Yaldıratma cilalamak [Köken: Arapça+Türkçe] Yaldıratmak cilt [Köken: Arapça] (ten) Deri\n\n[Köken: Arapça] (kapak) Dış ciltlemek [Köken: Arapça+Türkçe] Dışlamak, Kaplamak cilve [Köken: Arapça] Erseklik, Kılık, Güvez cilvelenmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ersekliklenmek, Kılıklanmak, Güvezlenmek, Erkelemek cimri [Köken: Farsça] Saran, Sıkmır, Sıkna, Eli sıkı cimrilik etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Saranlamak, Saransımak cinas [Köken: Arapça] Söz oyunu, Söz oynatma cinayet [Köken: Arapça] Kılmış, Etmiş, Kişi öldürme, Öldürme cinayet işlemek [Köken: Arapça+Türkçe] Kılmış işlemek, Etmiş işlemek, Kişi öldürmek cinnet [Köken: Arapça] Delilik, Esten azma, cinnet geçirmek [Köken: Arapça+Türkçe] Delirmek, Delilenmek, Esten adaşmak, Esten azışmak cins [Köken: Arapça] Tür, cinsel [Köken: Uydurukça] Türlük cinsi [Köken: Arapça] Türlük cinsiyet [Köken: Arapça] Türlük civar [Köken: Arapça] Aylana, Çevre, Değre conta [Köken: İtalyanca] Tıkızlagıç cop [Köken: Farsça] Dayak, Keltek, Değnek coplamak [Köken: Farsça+Türkçe] Dayakla vurmak, Sokmak coşku [Köken: Farsça+Türkçe] Kozu, Tolkunlanış, Kızınç coşmak [Köken: Farsça] Tolkunlamak, Kozmak, Kızınmak, Yelikmek coşturmak [Köken: Farsça+Türkçe] Tolkunlatmak, Tolkutmak, Yeliktirmek, Kozdurmak cömert [Köken: Farsça] Eli açık, Vereğen, Verecen cumhurbaşkanı [Köken: Arapça+Uydurukça] Elbaşı cümbür cemaat [Köken: Arapça] Toplaşıp, Toplanıp, Birlikte, Birgeleşip, Üşüp cümbüş [Köken: Farsça] Oyun-gülgü, Gönül açış, cümle [Köken: Arapça] Varca, Varlık, Bütün, Tutuş\n\n[Köken: Arapça] (dilbilim) Söylem cünüp [Köken: Arapça] Yuyuksuz cüret [Köken: Arapça] Görensizlik, Gözsüzlük, Yönsüzlük, Yerliksizlik, Uşlamsızlık, Yüreklilik cüret etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Batınmak cürüm [Köken: Arapça] Etmiş, Kılmış, Yazık cüsse [Köken: Arapça] Gövde, Ten, Sın cüz [Köken: Arapça] Ülüş, Bölek, Kesek cüzdan [Köken: Arapça+Farsça] Kapçık cüzi [Köken: Arapça] Pek az, Öte az, Azıcık çaba [Köken: Uydurukça] Dırışma, Dırışçanlık, Vurunma çabalamak [Köken: Kökeni beliriz] Dırışmak, Vurunmak çabucak [Köken: Yerel] Tezce, Tezde, Tez arada, Pek tez, Tez tez, Çabucak çabuk [Köken: Yerel] Tez, Çapsan, Ildam çaçaron [Köken: İtalyanca] Bağırak, Bağırcak, Takıldak çadır [Köken: Farsça] Alaçık, Derme, Otağ, Yurt çağdaş [Köken: Uydurukça] (Aynı zamanda yaşayan, aynı zamanda var olan): Kezdeş, (Zamana uyan, Zamane):Yeni, Kezlik) çağdışı [Köken: Uydurukça] Kalak, Geyin kalan, Artta kalan, Eski çağla [Köken: Farsça] Gök, Pişmeyen yemiş çağrışım [Köken: Uydurukça] Ese düşürme, Bağlanış, Bağlanıştırma, Okşaştırma, Uylaşma çağrışım yapmak [Köken: Uydurukça] Ese düşürmek, Bağlanıştırmak, Okşaştırmak, Uylaştırmak çağrıştırmak [Köken: Uydurukça] Ese düşürmek, Bağlanıştırmak, Okşaştırmak, Uylaştırmak çakal [Köken: Farsça] Çilbörü, Çölbörüsü çakırkeyif [Köken: Türkçe+Arapça] Kızımtal, Salmış, Çala esrik çakma [Köken: Argo] (sahte) Yasama, Yasalma çakmak [Köken: Anlam genişlemesi] (Çivi): Kakmak, (Şimşek): Çakmak, Balkımak, Vurmak (Alet):Çakmak çalım [Köken: Yerel] Öfke çalış, Ulumsuluk, Maktancaklık, Güvezlik çalım satmak [Köken: Yerel] Öfke çalmak, Ulumsunmak, Maktanmak, Güvenmek çalışmak [Köken: Anlam kayması] İşlemek çalkalamak [Köken: Yerel] Çalkamak çalmak [Köken: Anlam genişlemesi] (Hırsızlık): Uğrulamak, (saz): Çalmak çam [Köken: Yerel] Karagay, Çırşı, Arca çamaşır [Köken: Farsça] (İç giyim): İç giyim, (Kirli): Kir, Kirli çamaşır makinesi [Köken: Farsça+İtalyanca] Kiryuguç çamaşır yıkamak [Köken: Farsça+Türkçe] Kir yumak, Kirli (-leri) yumak çamur [Köken: Yerel] Batak, Balçık çan [Köken: Anlam kayması] Kongurak çanta [Köken: Farsça] Bohça, Boğcum çap [Köken: Ermenice] Ok çapa [Köken: Yerel] Çapkı, Ketmen çapalamak [Köken: Yerel] Kazmak, Ketmenlemek, Ketmen çapmak, Çapkılamak çapkın [Köken: Yerel] Kızcıl, Kadıncıl, Yelkovan, Yürdek, Yürümsek çapraşık [Köken: Farsça+Türkçe] Dolaşık, Bulaşık, Çatak çapraz [Köken: Farsça] Köndelen, Köndelenine, Kese-köndelen çapulcu [Köken: Anlam kayması] Talancı, Karakçı, Yolbasar, Yoltosar, Tonakçı, çaput [Köken: Anlam kayması] Eski püskü çare [Köken: Farsça] Em, Yol çare olmak [Köken: Farsça+Türkçe] Em olmak çark [Köken: Farsça] Dişli değirmeç, Dişli aylanma çarpı işareti [Köken: Uydurukça+Arapça] Köpeltme belgisi çarpışma [Köken: Yerel] Tokuşma, Kakışma, Çarpışma çarpışmak [Köken: Yerel] Tokuşmak, Kakışmak, Çarpışmak çarpma [Köken: Uydurukça] (matematik) Köpeltme çarpmak [Köken: Yerel] Kakmak, Vurmak, (matematik): Köpeltmek çarşaf [Köken: Farsça] (Giyisi): Bürüncek, (Yatak örtüsü): Kirlik çatal [Köken: Kökeni belirsiz] (yemek için) Sançkı\n\n[Köken: Kökeni belirsiz] (yol ayrımı) Ayrık çatı [Köken: Yerel] Dam, Çatı çatlamak [Köken: Yerel] Yarılmak, Çatnamak, Çartlamak çatmak [Köken: Yerel] (sataşma) Çataklaşmak, Çatak çıkarmak\n\n[Köken: Türkçe] (tüfek vb…) Direştirmek, Direştirip koymak, Çatmak çav [Köken: İtalyanca] (hoşça kal) Esen kal çavdar [Köken: Farsça] Karabuğday, Arış çayır [Köken: Yerel] Ölen, Çayır çehre [Köken: Farsça] Bet, Yüz çekap [Köken: İngilizce] Yoklak çekecek [Köken: Yerel] Ayakkalağı, Kalakça çekici [Köken: Uydurukça] (araç) Kutargıç\n\n[Köken: Yerel] Yakımlı, Tartımlı, Sevimli, Özüne çekici, Özüne tartıcı çekilmek [Köken: Anlam genişlemesi] (Geri çekilmek): Çekinmek, (Başkasınca çekilmek): Çekilmek, Tartılmak çekim [Köken: Yerel] Tartış, (dilbilgisi): Türleme, Sepleme çekimser [Köken: Uydurukça] Kalıs, Davışsız kalıcı çekingen [Köken: Yerel] Tartıncak, Çekincek, Utancak çekinmek [Köken: Yerel] Tartınmak, Çekinmek, Utanmak, Eymenmek çekirdek [Köken: Yerel] (Yiyilir): Çiğit, (Yiyilmez): Uruk, Urluk çekişmek [Köken: Yerel] Çekişmek, Tartışmak, Deyişmek, Eydişmek çekmece [Köken: Yerel] Tartma çekmek [Köken: Yerel] Çekmek, Tartmak çelenk [Köken: Farsça] Çiçekler bağlamı çelimsiz [Köken: Yerel] Arık çelişki [Köken: Uydurukça] Kapma karşılık, Karama karşılık çelişmek [Köken: Uydurukça] Kapma karşı olmak, Karama karşı gelmek, Karşı gelmek çelme [Köken: Yerel] Çalma çelme çelmek [Köken: Yerel] Çalma çalmak, çalmak, Ayak çalmak çember [Köken: Farsça] Değrek, Tekerek çene [Köken: Farsça] Enek, İyek çenebaz [Köken: Farsça] Ezme, Boşboğaz çengel [Köken: Farsça] İlgiç, İlgek, İlmek çentik [Köken: Yerel] Kertik, Belgi çentik atmak [Köken: Yerel] Kertmek, Belgilemek çentmek [Köken: Yerel] Kertmek, Belgilemek çepçevre [Köken: Yerel] Aylanıp, Tekerek çepeçevre [Köken: Yerel] Aylanıp, Tekerek çerçeve [Köken: Farsça] Yaklak, Yaklağı çerez [Köken: Farsça] Aşaltı, Yenil damak çeşit [Köken: Farsça] Tür, Görünüş çeşme [Köken: Farsça] (tesisat) Su düdüğü\n\n[Köken: Farsça] (pınar) Bulak çeşni [Köken: Farsça] Özgece tat çete [Köken: Sırpça] Üyür, Kozgalancı top, Basmacı çetin [Köken: Yerel] Kın, Ağır çetrefil [Köken: Kökeni belirsiz] Dolaşık, Bulaşık, Çatak çevik [Köken: Anlam kayması] Tetik, Epçil, Çakkan çevirmek [Köken: Yerel] (Döndürmek) Aylandırmak, Burmak, Evirmek\n\n[Köken: Anlam kayması] (Etrafını sarmak) Kuşamak, Kamamak, Kapamak, Kapsamak, Orap almak\n\n[Köken: Yerel] (Tercüme etmek) Evirmek, Aktarmak çevirmen [Köken: Uydurukça] Evirici, Aktarmacı, Dilmaç çevre [Köken: Yerel] Aylana, Aylana-çevre, Aylana tire, Tire-yak, Çevre çevrelemek [Köken: Yerel] Kuşamak, Kamamak, Kapamak, Kapsamak, Orap almak çevrimiçi [Köken: Uydurukça] Torda, Tor arkalı çeyiz [Köken: Farsça] Sep, Verne çeyrek [Köken: Farsça] Dörtte bir, Dörtten biri çığ [Köken: Kökeni belirsiz] Göçkün, Göçkü çığlık [Köken: Yerel] Bağırık, Bağırış-çağırış çığlık atmak [Köken: Yerel] Katı davışlamak, Bağırmak, Bağırıp çağırmak çıkar [Köken: Uydurukça] Yutuş, Girim, Tapış, Özümcüllük, Özüne kızıkçılık çıkarcı [Köken: Uydurukça] Yutuşçul, Tapışçıl, Özümcül çıkar sağlamak [Köken: Uydurukça] Yutuşa yetmek, Tapışa yetmek çıkışmak [Köken: Anlam kayması] Dillemek, Arlamak, İrdemek, Vuruşmak çıldırmak [Köken: Yerel] Delirmek, Deli olmak, Esten azmak çıldırtmak [Köken: Yerel] Delirtmek, Deli etmek, Esten azdırmak çılgın [Köken: Yerel] Deli, Tentek çıngırak [Köken: Yerel] Kongurak çıplak [Köken: Yerel] Yalın, Yalıngaç, Yalıncak çıra [Köken: Farsça] Tutruk, Tutuşturuk çırak [Köken: Farsça] Öğrenci, İzbasar çırpınmak [Köken: Yerel] Vurunmak, Dalbınmak, Teberzilemek, Cantalaşmak çırpmak [Köken: Yerel] (elbise, halı vb…) Silkmek\n\n[Köken: Yerel] (yumurta vb…) Çalmak, Çalkamak, Bulamak\n\n[Köken: Yerel] (el) Çalmak, Çapmak çıta [Köken: Moğolca] Sırıkça çıtkırıldım [Köken: Yerel] Gönlü yumuşak, İnce gönüllü, Öfkecil, Darıncak, İncik çift [Köken: Farsça] (İki tekten oluşan) Koş, Koşa\n\n[Köken: Farsça] (toprak sürmek için) Saban, Koş çiftçi [Köken: Farsça+Türkçe] Ekinci çift teki [Köken: Farsça+Türkçe] Sınar çiftleşmek [Köken: Farsça+Türkçe] Çakışmak, Çakılışmak çift sürmek [Köken: Farsça+Türkçe] Saban sürmek, Yeri haydamak, Koş haydamak, Koş koşmak çiğnemek [Köken: Anlam kayması] (ayakla) Tepelemek, Taplamak, Ezmek, Basalamak çiklet [Köken: İspanyolca] Sakız çil [Köken: Yerel] Sepkil çile [Köken: Farsça] (dert) Kaygı, Bun, Göyünç, Göyüt\n\n[Köken: Farsça] (yün) Kelep çilingir [Köken: Farsça] Demirci, Açarcı çin [Köken: Farsça] (ülke) Hıtay çini [Köken: Farsça] Çınayak kerpiç çirkef [Köken: Farsça] (Pis su, Lağım suyu) Yundu çirkin [Köken: Farsça] Görksüz, Görümsüz çisemek [Köken: Yerel] Sepelemek, Çiğsemek çiselemek [Köken: Yerel] Sepelemek, Çiğsemek çiş [Köken: Yerel] Sidik çişi gelmek [Köken: Yerel] Siyesi gelmek çit [Köken: Yerel] Çiten çita [Köken: İngilizce] Keçikaplan çitilemek [Köken: Yerel] Ovalamak, Ezip yumak çizgi [Köken: Yerel] Çizik çizme [Köken: Yerel] (ayakkabı türü) Edik çoban [Köken: Farsça] Koyuncu çobanyıldızı [Köken: Farsça+Türkçe] Çolpan çocuk [Köken: Anlam kayması] Bala, Çağa, Uşak, Gödek çoğalmak [Köken: Anlam kayması] Köpelmek, Artmak, Ösmek çoğul [Köken: Uydurukça] Köplük, Köplük sayı çoğulcu [Köken: Uydurukça] Köplükçül çoğunluk [Köken: Uydurukça] Köplük, Köpçülük çok [Köken: Anlam kayması] Köp, Öte çokgen [Köken: Uydurukça] Köpbucak çokluk [Köken: Yerel] (dilbilgisi) Köplük, Köplük sayı çoluk çocuk [Köken: Yerel] Bala çağa çomak [Köken: Yerel] Dayak, Çokmak çorak [Köken: Farsça] Tuzlak çorap [Köken: Arapça] Uyuk çökelti [Köken: Uydurukça] Çöküntü, Dunma çömelmek [Köken: Türkçe] Çökmek, Çökelmek çöp [Köken: Türkçe] Dışlandı, Süpründü çözmek [Köken: Yerel] Çeşmek, Çözmek çözüm [Köken: Uydurukça] Dallam, Tekşiriş, Çeşi çözümlemek [Köken: Uydurukça] Dallamak, Tekşirmek çözümsüz [Köken: Uydurukça] Çeşisiz, Emsiz, Yolu yok çuval [Köken: Farsça] Kap, Dağar çuvaldız [Köken: Farsça] Tebene, Temen çünkü [Köken: Farsça] Şunluktan çüs [Köken: Almanca] (hoşça kal) Esen kal dadanmak [Köken: Anlam kayması] Könükmek, Yaman öğrenmek dadı [Köken: Farsça] Eneke, Bala bakıcısı dağ [Köken: Farsça] (yara) Yara dağarcık [Köken: Yerel] Deri kapçık, Kapçık dağılmak [Köken: Anlam kayması] Dağımak dağıtılmak [Köken: Anlam kayması] Dağılmak dağlamak [Köken: Farsça+Türkçe] Damgalamak, Damga basmak, Yaralamak daha [Köken: Anlam kayması] (sıfat derecesi) -rak, -rek dâhili [Köken: Arapça] İçki, İçlik daima [Köken: Arapça] Üzülüksüz, Her haçan daimi [Köken: Arapça] Üzülüksüz, Toktavsız, Duraklı dair [Köken: Arapça] Değişli daire [Köken: Arapça] (geometri) Değrek, Teker\n\n[Köken: Arapça] (devlet) Bölüm\n\n[Köken: Arapça] (apartman) Durak, Ev dakik [Köken: Arapça] Anık, Tayın dal [Köken: Anlam kayması] Budak\n\n[Köken: Uydurukça] (branş) Tarmak, Yöneliş, Uğur dalalet [Köken: Arapça] Azgınlık, Yoldan azma dalamak [Köken: Anlam kayması] (kurt köpek ısırmak) Kapmak, Dişlemek\n\n[Köken: anlam kayması] (acıtmak, kaşındırmak) Dikenlemek, Göydürmek, Çakmak\n\n[Köken: Anlam kayması] (yaralamak) Yarmak, Yaralamak, Yırtmak dalavere [Köken: Kökeni belirsiz] Kuvluk, Arabozuculuk, Aldamcılık dalga [Köken: Anlam kayması] (Deniz, göl): Tolkun, (Alay): Üstünden gülme dalga geçmek [Köken: Anlam kayması] Üstünden gülmek dalgalanmak [Köken: Anlam kayması] Tolkunlamak, Tolkunlanmak, Tolkumak dalgıç [Köken: Uydurukça] Sucul, Çimici dalgın [Köken: Anlam kayması] Unutkan, Unutçak dalkavuk [Köken: Yerel] Yaltak, Yarancak, Yaramsak, Yalakçı dalkavukluk etmek [Köken: Yerel] Yaltaklanmak, Yarancaklık etmek, Yaramsaklık etmek, Yalakçılık etmek dalmak [Köken: Anlam kayması] (suya) Çimmek\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (dalgınlık, düşünce) Oya dalmak, Oya batmak\n\n[Köken: Anlam kayması] (uyku) Derin uykuya gitmek, Katı uyuklamak dam [Köken: Anlam kayması] Çatı, Ev tepesi damak [Köken: Anlam kayması] Danlay damat [Köken: Farsça] Güvey, Küreken damızlık [Köken: Anlam kayması] Asıl döl damla [Köken: Yerel] Damcı damlamak [Köken: Yerel] Dammak, Damcılamak damlatmak [Köken: Yerel] Damızmak, Damcıtmak, Akıtmak danışık [Köken: Uydurukça] Dil biriktirme, Söz bağlaşma, Yaşırın gelişim, Aldama danışıklı dövüş [Köken: Uydurukça] Sözü bağlı iş danışma [Köken: Yerel] Geneş danışmak [Köken: Yerel] Geneşmek danışman [Köken: Uydurukça] Geneşçi dans [Köken: Fransızca] Biyi dans etmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Biymek dansör [Köken: Fransızca] Erkek biyici dansöz [Köken: Fransızca] Biyici, Hanım biyici dantel [Köken: Fransızca] Tor örme, Tor göz, Tor keşte, Çilter darbe [Köken: Arapça] Vuru, Soku, Beri\n\n[Köken: Arapça] (hükümeti devirme) Döndürüş darbe yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Döndürüş yasamak darbımesel [Köken: Arapça] Atalar sözü dargın [Köken: Yerel] Darıngan, Öfkeli darılmak [Köken: Yerel] Darınmak, Öfkelemek dava [Köken: Arapça] (ülkü) İzgi dilek, İyi dilek, Iyık dilek, Yüksek dilek, Baş maksat, davar [Köken: Anlam kayması] Ufak mal, Koyun keçi davet [Köken: Arapça] Çağrı davetiye [Köken: Arapça] Çağrı, Çağrılık davranış [Köken: Yerel] Kılık, Oluş, Yürüş-duruş, Yürüm-durum, Kılık-yoruk davranmak [Köken: Yerel] İş etmek, Özünü tutmak, Özünü uşlamak, Özünü aparmak dayak [Köken: Anlam kayması] (dövme) Vurma, Sokma, Kötekleme\n\n[Köken: Yerel] (destek, dayanak) Direk, Söykek, Dayak dayamak [Köken: Yerel] (desteklemek) Diremek, Söykemek, Dayamak dayanak [Köken: Yerel] Söykencek, Dayanak, Dayanç dayanıklı [Köken: Yerel] Berk, Döyümlü, Çıdamlı dayanışma [Köken: Yerel] Birdemlik, Dilekteşlik, Uyumculluk, Oydaşlık dayanışmak [Köken: Yerel] Birdemleşmek, Uyumlaşmak, Oydaşmak dayanmak [Köken: Yerel] (abanmak, yaslanmak) Direnmek, Söykenmek, Dayanmak\n\n[Köken: Anlam kayması] (tahammül) Döymek, Çıdamak dayı [Köken: Anlam kayması] (arka, hami) Arka dayanç, Arkalayıcı dazlak [Köken: Yerel] Yaltırbaş, Takırbaş, Daz debelenmek [Köken: Yerel] Tıpırcınmak, Cantalaşmak, Vurunmak, Tepinmek dedikodu [Köken: Yerel] Öşek, Öşek-yala, Mış-miş, Söz dedikodu yapmak [Köken: Yerel] Öşeklemek, Mış-miş etmek, Söz dağatmak defa [Köken: Arapça] Yol, Kez defakto [Köken: Latince] İş yüzünde, Çınında defetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kovmak, Kovalamak, Gidirmek define [Köken: Arapça] Koyma, Gömme, Kazma baylık, Baylık defnetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Koymak, Gömmek, Yerlemek, Yere vermek, Toprağa vermek defol [Köken: Arapça+Türkçe] Yoğal, Yok ol, Git, Git buradan, Tabanını yaldırat, Gözüme görünme değerlendirmek [Köken: Anlam kayması] (tenkit, eleştiri) Sın vermek, Sın yazmak, Sınamak, Sınlamak değinmek [Köken: Yerel] Değmek, Takılmak değişik [Köken: Anlam kayması] Ayrım, Özgece, Başkaca değişim [Köken: Anlam kayması] (mübadele) Alışma, Almaşma\n\n[Köken: Anlam kayması] (farklılaşma) Özgeriş, Başkalaşma değişken [Köken: Anlam kayması] Özgerişli, Özgericen, Tez özgericen, Duruksuz değişmek [Köken: Anlam kayması] (farklılaşmak) Özgermek, Başkalaşmak\n\n[Köken: Anlam kayması] (mübadele etmek, takas etmek) Alışmak, Almaşmak değiştirmek [Köken: Anlam kayması] (farklılaştırmak) Özgertmek, Başkalaştırmak\n\n[Köken: Anlam kayması] (mübadele etmek, takas etmek) Alıştırmak, Almaştırmak değnek [Köken: Yerel] Çubuk, Dayakça dehliz [Köken: Farsça] Dalan dehşet [Köken: Arapça] Korkunç dehşete düşmek [Köken: Arapça+Türkçe] Korkmak dehşete düşürmek [Köken: Arapça+Türkçe] Korkutmak, Katı korkutmak dehşete kapılmak [Köken: Arapça+Türkçe] Korkmak dehşetnak [Köken: Arapça+Farsça] Korkunçlu dehşet saçmak [Köken: Arapça+Türkçe] Katı korkutmak, Korkunç dağatmak dejenerasyon [Köken: Fransızca] Buzulma dek [Köken: Uydurukça] Değin, -aca/-ece deklanşör [Köken: Fransızca] Çekkiç, Düşürgüç, Düğme delalet [Köken: Arapça] (aracılık) Aracılık, Aradaşlık delalet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Aygak olmak, Aygaklamak, Aygaklandırmak delecek [Köken: Yerel] Deşkiç delgeç [Köken: Yerel] Deşkiç delik [Köken: Yerel] Deşik delikanlı [Köken: Yerel] Yetincek, Yiğit delil [Köken: Arapça] Aygak delmek [Köken: Yerel] Deşmek delta [Köken: Yunanca] Kuyma, Yılga Damağı demagoji [Köken: Fransızca] Gerçekleyicilik, Köpürmelik, Boşsöz satıcılık demagoji yapmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Boş söz satmak, Kuru söz ile aldamak, Gerçeklemek demeç [Köken: Uydurukça] Bildiri demeç vermek [Köken: Uydurukça] Bildirmek, Bildiri sunmak demek [Köken: Yerel] Demek, Eytmek\n\n[Köken: Yerel] (ki) (o halde) Demek, Demeli demet [Köken: Yunanca] Bağlam, Tutam demin [Köken: Farsça] Bayak, Bayakta, Burda, Burdarak, Yeni, Yakında deminki [Köken: Farsça+Türkçe] Bayağı, Bayaktaki, Burdaki, Yakındaki demirbaş [Köken: Yerel] İyelik, Buyum, Buyumlar dizimi deneme [Köken: Anlam kayması] (tecrübe) Sınav, Tekşiriş denemek [Köken: Anlam kayması] Sınamak, Tekşirmek denetçi [Köken: Uydurukça] Tekşirici denetim [Köken: Uydurukça] Tekşirme, Yoklama, Varlama denetlemek [Köken: Uydurukça] Tekşirmek, Yoklamak, Varlamak deney [Köken: Uydurukça] Sınav, Bilimlik sınav deneyim [Köken: Uydurukça] Sınav denge [Köken: Uydurukça] Denklik dengelemek [Köken: Uydurukça] Deneştirmek, Denklemek, Denkleştirmek denilmek [Köken: Uydurukça] (demek fiilinin edilgen biçimi) Diyilmek denizaltı [Köken: Uydurukça] Sualtı gemisi denizanası [Köken: Uydurukça] İrkildek denizkızı [Köken: Uydurukça] Su perisi denmek [Köken: Uydurukça] (demek fiilinin edilgen biçimi) Diyilmek depo [Köken: Fransızca] Koyma depozit [Köken: Fransızca] Yal depozito [Köken: İtalyanca] Yal deprem [Köken: Uydurukça] Yer titremesi depreşmek [Köken: Uydurukça] Yüze çıkmak, Kaytadan başlamak, Yeniden başlamak, Kozgalmak, Kayra kozgalmak derbeder [Köken: Farsça] Salak, Yönsüz dere [Köken: Farsça] Yılga, Çay derebeyi [Köken: Uydurukça] Alpagut, Yeriyesi, Toprak ağası derece [Köken: Arapça] Kur derhal [Köken: Farsça+Arapça] Tez, Tezde, Ildam, Aşıkış derişik [Köken: Uydurukça] Koyultulan derken [Köken: Yerel] O çağda, O arada derlemek [Köken: Yerel] Dermek, Toplamak, Yığmak derli toplu [Köken: Yerel] Yığnak, Yığıncak, Gelişimli, Yaraşıklı, Tükel derman [Köken: Farsça] (takat, güç) Güç, Çama\n\n[Köken: Farsça] (ilaç) Em derme çatma [Köken: Yerel] Çala bula, Olur olmaz dermek [Köken: Yerel] Dermek, Yığmak, Yığnamak, Toplamak dernek [Köken: Yerel] Odak, Koğam, Uyum dert [Köken: Farsça] Kaygı dert ortağı [Köken: Farsça+Türkçe] Kaygıdaş desen [Köken: Fransızca] Oyma, Örnek, Bezek destan [Köken: Farsça] Yır destanî [Köken: Farsça] Yırlık destansı [Köken: Farsça+Türkçe] Yırlık deste [Köken: Farsça] Tutam, Bağlam, Boğum, Boğu destek [Köken: Farsça] Direk, Dayak desteklemek [Köken: Farsça+Türkçe] Yardım etmek, Yardım vermek, Kollamak, Yaklamak, Arka olmak deşelemek [Köken: Yerel] Çukulamak deşmek [Köken: Anlam genişlemesi] Çukmak (yeri, toprağı), Deşmek detay [Köken: Fransızca] Doluluk, Ufak tefek, İncik-cıncık, Anık devam [Köken: Arapça] Uzayı, Uzatı, Ulanı, Ulatı, Yalgaşı, Yalgaştırı devam etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Uzamak, Ulanmak, Yalgaşmak devam ettirmek [Köken: Arapça+Türkçe] Uzatmak, Ulatmak, Yalgaştırmak devir [Köken: Arapça] (başkasına) Tapşırma, Verme, Eline verme\n\n[Köken: Arapça] (dönem, çağ) Kezen\n\n[Köken: Arapça] (dönme) Aylanış devirmek [Köken: Yerel] Kulatmak, Yıkmak, Aktarmak, Döndürmek devretmek [Köken: Arapça+Türkçe] (başkasına) Tapşırmak, Vermek, Eline vermek devrim [Köken: Uydurukça] Döndürüş deyim [Köken: Uydurukça] Duruklu söz (dizimi) deyyus [Köken: Arapça] Boynuzlu dezenfeksiyon [Köken: Fransızca] Yukumsuzlandırış dezenfekte etmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Yukumsuzlandırmak dezenfektör [Köken: Fransızca] Yukumsuzlandırgıç dırlanmak [Köken: Yerel] Mırıldanmak, Ağlamsıramak dibek [Köken: Yerel] Soku didinmek [Köken: Anlam kayması] Dırışmak, Cantalaşmak, Gücenip işlemek, Can ayamadan işlemek didişmek [Köken: Anlam kayması] Dalaşmak, Tartışmak, Diyişmek, Kışkırışmak difüzyon [Köken: Fransızca] Aralaşma diğer [Köken: Farsça] Özge, Başka dijital [Köken: Fransızca] Sayılık dikdörtgen [Köken: Uydurukça] Dikbucak, Dikbucaklık, Doğrubucak, Doğrubucaklık, Dörtbucaklık dikey [Köken: Uydurukça] Dik, Dike dikkat [Köken: Arapça] (İhtiyat, sakınma, tedbirlilik): Baykayış, \n (İhtimam, itina, özen): Abay dikkat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] (İhtiyatlı olmak, Sakınmak, Tedbirli olmak): Baykamak, (İhtimam göstermek, İtina göstermek, özen göstermek, Üzerine titremek): Abaylamak dikmek [Köken: Yerel] (ağaç) Dikmek, Ekmek\n\n[Köken: Yerel] (direk) Kakmak, Kadamak, Sançmak\n\n[Köken: Yerel] (dikiş) Dikmek diktatör [Köken: Fransızca] Üstemcil dilber [Köken: Farsça] Sulu, Güzel dilbilgisi [Köken: Uydurukça] Dil kuruluşu dilbilim [Köken: Yerel] Dil bilimi dilekçe [Köken: Uydurukça] Ötünç dilsel [Köken: Uydurukça] Dillik dimağ [Köken: Arapça] Es, An dinç [Köken: Anlam kayması] Dın, Sağdın, Sağ, Sağlam, Sağat, Esen dindar [Köken: Farsça] Dincil dingil [Köken: Moğolca] Ok, Özek dinmek [Köken: Yerel] Toktamak, Ayaklamak, Dinmek dipçik [Köken: Anlam kayması] Kundak dipnot [Köken: Uydurukça] Eskertme, Alt düşürme dirayet [Köken: Arapça] Tanılanlık, Ötümlülük, Sözü ötgünlük, Ağızlılık direk [Köken: Yerel] Direk, Bağana direksiyon [Köken: Fransızca] Tutka direkt [Köken: Fransızca] Doğru, Düz, Dop doğru, Düp düz, Gönü direnç [Köken: Uydurukça] Karşılık, Çıdamlılık direniş [Köken: Uydurukça] Karşılık görsetme, karşı durma direnmek [Köken: Yerel] Karşı durmak, Karşılık görsetmek dişi [Köken: Yerel] Urgacı, Dişi divan [Köken: Arapça] (kitap) Yığındık, Yığnak\n\n[Köken: Arapça] (oturmak için) Tapçan, Seki divane [Köken: Farsça] Deli diyalekt [Köken: Fransızca] Söyleşik diyanet [Köken: Arapça] Din işleri diyar [Köken: Arapça] Yer, Yurt, Ülke, Yak, El diyare [Köken: Fransızca] İç ötme diye [Köken: Yerel] (sebep) Dediği için, Deyip\n\n[Köken: Yerel] (adlı) Diye, Deyip dizgi [Köken: Uydurukça] Yığış, Deriş dizi [Köken: Yerel] Dizim, Bağlam\n\n[Köken: Uydurukça] (televizyon, kitap) Dizim, Dizimli çıkarılış dizin [Köken: Uydurukça] Görsetkiç dobra dobra [Köken: Sırpça] Doğru yüzüne, Gözüne, Betine, Açık, Tartınmazdan dogma [Köken: Fransızca] Sokur işanım, Sokur işanımcıllık dogmatik [Köken: Fransızca] Sokur işanımcıl doğa [Köken: Uydurukça] Olmuş, Yaradılış doğaç [Köken: Uydurukça] Çıkarabilme doğaçlama [Köken: Uydurukça] Dayarlıksız, Durduk yerde, Birden doğal [Köken: Uydurukça] Olmuşluk, Yaradılıştan doğan [Köken: Yerel] Toygun, Sungur doğmak [Köken: Yerel] (anadan) Doğulmak, Türelmek\n\n[Köken: Yerel] (güneş, ay) Doğmak, Çıkmak doğu [Köken: Yerel] Gündoğar doğum [Köken: Yerel] Doğuluş doğurmak [Köken: Yerel] Doğmak, Doğdurmak doktor [Köken: Fransızca] Emci doku [Köken: Uydurukça] Dokuma dokunaklı [Köken: Uydurukça] Tolkunlandırıcı, Kızgandırıcı, Deprenişli, Yürek sarsıcı, Yürek götürmez dokunmak [Köken: Yerel] (dokumak fiilinin edilgen biçimi) Dokulmak\n\n[Köken: Yerel] (ellemek, değmek) Değmek\n\n[Köken: Yerel] (zarar vermek) Yakmamak, Ağır değmek, Ağır olmak, Soğuk değmek, Buzmak, Yaramamak dolamak [Köken: Yerel] Oramak dolandırıcı [Köken: Yerel] Aldamcı, Alayak dolandırmak [Köken: Yerel] Aldamak dolanmak [Köken: Yerel] (gezmek) Aylanmak, Gezmek dolaşım [Köken: Uydurukça] Aylanış dolaşmak [Köken: Yerel] (gezmek) Gezmek, Aylanmak\n\n[Köken: Yerel] (ip vb…) Çatışmak, Çövelmek, Çiyelenmek dolayı [Köken: Uydurukça] -dan/-den, için dolaylı [Köken: Uydurukça] Aylavlı, Çetletip, Yanama, Yandaş dolikosefal [Köken: Fransızca] Uzunbaşlı doluşmak [Köken: Yerel] Tıkışmak, Tıkılmak, Sıkılışmak domates [Köken: İspanyolca] Kızanak, Alyumur don [Köken: Anlam kayması] İç don, İştan donanma [Köken: Uydurukça] Deniz filosu, donanmak [Köken: Yerel] Bezenmek, Yasanmak donatım [Köken: Uydurukça] Gerek-Yarak, Gerek-yaraklama, Anıklama donatmak [Köken: Uydurukça] Gerek yaraklamak, Anıklamak, Yasandırmak dondurma [Köken: Yerel] Buzkaymak, Balbuzlak, Dondurma doruk [Köken: Moğolca] Çokan, Tepe, Baş, Uç dost [Köken: Farsça] Epteş, Yoldaş, Arkadaş dosya [Köken: Fransızca] Özlük iş\n\n[Köken: Fransızca] (kap) Kovluk, Kaplama doz [Köken: Fransızca] Ölçek, Ölçem dozer [Köken: İngilizce] Yemirgiç dökmek [Köken: Yerel] Kuymak, Akıtmak, Dökmek dökülmek [Köken: Yerel] Kuyulmak, Akıtılmak, Dökülmek döküm [Köken: Yerel] Kuyum, Döküm dökümcü [Köken: Yerel] Kuyumcu, Dökümcü döküntü [Köken: Yerel] Dışlantı, Saçıntı, Kalıntı, Döküntü dölyatağı [Köken: Uydurukça] Balayatkı, Yatın dönek [Köken: Yerel] Tutruksuz, Özgericen, Alışıcan, Kaypak dönem [Köken: Uydurukça] Kezen dönemeç [Köken: Uydurukça] Buruluş döner [Köken: Yerel] Aylanma kebap dönmek [Köken: Anlam kayması] (etrafında) Aylanmak, Evrilmek\n\n[Köken: Yerel] (geri) Kaytmak\n\n[Köken: Yerel] (bir yere doğru) Burulmak dönüşlü [Köken: Yerel] (fiil) Özlük, Kaytım dönüşmek [Köken: Yerel] Aylanmak, Evrilmek dörtnala koşmak [Köken: Yerel] Sekirtip çapmak, Dört ayakla yüğürmek, Var gücü ile çapmak dövmek [Köken: Anlam kayması] (birisini) Vurmak\n\n[Köken: Yerel] (ezmek) Dövmek, Yençmek\n\n[Köken: Anlam kayması] (demir) Sokmak dövünmek [Köken: Anlam kayması] Kayırmak, Ökünmek, Kan yutmak, Saçını yolmak dubleks [Köken: Fransıca] İki katlı ev dudak [Köken: Anlam kayması] Erin duman [Köken: Farsça] Tütün, Tütsü, İs durak [Köken: Yerel] Beket, Toktalış duraklamak [Köken: Yerel] Toktalmak duraklatmak [Köken: Yerel] Toktatmak durgun [Köken: Yerel] Durgun, Toktayan, Kımılsız, Kımıltısız durmadan [Köken: Yerel] Toktamazdan, Üzlüksüz, Dinimsiz durmak [Köken: Anlam genişlemesi] (Yerinde sabit olmak, varlığını korumak): Durmak, (Hareketsiz hale gelmek): Toktamak, Dinmek duru [Köken: Yerel] Müldür, Duru durulamak [Köken: Yerel] Çalkamak durulmak [Köken: Yerel] Dinmek, Durulmak durum [Köken: Yerel] Yağday, Durum duvak [Köken: Yerel] Bürüncek, Yapıncık, duvar [Köken: Farsça] (ev) Dam, Tosuk, Koyma duyarlı [Köken: Uydurukça] Sezgir, Sezgin, Sezimtal, Sezicen, Duygur, Duygun, Duyucan, Yumuşak gönüllü, İnce gönüllü duygu [Köken: Yerel] Duygu, Sezgi duymak [Köken: Anlam kayması] (kulak) İşitmek\n\n[Köken: Yerel] (hissetmek) Duymak, Sezmek duyu [Köken: Uydurukça] Duygu, Sezgi duyuru [Köken: Uydurukça] Bildiri, Yarlık düğüm [Köken: Yerel] Düğün düğün [Köken: Anlam kayması] Toy dükkân [Köken: Arapça] Kepit dülger [Köken: Farsça] Ağaççı dümen [Köken: İtalyanca] Tutka dün [Köken: Anlam kayması] Gece dünür [Köken: Yerel] (evlilikten önce): Savcı, (evlilikten sonra): Kuda dünürcü [Köken: Yerel] Savcı dürüst [Köken: Farsça] Doğrucul, Çıncıl, Doğru, Çın düşey [Köken: Uydurukça] Dik, Dike düşkün [Köken: Yerel] Verilen, Verilici düşman [Köken: Farsça] Yağı düşmanlık [Köken: Farsça+Türkçe] Yağılık düşmek [Köken: Anlam genişlemesi] (yukarıdan): Düşmek, (yerde): Yıkılmak, Kulamak düşünce [Köken: Anlam kayması] (Kişinin kendi kafasında olan):Oy, (Bir şey anlatılıp izah edildikten sonra oluşan): Düşünce, Düşünük düşünmek [Köken: Anlam kayması] Oylamak, Oylanmak düşünür [Köken: Uydurukça] Oycul düven [Köken: Yerel] Tuluk, Tokmak düz [Köken: Anlam genişlemesi] (yüzey) Düz, Tekiz\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (hat) Düz, Doğru düzelmek [Köken: Anlam genişlemesi] (düz, düzgün hale gelmek): düzelmek, (sağlığına kavuşmak): Onalmak, Onulmak düzen [Köken: Yerel] (tertip, nizam) Yön\n\n[Köken: Yerel] (sistem) Düzülüş, Düzüm, Düzgün, Dizim, Kuruluş, düzenbaz [Köken: Yerel+Farsça] Aldamcı, Tapkır düzey [Köken: Uydurukça] Örü düzgün [Köken: Yerel] Düzümlü, Düzlük, Yığnak düzlem [Köken: Uydurukça] Yassılık düz yazı [Köken: Yerel] Kara söz ebat [Köken: Arapça] Kölem, Ölçem ebe [Köken: Yerel] Kindik ana ebedi [Köken: Arapça] Bengi, Ölümsüz ebediyen [Köken: Arapça] Bengi, Bengilik ebeveyn [Köken: Arapça] Ata ana ecdat [Köken: Arapça] Ata baba ecnebi [Köken: Arapça] Çet elli eda [Köken: Arapça] Kılık, Kılanış, Yürüm durum edat [Köken: Arapça] (dilbilgisi) Yardımcı söz edip [Köken: Arapça] Yazıcı efendi [Köken: Yunanca] (hitap) Bey, Beyim (resmi), Ağa, Ağam (büyüklere), İni, İnim (küçüklere) efendilik [Köken: Yunanca+Türkçe] Teklilik, Aksüyeklik efendim! [Köken: Yunanca+Türkçe] (ne dediniz?) Geçiriniz, İşitmedim efendim? [Köken: Yunanca+Türkçe] (buyrun, dinliyorum) Kulağım sizde, Dinliyorum, Söyleyiniz efendim [Köken: Yunanca+Türkçe] Beyim, Hanımım, Ağam, İnim, Ablam, Sinlim efkâr [Köken: Arapça] Kaygı, Bun efkârıumumiye [Köken: Arapça] Koğamlık oy eflatun [Köken: Arapça] (î) Kızıl göğüş efsane [Köken: Farsça] Ulamış efsaneleşmek [Köken: Farsça+Türkçe] Ulamışa aylanmak efsun [Köken: Farsça] Abrav efsunlamak [Köken: Farsça+Türkçe] Abramak egemen [Köken: Yunanca] Erkli, Karayışsız, Boyunduruksuz egoist [Köken: Fransızca] Benbencil, Özümcül egoizm [Köken: Fransızca] Benbencillik, Özümcüllük egzersiz [Köken: Fransızca] Könüküş egzersiz yapmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Könükmek eğe [Köken: Anlam kayması] (kemik) Kaburga\n\n[Köken: Yerel] (törpü) Eğe eğilim [Köken: Uydurukça] Intılış, İçi tartılma, Gönlü düşme, Gönlü yatma, Gönlü akma eğlence [Köken: Yerel] Ermek, Gönül açma, Oyun gülgü eğlenmek [Köken: Anlam kayması] Ermeklemek, Gönül açmak, Oynamak-gülmek\n\n[Köken: Anlam kayması] (alay etmek) Üstünden gülmek, Kemsitmek, Küçültmek, Küçük düşürmek eğreti [Köken: Arapça] (zaman için) Öteri, Geldi geçer\n\n[Köken: Arapça] (eşya için) Yararsız, Yaramaz, Bozuk ehil [Köken: Arapça] Bilgir, Bilimli, Çeber ehli [Köken: Arapça] Ele öğretilen, Ev hayvanı, Bakma ehlileştirmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ele öğretmek ehliyet [Köken: Arapça] (sürücü belgesi) Haydayıcılık tanıklığı ehram [Köken: Arapça] Köpyak ek [Köken: Yerel] Koşumca ekalliyet [Köken: Arapça] Azcılık ekip [Köken: Fransızca] Öbek eklem [Köken: Uydurukça] Boğun eklemek [Köken: Yerel] Koşmak, Ulamak, Tirkemek, Yalgaştırmak ekmek [Köken: Yerel] (yiyecek) Etmek eko [Köken: Fransızca] Yanrık ekonomik [Köken: Fransızca] (ekonomi ile ilgili) İktisatlık\n\n[Köken: Fransızca] (idareye imkan tanıyan) Ayavlı eksen [Köken: Yunanca] Ok, Özek ekseri [Köken: Arapça] Köpünce ekseriyet [Köken: Arapça] Köpçülük, Köplük ekseriyetle [Köken: Arapça+Türkçe] Köpünce, Köplükle eksi [Köken: Uydurukça] (matematik) Alış belgisi eksik [Köken: Yerel] Eksik, Kem, Az eksilmek [Köken: Yerel] Eksimek, Kemelmek, Azalmak ekşi [Köken: Yerel] Acı ekşimek [Köken: Yerel] Acımak ekvator [Köken: Fransızca] Deniştirgiç el [Köken: Anlam kayması] (yurt, ülke) Ülke, yurt\n\n[Köken: Anlam kayması] (yabancı) Yad kişiler, Başkalar ela [Köken: Yerel] Ala, Çakır elastik [Köken: Fransızca] Sozulmalı elbet [Köken: Arapça] Sözsüz elbette [Köken: Arapça+Türkçe] Sözsüz elbirliği [Köken: Yerel] Birgelik, Birdemlik elbise [Köken: Arapça] Giyim, Giyim geçek eldiven [Köken: Yerel] Elkabı elebaşı [Köken: Anlam kayması] Başlık, Başçı elektrik süpürgesi [Köken: Fransızca+Türkçe] Tozsoğurguç elem [Köken: Arapça] Kaygı, Bun, Göyünç eleman [Köken: Fransızca] İşçi, Yumuşçu, Kullukçu eleştiri [Köken: Uydurukça] Sın, Sınlama eleştirmek [Köken: Uydurukça] Sınamak, Sınlamak, Sın eytmek, Sın vermek eleştirmen [Köken: Uydurukça] Sıncı, Sıneydici, Sınverici eli sıkı [Köken: Yerel] Saran, Eli katı, Kısık ellemek [Köken: Yerel] Değmek, El değdirmek, Tutmak elmacık kemiği [Köken: Yerel] Bet sünüğü, Bet süyeği elti [Köken: Yerel] Avsın, Yenge elverişli [Köken: Yerel] Onay, Kolay, Uygun, Yeterli elverişsiz [Köken: Yerel] Kın, Ağır, Çetin, Uygunsuz, Yetersiz elvermek [Köken: Yerel] (kâfi olmak): Yetmek, Yeterli olmak, (uygun gelmek) : Kolay olmak, Onay olmak elyaf [Köken: Arapça] Süyüm, Dal, Dala, Dalcık, İpsil elzem [Köken: Arapça] Öte gerekli emare [Köken: Arapça] İz, Belgi emdirmek [Köken: Yerel] Emdirmek, Emizmek emekli [Köken: Uydurukça] Yumuştan boşanık, Yumuştan boş emekli olmak [Köken: Uydurukça] Yumuştan boşanmak emektar [Köken: Türkçe+Farsça] Emeği sinen, Yumuş tutan, Hakkı geçen emel [Köken: Arapça] Dilek, Oy emin [Köken: Arapça] (güvenilir) Inamlı, Işançlı\n\n[Köken: Arapça] (kendine güvenen) Işanan, Berk, Arkayın\n\n[Köken: Arapça] (kuşkusuz) Küdüksüz\n\n[Köken: Arapça] (tehlikesiz) Korkunçsuz emir [Köken: Arapça] Buyruk, (resmi, yazılı): Yarlık emir vermek [Köken: Arapça+Türkçe] Buyurmak emlak [Köken: Arapça] Göçmez bark, Kozgalımsızlık emniyet [Köken: Arapça] (güvenlik) Korkunçsuzluk, Arkayınlık\n\n[Köken: Arapça] (güvenlik işleri) Koruma işleri, Saklama işleri emretmek [Köken: Arapça+Türkçe] Buyurmak emrivaki [Köken: Arapça] Oluru oldu, Olacağı oldu, Aldan ala iş bitirme emsal [Köken: Arapça] Okşaş\n\n[Köken: Arapça] (örnek) Ülgü emsal göstermek [Köken: Arapça+Türkçe] Ülgü görsetmek, Ülgü vermek emzirmek [Köken: Yerel] Emizmek, Emdirmek enayi [Köken: Arapça] Anka, Kelesan, Tentek encam [Köken: Farsça] Art, Son, Ayak endam [Köken: Farsça] Boy bos, Gövde, Sın ender [Köken: Arapça] Seyrek, Öte az endişe [Köken: Farsça] Kaygı, Korkunu endişe etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Kayırmak, Kaygılanmak, Korkunmak enfes [Köken: Arapça] En sulu, Öte sulu, En yakşı, Öte yakşı, En güzel, Öte güzel enfiye [Köken: Arapça] Burun otu engebe [Köken: Yunanca] İniş yokuş, Kabarık, engel [Köken: Kökeni belirsiz] Tosuk, Tosalgı, Büğet engellemek [Köken: Kökeni belirsiz+Türkçe] Tosmak, Büğet olmak, Önünü almak engel olmak [Köken: Kökeni belirsiz+Türkçe] Tosmak, Büğet olmak, Önünü almak engin [Köken: Yerel] Çeksiz, Eksiz çeksiz, Uçsuz bucaksız, Uçsuz kıyısız, Uç Kıraksız enik [Köken: Yerel] Küçük enişte [Köken: Farsça] Yezne enkaz [Köken: Arapça] Yemiriklik (-ler) enlem [Köken: Uydurukça] Genlik ense [Köken: Yerel] Yelke, Ense enstrüman [Köken: Fransızca] (müzik aleti) Çalgı\n\n[Köken: İngilizce] (araç, alet) Kural entelektüel [Köken: Fransızca] Oycul entari [Köken: Kökeni belirsiz] Kadın gömleği enteresan [Köken: Fransızca] Kızık, Kızıkırlı, Kızıklı enternasyonal [Köken: Fransızca] Ellerarası, Elara entrika [Köken: Fransızca] Arabozuculuk, Kuvluk, Aldama, Aldamcılık envai çeşit [Köken: Arapça+Farsça] Türlü türlü, Türlü tümen epey [Köken: Yerel] Bir talay, Köp epilepsi [Köken: Fransızca] Boğma, Dalma, Koyancık, Tutalık er [Köken: Anlam genişlemesi] (asker) Çeri\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (erkek) Er kişi, Erkek\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (koca) Er\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (mert, yiğit) Batır, Yiğit, Er erbap [Köken: Arapça] Çeber, Bilgiç erek [Köken: Uydurukça] Dilek erik [Köken: Anlam kayması] Alça erişmek [Köken: Anlam genişlemesi] Yetmek, Ermek, Erişmek erişte [Köken: Farsça] Kesme, Tokmaç erkân [Köken: Arapça] Beylik kişisi, Beylik kişileri erken [Köken: Yerel] Er, Erte ermek [Köken: Yerel] Yetmek, Yetişmek ermin [Köken: Fransızca] As, Ak kiş ertelemek [Köken: Uydurukça] Geciktirmek, Sona kaldırmak, Geyine kaldırmak ertesi [Köken: Anlam kayması] Geyinki, Gelecek, Gelesi erzak [Köken: Arapça] Azık, Yol azığı esans [Köken: Fransızca] Yıpar, İsli yağ esaret [Köken: Arapça] Tutkunluk, Erksizlik, Kulluk esas [Köken: Arapça] (temel) Dip, Neğiz\n\n[Köken: Arapça] (birinci, asli) Baş, Başki, Başlıca, Neğizki esas almak [Köken: Arapça] Algaç tutmak, Neğizinde kurmak, Baş üstü etmek esasen [Köken: Arapça] Neğizde, Neğizinden eser [Köken: Arapça] (yapıt) Çıkarma\n\n[Köken: Arapça] (iz) İz, Belgi esin [Köken: Uydurukça] Ruhlanma, Duygusu gelme esinlenmek [Köken: Uydurukça] Ruhlanmak, Duygusu gelmek esir [Köken: Arapça] (tutsak) Tutkun\n\n[Köken: Arapça] (köle) Kul esir almak [Köken: Arapça+Türkçe] Tutkun almak esir düşmek [Köken: Arapça+Türkçe] Tutkun düşmek esirgemek [Köken: Yerel] Kızganmak, Ayamak, Ayayıp vermemek, Kıymamak, Esirgemek eskiden [Köken: Yerel] İleri, Geçmişte, Eskiden eskiz [Köken: Fransızca] Çıkarma, Ülgü esmek [Köken: Anlam genişlemesi] Esmek, Yelpimek esmer [Köken: Arapça] Kara yağız, Buğday yağız, Kara doru esnaf [Köken: Arapça] Kepitçi esnek [Köken: Uydurukça] Sozulmalı esnemek [Köken: Anlam genişlemesi] (İnsan): Esnemek, (Nesne): Gerilmek, Sozulmak esrarengiz [Köken: Arapça+Farsça] Sırlı eş [Köken: Anlam kayması] (çiftten biri) Sınar, Eş, Denk\n\n[Köken: Anlam kayması] (karı koca) Yoldaş, Yubay, eş anlamlı [Köken: Uydurukça] Manadaş eşdeğer [Köken: Uydurukça] Kurdaş, Denkteş, Ölçemdeş eşelemek [Köken: Yerel] Aktarmak, Kazmak, Çukulamak eşik [Köken: Anlam kayması] (kapı önü basamağı) Bosağa eşinmek [Köken: Yerel] Tepinmek eşit [Köken: Uydurukça ] Denk eşitlemek [Köken: Uydurukça] Deneştirmek, Denklemek, Denkleştirmek eşkâl [Köken: Arapça] Görünüş, Biçim, Durk eşkıya [Köken: Arapça] Karakçı, Tonayıcı, Talancı, Yolbasar, Yoltosar eşmek [Köken: Yerel] Çukmak, Kazmak, Eşmek eşraf [Köken: Arapça] Aksakal, Elağası eşya [Köken: Arapça] Buyum, Buyumlar, Buyum-derim, Buyum-derimler, Nesne, Nesneler. etiket [Köken: Fransızca] Yarlık etken [Köken: Uydurukça] (fiil) Anık, Aykın, Dip etki [Köken: Uydurukça] İçine işleme, İz, İz kaldırma, Demgilleme, Tap kaldırma etki etmek [Köken: Uydurukça] İçine işlemek, İz kaldırmak, Demgillemek, Tap kaldırmak etkilemek [Köken: Uydurukça] İçine işlemek, İz kaldırmak, Demgillemek, Tap kaldırmak etraf [Köken: Arapça] Aylana, Aylana-çevre, Aylana tire, Tire-yak, Çevre ettirgen [Köken: Uydurukça] (fiil) Yükletme evcil [Köken: Anlam kayması] Ele öğretilen, Ev hayvanı evcilleşmek [Köken: Anlam kayması] Ele öğrenmek evcimen [Köken: Yerel] Evcil, Evsek, Balasak evet [Köken: Yerel] He evham [Köken: Arapça] Küdük evlat [Köken: Arapça] Bala-çağa, Oğul-kız evlat edinmek [Köken: Arapça+Türkçe] Oğulluğa almak, Kızlığa almak, Balalığa almak evlatlık [Köken: Arapça+Türkçe] Asrandı, (Erkek): Oğulluk, (Kız): Kızlık evlenmek [Köken: Anlam genişlemesi] (Genel): Evlenmek, Yuva kurmak, Durmuş kurmak, (Erkek): Evlenmek, (Kız): Erlenmek, Ere değmek, Güveye çıkmak, Durmuşa çıkmak evli [Köken: Anlam genişlemesi] (Genel): Evli, (Erkek): Evli, (Kız): Erli, Durmuşa çıkan evliya [Köken: Arapça] Eren, Gözüaçık evrak [Köken: Arapça] İş kâğıdı evren [Köken: Uydurukça] Yer-gök evrensel [Köken: Uydurukça] Bütündünyalık, Yalpı evrilmek [Köken: Yerel] Aylanmak, Evrilmek evrim [Köken: Uydurukça] Ösüş, Önükme evrim geçirmek [Köken: Uydurukça] Ösmek, Önükmek evsaf [Köken: Arapça] Özcenlik, Özlük evvel [Köken: Arapça] Burun, Burda, İleri, Aldın evvela [Köken: Arapça] Birinciden, Baştan, Aldan ala eyalet [Köken: Arapça] Oymak eylem [Köken: Uydurukça] İş, Kımıl eylül [Köken: Arapça] Dokuzuncu ay eyvah [Köken: Farsça] Esiz eyvallah [Köken: Türkçe+Arapça] Sağ ol ezber [Köken: Farsça] Yat ezberden [Köken: Farsça+Türkçe] Yattan ezbere [Köken: Farsça+Türkçe] Yattan ezberlemek [Köken: Farsça+Türkçe] Yatlamak ezeli [Köken: Arapça] Bengilikten, Uçsuz Kıraksız ezgi [Köken: Kökeni belirsiz] Küy eziyet [Köken: Arapça] Kısım, Sıkış, Eziş ezmek [Köken: Yerel] Yençmek, Ezmek, Dövmek, Ufalamak, Maydalamak faal [Köken: Arapça] İşçen, İşler, İşlikli, Emekçil faaliyet [Köken: Arapça] İş-yumuş, Yumuş, Kımıl faaliyete geçmek [Köken: Arapça+Türkçe] İşe başlamak, İşe girişmek facia [Köken: Arapça] Kaygılı vakıa, Büyük kutsuzluk fahişe [Köken: Arapça] Yezökçe, Oynaşçı kadın fahri [Köken: Arapça] Ardaklı fail [Köken: Arapça] (hukuki) Kılmışlı, Etmişli, Yazıklı\n\n[Köken: Arapça] (dilbilgisi) İye faiz [Köken: Arapça] Üsteme, Üstek, Göterim, Göterme fakat [Köken: Arapça] Birak fakir [Köken: Arapça] Yoksul faksimile [Köken: Fransızca] Özgertmeyin basma fal [Köken: Arapça] Bolcam, Irk falan [Köken: Arapça] Neyin, Allakim falan filan [Köken: Arapça] Neyin düğün, -mı ne! fal bakmak [Köken: Arapça+Türkçe] Irklamak, Bolcamını açmak falçata [Köken: İtalyanca] Dilgiç familya [Köken: İtalyanca] (bioloji) Türküm fanatik [Köken: Fransızca] Verilen fanatikleşmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Verilenleşmek fanatizm [Köken: Fransızca] Verilenlik fani [Köken: Arapça] Yalan, Ötküncü, Ölümlü fanila [Köken: İtalyanca] İç gömlek faraş [Köken: Arapça] Suskuç, Kalak, Kürekçe faraza [Köken: Arapça] Eydelim, Diyelim, Olsun farazi [Köken: Arapça] Bolcamlı, Bolcamal, Yormalı, Yormal, Çağlama faraziye [Köken: Arapça] Bilimlik bolcam, Bilimlik yorum, Bilimlik çağlama fare [Köken: Arapça] (Hayvan): Sıçan, Keme, (Bilgisayar aksanı): Sıçan farfara [Köken: İtalyanca] Boşboğaz, Kuşboğaz, Ezme fark [Köken: Arapça] Ayırmacılık, Ayırmalılık, Ayrımlık, Başkalık, Özgecelik fark etmek [Köken: Arapça+Türkçe] (Anlamak): Aymak, Görmek, Sezmek, Düşünmek, (Farklı olmak): Özgermek, Başka türe inmek farzetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Bolcamak, Çağlamak fasıl [Köken: Arapça] Bölüm, Dağmak fasıla [Köken: Arapça] Ara, Aralık, Üzülüş fasikül [Köken: Fransızca] Bölüm fasulye [Köken: Arapça] Burçak fatih [Köken: Arapça] Basıp alıcı, Boysundurucu fatura [Köken: İtalyanca] Hesap kâğıdı fatura etmek [Köken: İtalyanca+Türkçe] Hesap çıkarmak faul [Köken: İngilizce] Ayıplı vuruş fayans [Köken: Fransızca] Çini fayda [Köken: Arapça] Tapış, Düşüm, Yaram faydalanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Tapış tapmak, Yaramlanmak fazilet [Köken: Arapça] Erdem fazla [Köken: Arapça] Artık, Aşa, Öte köp, Gereğinden köp fecaat [Köken: Arapça] Kırgın feci [Köken: Arapça] Kaygılı, Kırgınlı feda [Köken: Arapça] Can ayamazlık, Ölüme baş bağlayıcılık, Verilenlik, Yoluna baş koyuculuk feda etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ayamadan vermek, Kurban etmek fedai [Köken: Arapça] Canını veren, Ayanmayan, Canını ayamayan fedakâr [Köken: Arapça+Farsça] Can ayamaz, Verilen, Yoluna baş koyan federal [Köken: Fransızca] Koşma felaket [Köken: Arapça] Kıran, Kırgın felç [Köken: Arapça] Dalma, İnme felç geçirmek [Köken: Arapça+Türkçe] Dalmaya uğramak, İnmeye uğramak felç olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Dalmaya uğramak, İnmeye uğramak felek [Köken: Arapça] (talih) Yazmış\n\n[Köken: Arapça] (kainat) Gök kubbe fen [Köken: Arapça] (bilim) Yaradılış bilimi\n\n[Köken: Arapça] (teknik) Fen, Teknik fena [Köken: Arapça] Yaman fenalaşmak [Köken: Arapça+Türkçe] Esten taymak, Esten azmak, Dalmak fener [Köken: Yunanca] (el feneri) El yarığı\n\n[Köken: Yunanca] (deniz feneri) Deniz yarığı feragat [Köken: Arapça] Baş tartma, El çekme, Danma feragat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Baş tartmak, El çekmek, Danmak ferah [Köken: Farsça] (yer) Gen yer, Yarkın yer, Yayık yer\n\n[Köken: Farsça] (sevinçlilik) Kıvanç, Sevinç feraset [Köken: Arapça] Sezgirlik, Sezim, Anlayış ferdi [Köken: Arapça] Özlük, Bencik feribot [Köken: İngilizce] Yüksalı ferman [Köken: Farsça] Yarlık, Buyruk fermentasyon [Köken: Fransızca] Acıtma fermente [Köken: Fransızca] Acıtılan fermente etmek [Köken: Fransızca+Türkçe ] Acıtmak fermente olmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Acıtılmak fermuar [Köken: Fransızca] Kaptırma feryat [Köken: Farsça] Bağırma, Kışkırıp ağlama feryat etmek [Köken: Farsça+Türkçe ] Bağırmak, Bağırıp çağırmak, Kışkırıp ağlamak fesat [Köken: Arapça] Arabozuculuk, Bozgunculuk feshetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Bozmak, Üzmek, Toktatmak, Dağatmak fesih [Köken: Arapça] Bozma, Üzme, Toktatma, Dağatma festival [Köken: Fransızca] Bayramcılık, Bayram fethetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Basıp almak, Boysundurmak, Bağındırmak, Boyun eğdirmek fetih [Köken: Arapça] Basıp alma, Boysundurma, Bağındırma, Boyun eğdirme feveran [Köken: Arapça] Birden kızma fevkalade [Köken: Arapça] İç gitkiç, Dan kalırlık fevri [Köken: Arapça] Acısı tez, kızma feza [Köken: Arapça] Genişlik fıçı [Köken: Yunanca] Ağaç çelek fıkıh [Köken: Arapça] İslam hukuku fıkırdamak [Köken: Anlam kayması] (cilvelenmek) Erseklenmek, Kılıklanmak fıkra [Köken: Arapça] Güldürgü\n\n[Köken: Arapça] (edebi) Gözkarayış fındık [Köken: Arapça] Yeryanak fırça [Köken: Yunanca] Yakkıç fırın [Köken: Arapça] (ekmek fırını) Ekmek ocağı fırlamak [Köken: Yerel] Atılmak fırtına [Köken: İtalyanca] Davıl, Boran fıskiye [Köken: Kaynağı belirsiz] Urgulma fışkırmak [Köken: Yerel] Urgulup çıkmak, Atılıp çıkmak fıtık [Köken: Arapça] Yarık, Yırtık fıtrat [Köken: Arapça] Yaradılış fıtri [Köken: Arapça] Doğma fiber [Köken: İngilizce] Süyüm fidan [Köken: Yunanca] Öskün, Ösüntü, Köçet fidye [Köken: Arapça] Tölem, Kutarma akçası figan [Köken: Farsça] İnleme, Bağırma, Kışkırma fiil [Köken: Arapça] İş, Kılık, Kımıl, Kımıltı\n\n[Köken: Arapça] (dilbilgisi) Edişlik, İşlik fiilen [Köken: Arapça] İş yüzünde, Çınında fikir [Köken: Arapça] Oy fikir adamı [Köken: Arapça+Arapça+Türkçe] Oycul fikir insanı [Köken: Arapça+Arapça+Türkçe] Oycul fikrisabit [Köken: Arapça] Gitmez oy, Yapışkan oy, Bağlancık file [Köken: Fransızca] Tor fileto [Köken: İtalyanca] Bıkın filiz [Köken: Yunanca] Yaş budak fincan [Köken: Arapça] Çini ayak firar [Köken: Arapça] Kaçış firar etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kaçmak firari [Köken: Arapça] Kaçak, Kaçkın firuze [Köken: Arapça] Göğüldür fisebilillah [Köken: Arapça] Allah yoluna, Tekin fiske [Köken: Kökeni belirsiz] Çırtkı, Çırtış fiske vurmak [Köken: Kökeni belirsiz+Türkçe] Çırtmak fiskos [Köken: Yerel] Şavurlaşma fiskos etmek [Köken: Yerel] Şavurlaşmak fiş [Köken: Fransızca] (elektrik) Koş dil, Koşkuç fişek [Köken: Farsça] (kurşun) Ok fit [Köken: İngilizce] Gelişme fitil [Köken: Arapça] (lamba) Tasma, Dil fitne [Köken: Arapça] (kargaşa): Çatak, Karama karşılık, (arabozuculuk): Bölük, Arabozuculuk fitne fücur [Köken: Arapça] Köp arabozucu fiyaka [Köken: Fransızca] Maktancaklık fiyasko [Köken: İtalyanca] Onuşsuzluk, Yolsuzluk flamingo [Köken: İngilizce] Allı turna, Kızıl kaz flaş [Köken: İngilizce ] Fotoçakmak florya [Köken: Yunanca] Yelve flört [Köken: İngilizce] Erkeleşme, Kılıklaşma flört etmek [Köken: İngilizce+Türkçe] Erkeleşmek, Kılıklaşmak flüt [Köken: Fransızca] Sıbızgı fon [Köken: Fransızca] (arka plan) Yerlik, Yalpı önü, Yalpı görünüşü formül [Köken: Fransızca] Anlatma forvet [Köken: İngilizce] Çapulcu foseptik çukuru [Köken: Fransızca+Türkçe] Yundu oru fosil [Köken: Fransızca] Taşa evrilen, Taşlaşan kaldık fosilleşmek [Köken: Fransızca] Taşa evrilmek, Taşlaşıp kalmak fotokopi [Köken: İngilizce ] Göçürme fotokopi çekmek [Köken: İngilizce+Türkçe] Göçürmek fotokopi makinası [Köken: İngilizce+İtalyanca] Göçürgüç foya [Köken: İtalyanca] Göz boyamacılık, Aldamcılık frazeoloji [Köken: Fransızca] Duruklu söz (dizimi) frekans [Köken: Fransızca] Yığılık, Yışlık fren [Köken: Fransızca] Toktatkıç, Eyleç, Eylegiç frene basmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Toktatkıca basmak, Eylece basmak, Eylegice basmak frengi [Köken: Farsça] Kara yama, Yel yarası fren yapmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Toktatmak, Eylemek frikik [Köken: İngilizce] Erkin tepiş, Erkin vuruş fuar [Köken: Fransızca] Görgezme fuhuş [Köken: Arapça] Yezökçelik, Bozukluk, Azgınlık, Oynaşçılık, fuhuş yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yezökçelik etmek, Oynaşçılık etmek, Oynaşmak fukara [Köken: Arapça] Yoksul fuzuli [Köken: Arapça] Orunsuz, Gereksiz gaddar [Köken: Arapça] Ayavsız, Taşyürek, Yavuz gaf [Köken: Fransızca] Abaysızlık, Orunsuz iş, Orunsuz söz gafil [Köken: Arapça] Aymaz, Baykamaz, Anka gafil avlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Aymazdan uşlamak, Baykamazdan uşlamak gafil avlanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Aymazdan uşlanmak Baykamazdan uşlanmak gaflet [Köken: Arapça] Aymazlık, Baykamazlık, Ankalık gaf yapmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Orunsuz iş etmek, Orunsuz söz söylemek gaga [Köken: Kökeni belirsiz] Tumşuk gagalamak [Köken: Kökeni belirsiz+Türkçe] Çokumak, Çokulamak gaile [Köken: Arapça] Kaygı gala [Köken: Fransızca] Algaçki oyun, Algaçki koyuluş galebe [Köken: Arapça] Yeniş, Yutuş galebe çalmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yenmek, Yutmak, Ütmek galeyan [Köken: Arapça] Yarsıma, Kızma galeyana gelmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yarsımak, Kızmak galiba [Köken: Arapça] Belki, Çaması, Çaması olsa gerek galip [Köken: Arapça] Yenici, Yutucu, Ütücü galip gelmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yenmek, Yutmak, Ütmek gam [Köken: Arapça] Kaygı, Bun, Göyünç gam çekmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kayırmak, Göyünmek gam yemek [Köken: Arapça+Türkçe] Kayırmak, Göyünmek gammazlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Söz taşımak, Söz yetirmek, Öşek taşımak, Öşeklemek, Çakmak, Çakımcılık etmek gamze [Köken: Arapça] Bet çukuru ganimet [Köken: Arapça] Olca garabet [Köken: Arapça] Danlık, Kızıklık garanti [Köken: Fransızca] İşanç garanti etmek [Köken: Fransızca+Türkçe] İşanç vermek garaz [Köken: Arapça] Yaman niyet gargara [Köken: Arapça] Çalkama, Damakta çalkama gargara yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Çalkamak, Damakta çalkamak gariban [Köken: Arapça] Baykuş garip [Köken: Arapça] (gariban) Baykuş\n\n[Köken: Arapça] (tuhaf) Dan, dan kalırlık, kızık garipsemek [Köken: Arapça+Türkçe] Dansımak, Dansınmak, Dan görmek, Kızık görmek gark olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Batmak, Batıp gitmek gaspetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Güçleyip almak, Tartıp almak gaye [Köken: Arapça] Dilek gayet [Köken: Arapça] Pek, Öte, En gayret [Köken: Arapça] Dırışma, Dırışçanlık, Vurunma gayret etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Dırışmak, Vurunmak gayri [Köken: Arapça] Başka gayri ihtiyari [Köken: Arapça] Erksizden gazap [Köken: Arapça] Acıma, Acılanma gazoz [Köken: Arapça] Gazlı su gebe [Köken: Yerel] (insan) Yüklü, Ağırayaklı, Ayağı ağır, İkikat\n\n[Köken: Yerel] (hayvan) Boğaz gebe kalmak [Köken: Yerel] (insan) Yüklenmek, Bala götürmek gece [Köken: Anlam kayması] Dün gecekondu [Köken: Yerel] Alaçık, Evcik gecelemek [Köken: Anlam kayması] Dünemek geceleyin [Köken: Anlam kayması] Dünen, Dünde gecelik [Köken: Anlam kayması] Dünlük gömlek geçe [Köken: Yerel] (saat) Ötende, Ötenden Geyin geçen [Köken: Yerel] (yıl, ay…) Öten geçende [Köken: Yerel] Yakında, Yakın arada geçenlerde [Köken: Yerel] Yakında, Yakın arada geçen yıl [Köken: Yerel] Bıldır, Öten yıl geçerli [Köken: Uydurukça] Güçlü, Gücünde, Güçte, Gücündeki, Güçteki geçerli olmak [Köken: Uydurukça+Türkçe] Gücünü saklamak, Yürümek geçici [Köken: Yerel] Öteri, Ötküncü geçim [Köken: Uydurukça] (maişet):Dirlik, Diricilik, Gün geçiriş, (anlaşma): Gelişme, Onuşuk, Sığım geçimsiz [Köken: Uydurukça] Sığışmayan, Onuşuksuz, Gönlü dar geçinmek [Köken: Yerel] (maişet) Gün görmek, Gün geçirmek, Diricilik etmek\n\n[Köken: Yerel] (anlaşmak) Gelişmek geçişli [Köken: Uydurukça] (fiil) Ötümlü geçişsiz [Köken: Uydurukça] Ötümsüz geçiştirmek [Köken: Yerel] Savuşturmak geçmek [Köken: Anlam genişlemesi] (zaman): Ötmek, (yanından): Ötmek, (içinden, karşıya): Geçmek, (ileri, öne) : Ozmak, (üstünden, aşarak): Aşmak geçmiş [Köken: Anlam kayması] (önceki, evvelki) Öten, Burunki, İleri\n\n[Köken: Anlam kayması] (mazi) Ötmüş geçmiş zaman [Köken: Yerel] (dilbilgisi) Öten zaman, Öten çağ gelecek [Köken: Anlam genişlemesi] (istikbal, ati) Gelecek\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (müstakbel, sonraki) Gelesi, Aldaki gelenek [Köken: Uydurukça] Yola gelgit [Köken: Uydurukça] (coğrafya) Gelgin-kaytkın gelincik [Köken: Yerel] (çiçek) Göknar\n\n[Köken: Yerel] (hayvan) Ars, Közen gelinlik [Köken: Yerel] Toy gömleği gelir [Köken: Uydurukça] Girim, Tapış, Düşüm gelişigüzel [Köken: Yerel] Çala çarpı, Çala çula, Çala bula gelişme [Köken: Anlam kayması] Ösüş, Ala varış, Yetilme gelişmek [Köken: Anlam kayması] Ösmek, Ala varmak, Yetilmek gem [Köken: Yunanca] Ağızdırık, Ağızlık gem vurmak [Köken: Yunanca+Türkçe] Ağızlıklamak, (mecazi): Dizginlemek, Tıymak gencelmek [Köken: Yerel] Yaşarmak genç [Köken: Yerel] Yaş gençleşmek [Köken: Yerel] Yaşarmak gene [Köken: Yerel] Yine, Yeniden, Kaytadan genel [Köken: Uydurukça] Ortak, Yalpı, Büt genelge [Köken: Uydurukça] Buyruk, Görsetme, Yol yoruk genelkurmay [Köken: Uydurukça] Başorda genelleme [Köken: Uydurukça] Yalpılaştırma, Yalpı korutma, Yığıp korutma genellemek [Köken: Uydurukça] Yalpılaştırmak, Yalpı korutmak, Yığıp korutmak genelleme yapmak [Köken: Uydurukça] Yalpılaştırmak, Yalpı korutmak, Yığıp korutmak genellikle [Köken: Uydurukça] Yalpı, Yalpı alanda, Yalpılıkta, Yalpısından, Yalpısı ile geniş [Köken: Yerel] Gen geniz [Köken: Yerel] Geniz, Burun boşluğu, Yutkuluk üstü gerçeğe dönüşmek [Köken: Yerel] Çına aylanmak, Çın çıkmak gerçek [Köken: Yerel] (ad) Çınlık\n\n[Köken: Yerel] (sıfat) Çın gerçekçi [Köken: Yerel] Çıncıl, Doğrucul gerçekleşmek [Köken: Yerel] Yüze aşmak, Durmuşa aşmak, Çınırganmak, Çın çıkmak gerçekleştirmek [Köken: Yerel] Yüze aşırmak, Durmuşa aşırmak, Çınırgamak, Çın çıkarmak gerçekten [Köken: Yerel] Çınında, Çınlığında, Doğrudan gerçi [Köken: Farsça] … olsa da, …olmasa da, -a/-e karamazdan gerdan [Köken: Farsça] Boyun, Döş gerdanlık [Köken: Farsça+Türkçe] Boncuk, Döş boncuğu gerdek [Köken: Farsça] Gelin evi gerekçe [Köken: Uydurukça] Düşünükleme, Yerlik, Sıltak gergedan [Köken: Farsça] Boynuz tumşuk gergef [Köken: Farsça] Gergiç, Gergi gergin [Köken: Yerel] Gerilen, Tartılan, Sozulan geri [Köken: Yerel] Art, Arka, Geri\n\n[Köken: Yerel ] (saat) Artta kalmış, Artta geri dönmek [Köken: Yerel] Kaytmak, Geri kaytmak, Aylanıp kaytmak, Yanmak geri gelmek [Köken: Yerel] Kaytmak, Geri kaytmak, Aylanıp kaytmak, Yanmak geri kalmak [Köken: Yerel] Artta kalmak, Arkada kalmak geri vermek [Köken: Yerel] Kaytarmak, Kaytıp vermek, Kaytarıp vermek geri zekâlı [Köken: Türkçe+Arapça+Türkçe] Beyinsiz, Manbaş, Başı işlemeyen gerilemek [Köken: Yerel] Çekinmek, Geri gitmek, Geri kaytmak gerilim [Köken: Yerel] Gerilme, Tartılma, Keskinlik gerilmek [Köken: Anlam genişlemesi] Gerilmek, Tartılmak, Sozulmak gerinmek [Köken: Yerel] Gerilmek, Sozulmak getirmek [Köken: Yerel] Geldirmek, Egelmek, Alıp gelmek gevelemek [Köken: Yerel] Aylandırıp söylemek, Tak söylememek geveze [Köken: Farsça] Söylek, Ezme, Deşik ağız gevezelik etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Söyleklik etmek, Ezmelik etmek geviş getirmek [Köken: Yerel] Gevşemek gevşek [Köken: Anlam kayması] Boş, Boşan gevşemek [Köken: Anlam kayması] Boşamak gevşetmek [Köken: Anlam kayması] Boşatmak geyik [Köken: Anlam kayması] Buğu, Bulan gezgin [Köken: Uydurukça] Gezginci, Gezici, Elgezer gezinmek [Köken: Yerel] Aylanmak, Gezmek gezinti [Köken: Yerel] Gezi, Aylanı gıcır gıcır [Köken: Argo] Yep yeni gıda [Köken: Arapça] Yukum, Azık, Aşgücü, Toklukluluk gıpta [Köken: Arapça] Günü, Gözü gitme, Kızıkma, İmrenme gıpta etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Günülemek, Gözü gitmek, Kızıkmak, İmrenmek gırtlak [Köken: Yerel] Geğirtek, Damak dibi gıyaben [Köken: Arapça] Sırtından, Sırttan, Özü yokta, Olmayanda gıyabında [Köken: Arapça+Türkçe] Sırtından, Özü yokta, Olmayanda gıyabi [Köken: Arapça] Sırtından, Sırttan, Özü yokta, Olmayanda gıybet [Köken: Arapça] Ardından söyleme gıybet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ardından söylemek, Ardından söyleşmek gibi [Köken: Yerel] Dek, Gibi gider [Köken: Uydurukça] Çıkım gidiş [Köken: Yerel] (tempo) Tezlik, Çapkanlık, Tepkin, Gidiş\n\n[Köken: Yerel] (hal hareket) Yürüyüş-duruş, Kılık-yoruk girdap [Köken: Farsça] Opkun girdi [Köken: Uydurukça ] Öndürüş güçleri ile kuralları girgin [Köken: Yerel] İşçen, Epçil, Tapkır giriftar [Köken: Farsça] Verilen girişimci [Köken: Uydurukça] Tapkır girişken [Köken: Yerel] İşçen, Epçil, Tapkır gitmek [Köken: Anlam genişlemesi] Gitmek, Varmak giyecek [Köken: Yerel] Giyim, Giyim gecek giysi [Köken: Yerel] Giyim, Giyim gecek gizlemek [Köken: Anlam kayması] Yaşırmak gizlenmek [Köken: Anlam kayması] Yaşırınmak gizli [Köken: Anlam kayması] Yaşırın, Yaşın glokom [Köken: Latince] Karasu gocuk [Köken: Bulgarca] Kısa don, Çolak don gocunmak [Köken: Yerel] Üstüne almak, Özüne almak gonca [Köken: Farsça] Çiçek düğmesi göbek [Köken: Anlam genişlemesi] (organ) Kindik\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (şişman karın) Göbek, Karın\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (merkez, orta) Orta\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (nesil) Boğun göçebe [Köken: Yerel] Göçmen göçeri [Köken: Yerel] Göçmen göçmen [Köken: Uydurukça] Gelmişek göçük [Köken: Yerel] Opurum, Opuruluş, Göçkün göçüşme [Köken: Uydurukça] (dilbilgisi) Orun almaşma göğüslemek [Köken: Yerel] (Kınlığa/Kınlıklara) Karşı durmak gök [Köken: Yerel] (ham) Çiğ, Pişmeyen, Gök göktaşı [Köken: Uydurukça] Kuyruklu yıldız gömmek [Köken: Anlam kayması] (defnetmek, ölüyü gömmek) Yerlemek, Yere vermek, Toprağa vermek, Gömmek gönder [Köken: Yunanca] Bayrak sapı göndermek [Köken: Anlam kayması] Yollamak, Yönetmek, Yobarmak gönlünden kopmak [Köken: Yerel] Çın gönülden vermek, Gönlünden çıkarıp vermek, Öz dileği ile vermek gönlünü etmek [Köken: Yerel] Gönlünü götürmek görece [Köken: Uydurukça] Salıştırmalı, Çakıştırmalı göreceli [Köken: Uydurukça] Salıştırmalı, Çakıştırmalı görenek [Köken: Yerel] Yola görev [Köken: Uydurukça] Borç, Yumuş görev almak [Köken: Uydurukça+Türkçe] İşi boynuna almak, Yumuş buyrulmak görevden almak [Köken: Uydurukça+Türkçe] Yumuştan boşatmak görevden uzaklaştırmak [Köken: Uydurukça+Türkçe] İşten alıslatmak, Yumuştan alıslatmak görev yapmak [Köken: Uydurukça+Türkçe] Borç ödemek, Yumuş işlemek, Yumuş tutmak görgü [Köken: Uydurukça] Yürüm-durum, Görüm, Yön görgüsüz [Köken: Uydurukça] Görümsüz, Yönsüz, Görmeyen görkem [Köken: Uydurukça] Görk görkemli [Köken: Uydurukça] Görkem, Görklü görmemiş [Köken: Yerel] Görümsüz, Yönsüz, Görmeyen görmezlikten gelmek [Köken: Yerel] Görmezliğe vurmak, Görmezliğe salmak, Görmediksiremek görsel [Köken: Uydurukça] Sınlı görücü [Köken: Yerel] Elçi, Savcı, Gudacı görümce [Köken: Yerel] (Büyük): Kayın abla, (Küçük): Kayın sinil görüntü [Köken: Uydurukça] Görünüş görüş [Köken: Uydurukça] Göz karayış gösterge [Köken: Uydurukça] (nişan, belirti) Belgi\n\n[Köken: Uydurukça] (ibre) Görsetkiç gösteri [Köken: Uydurukça] (sahneye koyma, icra) Çıkış, Görsetiş\n\n[Köken: Uydurukça] (nümayiş, yürüyüş) Çıkı gösteriş [Köken: Yerel] Göze girme, Görünleme gösterişli [Köken: Yerel] Görklü, Görkem, Görünürlü göstermek [Köken: Yerel] Görsetmek, Görgüzmek göstermelik [Köken: Yerel] Göz boyama, Yalan, Aldayıcı, Yasalma, götürmek [Köken: Anlam kayması] Aparmak, Egitmek, Alıp varmak, Alıp gitmek, Yetirmek, İletmek gövde [Köken: Uydurukça] (dilbilgisi) Neğiz gözaltı [Köken: Uydurukça] Sak altına alma, Kamama, Kamağa alma, Tutsak etme gözaltına almak [Köken: Uydurukça+Türkçe] Sak altına almak, Kamamak, Kamağa almak, Tutsak etmek göz atmak [Köken: Argo] Göz gezdirmek göz bebeği [Köken: Yerel] Göz karası gözcü [Köken: Yerel] Gözetici gözdağı [Köken: Yerel] Korkutma gözdağı vermek [Köken: Yerel] Korkutmak gözde [Köken: Uydurukça] Sevili, Sevgili gözenek [Köken: Yerel] Deri gözü, Deri deşiği gözetlemek [Köken: Uydurukça] Ardına düşmek, İzine düşmek, Yaşırın gözetmek gözetmek [Köken: Anlam kayması] Bakmak, Karamak, Asramak gözetmen [Köken: Uydurukça] Gözetici göz hapsi [Köken: Türkçe+Arapça] Göz tutsağı, Ev kamağı göz kararı [Köken: Türkçe+Arapça] Çamayla gözlem [Köken: Uydurukça] Baykayış gözlemek [Köken: Yerel] (beklemek) Gütmek, Gözlemek\n\n[Köken: Yerel] (müşahede) Baykamak gözlem yapmak [Köken: Uydurukça] Baykamak gözü aç [Köken: Yerel] Açgöz gözü kapalı [Köken: Yerel] Oylamazdan, Oylanmazdan, Aldına keynine karamazdan, Göz yumup gözü kara [Köken: Yerel] Batır, Er yürek, Yürekli, Korkmaz gözükmek [Köken: Yerel] Görünmek gözü pek [Köken: Yerel] Batır, Er yürek, Yürekli, Korkmaz gözü sulu [Köken: Yerel] Yufka yürek, Gözü yaşlı, Gönlü boş, Gönlü yumşak grafik [Köken: Fransızca] Çizme grafit [Köken: Fransızca] Yaskak granül [Köken: Fransızca] Düğürcük gravür [Köken: Fransızca] Oyma gravürcü [Köken: Fransızca+Türkçe] Oymacı grev [Köken: Fransızca] İş dışlama grev yapmak [Köken: Fransızca+Türkçe] İş dışlamak gri [Köken: Fransızca] Boz, Çal grileşmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Bozarmak, Çalarmak grup [Köken: Fransızca] Top, Topar, Toplam guatr [Köken: Fransızca] Boğaz şişiği, Damak şişiği, Damak uru gurbet [Köken: Arapça] Yad el, Çet el, Yad yurt, Çet yer gurup [Köken: Arapça] Batı, Günbatısı gurur [Köken: Arapça] Boy götürücülük, Ulumsuluk, Güvezlik, Kıvanç, Denksinmezlik, Benimcilik gurur duymak [Köken: Arapça+Türkçe] Maktanmak, Kıvanmak, Öğünmek, Maktanç duymak, Kıvanç duymak, Öğünç duymak gururlu [Köken: Arapça+Türkçe] Güvez, Kıvancak, Öğüncek, Benimci gübre [Köken: Yunanca] Kön, Kığ gücenmek [Köken: Anlam kayması] Darınmak, İncimek, İncinmek, Öfkelemek güç [Köken: Anlam kayması] (zor) Kın, Ağır, Çetin güç bela [Köken: Anlam kayması] Kınlıkla güdüm [Köken: Uydurukça] Başarı güdümlü [Köken: Uydurukça] Başarılmalı, Uzaktan başarılan güfte [Köken: Farsça] Yır sözü güğüm [Köken: Yunanca] Kovşun gül [Köken: Farsça] Kızılgül gülle [Köken: Farsça] Top oku gülümsemek [Köken: Yerel] (Gülmeli bir şey ardından): Gülümsüremek, (İyi niyet ifadesi ile): Yılışmak gülünç [Köken: Yerel] Gülgülü, Gülmeli, Gülerli, Gülünç günah [Köken: Farsça] Yazık günahkâr [Köken: Farsça] Yazıklı güncel [Köken: Uydurukça] Orçunlu gündem [Köken: Uydurukça] Gün tertibi güney [Köken: Uydurukça] Günorta güneybatı [Köken: Uydurukça] Günorta günbatar güneydoğu [Köken: Uydurukça] Günorta gündoğar gür [Köken: Anlam kayması] Kalın, Bol, Koyu, Yoğun gürbüz [Köken: Farsça] Güçlü, Sağlam, Dayanıklı gütmek [Köken: Anlam kayması] (hayvan) Mal bakmak, Mal yaymak, Mal gütmek, Bakmak, Yaymak\n\n[Köken: Anlam kayması] (fikir, siyaset, beklenti vb…) İzlemek, Gözlemek, Ummak, Yürütmek güven [Köken: Uydurukça] İşanç güvence [Köken: Uydurukça] İşanç güvence vermek [Köken: Uydurukça] Öz adına işanç bildirmek, Öz adına bel bağlatmak güvenç [Köken: Anlam kayması] İşanç güvenilir [Köken: Anlam kayması] İşançlı, İşanımlı güvenlik [Köken: Uydurukça] Korkunçsuzluk, Arkayınlık güvenmek [Köken: Anlam kayması] İşanmak, Bel bağlamak güvenoyu [Köken: Uydurukça] İşanç bildirme güverte [Köken: İtalyanca] Gemi üstü güya [Köken: Farsça] Önlü, Sıyaklı güzel [Köken: Yerel] Görklü, Sulu, Çıraylı, Yakşı, Güzel güzergâh [Köken: Farsça] Bağıt, Yöneliş, Tutan yol güzide [Köken: Farsça] Dallanma, Saylanma, En yakşı, Belgili, Ataklı, Görünüklü haber [Köken: Arapça] Yenilikler hacer-ül Esved [Köken: Arapça] Kara Taş hacet [Köken: Arapça] Gerek, Gereklik hacethane [Köken: Arapça+Farsça] Ayakyolu hacim [Köken: Arapça] Kölem, Sığım, Sığımlılık had [Köken: Arapça] Çek, Kırağ haddini aşan [Köken: Arapça+Türkçe] Çekten dışarı haddini aşmak [Köken: Arapça+Türkçe] Çekten çıkmak, Çekten aşmak, Çamadan dış gitmek hademe [Köken: Arapça] Yumuşçu hadım [Köken: Arapça] Biçme, Biçilen hadım etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Biçmek hadise [Köken: Arapça] Uğraş, Çatak, Görünüş hadsiz [Köken: Arapça+Türkçe] Çeksiz hafıza [Köken: Arapça] Es hafızasını kaybetmek [Köken: Arapça+Arapça+Türkçe] Esinden ayrılmak hafif [Köken: Arapça] Yenil hafiflemek [Köken: Arapça+Türkçe] Yenillemek hafifmeşrep [Köken: Arapça] Yenildek, Yenleş hafiye [Köken: Arapça] Dıncı, Aygakçı, İzkovar hain [Köken: Arapça] Satkın haiz [Köken: Arapça] İye, İye olan hak [Köken: Arapça] (adalet, doğruluk) Çınlık, Doğruluk, Düzlük hakaret [Köken: Arapça] Tubansıtma, Dil yetirme hakaret etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Tubansıtmak, Dil yetirmek hakem [Köken: Arapça] Töreci hakikat [Köken: Arapça] Çın, Çınlık hakikaten [Köken: Arapça] Çınlıktan, Çınlığında, Çınında hakiki [Köken: Arapça] Çın hâkim [Köken: Arapça] (söz geçiren) Başarıcı, Beyleyici, Sözü ötkün hâkimiyet [Köken: Arapça] Erklilik, Egemenlik hâkim olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Erk salmak, Beylik yürütmek, Egemen olmak hakir [Köken: Arapça] Değersiz, Sansız, İğrengiç, Tuban hakir görmek [Köken: Arapça+Türkçe] Tuban saymak, Tubansıtmak, Kemsitmek, Bensimemek, Küçültmek, Küçük görmek hakkında [Köken: Arapça+Türkçe] Doğrusunda, Yönünde haklamak [Köken: Arapça+Türkçe] Kıyratmak, Bozmak, Yenmek hal [Köken: Arapça] (durum) Yağday, Duruş\n\n[Köken: Arapça] (güç, takat) Çama, Güç\n\n[Köken: Arapça] (meyve hali) Yapık gök pazarı hala [Köken: Arapça] Aba halâ [Köken: Arapça] İmdiyece, Bugüne değin, Dahice halas [Köken: Arapça] Kutuluş halat [Köken: Yunanca] Arkan, Yoğun bağ, Yoğun ip halayık [Köken: Arapça] Kün hâlbuki [Köken: Arapça+Türkçe+Farsça] Öyleyse de, Oysa, Ne etse de hale [Köken: Arapça] Işıklı halka, Ay halkası halef [Köken: Arapça] İzbasar, Orun iyeleyici, Orunbasar, Uzatıcı, Yalgaştırıcı halen [Köken: Arapça] İmdi, Şu uğurda, Şu kezde, Şimdilikte haletiruhiye [Köken: Arapça] İç küyü, İç yağdayı halis [Köken: Arapça] Koşması yok, Koşmasız, Koşulmasız, Arı halisane [Köken: Arapça+Farsça] Çın yürekten halita [Köken: Arapça] Koşuntu, Koşma, Karışma, Karışık, Karıntı, Aralaşma halk [Köken: Arapça] El, Gün, El gün halka [Köken: Arapça] Kuşak, Çığrık, Değrek halk bilimi [Köken: Arapça+Türkçe] El bilimi, El türeticiliği halkoyu [Köken: Arapça+Türkçe] El oyu halk oylaması [Köken: Arapça+Türkçe] El oyu halletmek [Köken: Arapça+Türkçe] Çeşmek, Çözmek haloksilon [Köken: Fransızca] Saksavul halter [Köken: Fransızca] Som demir halt etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Otlamak, Olgusuzluk etmek, Yok söz eytmek ham [Köken: Farsça] Çiğ, Gök, Pişmeyen hamakat [Köken: Arapça] Ahmaklık hamal [Köken: Arapça] Yükçü, Yük taşıyıcı hamam [Köken: Arapça] Monca hamam böceği [Köken: Arapça+Türkçe] Saçakçı hamarat [Köken: Arapça] İşçen, Epçil, Epli hamasi [Köken: Arapça] Batırlık, Beylik hami [Köken: Arapça] Kollayıcı, Yaklayıcı hamile [Köken: Arapça] (İnsan): Yüklü, Ağır ayaklı, Ayağı ağır, İkikat, (Hayvan): Boğaz hamile kalmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yüklenmek, Bala götürmek hamlamak [Köken: Farsça+Türkçe] Boşan tartmak, Güçten düşmek hamle [Köken: Arapça] Yulkunuş, Intılış, Çozgun, Çapul hamle yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] (Saldırmak): Çapullamak, Çozmak, (Girişmek): Intılmak, Ala ıntılmak, Yulkunmak hammadde [Köken: Farsça+Türkçe] Çiğ mal hamur [Köken: Arapça] Ezme hançer [Köken: Arapça] Kama hanedan [Köken: Farsça] Han boğunu hangar [Köken: Fransızca] Yapma, Göterme hanım [Köken: Yerel] (hitap) Hanım\n\n[Köken: Anlam kayması] (eş) Bike, Yubay, Yoldaş, Hatun hanımefendi [Köken: Türkçe+Yunanca] Hanım, Baybike hani [Köken: Anlam kayması] (hatırlatma) Esinde mi? hantal [Köken: Arapça] Ağır gövdeli, Kopal, Yöndemsiz hapis [Köken: Arapça] (hapishane) Kamak, Kamakhane, Tutsakhane\n\n[Köken: Arapça] (hapsetme) Kamak, Tutsaklık hapishane [Köken: Arapça+Farsça] Kamak, Kamakhane, Tutsakhane hapsetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kamamak, Kamağa almak, Tutsak etmek harabe [Köken: Arapça] Kıyrayan orun harabeye çevirmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yemirmek, Kıyratmak haraç [Köken: Arapça] Salık, Salık akçe haraç kesmek [Köken: Arapça+Türkçe] Alık salık alıp durmak harami [Köken: Arapça] Yolbasar, Yoltosar, Talancı, Karakçı, Tonakçı harap [Köken: Arapça] Eskiyen, Tozan, Kıyrayan, Yemrilen, harap etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Eskitmek, Tozdurmak, Kıyratmak, Yemirmek, Ufatmak harap olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Eskimek, Tozmak, Kıyramak, Yemrilmek, Ufalmak hararet [Köken: Arapça] (Sıcaklık): Isılık, Ilıklık, Kırgınlık, (Aşırı suya yanma): Çöllük, Susaklık hararet basmak [Köken: Arapça+Türkçe] Çöllemek, Susamak harareti kesmek [Köken: Arapça+Türkçe] Çölünü basmak, Susaklığını kandırmak harç [Köken: Arapça] (vergi) Salık\n\n[Köken: Arapça] (beton vb…) Eritme harçlık [Köken: Arapça+Türkçe] Gündelik, Çöntek akçesi hardal [Köken: Arapça] Gıca hareket [Köken: Arapça] Kımıl, Kımıltı, Kozgalış hareket etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kımıldamak harekete geçmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kozgalmak harf [Köken: Arapça] Damga harici [Köken: Arapça] Dış, Çet hariciye [Köken: Arapça] Dış işleri hariç [Köken: Arapça] Dış, Dışarı harika [Köken: Arapça] İç gitkiç, Ukmuş harikulade [Köken: Arapça] Dan kalırlık, Ukmuşluk haris [Köken: Arapça] Açgöz, Doymaz harlanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Birden yanmak, Yalavlanmak harmanlamak [Köken: Farsça+Türkçe] Aralaştırmak, Karıştırmak harp [Köken: Arapça] Vuruş, Soğuş, Savaş has [Köken: Arapça] (saf) Arı, Kirsiz hasar [Köken: Arapça] Çıkım hasat [Köken: Arapça] Ekin orma, Ekin çapış, Orum hasbıhal [Köken: Arapça] Söyleşme haset [Köken: Arapça] Kıskanç, Kıskanma, Günü, Günücülük, Günücüllük, İçi darlık hasılat [Köken: Arapça] Girim, Düşüm, Tapış, Kazanç hâsılı [Köken: Arapça+Türkçe] Kısası, Kısaca eydende, Tok ederi hâsıl olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Ortaya çıkmak, Yüze çıkmak hasım [Köken: Arapça] Karşıdaş, Günüdeş, Yarışıcı hasır [Köken: Arapça] Boyra, Dokuma, Örme hasis [Köken: Arapça] Saran, Kıskanç, Eli sıkı haslet [Köken: Arapça] Beniz, Yaradılış, Kılık hasret [Köken: Arapça] Sağınç, Kaygı, Bun hasretmek [Köken: Arapça+Türkçe] Arnamak, Adamak, Bağışlamak, Yumuşamak hassa [Köken: Arapça] Özüncelik, Başkacalık, Ayrımlılık hassas [Köken: Arapça] Sezgir, Sezgin, Sezimtal, Sezicen, Duygur, Duygun, Duyucan, Yumuşak gönüllü, İnce gönüllü hassasiyet [Köken: Arapça] Sezgirlik, Sezginlik, Sezimtallık, Sezicenlik, Duygurluk, Duygunluk, Duyucanlık, Yumuşak gönüllülük, İnce gönüllülük hasta [Köken: Farsça] Ağrık, Sırkav hasta bakıcı [Köken: Farsça+Türkçe] Ağrık bakıcı hastahane [Köken: Farsça] Ağrıkhane hastalanmak [Köken: Farsça+Türkçe] Ağrımak, Sırkavlamak hasta olmak [Köken: Farsça+Türkçe] Ağrımak, Sırkavlamak haşa [Köken: Arapça] Allah saklasın haşerat [Köken: Arapça] Kurt kumurska haşarı [Köken: Arapça] Erke, Başsız, Yaramaz haşhaş [Köken: Arapça] Göknar haşırdamak [Köken: Yerel] Şırıldamak haşırtı [Köken: Yerel] Şırıltı haşin [Köken: Arapça] Kopal, Kılıksız, Ton haşlama [Köken: Ermenice+Türkçe] Kaynatma, Pişirme haşlamak [Köken: Ermenice+Türkçe] Kaynatmak, Pişirmek hat [Köken: Arapça] (çizgi) Çizik\n\n[Köken: Arapça] (yazı) Yazı\n\n[Köken: Arapça] (yol, kanal) Yol, Boy hata [Köken: Arapça] Yanlış, Yanlışlık hatır [Köken: Arapça] Es hatıra [Köken: Arapça] Estelik hatırlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Ese düşürmek, Eslemek hatırlatmak [Köken: Arapça+Türkçe] Esletmek, Eskertmek hatip [Köken: Arapça] Çeçen hava [Köken: Arapça] (hava durumu) Gün ırası\n\n[Köken: Arapça] (müzik) Küy\n\n[Köken: Arapça] (eda) Gönül, Gönül küyü hava alanı [Köken: Arapça+Türkçe] Konalga hava durumu [Köken: Arapça+Türkçe] Gün ırası havacı [Köken: Arapça+Türkçe] Savaş uçucusu havadar [Köken: Arapça+Türkçe] Yeleç, Yelli hava değişimi [Köken: Arapça+Türkçe] Yer özgertme havadis [Köken: Arapça] Bildiri hava gazı [Köken: Arapça+Fransızca] Kömür gazı, Yarıklık gazı havai [Köken: Arapça] Yelkovan, Yelgönüllü, Yelbenizli, Yenil oylu, Yenil, Boş, Tutruksuz havalanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Göterilmek, Göğe örlemek havale [Köken: Arapça] (bırakma, devretme, ısmarlama) Tapşırış\n\n[Köken: Arapça] (para) Akçe yobarma, Akçe yönetme havale etmek [Köken: Arapça+Türkçe] (Bırakmak, Devretmek, Ismarlamak): Tapşırmak, (Yatırmak): Yobarmak, Yollamak, Yönetmek hava limanı [Köken: Arapça+Yunanca] Konalga havan [Köken: Farsça] Keli, Sokucuk havaneli [Köken: Farsça+Türkçe] Keli sapı, Döveç havi olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kamıtmak, İçine almak havlamak [Köken: Yerel] Ürmek havlu [Köken: Kürtçe+Türkçe] Silgi, Saçık havsala [Köken: Arapça] An, Düşünük havuç [Köken: Farsça] Keşir havyar [Köken: Farsça] Oğulduruk hayâ [Köken: Arapça] Uyat, Uyatlılık, Uyalıcanlık, Utanç, Utancaklık hayal [Köken: Arapça] Oy, Yoru, Kuru düş hayalet [Köken: Arapça] Ürek, Eles hayal etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Oylamak, Düşlemek hayali [Köken: Arapça] Oydurma, Yasandı hayalperest [Köken: Arapça+Farsça] Kuru düşçül hayat [Köken: Arapça] Durmuş, Yaşam, Dirilik haydi [Köken: Yerel] Hani, Gel haydut [Köken: Macarca] Karakçı, Talancı, Tonakçı, Yolbasar, Yoltosar hayhay [Köken: Yerel] Baş üstüne, Sözsüz hayhuy [Köken: Farsça] Bağırtı, Kışkırık, Davış, Çav-şu hayıflanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kayırmak, Acınmak, Göyünmek, Ökünmek hayır [Köken: Arapça] (iyilik) Yakşılık, İyilik, İzgilik\n\n[Köken: Farsça] (olmaz, değil) Yok, Yo hayırdua [Köken: Arapça] Yakşı dilek, Alkış hayır işlemek [Köken: Arapça+Türkçe] Yakşılık işlemek, İyilik etmek, İzgilik kılmak hayırsız [Köken: Arapça+Türkçe] Yaramaz hayır yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yakşılık işlemek, İyilik etmek, İzgilik kılmak haykırmak [Köken: Yerel] Kışkırmak, Haykırmak hayret [Köken: Arapça] Dan kalma, Danlama hayret etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Dan kalmak, Danlamak hayrola [Köken: Arapça+Türkçe] Ne oldu, Dinçlikmi haysiyet [Köken: Arapça] Ar, Kişilik hayvan [Köken: Arapça] An, Mal haz [Köken: Arapça] Gıcır, Ermek hazım [Köken: Arapça] Sindirim hazır [Köken: Arapça] Dayar, Anık hazırcevap [Köken: Arapça] Tapkır hazırlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Dayarlamak, Anıklamak hazırlanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Dayarlanmak, Anıklanmak hazin [Köken: Arapça] Kaygılı, Göyünçlü, Ökünçlü hazine [Köken: Arapça] Gömme haziran [Köken: Arapça] Altıncı ay hazmetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Sindirmek hazzetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Onatmak, Yaratmak, -e yakmak heba etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Boşa gidermek, Boşa yoğatmak heba olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Boşa gitmek hece [Köken: Arapça] Boğun heder etmek [Köken: Arapça] Boşa gidermek, Boşa yoğatmak, Boşa dırışmak hediye [Köken: Arapça] Sıylık, Tartık, Belek hediye etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Sıya tartmak, Sıylığa vermek, Sıylamak hekim [Köken: Arapça] Emci hela [Köken: Arapça] Ayakyolu helak [Köken: Arapça] Ölme, Yok olma helak olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Ölmek, Yok olmak helalleşmek [Köken: Arapça+Türkçe] Geçirişmek, Sağollaşmak hele [Köken: Farsça] En burda, Başında, Önce, Hiç olmayanda, Altı ile. helezon [Köken: Fransızca] Burulma helikopter [Köken: Fransızca] Dikuçak hem… hem [Köken: Farsça] (de)… … da, … da hemcins [Köken: Farsça+Arapça] Türdeş, Denkteş, Bir türlü hemdert [Köken: Farsça] Kaygıdaş hemen [Köken: Farsça] Tezine, Tezde, Toktarsız, Toktamazdan, Aşıkış hemen hemen [Köken: Farsça+Farsça] Derlik hemfikir [Köken: Farsça+Arapça] Oydaş hemoroid [Köken: Fransızca] Göteği hemşeri [Köken: Farsça] Yerdeş, Eldeş hemşire [Köken: Farsça] Bakıcı hanım hendek [Köken: Arapça] Or hengâme [Köken: Farsça] İtiş kakış, Çatak, Çav-şu henüz [Köken: Farsça] Daha, İndek hep [Köken: Anlam kayması] Üzülüksüz, Her haçan hepsi [Köken: Anlam kayması ] Varı, Varcası, Varlığı, Bütünü, Yalpısı her [Köken: Farsça] (zaman) (zaman) sayın herhalde [Köken: Farsça+Arapça+Türkçe] Sözsüz herhangi bir [Köken: Farsça+Türkçe] Hangisi olsa da, Hangisi de olsa biri, Hangi bir herif [Köken: Arapça] Kimdir, Kişi herkes [Köken: Farsça] Her kim, Her kişi her zaman [Köken: Farsça+Arapça] Her haçan herze [Köken: Farsça] Sandırak, Boş söz, Olmayacak söz hesab etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Saymak hesap [Köken: Arapça] Sayak hesaplamak [Köken: Arapça+Türkçe] Saymak hesaplaşmak [Köken: Arapça+Türkçe] Öç almak, Öç alışmak hesaplı [Köken: Arapça+Türkçe] (ucuz) Tecemli, Çönteğe yaraşa\n\n[Köken: Arapça+Türkçe] (ölçülü) Dipten oylayan, Oyalayıp işleyen heterojen [Köken: Fransızca] Köptürlü heyecan [Köken: Arapça] Tolkunlanma heyecanlanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Tolkunlanmak heycanlandırmak [Köken: Arapça+Türkçe] Tolkunlatmak, Tolkutmak, Tolkunlandırmak heyelan [Köken: Arapça] Göçkün, Opuruluş, Opurulma heyhat [Köken: Arapça] Ökünç! Ey! heykel [Köken: Arapça] Taşsın heykeltıraş [Köken: Arapça+Farsça] Sıncı hezeyan [Köken: Arapça] Sandırak, Yok söz hezeyan etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Sandıramak, Sandıraklamak, Yok söylemek, Boş söylemek hezimet [Köken: Arapça] Yenilme, Yemirilme, Darmadağın olma hezimete uğramak [Köken: Arapça+Türkçe] Yenilmek, Yemirilmek, Darmadağın olmak hımhım [Köken: Yerel] Manka, Genzek hıncahınç [Köken: Farsça] Dopdolu, Yıpyığma, Tıkılınç hıncını almak [Köken: Farsça+Türkçe] Öç almak, Kek almak hınç [Köken: Farsça] Öç, Öçmenlik, Kek, Kekleme hınzır [Köken: Arapça] Domuz, Çocuk hırçın [Köken: Kürtçe] Terikme, Acıcak, Kızıkkanlı, Kızma, Darkursak hırçınlaşmak [Köken: Kürtçe+Türkçe] Terikmek, Tez acımak, Kızmak hırgür [Köken: Yerel] Onuşuksuzluk, Söz güreştirme, Vuruş geriş, Çır çatak hırka [Köken: Arapça] Torçeket hırpalamak [Köken: Kökeni belirsiz] Kağşatmak, Yençmek, İşten çıkarmak hırs [Köken: Arapça] Inta, Intık hırslanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Intalanmak, Intıklanmak hırsız [Köken: Arapça+Türkçe] Uğru hırsızlık yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Uğrulamak hısım [Köken: Arapça] Doğan, Doğan-kardeş, Ağa-ini hışım [Köken: Arapça] Acı, Öfke hıyanet [Köken: Arapça] Satkınlık hıyanet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Satkınlık etmek, Satmak hız [Köken: Farsça] Ildamlık, Tezlik, Yüğrüklük hızlanmak [Köken: Farsça+Türkçe] Tezleşmek, Ildamlamak hızlı [Köken: Farsça+Türkçe] Ilgar, Ildam, Çapsan, Çabuk, Tez, Yüğrük hibe [Köken: Arapça] Yardım, Kayrım, Sıy, Tartık hibe etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yardım vermek, Kayrım vermek, Sıya tartmak, Tartık etmek, Sıylamak hibrit [Köken: Fransızca] Koşmak hicap [Köken: Arapça] Utanma, Utanç, Uyat hicran [Köken: Arapça] Ayrılış, Ayrılık hicvetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Üstünden gülmek hidayet [Köken: Arapça] Doğru yol hidayete ermek [Köken: Arapça+Türkçe] Doğru yolu bulmak, Doğru yola yetmek hiddet [Köken: Arapça] Acı, Öfke, Kızma hiddetlenmek [Köken: Arapça+Türkçe] Acılanmak, Kızmak hidrojen [Köken: Fransızca] Suteği hidrokarbon [Köken: Fransızca] Kömür suteği hidroterapi [Köken: Fransızca] Suyla sağaltma hilal [Köken: Arapça] Yeni ay hile [Köken: Arapça] Aldamcılık, Aldak, Al hilekâr [Köken: Arapça+Farsça] Aldamcı, Aldakçı hile yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kuvluk işlemek, Kuvluğa salmak, Allamak, Aldayıp abramak, Aldamak, Yalan iş yürütmek hilkat [Köken: Arapça] Yaradılış, Yaratılış, Türetiliş, Olmuş himaye [Köken: Arapça] Kollama, Yaklama, Koruma himaye etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kollamak, Yaklamak, Korumak himmet [Köken: Arapça] Yardım, Kayrım hindi [Köken: Farsça] Hint tavuğu hindistan cevizi [Köken: Farsça+Arapça] Hint yanağı his [Köken: Arapça] Duygu, Sezgi hisar [Köken: Arapça] Kurgan damı, Sepil hisse [Köken: Arapça] Ülüş, Pay hissedar [Köken: Arapça+Farsça] Ülüşçü, Paycı hissetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Duymak, Sezmek hissi [Köken: Arapça] Sezgir, Sezgin, Sezimtal, Sezicen, Duygur, Duygun, Duyucan, Yumuşak gönüllü, İnce gönüllü hitaben [Köken: Arapça] Karayıp, Yüzlenip hitabet [Köken: Arapça] Çeçenlik, Söze çeberlik hitap [Köken: Arapça] Söz söyleme, Yüzlenme hitap etmek [Köken: Arapça] Söz söylemek, Yüzlenmek hiza [Köken: Arapça] Denge, Düzçizik hizip [Köken: Arapça] Üyür, Top, Topar, Toparlanışık hizaya gelmek [Köken: Arapça+Türkçe] Düzelmek, Yola gelmek hizaya getirmek [Köken: Arapça+Türkçe] Düzemek, Düzeltmek, Yola getirmek hizaya sokmak [Köken: Arapça+Türkçe] Düzemek, Düzeltmek, Yola getirmek hizmet [Köken: Arapça] Teyleme, Yumuş hizmet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Teylemek, Yumuş tutmak hoca [Köken: Farsça] (öğretmen) Okutucu hodri meydan [Köken: Yerel+Kökeni Belirsiz+Farsça] Hani! \nÇık! \nÇık ortaya! \nGel beri! \nGüç sınaşalım! hokka [Köken: Arapça] Kara savıtı hokkabaz [Köken: Arapça+Farsça] Göz boyamacı, Aldamcı, Aldakçı hol [Köken: İngilizce] Giriveriş, Alki bölme, Dalan homojen [Köken: Fransızca] Birtürlü homurdanmak [Köken: Yerel] Mırıldanmak homurtu [Köken: Yerel] Mırıltı hop [Köken: Kökeni belirsiz] Ey, Dur, Tokta hoparlör [Köken: Fransızca] Gücetkiç, Üngücetkiç hoplamak [Köken: Kökeni belirsiz] Sekirmek, Irgamak, Kalgımak hor [Köken: Farsça] Tuban hor görmek [Köken: Farsça+Türkçe] Tubansıtmak, Kemsitmek, Bensimemek, Küçültmek, Küçük görmek horlamak [Köken: Farsça+Türkçe] (aşağı görmek) Tubansıtmak, Kemsitmek, Bensimemek, Küçültmek, Küçük görmek horoz [Köken: Farsça] Öteç horozlanmak [Köken: Farsça+Türkçe] Höykürmek, Hörlemek hortlak [Köken: Anlam kayması] Kan soğurucu, Kan içkiç, Obur hortlamak [Köken: Anlam kayması] Ölümden dirilmek, Kayra dirilmek hortum [Köken: Arapça] (fil) Fil tumşuğu\n\n[Köken: Arapça] (su, itfaiye vb…) İçek\n\n[Köken: Arapça] (doğa) Kuyun, Davıl, Evirme hoş [Köken: Farsça] Yakımlı, Sevimli, Tartımlı, Yakşı hoşaf [Köken: Farsça] Yemiş suyu hoşa gitmek [Köken: Farsça+Türkçe] -e yakmak hoş bulduk [Köken: Farsça+Türkçe] Hoş gördük hoş görmek [Köken: Uydurukça] Döymek, Çıdamak, Geçirimlilik etmek hoşgörü [Köken: Uydurukça] Döyüm, Çıdam, Geçirimlilik hoşlanmak [Köken: Farsça+Türkçe] Sevsinmek, Sevinmek hoşsohbet [Köken: Farsça+Arapça] Sözmer, Tatlı dilli hotel [Köken: Fransızca] Konakevi hovarda [Köken: Farsça] Azgın, Oynaşçı, Kadıncıl hoyrat [Köken: Yunanca] Kopal, Görümsüz, Yönsüz höyük [Köken: Yerel] Tepe, Kurgan hububat [Köken: Arapça] Bürtüklü ekinler, Başaklı ekinler, Uruklu ekinler hudut [Köken: Arapça] Çek ara hulasa [Köken: Arapça] Kısaca, Yığındık humus [Köken: Latince] Çürüngü, Çürüntü hunhar [Köken: Farsça] Yırtıcı, Kan içici, Yavuz hunharca [Köken: Farsça+Türkçe] Yırtıcılarca, Kan içicilerce, Yavuzca huni [Köken: Yunanca] Kuyguç hurafe [Köken: Arapça] Yalan inanç hurda [Köken: Farsça] Yaramsız, İşe yaramaz, Eski hurdahaş [Köken: Farsça] Bıt çıt, Pıtrak çıtrak, Kül talkan hurufat [Köken: Arapça] Basma damgaları husumet [Köken: Arapça] Yağılık husumet beslemek [Köken: Arapça+Türkçe] Yağıkmak, Yağılaşmak husus [Köken: Arapça] İş, Yağday hususi [Köken: Arapça] Ayrım, Özlük, Bencik hususiyet [Köken: Arapça] Ayırmalık, Özüncelik, Özgecelik huy [Köken: Arapça] Beniz, Kılık huylanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Küdüklenmek huysuz [Köken: Arapça+Türkçe] Yola gelmez, Öz sözlü, Benzi yaman, Onuşuksuz, Kılıksız huysuzlanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Onuşuksuzlanmak, Kılıksızlanmak huzur [Köken: Arapça] Dinçlik, Dinim huzura ermek [Köken: Arapça+Türkçe] Dinim tapmak huzur bulmak [Köken: Arapça+Türkçe] Dinçliğe yetmek, Dinim tapmak huzur evi [Köken: Arapça+Türkçe] Karılar evi, Kartlar yurdu huzurunda [Köken: Arapça+Türkçe] Katında, Aldında huzur vermek [Köken: Arapça+Türkçe] Dinçlik vermek, Dinim taptırmak hücre [Köken: Arapça] (biyoloji) Gözenek\n\n[Köken: Arapça] (oda) Küçük oda, Tıkız bölme, Evcik, Çetlik hücum [Köken: Arapça] Çapul, Çozuculuk, Çozma, Basıp alma, Baskıncılık hücum etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Çapul koymak, Çozmak, Yağılayıp almak, Basıp almak, Baskıncılık etmek, Kol salmak hücum oyuncusu [Köken: Arapça+Türkçe] Çapulcu hükmetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Beylemek, Buyurmak, Başarmak hükümdar [Köken: Arapça+Farsça] Beyleyici, Erkli hükümet [Köken: Arapça] Beylik, Beyleyicilik, Yürütücülük hülya [Köken: Arapça] Oy, Kuru hayal hüner [Köken: Farsça] Çeberlik, Ep, Eplilik hünerli [Köken: Farsça+Türkçe] Çeber, Epli hür [Köken: Arapça] Erkin hürmet [Köken: Arapça] Sıylama, Ululama, Ardak hürmet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Sıylamak, Ululamak, Ardaklamak hürriyet [Köken: Arapça] Erkinlik hüsran [Köken: Arapça] (zarar, ziyan) Yitgi\n\n[Köken: Arapça] (duygu) Gönlü kalma, Gönlü dorukma, Gönlü düğülme hüsrana uğramak [Köken: Arapça] Gönlü kalmak, Gönlü dorukmak, Gönlü düğülmek hüviyet [Köken: Arapça] Özlük, Kimlik hüzün [Köken: Arapça] Kaygı, Göyünç, Bun, ıhlamur [Köken: Yunanca] Yöke ıkınmak [Köken: Yerel] Gücenmek ılımlı [Köken: Uydurukça] Uslamlı, Baysallı, Toktak , Ortaca ılıştırmak [Köken: Yerel] Ilıtmak ırgat [Köken: Yunanca] Yalcı, Günlükçü ırk [Köken: Arapça] Tür, Tek, Uruk ırmak [Köken: Yerel] Özen, Yılga ısı [Köken: Yerel] Isılık, Kızgınlık, Ilıklık ısınmak [Köken: Yerel] Isımak, Kızmak, Ilımak ısırgan otu [Köken: Yerel] Gicitgen ot ısırmak [Köken: Yerel] Dişlemek, Kapmak (hayvan) ısıtmak [Köken: Yerel] Isıtmak, Ilıtmak, Kızdırmak ıska [Köken: Kökeni belirsiz] Düz atmama, Değdirmezlik, Yan vurma ıskalamak [Köken: Kökeni belirsiz+Türkçe] Düz atmamak, Değdirmemek, Yan vurmak ıskonto [Köken: İtalyanca] Değerini düşürme, Tutarını kemitme, Akçasından azaltma ıslah [Köken: Arapça] Düzetiş, Düzeltme, Yakşırtış, Yönleme ıslah etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Düzetmek, Düzeltmek, Yakşırtmak, Yönlemek ıslah evi [Köken: Arapça] Düzetiş evi ıslak [Köken: Yerel] Sulu, Öl ıslaklık [Köken: Yerel] Sululuk, Öllük ıslanmak [Köken: Yerel] Sulanmak, Su olmak, Öllenmek, Öl olmak ıslatmak [Köken: Yerel] Sulamak, Öllemek ısmarlamak [Köken: Farsça+Türkçe] Tapşırma vermek, Tapşırmak, Buyurmak ısrar [Köken: Arapça] Katı duruş, Tabanlılık ısrar etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Katı durmak, Tabanlılık etmek ıssız [Köken: Yerel] Elsiz, Kişisiz, Kimsesiz, İyesiz ıstılah [Köken: Arapça] Adav, Adama, Adalgı ıstırap [Köken: Arapça] Kınak, Kınalma ıstırap çekmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kınağa uğramak, Kınalmak, Katı ağrıya kalmak ışık [Köken: Yerel] Yarık ışıkçı [Köken: Uydurukça] Yarıtıcı, Işıtıcı, Işıklandırıcı ışıklandırmak [Köken: Yerel] Yarıtmak, Yarkıratmak, Yarık düşürmek, Işıtmak, Işıklandırmak ışıldak [Köken: Uydurukça] Yalağı ışıldamak [Köken: Uydurukça] Yaldıramak, Balkımak, Işımak ışıl ışıl [Köken: Yerel] Yaldır yıldır, Yalt yult ışın [Köken: Uydurukça] Yağtılık ışınlamak [Köken: Uydurukça] Yağtılık ile eğitmek, Yağtılatmak ıtır [Köken: Arapça] İsli yağ, Yıpar is ıtriyat [Köken: Arapça] Upa enlik ızgara [Köken: Yunanca] Ocak demiri, Demir gözenek, Demir Tor iade [Köken: Arapça] Kaytarma, Geri kaytarma, Kaytarıp verme iade etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kaytarmak, Geri kaytarmak, Kaytarıp vermek ibare [Köken: Arapça] Eydim ibaret [Köken: Arapça] … kurulan, … düzülen ibre [Köken: Arapça] Görsetkiç, Dil ibret [Köken: Arapça] Ülgü ibrik [Köken: Arapça] Kuman ibrişim [Köken: Farsça] İpek ip icabet [Köken: Arapça] (Razı olma): Gelişme, Onama, (Çağrıya uyma): Uymak, Gitmek, Gereğini orunlama icab etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Gereksinmek icabet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] (Razı olmak): Gelişmek, Onamak, (Çağrıya uymak): Uymak, Gitmek, Gereğini orunlamak icabına bakmak [Köken: Arapça+Türkçe] Gereğini görmek, Orunlamak, (mecazi): Yok etmek, Kurutmak icap [Köken: Arapça] Gereklik, Gerek icat [Köken: Arapça] Oyla tapma, Türetme icat etmek [Köken: Arapça] Oyla tapmak, Türetmek icbar [Köken: Arapça] Güçleme, Güçle işletme icra [Köken: Arapça] Ödeme, Yerine yetirme, Orunlama, Atkarma icraat [Köken: Arapça] İşmerlik, Edilen işler, İş içecek [Köken: Yerel] İçki, İçimlik içe dönük [Köken: Yerel] Tutuk, Aralaşmaz içerik [Köken: Uydurukça] İçtelik içerlemek [Köken: Yerel] Acı saklamak, İçten kızmak, İçten öfkelenmek, İçinden acılanmak, Kanı kararmak, Öcükmek içermek [Köken: Uydurukça] İçine almak, Kamıtmak içgüdü [Köken: Uydurukça] Doğma duygu, Doğma sezgi, İçki duyum, İçki sezim için için [Köken: Yerel] İçten, Yaşın, Yaşırın içki [Köken: Yerel] İçki, İçimlik içkili [Köken: Yerel] (İçilen): İçkili, (İçen): Esrik, İçen içli dışlı [Köken: Yerel] Açık, Açık yüzlü, Akgönül, Gönlü açık, Açık gönül içmek [Köken: Anlam kayması] (sigara, puro vb…) Çekmek içten [Köken: Yerel] Çın yürekten içtenlik [Köken: Yerel] Çın yüreklik, Çıncıllık, Açık gönüllülük içtima [Köken: Arapça] Yığılış, Yığılma, Yığın, Koğam içtimai [Köken: Arapça] El-günlük, Koğamlık idam [Köken: Arapça] Asma, Asıp öldürme, Ölüm cezası idam etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Asmak, Asıp öldürmek, Ölüm cezası vermek idare [Köken: Arapça] (yönetme) Başarı, Başarıcılık\n\n[Köken: Arapça] (daire, yönetim merkezi) Başarma\n\n[Köken: Arapça] (tasarruflu kulllanma) Tecemlilik, Tecem idare etmek [Köken: Arapça+Türkçe] (tasarruflu, idareli kullanmak) Tecemek, Ayamak\n\n[Köken: Arapça+Türkçe] (yönetmek) Başarmak idareci [Köken: Arapça+Türkçe] Başarıcı, Yedekçi idareli [Köken: Arapça+Türkçe] Tecemli, Ayancan idareli kullanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Bakınız: İdare etmek idari [Köken: Arapça] Başarmalık ide [Köken: Fransızca] Oy idefiks [Köken: Fransızca] Gitmez oy, Yapışkan oy, Bağlancık iddia [Köken: Arapça] Eydeninden kaytmama, Oyunda durma, Söz dalaşma, Yaltarmama iddiacı [Köken: Arapça+Türkçe] Özsözlü, Söz dalaşçak, Öz oyunu vermeyen iddia etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Eydeninden kaytmamak, Oyunda durmak, Söz dalaşmak, Yaltarmamak iddialı [Köken: Arapça+Türkçe] Özüne işanan idman [Köken: Arapça] Könükme, Könüküş idman yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Könükmek idrak [Köken: Arapça] Es yetirme, Tanıyıp bilme, Düşünme, Anlama idrak etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Es yetirmek, Tanıyıp bilmek, Düşünmek, Anlamak idrar [Köken: Arapça] Sidik idrar kesesi [Köken: Arapça+Farsça] Sidiklik, Sidik kavuğu, Kavuk idrar torbası [Köken: Arapça+Farsça] Sidiklik, Sidik kavuğu, Kavuk idrar yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Siymek ifa [Köken: Arapça] Ödeme, Başarma, Orunlama, Yerine yetirme, Yüze aşırma ifa etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ödemek, Başarmak, Orunlamak, Yerine yetirmek, Yüze aşırmak ifade [Köken: Arapça] Düşündürü, Anlatı, ifade etmek [Köken: Arapça] Düşündürmek, Anlatmak iffet [Köken: Arapça] Uyat, Ar, Namus iflah [Köken: Arapça] Kutulma, Arınma iflah olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kutulmak, Arınmak iflas [Köken: Arapça] Yoğa çıkma, Yok olma, Var yoğundan olma, Sönme, Sınma iflas etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yoğa çıkmak, Yok olmak, Var yoğundan olmak, Sönmek, Sınmak ifrat [Köken: Arapça] Gereğinden artık, Gereğinden köp, Çekten dışarılık, Çekten çıkma, Aşıkça gitme, Artıkmaçlık ifrit [Köken: Arapça] Albastı, Yek ifşa [Köken: Arapça] Sır açma, Açığa çıkarma, Ele güne yayma, Yurda yayma ifşa etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Sır açmak, Açığa çıkarmak, Ele güne yaymak, Yurda yaymak iftar [Köken: Arapça] Ağız açma iftar açmak [Köken: Arapça+Türkçe] Ağız açmak iftar etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ağız açmak iftihar [Köken: Arapça] Öğünç, Kıvanç, Maktanç iftihar etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Öğünmek, Kıvanmak, Maktanmak iftira [Köken: Arapça] Yala, Öşek iftira atmak [Köken: Arapça+Türkçe ] Yala yakmak, Yala yapmak iftira etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yala yakmak, Yala yapmak iğdiş [Köken: Yerel] Biçilen, Ahta iğdiş etmek [Köken: Yerel ] Biçmek, Ahtamak iğfal [Köken: Arapça ] Buzma, Kızlığını alma, Kızlık buzma iğfal etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Buzmak, Kızlığını almak, Kızlığını buzmak iğne yapmak [Köken: Anlam kayması] Em salmak iğrenç [Köken: Anlam kayması] İğrençli ihale [Köken: Arapça] Uygun satış, Yararlı gelişime yetme, Yararlı alışım ihale etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Uygun satışa çıkarmak, Yararlı gelişime yetmek, Yararlı alışıma yetmek ihaleye çıkmak [Köken: Arapça+Türkçe] Uygun satışa çıkmak, Yararlı gelişime girişmek, Gelişime girişmek, Gelişime dırışmak ihanet [Köken: Arapça] Satkınlık ihanet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Satmak, Satkınlık etmek ihata [Köken: Arapça] Kuşama, İçine alma, Kamama, Orama ihata etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kuşamak, İçine almak, Kamamak, Oramak ihbar [Köken: Arapça] Çakım, Çakımcılık, Dıncılık, Söz taşıma, Söz yetirme ihbar etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Çakmak, Çakımcılık etmek, Dıncılık etmek, Söz taşımak, Söz yetirmek ihlal [Köken: Arapça] Buzma, Buzuculuk ihlal etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Buzmak ihmal [Köken: Arapça] Salaklık, Sana sokmama, Göze ilmeme ihmal etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Salmak, Salaklık etmek, Sana sokmamak, Göze ilmemek ihmalkâr [Köken: Arapça+Farsça] Salak, Sana sokmaz, Göze ilmez ihracat [Köken: Arapça] Çete satma, Çet ele satma, Çete çıkarma ihraç etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Çete satmak, Çet ele satmak, Çete çıkarmak ihraç [Köken: Arapça] Çete satma, Çet ele satma, Çete çıkarma ihsan [Köken: Arapça] İyilik, İzgilik, Yakşılık ihsan etmek [Köken: Arapça+Türkçe] İyilik göstermek, Yakşılık işlemek ihtar [Köken: Arapça] Eskerti ihtar etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Eskertmek ihtilaf [Köken: Arapça] Gelişmezlik, Ağzı alalık, Alaağızlık, Onuşuksuzluk, Söz güreştirme ihtilafa düşmek [Köken: Arapça+Türkçe] Gelişememek, Gelişmezliğe düşmek, Ağzı alalığa uğramak, Alaağızlığa uğramak, Onuşmamak , Söz güreşine dalmak ihtilal [Köken: Arapça] Döndürüş ihtilal yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Döndürmek ihtimam [Köken: Arapça] Kayırtma, Dırışlık ihtimam göstermek [Köken: Arapça+Türkçe] Kayırtmacılık etmek, Dırışlık etmek, ihtiram [Köken: Arapça] Ululama, Sıylama, Ardak ihtiras [Köken: Arapça] Doymazlık, Doyumsuzluk, Açgözlük ihtirasa kapılmak [Köken: Arapça+Türkçe] Doymazlığa verilmek, Açgözlüğe verilmek ihtisas [Köken: Arapça] Bilgiçlik ihtişam [Köken: Arapça] Görkemlik, Bezeklilik ihtiva [Köken: Arapça] Kamıtma, İçine alma ihtiva etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kamıtmak, İçine almak ihtiyaca cevap vermek [Köken: Arapça+Arapça+Türkçe] Gereğini ödemek ihtiyaç [Köken: Arapça] Gereklik, Gerek ihtiyaç duymak [Köken: Arapça+Türkçe] Gereksinmek ihtiyar [Köken: Arapça] Karı, Kart ihtiyari [Köken: Arapça] Erkli ihtiyarlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Karımak, Kartalmak, Kartaymak ihtiyat [Köken: Arapça] Abaylık, Saklık, Saklanıcanlık ihya [Köken: Arapça] (Canlanma, Can verme): Dirilme, Diriltme, (Durumunu iyileştirme): Yakşartma, Güçlendirme ihya etmek [Köken: Arapça+Türkçe] (Canlanmak, Can vermek): Dirilmek, Diriltmek, (Durumunu iyileştirmek): Yakşartmak, Güçlendirmek ikame [Köken: Arapça] Ornuna koyma, Ornuna işletme ikame etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ornuna koymak, Ornuna işletmek ikamet [Köken: Arapça] Duruş, Yaşayış, Ornaşma, Orunlaşma ikamet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Durmak, Yaşamak, Ornaşmak, Orunlaşmak ikametgâh [Köken: Arapça+Farsça] Konuş, Durar yer ikaz [Köken: Arapça] Eskerti ikaz etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Eskertmek iken [Köken: Anlam kayması] -anda, -ende iklim [Köken: Arapça] Hava ırası ikmal [Köken: Arapça] Bütürme, Ayaklama ikmale kalmak [Köken: Arapça+Türkçe] Güze kalmak ikna [Köken: Arapça] İşandırma ikna etmek [Köken: Arapça+Türkçe] İşandırmak ikrah [Köken: Arapça] İğrenç, İğrenceklik, İğrenme ikrah etmek [Köken: Arapça+Türkçe] İğrenmek ikrahı kalkmak [Köken: Arapça+Türkçe] İğrenesi gelmek ikrahlık [Köken: Arapça+Türkçe] İğrencek, İğrençli ikram [Köken: Arapça] (Konuğa): Sıylak, (Müşteriye) Yenillik, Düşürme ikram etmek [Köken: Arapça+Türkçe] (Konuğa): Sıylamak, (Müşteriye): Yenilletip vermek, Değerini düşürüp vermek ikramiye [Köken: Arapça] Sıylık akçe, Akçe sıylağı, Belek\n\n[Köken: Arapça] (piyango) Utuş iktibas [Köken: Arapça] Göçürme, Özleştirme, Alınma, Üzündü iktibas etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Göçürmek, Özleştirmek, Almak iktidar [Köken: Arapça] Erk, Güç\n\n[Köken: Arapça] (hükümet) Beylik, Beyleyicilik, Yürütücülük iktidara gelmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yürütücülüğün başına gelmek, Beylik verilmek iktidarda olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Beylik başında olmak, Yürütücülüğün başında olmak iktidardan düşmek [Köken: Arapça+Türkçe] Beylikten gitmek, Yürütücülükten boşalmak iktifa [Köken: Arapça] Kandırırlık, Yeterliklilik iktisadi [Köken: Arapça] İktisatlık il [Köken: Anlam kayması] Oymak ilaç [Köken: Arapça] Em ilaçlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Em yakmak, Em sepmek ilah [Köken: Arapça] Tanrı ilahe [Köken: Arapça] Kadın tanrı ilahi [Köken: Arapça] Tanrılık\n\n[Köken: Arapça] (müzik) Din küyü, Din yırı ilahiyat [Köken: Arapça] Din öğretmeleri, Din bilim ilan [Köken: Arapça] Bildiri, Kulaklandırma ilan etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Bildirmek ilan vermek [Köken: Arapça+Türkçe] Kulaklandırma vermek ilave [Köken: Arapça] Koşu, Koşumca, Üsteme ilave etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Koşmak, Üstemek ilçe [Köken: Uydurukça] Tümen ilelebet [Köken: Arapça] Bengi, Bengiye, Bengilik ilenç [Köken: Anlam kayması] Kargış ilenmek [Köken: Anlam kayması] Kargımak, Kargışlamak ileri [Köken: Anlam kayması] Ala, Aldına, Öne, İleri ilerici [Köken: Uydurukça] Alda varıcı, Aldınki karayışlı, Önde varıcı, Ilgar ilerlemek [Köken: Anlam kayması] Ala varmak, Ala gitmek, İlerilemek iletişim [Köken: Uydurukça] Bağlanış iletken [Köken: Uydurukça] Ötürgüç iletmek [Köken: Yerel] Ötürmek, Yetirmek, İletmek ilga [Köken: Arapça] Kaldırılma, Toktatma, Gücünü yoğaltmak, Yoğa çıkarma ilga etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kaldırmak, Toktatmak, Gücünü yoğaltmak, Yoğa çıkarmak ilgi [Köken: Uydurukça] (alaka): Bağlanış, (merak): Kızık, Kızıkma ilgilendirmek [Köken: Uydurukça] (alaka): Bağlanışlı olmak, (merak): Kızıktırmak, Kızıklandırmak ilgilenmek [Köken: Uydurukça] Kızıkmak, Kızıklanmak, Kızıksınmak ilginç [Köken: Uydurukça] Kızık, Kızıkırlı, Kızıklı, Göze ilginç ilhak [Köken: Arapça] Bağındırma, Basıp alma, Tartıp alma ilhak etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Bağındırmak, Basıp almak, Tartıp almak ilik [Köken: Yerel] (düğme): İlmek, (kemik): İlik, İlik yağı, Yulun iliklemek [Köken: Yerel] Düğmelemek, İlmekleri ildirmek ilim [Köken: Arapça] Bili, Bilim ilişik [Köken: Uydurukça] (ad): Koşuntu, Koşumca, Tirkelti, (sıfat): Tirkelen, Koşulan ilişki [Köken: Uydurukça] Bağlanış, İlişik ilişki kurmak [Köken: Uydurukça] Bağlanış kurmak ilişkileri kesmek [Köken: Uydurukça] İlişiği üzmek, Katnaşı üzmek ilişmek [Köken: Yerel] (değmek, takılmak) Değmek, Takılmak, İlinmek\n\n[Köken: Yerel] (bağlanmak) Değmek, Değişmek, Yapışmak, İlişmek ilk [Köken: Yerel] Birinci, Algaç, İlk ilkbahar [Köken: Uydurukça] Köklem ilke [Köken: Uydurukça] Yürelge, Neğiz ilkel [Köken: Uydurukça] Algaçki, Burunki, İlkdurmuş, Başlangıç\n\n[Köken: Uydurukça] (fikir vb…) Dar karayışlı, Artta kalan, Yönekey, Çekli ilkin [Köken: Yerel] Başta, Başında, Burun ilk okul [Köken: Uydurukça] Başlangıç mektep ilk öğrenim [Köken: Uydurukça] Başlangıç okuyu, Başlangıç bilim ilk öğretim [Köken: Uydurukça] Başlangıç okuyu, Başlangıç bilim ilk önce [Köken: Yerel] En başta, En başında, En burun, En aldın illa [Köken: Arapça] Nice olsa, Nice olsa da, Ne olursa olsun, Her ne olursa olsun, Bir nerseye karamazdan illaki [Köken: Arapça+Farsça] En başta, En başında, En burun, En aldın\nNice olsa, Nice olsa da, Ne olursa olsun, Her ne olursa olsun, Bir nerseye karamazdan ille [Köken: Arapça] En başta, En başında, En burun, En aldın\nNice olsa, Nice olsa da, Ne olursa olsun, Her ne olursa olsun, Bir nerseye karamazdan illegal [Köken: Fransızca] Kanunsuz, Yaşırın, Tıyımlı, Tıyılan illet [Köken: Arapça] (hastalık) Ağrı, Çer, Çerlilik\n\n[Köken: Arapça] (sıfat) Acı getiren, Acılancak, Acılandıran ilmi [Köken: Arapça] Bilimlik ilmik [Köken: Yerel] İlmek, Düğüm iltica [Köken: Arapça] Sığınma iltica etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Sığınmak iltifat [Köken: Arapça] Gönül alma, Götürü söyleme iltifat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Gönül almak, Götürü söylemek iltihak [Köken: Arapça] Koşulma, Birleşme, Yalganma iltihap [Köken: Arapça] İrinleme iltihaplanmak [Köken: Arapça+Türkçe] İrinlemek iltimas [Köken: Arapça] (arka çıkma) Yaklama\n\n[Köken: Arapça] (öncelik, ayrıcalık tanıma) Kollama iltimas etmek [Köken: Arapça+Türkçe] (arka çıkma):Yaklamak, (öncelik, ayrıcalık tanıma): kollamak ima [Köken: Arapça] İm, Dürttürü, Sezdire söyleme, Çıtlatıp eytme ima etmek [Köken: Arapça+Türkçe] İmlemek, Dürttürmek, Sezdire söylemek, Çıtlatıp eytmek imal [Köken: Arapça] İşleyip çıkarma, Öndürme, Önümcülük, Dayarlama imalathane [Köken: Arapça+Farsça] İşhane imal etmek [Köken: Arapça+Türkçe] İşleyip çıkarmak, Öndürmek, Önümcülük etmek, Dayarlamak imar [Köken: Arapça] Düzüklendirme, Görklendirme imar etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Düzüklendirmek, Görklendirmek imdada koşmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yardıma gelmek imdat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yardım vermek, Yardım görsetmek imdat [Köken: Arapça] Yardım\n\n[Köken: Arapça] (ünlem) Yardım edin, Kutarın imece [Köken: Arapça+Türkçe] Yardımlaşa iş görme imha [Köken: Arapça] Kırma, Yoyma, Yok etme, Aradan göterme imha etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kırmak, Yoymak, Yok etmek, Aradan götermek imitasyon [Köken: Fransızca] Yasama, Yasalma imla [Köken: Arapça] Doğru yazı imrenmek [Köken: Yerel] Günümek, Günüleşmek, Kızganmak, Gözü gitmek imtihan [Köken: Arapça] Sınav imtihan etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Sınamak, Sınav yürütmek imtiyaz [Köken: Arapça] Ayrım hukuk, Üstünlük, Yenillik, Artıkça yenillik imza [Köken: Arapça] Kol, Koldamga imza atmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kol çekmek, Kol atmak, Kol koymak imzalamak [Köken: Arapça+Türkçe] Kol çekmek, Kol atmak, Kol koymak inanç [Köken: Anlam genişlemesi] (güven, bel bağlama): İşanç, (iman, akide): İnanç inanmak [Köken: Anlam genişlemesi] (güvenmek, bel bağlamak): İşanmak, (iman, etmek): İnanmak inat [Köken: Arapça] Özsözlülük, Dikbaşlılık, Dikdüştülük inat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Öz sözünden kaytmamak, Dikbaşlılık etmek, Dik düşmek ince [Köken: Anlam genişlemesi] (katına): yufka, (boyuna): ince incelemek [Köken: Uydurukça] Tekşirmek, Öğrenmek incelmek [Köken: Anlam genişlemesi] Yufkalmak, İncelmek incinmek [Köken: Yerel] Darınmak, Öfkelemek, İncimek indirim [Köken: Uydurukça] Ucuzlatma, Düşürme, Kemitme, Aşaklatma indirim yapmak [Köken: Uydurukça] Ucuzlatıp satmak, Düşürüp satmak, Kemitip satmak, Aşaklatıp satmak inek [Köken: Anlam kayması] (genel): Sığır, Uy, (erkek): Boğa, (dişi): İnek infaz [Köken: Arapça] Hükmü yerine yetirme, Hükmü orunlama, Hükmü atkarma infaz etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Hükmü yerine yetirmek, Hükmü orunlamak, Hükmü atkarmak infilak [Köken: Arapça] Partlama, Yarılma infilak etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Partlamak, Yarılmak inhisar [Köken: Arapça] (tekel) Birleşme\n\n[Köken: Arapça] (sahiplenme) İyelenme, Ele alma inkâr [Köken: Arapça] Danma, Boyunlamama, Baş tartma, Geri kakma inkâr etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Danmak, Boyunlamamak, Baş tartmak, Geri kakmak inkılap [Köken: Arapça] (evrim) Ösüş, Önükme\n\n[Köken: Arapça] (reform) Döndürüş, Yenileme, Özgertiş inkişaf [Köken: Arapça] Gen ösüş, Ala gidiş, Önüküp ösme inkişaf etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Gen ösmek, Ala gitmek, Önüküp ösmek inme [Köken: Yerel] Dalma, İnme inmek [Köken: Yerel] Düşmek, Konmak, İnmek insaf [Köken: Arapça] Uyat, Tıynaklık, Ayama, Ayayıcılık insaf etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ayamak, Ayayıcılık etmek insan [Köken: Arapça] Kişi insancıl [Köken: Uydurukça] Kişicil, Kişisever insani [Köken: Arapça] Kişilik insaniyet [Köken: Arapça] Kişiliklik insanlık [Köken: Arapça+Türkçe] (insanlık alemi) Kişilik\n\n[Köken: Arapça+Türkçe] (adamlık) Kişiliklik insiyaki [Köken: Arapça] Doğma duyguluk, Doğma sezgilik, İçki duyumluk, İçki duyum ile inşa [Köken: Arapça] Kuruş, Kuruluş, Düzüş, Düzülüş inşa etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kurmak, Düzmek inşaat [Köken: Arapça] (bina) Dikinti\n\n[Köken: Arapça] (inşa işleri) Kuruluş inşallah [Köken: Arapça] Allah verse, Tanrı buyursa intibak [Köken: Arapça] Könükme, Öğrenme, Öğrenişme, Isınışma, Uygunlaşma intibak etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Könükmek, Öğrenmek, Öğrenişmek, Isınışmak, Uygunlaşmak intihar [Köken: Arapça] (Ölümle sonuçlanırsa): Öz özünü öldürme, (Ölümle sonuçlanmazsa): Öz özünü öldürmeye yeltenme intihar etmek [Köken: Arapça+Türkçe] (Ölümle sonuçlanırsa): Öz özünü öldürmek, (Ölümle sonuçlanmazsa): Öz özünü öldürmeye yeltenmek intikal [Köken: Arapça] Ötkel, Ötüş, Geçiş intikal etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ötmek, Geçmek intikam [Köken: Arapça] Öç, Kek intikam almak [Köken: Arapça+Türkçe] Öç almak, Kek almak intisap [Köken: Arapça] Yaklayıcılık, Verilenlik intizam [Köken: Arapça] Düzgün inziva [Köken: Arapça] Yalnızlama, Koşulmama, Beklenip yaşama, Elden bezenlik inzivaya çekilmek [Köken: Arapça+Türkçe] Elden bezmek, Beklenip yaşamak, El içine çıkmamak, Yalnızlamak ipek böceği [Köken: Yerel] İpek kurdu iplik [Köken: Yerel] İp iptal [Köken: Arapça] Toktatma, Yoğa çıkarma, Oldurmama, Gücünden giderme, Gücünden kaldırma iptal etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Toktatmak, Yoğa çıkarmak, Oldurmamak, Gücünden gidermek, Gücünden kaldırmak iptidai [Köken: Arapça] Algaçki, Burunki, İlkdurmuş, Başlangıç\n\n[Köken: Arapça] (fikir vb…) Dar karayışlı, Artta kalan, Yönekey, Çekli ipucu [Köken: Yerel] Aygak, İpucu ipucu vermek [Köken: Yerel] Aygak görsetmek, İpucu vermek irade [Köken: Arapça] Erk irfan [Köken: Arapça] Anlılık, An-bilimlilik, An-düşüncelilik irkilmek [Köken: Anlam kayması] Ürkmek, Ürküp çekinmek irmik [Köken: Yerel] Yarma, Talkan irsi [Köken: Arapça] Boğunluk, Boğundan boğuna göçen, Teğine tartmalı, Atasına tartmalı irsiyet [Köken: Arapça] Boğundan boğuna göçücülük, Teğine tartıcılık, Atasına tartıcılık, Boğun kovalayıcılık, Boğun izleyicilik irşat [Köken: Arapça] Öğüt, Yol görsetiş irtibat [Köken: Arapça] Bağlanış irtica [Köken: Arapça] Arda tartıcılık, Geri tartıcılık irtical [Köken: Arapça] Çıkarabilme irticalen [Köken: Arapça] Dayarlıksız, Durduk yerde, Birden irtifa [Köken: Arapça] Yükseklik, Büyüklük, Yukarılık is [Köken: Yerel] Kurum, İs isabet [Köken: Arapça] Mergenlik, Değme, Değiş, Değdirme, Maksada yetme isabet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Değmek, Dal değmek, Dal gelmek isabetli [Köken: Arapça+Türkçe] Orunlu isabetsiz [Köken: Arapça+Türkçe] Orunsuz ishal [Köken: Arapça] İç ötme ishal olmak [Köken: Arapça+Türkçe] İçi ötmek isim [Köken: Arapça] Ad isim koymak [Köken: Arapça+Türkçe] Ad koymak, Ad vermek isim vermek [Köken: Arapça+Türkçe] Ad koymak, Ad vermek iskân [Köken: Arapça] Yerleştirme, Yer verme, Ornaştırma, Konuşlandırma iskân etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yerleştirmek, Yer vermek, Ornaştırmak, Konuşlandırmak iskele [Köken: İtalyanca] Gemi durağı iskelet [Köken: Fransızca] Sülde, Kuru süyek iskemle [Köken: Yunanca] Orunduk isnat [Köken: Arapça] Takma, Yapma isnat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Takmak, Yapmak ispat [Köken: Arapça] Aygak, Aygaklama ispat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Aygaklamak ispatlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Aygaklamak, Aygak olmak ispiyon [Köken: Fransızca] Çakım, Çakımcılık, Öşek, Öşekçilik, Söz taşıma, Söz taşıyıcılık ispiyoncu [Köken: Fransızca+Türkçe] Çakımcı, Çakıcı, Öşekçi, Söz taşıyıcı ispiyonlamak [Köken: Fransızca+Türkçe] Söz taşımak, Söz yetirmek, Öşek taşımak, Öşeklemek, Çakmak, Çakımcılık etmek israf [Köken: Arapça] Çıkın, Çıkınlama, Saçıp dökme, Saçma, Tozdurma israf etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Çıkınlamak, Saçıp dökmek, Saçmak, Tozdurmak istasyon [Köken: Fransızca] Demiryolu beketi istatistik [Köken: Fransızca] Sayak istatistiki [Köken: Fransızca+Arapça] Sayaklı, Sayaklık istatistiksel [Köken: Fransızca+Uydurukça] Sayaklı, Sayaklık istavroz [Köken: Yunanca] Çokunma istavroz çıkarmak [Köken: Yunanca] Çokunmak istibdat [Köken: Arapça] Küdüksüz beyleyicilik, Güçleyicilik, Ezi istidat [Köken: Arapça] Uku, Yöndemlilik, Oldukluluk istifa [Köken: Arapça] İşten çıkma, İş boşama istifa etmek [Köken: Arapça+Türkçe] İşten çıkmak, İş boşamak istifade [Köken: Arapça] Kullanma, Yararlanma istifade etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kullanmak, Yararlanmak istihbarat [Köken: Arapça] Bilgi yığnama, Bilgi toplama istihkâm [Köken: Arapça] Berkitme istihlak [Köken: Arapça] Gerekleme, Satın alma, Tutunma istihsal [Köken: Arapça] Öndürme, Östürme, İşleyip çıkarma, Yetiştirme istihza [Köken: Arapça] Yansı, Üstünden gülme istikamet [Köken: Arapça] Yön, Yöneliş, Bağıt istikbal [Köken: Arapça] Gelecek istiklal [Köken: Arapça] Karayışsızlık, Bağınsızlık, Erkinlik istikrar [Köken: Arapça] Oturaklık, Duraklık, Duraklılık, Durukluluk istila [Köken: Arapça] Basıp alma, Tartıp alma, Yağılayıp alma istila etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Basıp almak, Tartıp almak, Yağılayıp almak istinaden [Köken: Arapça] Dayanarak, Söykenerek, Neğizlenerek istinat [Köken: Arapça] Dayanç, Söykenç istinat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Dayanmak, Söykenmek istinsah [Köken: Arapça] Göçürme istirahat [Köken: Arapça] Dinç alış, Dınıkma istirahat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Dinç almak, Dınıkmak istirham [Köken: Arapça] Ötünç, Yalvarma istirham etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ötünmek, Yalvarmak istismar [Köken: Arapça] Yamana kullanma istismar etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yamana kullanmak istisna [Köken: Arapça] Çettelik, Dışarılık istişare [Köken: Arapça] Geneş, Geneşme istişare etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Geneşmek isyan [Köken: Arapça] Kozgalan, Göteriliş, Baş göterme isyan etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kozgalmak, Göterilmek, Baş götermek iş [Köken: Anlam genişlemesi] İş, Yumuş iş adamı [Köken: Türkçe+Arapça] İşbilermen, Alıpsatar işaret [Köken: Arapça] Belgi, İz, Görsetme işaret etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Belgilemek, Belgi vermek, Görsetmek işaretlemek [Köken: Arapça+Türkçe] Belgilemek, Belgi koymak, Damgalamak, Damga koymak işaret parmağı [Köken: Arapça+Türkçe] Görsetkiç parmak iş birliği [Köken: Yerel] Emektaşlık, İşteşlik iş bölümü [Köken: Yerel] Emek bölüştürme, İş bölüşü işçi [Köken: Anlam genişlemesi] İşçi, Yumuşçu işemek [Köken: Yerel] Siymek işgal [Köken: Arapça] Basıp girme, Basıp alma, İyeleyip alma, Baskıncılık işgal etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Basıp girmek, Basıp almak, İyeleyip almak, Baskıncılık etmek işgüzar [Köken: Türkçe+Farsça] İşbozar, Beygörsüne işler işkembe [Köken: Farsça] İçek karın işkence [Köken: Farsça] Kınak, Kınama işkence etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Kınamak işkence görmek [Köken: Farsça+Türkçe] Kınalmak işkil [Köken: Arapça] Küdük işkillenmek [Köken: Arapça+Türkçe] Küdüklenmek işlek [Köken: Yerel] Kullanılan, Kımıllı, İşlek işleme [Köken: Anlam kayması] (nakış, oya vb…) Keşte işlemek [Köken: Anlam kayması] (nakış, oya vb…) Keştelemek işletme [Köken: Uydurukça] İş ornu\n\n[Köken: Uydurukça] (bilim dalı) Öndürüş başarısı işporta [Köken: İtalyanca] Yayma satış işportacı [Köken: İtalyanca+Türkçe ] Yaymacı iştah [Köken: Arapça] Obur iştahı açılmak [Köken: Arapça+Türkçe] Oburu açılmak işte [Köken: Yerel] Na, Uşda işteşlik [Köken: Uydurukça] (fiil) Ortak ediş, Ortaklık iştirak [Köken: Arapça] Katışma, Katnaşma iştirak etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Katışmak, Katnaşmak işve [Köken: Farsça] Kılıklanma, Güvezlik, Erkeleme işveren [Köken: Yerel] İş verici itaat [Köken: Arapça] Boysunma, Baş eğme, Söz dinleme, Kulak asma, Dil alma itaat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Boysunmak, Baş eğmek, Söz dinlemek, Kulak asmak, Dil almak itelemek [Köken: Yerel] İtermek, Dürtmek, Dürteklemek itfaiye [Köken: Arapça] Yangın söndürme bölüğü ithaf [Köken: Arapça] Arnama, Adama ithaf etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Arnamak, Adamak ithal [Köken: Arapça] Çetten geldirme, Çetten girdirme ithal etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Çetten geldirmek, Çetten girdirmek itham [Köken: Arapça] Yala yakma, Yazgırma itham etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yala yakmak, Yazgırmak itibar [Köken: Arapça] Ardak itibaren [Köken: Arapça] Başlayıp, Başlayarak itibar etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ardaklamak itibari [Köken: Arapça] Şartlı itici [Köken: Uydurukça] Sevimsiz, Yakımsız, Görümsüz, Durku soğuk itidal [Köken: Arapça] Dinçlik, Soğukkanlılık, Ağır basıklık itikat [Köken: Arapça] İnanç itimat [Köken: Arapça] İşanç itimat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] İşanmak itiraf [Köken: Arapça] Tanıma, Boynuna alma, Eydiverme itiraf etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Tanımak, Boynuna almak, Eydivermek itiraz [Köken: Arapça] Karşılık, Karşı olma, Karşı çıkma itiraz etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Karşı olmak, Karşı çıkmak itiyat [Köken: Arapça] Könükme, Öğrenme itiyat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Könükmek, Öğrenmek ittifak [Köken: Arapça] Birleşme, Birleşik, Birleştik ittifak etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Gelişmek, Gelişime gelmek, Uyuşmak, Birleşmek ivedi [Köken: Yerel] Aşıkış, Toktamsız, Tez, Çabuk iyi [Köken: Yerel] Yakşı, Onat, İyi iyileşmek [Köken: Yerel] (sağlık): Sağalmak, Yakşırmak, Onmak (durum): Düzelmek, Onlaşmak (nitelik): Yakşırmak, Onatlaşmak iyimser [Köken: Uydurukça] Geleceğe işanan, Kaytmaz izafi [Köken: Arapça] Salıştırmalı izafiyet [Köken: Arapça] Salıştırmalılık izah [Köken: Arapça] Anıklama, Anlatma, Düşündürme izah etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Anıklamak, Anlatmak, Düşündürmek izdiham [Köken: Arapça] Sıkışma, Sıkışıklık, Tıkılış, Tıkışma, Tıkızlık izdivaç [Köken: Arapça] Evlenme, (kız için): Durmuşa çıkma izhar [Köken: Arapça] Tapma, Görsetme, Bildirme, Açma izlemek [Köken: Anlam genişlemesi] (peşinden gitmek, takip etmek): İzlemek, Ardında düşmek, (seyretmek, temaşa etmek): Karamak izlenim [Köken: Uydurukça] Gönülde kalan iz izleyici [Köken: Uydurukça] Karayıcı izmarit [Köken: İtalyanca] Çilim kaldığı, Dipçik izzetinefis [Köken: Arapça] Öz değerini bilme, Öz değerini sezme jale [Köken: Farsça] Çiğ janjanlı [Köken: Fransızca+Türkçe] Yaldırak jant [Köken: Fransızca] Doğun, Tekerlek doğunu jenerik [Köken: Fransızca] Tanıştırma yazısı jest [Köken: Fransızca] İm, Belgi, Onamlı kımıl, sıylaklı kılık jilet [Köken: Fransızca] Yülügüç joker [Köken: İngilizce] Güldürücü jokey [Köken: İngilizce] Atçapar jurnal [Köken: Fransızca] Söz taşıma, Bildirme, Yetirme, Çakım, Çakımcılık jurnalci [Köken: Fransızca+Türkçe] Söz taşıyıcı, Yetirici, Çakımcı jurnallemek [Köken: Fransızca+Türkçe] Söz taşımak, Yetirmek, Çakmak jübile [Köken: Fransızca] Mücel toyu jüpiter [Köken: Latince] Erendiz jüri [Köken: İngilizce] Töreci kaba [Köken: Anlam kayması] Kopal, Don kabadayı [Köken: Yerel] Yiğit, Çatak kabahat [Köken: Arapça] Yazık, Kılık kabız [Köken: Arapça] İç katıma kabız olmak [Köken: Arapça+Türkçe] İçi katımak kabile [Köken: Arapça] Uruk kabiliyet [Köken: Arapça] Uku, Oldukluluk, Yöndemlilik, Edenlilik kabiliyetli [Köken: Arapça+Türkçe] Ukulu, Olduklu, Yöndemli, Edenli kabiliyetsiz [Köken: Arapça+Türkçe] Ukusuz, Olduksuz, Yöndemsiz, Edensiz kâbus [Köken: Arapça] Karabasan, Korkunç düş kâbus görmek [Köken: Arapça+Türkçe] Karabasan görmek, Korkunç düş görmek kabza [Köken: Arapça] Sap, Tutak, Tutkuç kaçak [Köken: Anlam genişlemesi] (insan): Kaçkın, (mal): Kaçak kaçamak [Köken: Uydurukça] Yaşın, Yaşırın, Gizlin, Uğrun kaçamak yapmak [Köken: Uydurukça] Yaşırın iş işlemek, Sezdirmezden kımıldamak kaçık [Köken: Argo] Delişmen, Tentek kaçınmak [Köken: Yerel] Baş tartmak, Boyun kaçırmak, Çette durmak, Çetleşmek, Kaçmak kadar [Köken: Arapça] Kölemiyle, -ca\n\n[Köken: Arapça] (-e …) Değin, -aca, -ece kadayıf [Köken: Arapça] Çekçek kademe [Köken: Arapça] Baskıç kader [Köken: Arapça] Yazmış, Görecek kadim [Köken: Arapça] Argı, Eski, Burunki kadir [Köken: Arapça] Değer, Tutar kâdir [Köken: Arapça] Güçlü kadirşinas [Köken: Arapça+Farsça] Değerbilici kafa [Köken: Arapça] Baş kafa atmak [Köken: Arapça+Türkçe] Baş ile vurmak, Yüzüne baş vurmak kafa bulmak [Köken: Arapça+Türkçe] (Alkol almak): İçimlik içmek, (Alay etmek): Üstünden gülmek kafadan atmak [Köken: Arapça+Türkçe] Oydurmak, Oydan eyde salmak kafadar [Köken: Arapça+Farsça] Oydaş, Ayaktaş, Sırdaş kafa dinlemek [Köken: Arapça+Türkçe] Dinlenmek, Dinç almak kafa kafaya vermek [Köken: Arapça+Arapça+Türkçe] Geneşmek, Oylaşmak kafa kalmamak [Köken: Arapça+Türkçe] Beyni çarçadığından düşünememek kafa patlatmak [Köken: Arapça+Türkçe] Baş katırmak kafası almamak [Köken: Arapça+Türkçe] Başına girmemek, Beynine konmamak, Düşünmemek kafası bozulmak [Köken: Arapça+Türkçe] Acılanmak, Kızmalığı tutmak kafası çalışmak [Köken: Arapça+Türkçe] Başı yakşı işlemek kafasında tutmak [Köken: Arapça+Türkçe] Oyunda saklamak, Unutmamak kafasını kaldırmak [Köken: Arapça+Türkçe] Baş götermek kafasını uçurmak [Köken: Arapça+Türkçe] Başını çapıp dışlamak, Başını kesip dışlamak kafa şişirmek [Köken: Arapça+Türkçe] Baş şişirmek kafatası [Köken: Arapça] Baş süyeği, Baş sümüğü kafayı bulmak [Köken: Arapça+Türkçe] Esrimek, Gönüllenmek kafayı çekmek [Köken: Arapça+Türkçe] İçimlik içmek kafayı dinlemek [Köken: Arapça+Türkçe] Öz özüne kalıp oylanmak kafayı üşütmek [Köken: Arapça+Türkçe] Delirmek kafes [Köken: Arapça] Çilter, Tor kafeslemek [Köken: Arapça+Türkçe] Tuzağa düşürmek, Tora düşürmek kâfi [Köken: Arapça] Yeter, Yeterli kafi gelmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yetmek, Yeterli olmak kafile [Köken: Arapça] Top, Topar, Türküm, Üymek kafiye [Köken: Arapça] Uykaş kaftan [Köken: F arşça] Çapan kâgir [Köken: Farsça] Taş ev, Taş … kağnı [Köken: Yerel] Araba kâh [Köken: Farsça] Keyde kahır [Köken: Arapça] Göyünç, Kaygı kâhin [Köken: Arapça] Bolcamcı, Bilgir, Önden görücü kahkaha [Köken: Arapça] Katılık kahkaha atmak [Köken: Arapça+Türkçe] Katıp gitmek, Katılıp gitmek kahpe [Köken: Arapça] Yezökçe, Oynaşçı, Buzuk kadın kahraman [Köken: Farsça] Batır kahretmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yemirmek, Kıyratmak, Ezmek, Talkanlamak, Yok etmek kahrolmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kınalmak, Kayırmak, Kan yutmak kahvaltı [Köken: Arapça+Türkçe] Ertelik, Ertelik aş kahverengi [Köken: Arapça+Farsça+Türkçe] Konur kahverengileşmek [Köken: Arapça+Farsça+Türkçe] Konralmak, Kürenlenmek kaide [Köken: Arapça] Erece kakım [Köken: Farsça] As, Ak kiş kalabalık [Köken: Arapça+Türkçe] (isim):Üyür, Kalın top, Çokluk, (sıfat): Çok, Sıkışık, Tıkışık, Tıkız kalas [Köken: Rumence] Arkalık, Tosun, Bel ağaç kalbur [Köken: Arapça] Elek, İri elek kalburüstü [Köken: Arapça+Türkçe] Dallavlı, Ataklı, Belgili kalça [Köken: İtalyanca] San, Yanbaş kaldıraç [Köken: Uydurukça] Kımıldatkıç, Kozgatkıç kaldırım [Köken: Yunanca] Döşeli yol, Yolka kaldırmak [Köken: Yerel/Anlam kayması] Götermek, Götürmek, Kozgatmak kale [Köken: Arapça] Kurgan, Berkitme, Bekiniş kalemtıraş [Köken: Arapça+Farsça] Kalem uçlagıç, Yonguç, Uç çıkargıç kalender [Köken: Arapça] Çetleşen, Kızıksınmaz, Dünyadan geçmiş kalfa [Köken: Arapça] Öğrenci, Çeber yardımcısı kalıcı [Köken: Uydurukça] Ölümsüz, Ölmez, Öçmez, Unutulmaz, Bengi kalın [Köken: Yerel] (Çap): Yoğun, (En): Kalın kalıp [Köken: Arapça] Ülgü, Gip kalıtım [Köken: Uydurukça] Boğun kovalayıcılık, Boğun izleyicilik, Boğundan boğuna göçücülük, Teğine tartıcılık, Atasına tartıcılık kalkınmak [Köken: Yerel] Göterilmek, Onlanmak, Önükmek, Ayağa durmak, Diklenmek, Kalkınmak kalkmak [Köken: Yerel] Durmak, Ayağa durmak, Yerinden durmak, Ayağa basmak, Göterilmek, Kalkmak kalleş [Köken: Arapça] İşançsız, İkiyüzlü, Aldamcı, Aldakçı kalp [Köken: Arapça] Yürek\n\n[Köken: Arapça] (sahte) Yalan, Yasalma kalp atmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yürek vurmak kalpak [Köken: Yerel] Börk, Kalpak kalpsiz [Köken: Arapça+Türkçe] Taşyürek, Bağrıştaş kaltak [Köken: Anlam kayması] Ayağı suyuk, Suyukayak, Yenilayak, Karabet, Buzuk kamara [Köken: İtalyanca] Gemi bölmesi, Gemi odası kambiyo [Köken: İtalyanca] Akçe alıştırma, Akçe almaştırma kambur [Köken: Yunanca] Büğrü kamburu çıkmak [Köken: Yunanca+Türkçe] Büğrülmek, Büğrüsü çıkmak kamp [Köken: İngilizce] Düşelge, Yığın kampana [Köken: İtalyanca] Kongurak kamp kurmak [Köken: İngilizce+Türkçe] Düşelgeye konmak kamu [Köken: Uydurukça] Yurtçuluk, Elcilik kamuoyu [Köken: Uydurukça] El oyu kamyon [Köken: Fransızca] Yük arabası kanaat [Köken: Arapça] (Yetinme): Çeklenme, Kanma, (İnanma): Göz yetirme, İşanç kanaat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Çeklenmek, Kanmak kanaat getirmek [Köken: Arapça+Türkçe] Göz yetirmek, İşanmak kanarya [Köken: İspanyolca] Aksarı çıpçık kanca [Köken: İtalyanca] İlgiç kandırmak [Köken: Anlam kayması] (Tatmin etmek): Kandırmak, (İnandırmak): Aldatmak kangal [Köken: Yunanca] Oram, Yumak, Bağlam kanıksamak [Köken: Uydurukça] Könükmek kanıt [Köken: Uydurukça] Aygak kanıtlamak [Köken: Uydurukça] Aygaklamak kani [Köken: Arapça] Göz yetiren, İşanan, Göz yetirici, İşanıcı kanmak [Köken: Anlam kayması] (Tatmin olmak): Kanmak, (İnanmak): Aldanmak kantar [Köken: Arapça] Büyük tartı kantarma [Köken: Kökeni belirsiz] Yüğen kanuni [Köken: Arapça] Kanunlu kapalı [Köken: Anlam kayması] Yapık kapamak [Köken: Anlam kayması] Yapmak, Beklemek kapasite [Köken: Fransızca] (Kişi):Oldukluluk, Uku, (Nesne): Sığım, Sığımlılık kapatmak [Köken: Anlam kayması] Yapmak, Bekletmek, Bekitmek kapı [Köken: Yerel] Eşik kapıcı [Köken: Yerel] Eşik ağası, Eşik sakçısı kapılmak [Köken: Yerel] Sonuna düşmek, Verilmek, Verilip gitmek kaplan [Köken: Yerel] Yolbars, Kaplan kaplumbağa [Köken: Yerel] Tosbağa, Taşbağa kapris [Köken: Fransızca] Onuşuksuzluk, Erkelik, Kınırlık kaprisli [Köken: Fransızca+Türkçe] Onuşuksuz, Erke, Kınır kapris yapmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Onuşuksuzluk işlemek, Erkelik işlemek, Kınırlık işlemek kapsam [Köken: Uydurukça] Kamıtı kapsamak [Köken: Yerel] Kamıtmak, İçine almak kapsül [Köken: Fransızca] Kabuk kâr [Köken: Farsça] Giresi, Tapış, Düşüm, Kazanç kâr etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Giresi girdirmek, Düşüm düşürmek, Kazanç getirmek, Tapış taptırmak. kara [Köken: Yerel] (toprak parçası) Kuruluk, Kuru yer \n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (kötü) Yaman, Kara karabiber [Köken: Türkçe+Yunanca] Karaburç kara borsa [Köken: Türkçe+İtalyanca] Karapazar karaca [Köken: Yerel] Elik, Geyik karacı [Köken: Yerel] Yaya asker karaciğer [Köken: Türkçe+Farsça] Bağır karakol [Köken: Anlam kayması] Polis bölümü karakter [Köken: Fransızca] Beniz, Kılık, Yaradılış, Kişilik karalamak [Köken: Anlam kayması] (karalama yazmak): Karalamak, Karalama yazmak, (kötülemek): Yamanlamak, Karalamak karaltı [Köken: Yerel] Kara karamsar [Köken: Uydurukça] Gönlüçökkün, Umusuz, İşançsız karanfil [Köken: Arapça] Yıtlı karanlık [Köken: Anlam kayması] (sıfat): Karanı, (ad): Karanılık karar [Köken: Arapça] Seçim, Toktam karar almak [Köken: Arapça+Türkçe] Seçime gelmek, Toktama gelmek karara bağlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Seçim çıkarmak, Söz bağlaşmak karara varmak [Köken: Arapça+Türkçe] Seçime gelmek, Toktama gelmek karargâh [Köken: Arapça+Farsça] Ordu kararınca [Köken: Arapça+Türkçeq] Gereğince kararlama [Köken: Arapça+Türkçe] Çama ile, Yakınca, Bolcallı kararlaştırmak [Köken: Arapça+Türkçe] Seçime gelmek, Toktama gelmek, Söz bağlaşmak kararlı [Köken: Arapça+Türkçe] Seçkinli, Berk, Kaytmaz karartı [Köken: Yerel] Kara karar vermek [Köken: Arapça+Türkçe] Seçime gelmek, Seçmek, Toktama gelmek kara sevda [Köken: Türkçe+ Arapça] Bunlu kök, Bunluluk, İçi pişme, İçi yanma, Göyünç karasinek [Köken: Yerel] Çıbın, Çibin karavana [Köken: Kökeni belirsiz] Aş kapı, Büyük kazan kara yazı [Köken: Yerel] Kara yazmış, Şor manlay karbon [Köken: Fransızca] Kömürteği kardeş [Köken: Yerel] Doğan, Karındaş\n\n[Köken: Anlam kayması] (küçük kardeş) (erkek): İni, (kız): Sinil kare [Köken: Fransızca] Dördül karekök [Köken: Fransızca+Türkçe] Dördülkök karga [Köken: Anlam kayması] Karga (Corvus), Kuzgun (Corvus corax) kargaşa [Köken: Moğolca] Topulan, Vuruş-geriş, Bulanma kargaşa çıkarmak [Köken: Moğolca+Türkçe ] Topulan çıkarmak, Vuruş-geriş ornatmak kargı [Köken: Yerel] Kamış, Kargı kargo [Köken: İngilizce] Yük, Biri arkalı yobarma karı [Köken: Anlam kayması] Bike, Yubay, Hanım karınca [Köken: Yerel] Kumurska karınca kararınca [Köken: Yerel] Gereğince, Elden gelence karıncalanmak [Köken: Yerel] Gicişmek, Gidişmek, Cımırlamak karışık [Köken: Yerel] Aralaş, Aralaşkan, Aralaş kuralaş, Karışık karışım [Köken: Uydurukça] Aralaşma, Koşundu karışmak [Köken: Yerel] (bir şeyle) Aralaşmak, Karışmak\n\n[Köken: Anlam kayması] (düzensiz olmak) Çatışmak, Tozamak, Saçılmak\n\n[Köken: Yerel] (müdahale etmek) Aralaşmak karides [Köken: Yunanca] Su çıyanı karizma [Köken: İngilizce] Yolbaşçılık yakımlılığı katizmatik [Köken: İngilizce] Yolbaşçılarca yakımlı karkas [Köken: Fransızca] Demir-beton ev, Demir-beton … karma [Köken: Yerel] Aralaş karmak [Köken: Yerel] Aralaştırmak, Karmak, Karıştırmak karma karışık [Köken: Yerel] Çatışık, Saçılan karne [Köken: Fransızca] (öğrenci) Gündelik karşılaşma [Köken: Uydurukça] (maç) Uğraşı karşılaşmak [Köken: Anlam kayması] (Belli bir yerde denk gelmek, tesadüf etmek, rast gelmek): Uğraşmak, (Yoluna çıkmak, yolda rastlaşmak): Yolukmak karşılaştırmak [Köken: Uydurukça] Salıştırmak, Çakıştırmak karşılaştırmalı [Köken: Uydurukça] Salıştırmalı, Çakıştırmalı, Salıştırma, Çakıştırma karşılık [Köken: Yerel] (bedel) Denktaş, Tölev, Karşılık karşıt [Köken: Uydurukça] Karşı, Karama karşı kartal [Köken: Kökeni belirsiz] Bürgüt karton [Köken: Fransızca] Katırma, Katırgı kartpostal [Köken: Fransızca] Açık hat karyola [Köken: İtalyanca] Döşek kas [Köken: Uydurukça] Bulcun kasa [Köken: İtalyanca] Demir kutu, Çelik sandık kasaba [Köken: Arapça] Şehircik kasap [Köken: Arapça] Etçi kasım [Köken: Arapça] Onbirinci ay kasıntı [Köken: Argo] Dikbaş, Ulumsu, Benbencil kasırga [Köken: Yerel] Kuyun kasıt [Köken: Arapça] Dilek\n\n[Köken: Arapça] (kötü niyet) Kara niyet, Yaman niyet kasıtlı [Köken: Arapça+Türkçe] Atayı, Atayın, Bile durup kaside [Köken: Arapça] Maktama yırı kasket [Köken: Fransızca] Börk kasmak [Köken: Yerel] Daraltmak, Kısaltmak, Kasmak kasten [Köken: Arapça] Atayı, Atayın, Bile durup kastetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Göz önünde tutmak, Ese almak kasti [Köken: Arapça] Atayı, Atayılayıp, Bile durup kasvet [Köken: Arapça] İç pusuğu, Kaygı, Bun kasvet basmak [Köken: Arapça+Türkçe] İçi pusmak, Kaygı basmak, Bun basmak kasvet çökmek [Köken: Arapça+Türkçe] İçi pusmak, Kaygı basmak, Bun basmak kasvetli [Köken: Arapça+Türkçe] İç pusturucu, Kaygılı, Bunlu kaşar [Köken: Kökeni belirsiz] Koyun bışlağı kaşarlanmak [Köken: Argo] Yaman öğrenmek, Yaman yola iyeleşmek, Yaman kılık öğrenmek, Yaman işe verilmek kaşe [Köken: Fransızca] Damga kaşeksi [Köken: Fransızca] Arıklık kaşıntı [Köken: Yerel] Gicişme kâşif [Köken: Arapça] Birinci açıcı kaşkol [Köken: Fransızca] Boyun oracı, Boyun yağlığı kat [Köken: Anlam genişlemesi] (binada): Kat, (tabaka): Katmer, Katlam, Katlak, (misli): Yol katalizör [Köken: Fransızca] Tezitkiç katapult [Köken: İngilizce] Atkıç katar [Köken: Arapça] (Saf, sıra): Dizi, (Tren): Od arabası, Odlu katar katar [Köken: Arapça] Dizi dizi katılaşmak [Köken: Yerel] Katımak, Katılaşmak katılmak [Köken: Yerel] (eklenmek) Koşulmak\n\n[Köken: Yerel] (iştirak etmek) Katışmak, Katnaşmak \n\n[Köken: Yerel] (gülme) İçi katmak katı yağ [Köken: Yerel] Don yağı kat’i [Köken: Arapça] Keskin, Kesimli, Seçkinli, Berk katil [Köken: Arapça] Öldürücü kat’iyen [Köken: Arapça] Hiç haçan, Ne etse de, Keskinlik ile. katkı [Köken: Uydurukça] Üleş katkı sağlamak [Köken: Uydurukça] Üleş koşmak katlanmak [Köken: Uydurukça] (tahammül) Döymek, Çıdamak katletmek [Köken: Arapça+Türkçe] Öldürmek katliam [Köken: Arapça] Talan, Kırgın, Yoygun katliam yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kırgına uğratmak, Yoyguna uğratmak katmak [Köken: Yerel] Koşmak katmer [Köken: Anlam kayması] Katlama katran [Köken: Arapça] Çayır, Sakız, Kara yağ kavak [Köken: Farsça] Terek kaval [Köken: Arapça] Sıbızgı, Düdük kavga [Köken: Farsça] Çatak, Vuruş geriş, Vuruş kırış kavga çıkarmak [Köken: Farsça+Türkçe] Çatak çıkarmak, Vuruş çıkarmak, Vuruş geriş oynatmak kavim [Köken: Arapça] Ulus, El kavis [Köken: Arapça] Yay, Eğri kavram [Köken: Uydurukça] Düşünce, Ukum kavramak [Köken: Yerel] Uşlamak, Tutup almak, Tutmak\n\n[Köken: Uydurukça] (anlamak) Düşünmek, Ukmak, Anlamak kavşak [Köken: Yerel] Çatrık, Kavşak kavuniçi [Köken: Yerel] Sarımtıl, Kızıl sarı kavurmak [Köken: Anlam kayması] (yok etmek) Yok etmek, Yoymak, Kırmak, Göydürmek, Yandırmak kayak [Köken: Uydurukça] (spor) Çangı kaybetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yitirmek, Yoğatmak kaybolmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yitmek, Yoğalmak\n\n[Köken: Arapça+Türkçe] (yolunu kaybetmek) Azışmak, Azmak kaydetmek [Köken: Arapça+Türkçe] (Resmi kütüğe geçirmek): Tirkemek, (Not etmek): Yazıp almak kaydolmak [Köken: Arapça+Türkçe] Tirkelmek, Kabul edilmek kaygan [Köken: Yerel] Taygak kaygılanmak [Köken: Yerel] Kayırmak, Kaygılanmak kayın [Köken: Yerel] (birader) (Yaşça büyük): Kayın ağa, (Yaşça küçük): Kayın ini kayın peder [Köken: Türkçe+Farsça] Kayın ata, Kaynata kayın valide [Köken: Türkçe+Arapça] Kayın ana, Kaynana kayıp [Köken: Arapça] (Ad): Yitiş, Yoğalış, (sıfat): Yitik, Yoğalan kayırmak [Köken: Anlam kayması] Kollamak, Yaklamak, Yaklayıcılık etmek kayısı [Köken: Farsça] Erik kayıt [Köken: Arapça] (Resmi): Tirkeme, Dizime alma, (Not etme): Yazıp alma kaymak [Köken: Türkçe] (süt ürünü) Kaymak\n\n[Köken: Yerel] Taymak kaynak [Köken: Yerel] (pınar) Bulak, Kaynar, Kaynak\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (menşe) Çıkan yeri, Tek\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (araştırmalarda) Çıkanak\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (ısıyla) Kaynak, Eritip yapıştırma kaynakça [Köken: Uydurukça] Edebiyat görsetkici kaypak [Köken: Yerel] Taygak, İşançsız kaytarmak [Köken: Anlam kayması] İşten kaçmak, Kaçaklamak, Baş tartmak kazak [Köken: Fransızca] (giyim) Yün dokuma, Tor dokuma\n\n[Köken: Anlam kayması] (söz geçiren) Özerkli kazanmak [Köken: Anlam kayması] (yenmek) Yenmek, Ütmek, Utmak, Üstün çıkmak kazara [Köken: Arapça+Farsça] Güdülmezden, Uğraklı kazıklamak [Köken: Argo] Aldamak kazımak [Köken: Yerel] Kırmak kazma [Köken: Yerel] (alet) Kayla kebze [Köken: Kökeni belirsiz] Yağrın keçe [Köken: Yerel] Kiyiz keder [Köken: Arapça] Bun, Kaygı kederlenmek [Köken: Arapça+Türkçe] Bunalmak, Kaygılanmak, Kayırmak kedi [Köken: Yunanca] Pisi kefalet [Köken: Arapça] İşandırı kefil [Köken: Arapça] İşandırıcı kehanet [Köken: Arapça] Aldan görüp bilme, Aldan ala bilme, Önden görücülük, Bolcak kekelemek [Köken: Yerel] Kekeçlemek, Tutuklamak kekeme [Köken: Yerel] Kekeç, Tutuk kekik [Köken: Farsça] Keklik otu kel [Köken: Farsça] (doğal, dökülme sonucu): Daz, Takırbaş, (kestirerek): Dazlak kelepçe [Köken: Farsça] Kol bukağısı, Kol kişeni kelepçelemek [Köken: Farsça+Türkçe] Kişenlemek, Kişen salmak kelepser [Köken: Farsça] Yüğen kelime [Köken: Arapça] Söz kelle [Köken: Farsça] Baş kement [Köken: Farsça] Arkan kemer [Köken: Farsça] (kuşak) Belbağı, Kurşak kemik [Köken: Anlam kayması] Sünük, Süyek kemiyet [Köken: Arapça] San kenar [Köken: Farsça] Kırak, Çet, Yaka kendi [Köken: Yerel] Öz, Özü kendiliğinden [Köken: Yerel] Öz özüne, Özü özüne, Özü özünden, Özünden özü kene [Köken: Farsça] Sakırga kenef [Köken: Arapça] Ayakyolu kenetlemek [Köken: Uydurukça] Biriktirmek, Berkitmek, Yalgamak, Bağlamak kenetlenmek [Köken: Uydurukça] Birikmek, Birleşmek, Bekimek, Bekinmek, Bağlanmak kenevir [Köken: Yunanca] Kendir kent [Köken: Soğdca] Şehir kepaze [Köken: Farsça] Uyatsız, Aşağı, Tuban kepçe [Köken: Farsça] Çömçe kepenek [Köken: Moğolca] Yapınca, Cepken kepenk [Köken: Ermenice] Gözenek kapağı keramet [Köken: Arapça] Ukmuş kere [Köken: Arapça] Yol, Kez kereste [Köken: Farsça] Kuruluş ağacı, Düzülüş ağacı kereviz [Köken: Farsça] Aşkökü kerhane [Köken: Farsça] Oynaşhane kerhen [Köken: Arapça] Erksizden, Dilemezden, Gönülsüz kermes [Köken: Fransızca] Satış görgezmesi kerpeten [Köken: Arapça] Kıskaç, Atağız kertenkele [Köken: Yerel] Kelte, Keler, Kesirge kesafet [Köken: Arapça] Yığılık, Yışlık kesat [Köken: Arapça] İşi yürümezlik kese kâğıdı [Köken: Arapça+Türkçe] Kâğıt kapçık, Kâğıt dağar keser [Köken: Yerel] Kerki kesif [Köken: Arapça] Yığı, Yış, Tıkız kesim [Köken: Uydurukça] Bölüm kesin [Köken: Yerel] Keskin, Üzül-kesil, Üzüllü-kesilli, Seçkinli kesinleşmek [Köken: Yerel] Keskinleşmek, Seçime gelmek, Anık olmak kesinleştirmek [Köken: Yerel] Keskinleştirmek, Anıklaştırmak, Belgilemek kesinlikle [Köken: Yerel] Keskinlik ile, Üzüllü-kesilli, Anık, Seçkinlik ile, Seçkinli türde kesinti [Köken: Yerel] Çekirme, Kesinti kesir [Köken: Arapça] Bölcek kesit [Köken: Uydurukça] Kesik, Bölek keskin [Köken: Yerel] Yiti, Ötkün, Keskin, Uçlu keskin nişancı [Köken: Türkçe+Farsça+Türkçe] Atkır, Mergen kesmek [Köken: Anlam genişlemesi] (durdurmak) Toktatmak kestane [Köken: Yunanca] Talçın kestirme [Köken: Uydurukça] Kısa, En kısa, Kısa yol kestirmeden [Köken: Uydurukça] En kısa yoldan kestirmek [Köken: Anlam genişlemesi] (Tahmin): Bolcamak, Çamalamak, Oylamak, (Uyuklamak): Imızganmak, keşfetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Açmak keşif [Köken: Arapça] Açış, Açılış keşke [Köken: Farsça] -sa/-se idi- keşmekeş [Köken: Farsça] Anıksızlık, Belgisizlik, Başbaştaklık kevgir [Köken: Farsça] Süzgeç, Elek çömçe keyfi [Köken: Arapça] Özbaşına, Özbaşınca, Başbaştakça, Başbaştaklı, Erkince, Özerkince keyif [Köken: Arapça] Gönül-kök keyiflenmek [Köken: Arapça+Türkçe] Gönlü göterilmek kez [Köken: Yerel] Yol, Kez kezzap [Köken: Arapça] Azot gıçkılı kıç [Köken: Anlam kayması] Göt, Arka kıkırdak [Köken: Anlam kayması] Kemirdek, Kemircek kılavuz [Köken: Yerel] (İnsan): Yolbaşlayıcı, Yolgörsetici (Kitapçık): Yolgörsetkiç kılıbık [Köken: Yerel] Kadınağız, Kadınsözlü, Kadınerkli kılıf [Köken: Arapça] Kap, Kaplama, Dış, Dışlık, Yapkıç kılık [Köken: Anlam kayması] Dış görünüş kınamak [Köken: Anlam kayması] Yazgırmak, Uyatlamak kıpırdamak [Köken: Yerel] Kımıldamak, Kozgalmak kır [Köken: Yerel] (renk) Çal\n\n[Köken: Yerel] (şehirdışı açıklık) Dala, Kır kırbaç [Köken: Kökeni belirsiz] Kamçı kırgın [Köken: Anlam kayması] İncik, Darıngan, Öfkeli kırık [Köken: Anlam kayması] (el, kol vb…) Sınık\n\n[Köken: Anlam kayması] (ekmek vb…) Ufak kırıkçı [Köken: Anlam kayması] Sınıkçı kırılmak [Köken: Anlam kayması] (parçalanmak) Sınmak\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (gücenmek) Darınmak, İncimek, İncinmek, Öfkelemek kırıntı [Köken: Anlam kayması] Ufak, Kıyıntı kırıp geçirmek [Köken: Yerel] Yemirmek kırışmak [Köken: Yerel] Buruşmak kırıştırmak [Köken: Anlam kayması] Oynaşmak, Kılıklanmak, Erseklenmek kırıtmak [Köken: Yerel] Kılıklanmak kırlangıç [Köken: Yerel] Karlığaç kırma [Köken: Anlam kayması] (melez) Koşmak kırmak [Köken: Anlam kayması] (parçalamak) Sındırmak\n\n[Köken: Anlam kayması] (üzmek, incitmek) İncitmek, Darındırmak kırmızı [Köken: Arapça] Kızıl kırmızıbiber [Köken: Arapça+Yunanca] Kızılburç kırmızılaşmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kızarmak kırpmak [Köken: Yerel] Göz kısmak, Kirpik kakmak, Kırpmak kırsal [Köken: Uydurukça] Ağıl yeri, Oba yeri kırtasiye [Köken: Arapça] Yazı buyumları, Yazı buyumları kepiti kısas [Köken: Arapça] Öç kısım [Köken: Arapça] Bölek, Bölüm, Kesik, Ülüş kısıntı [Köken: Uydurukça] Kısaltma, Azaltma, Kemeltme kısıtlamak [Köken: Uydurukça] Çeklemek, Çekirmek kısıtlı [Köken: Uydurukça] Çekli, Çeklenen kıskanç [Köken: Anlam genişlemesi] Kızgancak, Gönüleyici kıskanmak [Köken: Anlam genişlemesi] Kızganmak, Gönülemek kıs kıs gülmek [Köken: Yerel] Bıyık altından gülmek, Bıyığında gülmek kıskıvrak [Köken: Yerel ] Berk, Katı, Kımıldatmazdan kısmak [Köken: Anlam genişlemesi] (Sıkmak):Kısmak, (Kısaltmak): Kısaltmak, Azaltmak kısmen [Köken: Arapça] Ülüşle, Yarım yamalak, Bölekleyip kısmet [Köken: Arapça] Ülüş, Yazmış kısrak [Köken: Anlam kayması] Biye kıstas [Köken: Arapça] Ölçem kışkırtma [Köken: Uydurukça] Azdırma kışkırtmacı [Köken: Uydurukça] Azdırıcı kışkırtmak [Köken: Uydurukça] Azdırmak, Kudurtmak kışla [Köken: Anlam kayması] Asker yatakhanesi kıt [Köken: Arapça] Az, Kıs, Yetişmeyen kıta [Köken: Arapça] (kara parçası) Kuruluk, Kuru yer kıvılcım [Köken: Yerel] Uçkun kıvırcık [Köken: Yerel] (saç, tel vb…) Buyra, Bödre, Burma kıvırmak [Köken: Yerel] Buyralamak, Bödrelemek, Burmak, Büklemek kıvrak [Köken: Yerel] Ilgar, Epçil, Çapkan kıvranmak [Köken: Yerel] Düyülmek, Dırışmak, Bükülmek, Eğilmek kıvrım [Köken: Yerel] Oram, Büklem, Burum kıyafet [Köken: Arapça] Giyim, Üst baş kıyas [Köken: Arapça] Salıştırma, Çakıştırma kıyasi [Köken: Arapça] Salıştırmalı kıyaslamak [Köken: Arapça+Türkçe] Salıştırmak, Çakıştırmak kıyı [Köken: Yerel] Kırak, Yaka, Yar boyu kıymak [Köken: Yerel] (doğramak) Doğramak, Ufatmak, Kıymak\n\n[Köken: Anlam kayması] (acımamak) Ayamamak, Ayamazdan vermek kıymet [Köken: Arapça] Değer kızak [Köken: Kökeni belirsiz] Çana kızılcık [Köken: Yerel] Kızıl, Çiye kızmak [Köken: Anlam genişlemesi] (öfkelenmek) Acılanmak, Kızmak kibar [Köken: Arapça] Epli, Ağır basırıklı kibarlaşmak [Köken: Arapça+Türkçe] Eplenmek, Epli olmak, Ağır basırıklı olmak kibir [Köken: Arapça] Benbenlik, Boy götericilik, Göğüs gericilik, Ulumsuluk kibrit [Köken: Arapça] Odluçöp kifayet [Köken: Arapça] Yeterlik, Yeterlilik kifayet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yetmek kilit [Köken: Yunanca] Bek kilitlemek [Köken: Yunanca+Türkçe] Beklemek kilometre [Köken: Fransızca] Çağrım kimi [Köken: Yerel] Keybir, Kimi kimisi [Köken: Yerel] Keybiri, Kimi kimlik [Köken: Uydurukça] Tanıklık, Tanıtma kin [Köken: Farsça] Öç, Kek kinaye [Köken: Arapça] Dürttürü kin beslemek [Köken: Farsça+Türkçe] Öcükmek, Öç saklamak, Kek saklamak kin duymak [Köken: Farsça+Türkçe] Öcükmek, Öç saklamak, Kek saklamak kindar [Köken: Farsça] Kekçil, Öç saklayan, Öçlü kin tutmak [Köken: Farsça+Türkçe] Öcükmek, Öç saklamak, Kek saklamak kip [Köken: Uydurukça] İşlik kira [Köken: Arapça] Yal, Yallama kiralamak [Köken: Arapça+Türkçe] (Ev sahibi açısından): Yallamak, Yala vermek, (Kiracı açısından): Yalda oturmak, Yala verilmek kiraya vermek [Köken: Arapça+Türkçe] Yala vermek, Yallamak kiraz [Köken: Yunanca] Kızıl çiye, Tatlı çiye kiremit [Köken: Yunanca] Kerpiç kişisel [Köken: Uydurukça] Özlük kitabe [Köken: Arapça] Yazma, Yazı kitle [Köken: Arapça] Yığın, Üşme, Üşüntü, Köpçülük klasör [Köken: Fransızca] Kâğıt dikme klitoris [Köken: Latince] Dılak koagülasyon [Köken: Fransızca] Uyuma, Uyuşma koagüle olmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Uyumak, Uyuşmak kobra [Köken: Fransızca] Gözlüklü yılan koca [Köken: Farsça] (eş) Er\n\n[Köken: Anlam kayması] (büyük) Ulu, Ülken, İri, Büyük kocakarı [Köken: Farsça+Türkçe] Ebe kocamak [Köken: Yerel] Karımak, Kartalmak, Kartaymak, Kartlamak, Kartlaşmak kocaman [Köken: Yerel] Pek büyük, Öte iri koç [Köken: Yerel] Koçkar koçan [Köken: Sıprça] Özen, Özek kodaman [Köken: Farsça] Ulu, Bay, Kazanbaşı kof [Köken: Yerel] İçi boş, Boş koğuş [Köken: Yerel] Bölme kokarca [Köken: Yerel] Küzen, Sasıküzen koklamak [Köken: Yerel] İslemek, Yıtlamak, Burumak kokmak [Köken: Yerel] İslenmek, Yıtlanmak, Burumak koku [Köken: Yerel] İs, Yıt, Burcu, Burak kokuşmak [Köken: Yerel] Bozulmak, Çürümek, Sasımak kol [Köken: Anlam genişlemesi] (tutmak için) Sap, Tutak, Tutka, Tutkuç\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (şube, bölüm) Bölüm, Tarmak kolaçan etmek [Köken: Yerel] Gözetmek, Göz gezdirmek, Göz yüğürtmek, Baykamak kolan [Köken: Yerel] Ayıl, Tasma, Tartma, Döşbağ, Onurcak kolay [Köken: Anlam kayması] Onay koli [Köken: Fransızca] Boğma, Boğça kolluk [Köken: Yerel] Karavıllık kolon [Köken: Fransızca] Bağana, Taş bağana, Direk kolonya [Köken: Fransızca] İssu, Yıparsu koltuk [Köken: Anlam kayması] (oturmak için) Orunduk kolye [Köken: Fransızca] Boyuncak, Boncuk koma [Köken: Latince] Essiz kök, Ölüm altı, Ölüm üstü, Ölüm hali kombina [Köken: Fransızca] Birleştik kombine [Köken: Fransızca] Birleşik komedi [Köken: Fransızca] Kızıkçılık, Gülgü komik [Köken: Fransızca] Gülgülü, Kızık kompartıman [Köken: Fransızca] Bölme komple [Köken: Fransızca] Dolu, Dola, Dolma, Bütün kompleks [Köken: Fransızca] (girift) Çatışık, Katmerli, Çetin, Kın\n\n[Köken: Fransızca] (psikolojik) Yürüm durum yetişmezliği, Kemlik\n\n[Köken: Fransızca] (külliye, bina) Yığındık komplo [Köken: Fransızca] Tuzak, Karşı iş komposto [Köken: İtalyanca] Kaynatma kompozisyon [Köken: Fransızca] (yazı) Düzme kompozitör [Köken: Fransızca] Küycü komuta etmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Kolbaşçılık etmek, Başarmak komutan [Köken: Uydurukça] Kolbaşçı, Başçı, Başlık komutmak [Köken: Uydurukça] Kozgatmak, Kımıldatmak, Başarmak komünikasyon [Köken: Fransızca] Bağlanış konak [Köken: Anlam kayması] (Konaklama yeri): Konak, (Gösterişli ev): Ayrım ev konaklamak [Köken: Yerel] Konmak, Konaklamak konargöçer [Köken: Yerel] Göçmen kondüktör [Köken: Fransızca] Vagon karayıcı konfeksiyon [Köken: Fransızca] Dayar giyim konferans [Köken: Fransızca] Bildirileme, Çıkış konfor [Köken: Fransızca] Onaylık, Kolaylık konkre [Köken: Fransızca] Anık konkur [Köken: Fransızca] Dallak konmak [Köken: Uydurukça] (koymak fiilinin edilgen biçimi) Koyulmak konsantrasyon [Köken: Fransızca] (kimya) Koyulaşma\n\n[Köken: Fransızca] (odaklanma) Özünü işe verme, Verilme, Yığnalma konsantre [Köken: Fransızca] (kimya) Koyultulan konsantre olmak [Köken: Fransızca+Türkçe] (odaklanmak) Özünü işe vermek, Verilmek, Yığnalmak konsey [Köken: Fransızca] Geneş konsolos [Köken: Fransızca] Elçi konsültasyon [Köken: Fransızca] Geneşme kontrat [Köken: Fransızca] Gelişim, Bitim kontrato [Köken: İtalyanca] Gelişim, Bitim kontrol [Köken: Fransızca] Teşkiriş, Yoklama, Varlama kontrol etmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Tekşirmek, Yoklamak, Varlamak kontrolör [Köken: Fransızca] Tekşirici, Yoklayıcı, Varlayıcı konuk [Köken: Yerel] Konak konuksever [Köken: Yerel] Konakçıl konulmak [Köken: Uydurukça] (koymak fiilinin edilgen biçimi) Koyulmak konum [Köken: Uydurukça] Yağday, Duruş konuşkan [Köken: Anlam kayması] Söylek, Sözcen, Söylemcen konuşma [Köken: Yerel] Söyleşi, Söz söyleme\n\n[Köken: Uydurukça] (konferans) Çıkış, Söze çıkış konuşmak [Köken: Anlam kayması] (Bir dilde): Söyleşmek, (Biriyle sohbette): Söyleşmek, (Kendi kendine): Söylenmek, (Bir dinleyici kitlesine karşı): Söze çıkmak, Bildirilemek konut [Köken: Uydurukça] Konuş, Durur yer koordinasyon [Köken: Fransızca] Uylaştırma, Kurulumdaştırma, Bağlanıştırma, Bir baş etme koordine etmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Uylaştırmak, Kurulumdaştırmak, Bağlanıştırmak, Bir baş etmek koparmak [Köken: Anlam kayması] Üzmek kopmak [Köken: Anlam kayması] Üzülmek kopya [Köken: Fransızca] Göçürme kopya çekmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Kâğıttan göçürmek, Göçürme almak koridor [Köken: Fransızca] Dalan, Yolak korner [Köken: İngilizce] Bucak topu, Bucaktan tepiş, Bucaktan vuruş koro [Köken: İtalyanca] Yırcılar topu korsan [Köken: İtalyanca] Deniz karakçısı korse [Köken: Fransızca] Yassı belbağı koru [Köken: Anlam kayması] Tokay korucu [Köken: Anlam kayması] Ormancı, Gözetçi koruk [Köken: Farsça] Gök üzüm korumak [Köken: Anlam genişlemesi] Korumak, Saklamak, Asramak koşmak [Köken: Anlam kayması] Yüğürmek, Yüpürmek, Çapmak koşu [Köken: Uydurukça] (spor) (At): Çapış, Yüğürüş yarışı, At yarışı (İnsan): Yüğürüş koşul [Köken: Uydurukça] (Hal, Vaziyet): Yağday, (Şart): Şart kota [Köken: Fransızca] Çekleme kotarmak [Köken: Yerel] Boşatmak, Kuymak kova [Köken: Yerel] Çelek kovan [Köken: Yerel] Arı ini, Arı yuvası, Arı çeleği kovuşturma [Köken: Uydurukça] Tergeme, Tergek koy [Köken: Yerel] Koltuk koza [Köken: Farsça] Kurt yumağı, İpek kurdu kozalak [Köken: Farsça+Türkçe] Topurcuk köhne [Köken: Farsça] Eski, Tozan kök [Köken: Yerel] Damar, Kök\n\n[Köken: Yerel] (dilbilgisi) Damar köken [Köken: Yerel] Gelip çıkış, Çıkış, Çıkış yeri, Tek kökleşmek [Köken: Yerel] Damar yaymak, Berk ornaşmak köknar [Köken: Yunanca] Ak çırşı, Karagay kökten [Köken: Uydurukça] Dipten, Damardan, Diplikli, Diplik köle [Köken: Farsça] Kul, Yaramsık köleleşmek [Köken: Farsça+Türkçe] Kul olmak köleleştirmek [Köken: Farsça+Türkçe] Kul kılmak köpek [Köken: Anlam genişlemesi] (Tür adı): İt, (Erkek): Köpek, (Dişi): Kancık, (Yavru): Küçük kör [Köken: Farsça] Sokur, Gözsüz kör düğüm [Köken: Farsça+Türkçe] (Çözümü zor düğüm): Çetin düğüm, (Halli zor mesele): Çetin iş, Düğüm iş körelmek [Köken: Farsça+Türkçe] Ötmezleşmek körfez [Köken: Yunanca] Koltuk, Çağanak körpe [Köken: Yerel] Yaş, Balaca, Yeni, Körpe körüklemek [Köken: Anlam genişlemesi] (Körük kullanmak): Körüklemek, (Kışkırtmak): Kızdırmak, Tutuşturmak, Azdırmak kösele [Köken: Farsça] Kalın deri, Gön köstebek [Köken: Yerel] Körsıçan, Sokur sıçan köstek [Köken: Yerel] Çıdar, Bukağı, Duşak kösteklemek [Köken: Yerel] Bukağılamak, Çıdarlamak, Duşaklamak, Duşak salmak, Toskunluk etmek köşe [Köken: Farsça] Bucak kötü [Köken: Yerel] Yaman kötülemek [Köken: Yerel] Yamanlamak, Karalamak kötümser [Köken: Uydurukça] Gönlüçökkün, Umusuz, İşançsız kötürüm [Köken: Anlam kayması] Yatan, Yatıp orun tutan köy [Köken: Farsça] Ağıl, Oba, Kışlak köylü [Köken: Farsça+Türkçe] Ağıllı, Obalı, Kışlaklı közlemek [Köken: Yerel] Közde pişirmek kraliçe [Köken: Uydurukça] Kral hanımı, Hanım kral kramp [Köken: Fransızca] Sinir çekilmesi, Sinir tartılması, Tüyülme kramp girmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Siniri çekilmek, Siniri tartılmak, Tüyülmek kravat [Köken: Fransızca] Boyunbağı kredi [Köken: Fransızca] (itibar) İşanım\n\n[Köken: Fransızca] (borç) Borç, Göterim krem [Köken: Fransızca] Önyağı, Betyağı, Yüzyağı kreş [Köken: Fransızca] Balalar bahçesi kriko [Köken: Fransızca] Götertkiç kriter [Köken: Fransızca] Ölçem kritik [Köken: Fransızca] (ciddi, ağır) Keskin, Ağır, Kın, Kıncılıklı\n\n[Köken: Fransızca] (eleştiri) Sın\n\n[Köken: Fransızca] (eleştirmen) Sıncı, Sın eydici, Sın verici kritik etmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Sınlamak, Sınamak, Sın vermek, Sın eytmek kriz [Köken: Fransızca] Sınılış, Ağırlık, Darlık, Yetmezcilik, Kıncılık kuaför [Köken: Fransızca] Hanım Saçalıcısı kubbe [Köken: Arapça] Kümbet kucaklamak [Köken: Yerel] Kuçmak, Kucaklamak kudret [Köken: Arapça] Güç kuğu [Köken: Yerel] Akkuş, Kuğu kuiz [Köken: İngilizce] Yoklama, Yoklayış kukla [Köken: Yunanca] Kurcak, Kuğurcak kul [Köken: Yerel] Tanrı kulu, Allahın kulu kule [Köken: Arapça] Dura kullanışlı [Köken: Yerel] Kolay, Kollanırlı kullanmak [Köken: Anlam genişlemesi] (Kol ve el marifetiyle):Kollanmak, (Faydalanmak): İşletmek kulp [Köken: Arapça] Sap, Tutak, Tutka, Tutkuç kuluçka [Köken: Sırpça] Basan tavuk kuluçkaya yatmak [Köken: Sırpça+Türkçe] Tavuk basmak kulübe [Köken: Farsça] Evcik kuma [Köken: Moğolca] Günü, Gündeş kumandan [Köken: Fransızca] Kolbaşçı, Başçı, Başlık kumanya [Köken: İtalyanca] Yol azığı kumaş [Köken: Arapça] Gezleme kumbara [Köken: Farsça] Akça yaşığı, Tıyın yaşığı kumral [Köken: Yerel] Açık konur kumru [Köken: Arapça] Orman güvercini kumsal [Köken: Yerel] Kumluk, Kumlak kundak [Köken: Farsça] (bebek bağı) Belek, Yörek, Yalayık kundaklamak [Köken: Farsça+Türkçe] (bebek sarmak) Belemek, Yöremek\n\n[Köken: Yunanca+Türkçe] Örte salmak, Yandırmak kunduracı [Köken: İtalyanca+Türkçe] Edikçi kur [Köken: Fransızca] Gönül avlayış kur yapmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Gönül avlamak kural [Köken: Uydurukça] Erece kurdele [Köken: İtalyanca] Tasma kurgu [Köken: Uydurukça] Kuraştırma kurgu bilim [Köken: Uydurukça] Bilimlik kuraştırma kurgulamak [Köken: Uydurukça] Kuraştırmak kurnaz [Köken: Yerel] Kuv kurşun [Köken: Anlam kayması] (mermi) Ok kurşuni [Köken: Türkçe+Arapça] Kurşuntüslü kurşunlamak [Köken: Anlam kayması] Ok atmak kurt [Köken: Soğdca] (köpekgillerden) Börü, Kaşkır kurtarmak [Köken: Yerel] Kutarmak kurtulmak [Köken: Yerel] Kutulmak kurtuluş [Köken: Yerel] Kutuluş kurul [Köken: Uydurukça] Geneş kurum [Köken: Uydurukça] (müessese) Odak, Uyum kuruntu [Köken: Uydurukça] Kuru korku kuruş [Köken: Almanca] Tıyın kurye [Köken: Fransızca] Çapar, Çaparman kuşak [Köken: Yerel] (belbağı) Belbağı, Kurşak\n\n[Köken: Uydurukça] (nesil) Boğun kuşanmak [Köken: Yerel] Kurallanmak, Kural takınmak, Kural aşınmak, Yarak takınmak, Yaraklanmak kuşatma [Köken: Yerel] Kurşama, Kamav kuşatmak [Köken: Yerel] Aylana kurşamak, Kurşamak, Kamamak, Orayıp almak kuşbakışı [Köken: Uydurukça] Yukarıdan, Yüksekten kuşbaşı [Köken: Yerel] Ufak kesek kuşdili [Köken: Yerel] Bala dili kuşku [Köken: Uydurukça] Küdük kuşkucu [Köken: Uydurukça] Küdük ile karayıcı kuşkulanmak [Köken: Uydurukça] Küdüklenmek, Kulak dikmek kutlamak [Köken: Yerel] Kutlulamak kutsal [Köken: Uydurukça] Iyık, İzgi, Kutlu kutsamak [Köken: Uydurukça] İzgilemek, Arılamak kutsi [Köken: Arapça] Iyık, İzgi, Kutlu kutu [Köken: Yunanca] Kap, Tartma, Yaşık kutup [Köken: Arapça] Uyul kutup yıldızı [Köken: Arapça+Türkçe] Demir Kazık kuvvet [Köken: Arapça] Güç kuyruk [Köken: Anlam kayması] (sıra) Kezek kuytu [Köken: Anlam kayması] Avlak, Onca, Dulda, Çet kuzey [Köken: Uydurukça] Demirkazık kuzeybatı [Köken: Uydurukça] Demirkazık günbatar kuzeydoğu [Köken: Uydurukça] Demirkazık gündoğar küçükbaş [Köken: Yerel] Ufak mal küçümsemek [Köken: Uydurukça] Tubansıtmak, Kemsitmek, Bensimemek, Küçültmek, Küçük görmek küf [Köken: Kökeni belirsiz] Önez, Gök küflenmek [Köken: Kökeni belirsiz+Türkçe] Önezlenmek, Göğermek, Gök basmak küfre girmek [Köken: Arapça+Türkçe] Tanrıya dil uzatmak, Tanrıya dil değdirmek küfretmek [Köken: Arapça+Türkçe] Sövmek küfür [Köken: Arapça] Sövüş\n\n[Köken: Arapça] (dini) Tanrıya dil uzatma, Tanrıya dil değdirme küfürbaz [Köken: Arapça+Farsça] Sövüşçül, Sövüşçen küheylan [Köken: Arapça] Tulpar külah [Köken: Farsça] Kiyiz kalpak külçe [Köken: Farsça] Kuyma külfet [Köken: Arapça] Kıncılık, Kınlık, Ağırlık küllenmek [Köken: Yerel] Unut olmak, Unutulmak, Esten çıkmak külliyat [Köken: Arapça] Çıkarmalar yığnağı, Çıkarmalar yığıntısı, Dallanma çıkarmalar, Toplam külliye [Köken: Arapça] Yığındık külot [Köken: Fransızca] İştan kül rengi [Köken: Türkçe+Farsça] Kül tüslü, Boz külüstür [Köken: Yunanca] Tozan, Görünüksüz, Eski küme [Köken: Arapça] Üyüm, Üyüntü, Üyme, Türküm, Top, Topar kümelenmek [Köken: Arapça+Türkçe] Toplaşmak, Toplanmak, Toparlanmak, Üyüşmek, Üymelenmek kümes [Köken: Yunanca] Ketek, Tavuk keteği, Tavuk yuvası künye [Köken: Arapça] Ad yön küpe [Köken: Yerel] Isırga kür [Köken: Fransızca] Emleme kürdan [Köken: Fransızca] Dişkurcalagıç küre [Köken: Arapça] Topalak kürek kemiği [Köken: Yerel] Yağrın kürk [Köken: Kökeni belirsiz] Avderisi, Deri kürtaj [Köken: Fransızca] Bala düşürtme küs [Köken: Yerel] Acılı, Öfkeli, Darıngan küskün [Köken: Yerel] Acılı, Öfkeli, Darıngan küsmek [Köken: Yerel] İncinmek, Acılanmak, Öfkelenmek, Darınmak küspe [Köken: Farsça] Çöküntü, Dip, Dunma, Oturma küstah [Köken: Farsça] Uyatsız, Betsiz, Çeki aşan küsur [Köken: Arapça] …dan/…den artık, …dan/…den aşık, …dan/…den köp küt [Köken: Kökeni belirsiz] (kesmeyen) Ötmez kütle [Köken: Arapça] Yığın, Üşme, Üşüntü, Köpçülük kütük [Köken: Yunanca] Börene, Som ağaç lacivert [Köken: Farsça] Akçıl gök, Gökçül, Kara gök, Tok gök, Koyu gök lâçin [Köken: Moğolca] Karçığa laçka [Köken: İtalyanca] Yaramaz, Bozuk lades [Köken: Farsça] Esimde oyunu laf [Köken: Farsça] Boş söz, Kuru söz lafazan [Köken: Farsça] Boşsözlü, Söylek, Ezme lafız [Köken: Arapça] Söz lağım çukuru [Köken: Arapça] Yundu oru lağım suyu [Köken: Arapça+Türkçe] Yundu lağvetmek [Köken: Arapça] Yoğa çıkarmak, Güçten kaldırmak, Yapmak lahit [Köken: Arapça] Taştabut lahza [Köken: Arapça] Göz kırpımı, Kaş kakış, lakap [Köken: Arapça] Koşma ad lakayt [Köken: Arapça] Salgın, Don, Kaygısız lakırdı [Köken: Arapça] Boş söz, Kuru söz lakin [Köken: Arapça] Birak laksatif [Köken: Fransızca] Sürgü lale [Köken: Farsça] Kızgaldak lalettayin [Köken: Arapça] Her hangi, Hangisi olsa da bir, Hangisi de olsa bir lanet [Köken: Arapça] Kargış lanetlemek [Köken: Arapça+Türkçe] Kargımak, Kargışlamak lanetlenmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kargılmak, Kargışlanmak lanse etmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Öğütlemek, Sunmak, Ele güne çıkarmak lapa lapa [Köken: Yerel] Yapa yapa, Yapalaklayın lâtif [Köken: Arapça] Yakımlı, Sevimli latife [Köken: Arapça] Oyun, Oyun gülgü laubali [Köken: Arapça] Betsiz, Yüzsüz, Kopal lavabo [Köken: Fransızca] Elyuyar, El yuguç, Yunguç layık [Köken: Arapça] Durur, Yaraşa layık olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Durmak, Yaraşmak lazım [Köken: Arapça] Gerek leblebi [Köken: Arapça] Kavruk burçak legal [Köken: Fransızca] Kanunlu, Kanuna uygun leğen [Köken: Farsça] Kazancık lehinde [Köken: Arapça+Türkçe] Yanında, Yanlı, Yana, … için lehine [Köken: Arapça+Türkçe] Yanında, Yanlı, Yana, … için lehçe [Köken: Arapça] Söyleşik lehim [Köken: Arapça] Kalaylama lehimlemek [Köken: Arapça+Türkçe] Kalaylamak lehim yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kalaylamak leke [Köken: Farsça] (Kir izi): Demgil, Tap, (Namus, Utanç):Kir, Kara lekelemek [Köken: Farsça+Türkçe] (Kir izi bırakmak): Demgillemek, Tap kaldırmak, (Namusuna dokunmak): Kirletmek, Kir geldirmek, Karalamak, Uyata kaldırmak lengüistik [Köken: Fransızca] Dillik leopar [Köken: Fransızca] Kaplan leş [Köken: Farsça] Ölekse, Ölümtük letafet [Köken: Arapça] Görkemlik, Yakımlılık, Sevimlilik levha [Köken: Arapça] Manlayca, Görnek, Adlı yazı levye [Köken: Fransızca] Kanırgı leylek [Köken: Farsça] Kutan leziz [Köken: Arapça] Tatlı, Tadımlı lezzet [Köken: Arapça] Tat, Tadım lezzetli [Köken: Arapça+Türkçe] Tatlı, Tadımlı lider [Köken: İngilizce] Başlık, Başçı, Yolbaşçı liderlik etmek [Köken: İngilizce+Türkçe+Türkçe] Yol başlamak lif [Köken: Arapça] Süyüm, Dala, Dalcık, Dal ip lig [Köken: İngilizce] Uyuşma, Odak, Aylanma liman [Köken: Yunanca] Eylek lime lime [Köken: Kökeni belirsiz] Yırtık pırtık, Dilke dilke limit [Köken: Fransızca] Çek, Çekli ölçem linç [Köken: İngilizce] Taş keseğe alma, Hükümsüz öldürme linç etmek [Köken: İngilizce+Türkçe] Taş keseğe almak, Hükümsüz öldürmek lisan [Köken: Arapça] Dil lisani [Köken: Arapça] Dillik lisans [Köken: Fransızca] (yükseköğrenim) Yokarı okuma, Yokarı bilim\n\n[Köken: Fransızca] (diploma) Tanıklık liste [Köken: İtalyanca] Dizme liyakat [Köken: Arapça] Dururluk, Yaraşalık lobi [Köken: İngilizce] Toplanıcılık, Toparlanışık loca [Köken: İtalyanca] Arnayı orun lohusa [Köken: Yunanca] Yeni doğumlu lojman [Köken: Fransızca] Başarma evi lokanta [Köken: İtanlyanca] Aşhane lokavt [Köken: İngilizce] Yaplı işten boşatma, Yalpı işten çıkarma lokma [Köken: Arapça] Kesek, Bölek lor peyniri [Köken: Farsça+Farsça+Türkçe] Süzme, İrimcik losyon [Köken: Fransızca] İssu loş [Köken: Kökeni belirsiz] Yarı karanı, Ala karanı, Alaca karanı, Ala gölge, Kara gölge lügat [Köken: Arapça] Sözlük lüks [Köken: Fransızca] Aşayakşılık, Aşadinçlik, Aşaonaylık lüle [Köken: Farsça] (saç) Burum, Burma, Bödre lütfen [Köken: Arapça] (Resmi): Ötünürüm, Ötünürüz, (Samimi): Ne olur lütfetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Vermek, Sunmak, Eytmek lüzum [Köken: Arapça] Gereklik, Gereklilik lüzum etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Gerekmek, Gerek olmak maaile [Köken: Arapça] Eviçiyle, Bala çağayla, Eviçi ile, Bala çağa ile maalesef [Köken: Arapça] Ayanca karşı, Ökünce karşı, Kınansam da, Kınansak da, Ağırsa da maarif [Köken: Arapça] Bilim verme maaş [Köken: Arapça] Aylık maazallah [Köken: Arapça] Allah saklasın, Allah korusun mabet [Köken: Arapça] Sığınmalık, Tapınmalık, Yalvarmalık mabut [Köken: Arapça] Tanrı macera [Köken: Arapça] Baştan geçirme maceraperest [Köken: Arapça+Farsça] Baştan geçirmecil maç [Köken: İngilizce] Uğraşı maç etmek [Köken: İngilizce+Türkçe ] Uğraşıya çıkmak, Uğraşmak maç yapmak [Köken: İngilizce+Türkçe] Uğraşıya çıkmak, Uğraşmak maddeten [Köken: Arapça] Maddeleyin, Madde yakından maddi [Köken: Arapça] Maddelik madem [Köken: Arapça] Öyle ise, -mayacak/ meyecek ise (-n/-niz/-nız/-lar/-ler mademki [Köken: Arapça+Farsça] Öyle ise, -mayacak/ meyecek ise (-n/-niz/-nız/-lar/-ler madeni [Köken: Arapça] Madenden yasalmış, Madenlik madrabaz [Köken: Yunanca+Farsça] Aldamcı, Aldakçı mafsal [Köken: Arapça] Boğun mağara [Köken: Arapça] Üngür mağaza [Köken: Yunanca] Kepit mağdur [Köken: Arapça] Aldanıp kalma, Haksızlık görmüş mağdur etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Aldatıp kaldırmak, Haksızlığa uğratmak mağduriyet [Köken: Arapça] Aldanıp kalmalık, Haksızlık görmüşlük, Haksızlık mağdur olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Aldanıp kalmak, Haksızlık görmek, Haksızlığa uğramak mağlubiyet [Köken: Arapça] Yeniliş, Ütülüş mağlup [Köken: Arapça] Yenilen, Ütülen mağrur [Köken: Arapça] Boy götürücü, Ulumsu, Güvez, Kıvancak, Denksinmez, Benimci mahal [Köken: Arapça] Yer, Orun mahallebi [Köken: Arapça] Bulamık mahalli [Köken: Arapça] Yerli, Orundaki maharet [Köken: Arapça] Eplilik, Çeberlik, Öktelik mahcubiyet [Köken: Arapça] Utancaklık, Uyatçanlık, Çekinceklik, Çekincenlik, Tartıncaklık, Tartıncanlık mahcup [Köken: Arapça] Utancak, Uyatçan, Çekincek, Çekincen, Tartıncak, Tartıncan mahcup etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Utandırmak, Çekindirmek, Tartındırmak mahcup olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Utanmak, Çekinmek, Tartınmak mahdut [Köken: Arapça] Çekli, Çeklenen mahfaza [Köken: Arapça] Küçük tartma, Küçük yaşık mahfuz [Köken: Arapça] Saklanmış, Korunmuş, Saklanan, Korunan mahir [Köken: Arapça] Epli, Çeber, Ökte mahiyet [Köken: Arapça] Olmuş, Dip mahkûm [Köken: Arapça] Hükümlü, Kamalgan mahkûm etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Hüküm giydirmek, Kamamak mahkûmiyet [Köken: Arapça] Hükümlülük, Kamalganlık mahkum olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Hüküm giymek, Kamalmak mahlas [Köken: Arapça] Yaşırın ad mahlûk [Köken: Arapça] Can iyesi, Canlı, Yaratık mahmur [Köken: Arapça] Çala uyku, Uykulu, Uykuya kanmamış mahmuz [Köken: Arapça] Ökçe demiri, Tepingi mahpus [Köken: Arapça] Tutkun, Tutsak, Kamalgan, mahrem [Köken: Arapça] Yaşırınlı mahremiyet [Köken: Arapça] Yaşırınlılık mahrum [Köken: Arapça] Yok, Olmayan, Yetişsiz mahrum etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ayırmak, Yoksun kılmak mahrumiyet [Köken: Arapça] Yokluk, Olmayanlık, Yetişsizlik mahrum olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Ayrılmak, Ayrı kalmak, Yoksun kalmak mahsul [Köken: Arapça] Yemiş, Düşüm, Önüm, Urluk mahsus [Köken: Arapça] (Ait): Değişli, (Kasten): Atayı, Atayın, Bile durup mahvetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yoymak, Yok etmek, Kırmak, Yemirmek mahzen [Köken: Arapça] Koyma, Ev koyması, Yerdöle, Edenastı mahzun [Köken: Arapça] Bunlu, Kaygılı mahzur [Köken: Arapça] Onaysızlık, Kolaysızlık maişet [Köken: Arapça] Güngörme, Dirlik maiyet [Köken: Arapça] Yanlayıcı (-lar), Çep çevresindeki (-ler) makam [Köken: Arapça] Orun, Kulluk makara [Köken: Arapça] Dürgüç, Teker makas [Köken: Arapça] Kayçı makat [Köken: Arapça] Art, Art yan, Göt, Göten makbul [Köken: Arapça] Gönüle yaramlı, Yakımlı, Sevimli, Tartımlı makbuz [Köken: Arapça] Dil hat maksat [Köken: Arapça] Dilek makul [Köken: Arapça] Konumlu, Yatışlı malakit [Köken: Fransızca] Yeşiltaş malarya [Köken: İtalyanca] Bezgek malik [Köken: Arapça] İye malul [Köken: Arapça] Yarımcan, Çolak malum [Köken: Arapça] Belgili, Anık malumat [Köken: Arapça] Bilgi malzeme [Köken: Arapça] Yarak, Kural mama [Köken: Kökeni belirsiz] Çağa yemiti mamafih [Köken: Arapça] Bununla birlikte, Böyle oluşuna karamazdan, Buna karamazdan, Öyle olsa da, Böyle olsa da mamul [Köken: Arapça] Buyum, Önüm mamur [Köken: Arapça] Yığnak, Düzük, Yakşı kurallanmış, Yakşı kurulmuş manav [Köken: Kökeni belirsiz] Göğerti satıcısı, Yemiş satıcısı, Yeşilce satıcısı, Yeşilce-yemiş satıcısı, Gök satıcısı, Gökçü, Göktatçı mancınık [Köken: Arapça] Atkıç mandal [Köken: Arapça] Kıstırgıç, Kıskıç mandıra [Köken: Yunanca] Süt birleştiği mani [Köken: Arapça] (şiir türü) Dörtlük\n\n[Köken: Arapça] (engel) Tosuk, Tosalgı, Karşılık, Büğet mânia [Köken: Arapça] Tosuk, Tosalgı, Karşılık manidar [Köken: Arapça+Farsça] Köpmanalı mani olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Tosmak, Büğet olmak mantar [Köken: Yunanca] Göbelek, Kuzukarnı mantıki [Köken: Arapça] Konumlu, Doğru mantıklı [Köken: Arapça+Türkçe] Konumlu, Doğru manzara [Köken: Arapça] Görünüş manzum [Köken: Arapça] Yırla yazılmış manzume [Köken: Arapça] Koşuk, Koşma, Çıkarma marangoz [Köken: Yunanca] Ağaççı marazi [Köken: Arapça] Ağrılı, Ağrıcan marifet [Köken: Arapça] Eplilik, Çeberlik mars [Köken: Latince] Bakırsokum, Sakıt, Kızıl yıldız mart [Köken: Yunanca] Üçüncü ay martı [Köken: İtalyanca] Akçaylak maruf [Köken: Arapça] Belgili, Ataklı, Tanıklı, Tanımal maruzat [Köken: Arapça] Düşünü masaj [Köken: Fransızca] Ovma, Ovalama masaj yapmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Ovmak, Ovalamak masal [Köken: Arapça] Ertek masal anlatmak [Köken: Arapça+Türkçe] Ertek düşündürmek, Ertek anlatmak, Ertek söylemek maskara [Köken: Arapça] Gülünç, Gülgülü masör [Köken: Fransızca] Ovucu, Ovalayıcı masöz [Köken: Fransızca] Ovucu (hanım), Ovalayıcı (hanım) masraf [Köken: Arapça] Çıkım maşa [Köken: Arapça] Kıskıç maşallah [Köken: Arapça] Göz değmesin, Allah yaman gözden saklasın maşrapa [Köken: Arapça] Saplı ayak maşuk [Köken: Arapça] Sevgili, Yar maşuka [Köken: Arapça] Sevgili, Yar mat [Köken: Fransızca] Tunuk, Yaldıramayan matbaa [Köken: Arapça] Basmahane, Basmaevi matbu [Köken: Arapça] Basma, Basılan matbuat [Köken: Arapça] Basma söz matem [Köken: Arapça] Karalılık matem tutmak [Köken: Arapça+Türkçe] Karalılık tutmak matine [Köken: Fransızca] Gündüz görsetisi matkap [Köken: Arapça] Burgu matlaşmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Tunuklanmak, Solmak matrak [Köken: Arapça] Güldürücü, Gülgülü mavi [Köken: Arapça] Gök mavileşmek [Köken: Arapça+Türkçe] Göğermek mavna [Köken: Arapça] Yük gemisi maya [Köken: Farsça] Acıtkı, Uyutku (yoğurt) mayalamak [Köken: Farsça+Türkçe] Acıtmak, Uyutmak (yoğurt) mayalanmak [Köken: Farsça+Türkçe] Acımak, Uyumak (yoğurt) mayhoş [Köken: Farsça] Acı sücü, Acı tatlı mayıs [Köken: Yunanca] Beşinci ay mayi [Köken: Arapça] Sıvılık maymuncuk [Köken: Arapça+Türkçe] Açkıç mazbut [Köken: Arapça] (Zaptedilmiş): Basıp alınan, Tartıp alınan,\n (Not edilmiş, kaydedilmiş): Yazılan, Tirkelen, \n (Hatırda kalan): Este kalan, Unutulmayan \n (Düzgün, düzenli): Yığnaklı \n (Sağlam): Berk mazeret [Köken: Arapça] Sıltak, Aygaklı sebep mazeret bulmak [Köken: Arapça+Türkçe] Sıltak tapmak, Özünü aklayacak aygaklı sebep tapmak mazereti olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Sıltağı olmak, Özünü aklayacak aygaklı sebebi olmak mazhar olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yetmek mazi [Köken: Arapça] Ötmüş mazlum [Köken: Arapça] Ezilen mazur [Köken: Arapça] Geçirimli, Geçirirli mealen [Köken: Arapça] Manası boyunca mebus [Köken: Arapça] Elvekili mebzul [Köken: Arapça] Bol, Köp, Sayısız mecal [Köken: Arapça] Güç, Döyümlük, Çama mecali kalmamak [Köken: Arapça+Türkçe] Çaması yetmemek mecaz [Köken: Arapça] Göçme manalı söz mecazi [Köken: Arapça] Göçme manalı meccanen [Köken: Arapça] Akçasız, Tekin, Tölemsiz meclis [Köken: Arapça] (parlamento) Yukarı geneş\n\n[Köken: Arapça] (toplantı) Oturuş, Çoğalış, Yığılış, Yığın mecnun [Köken: Arapça] Deli mecra [Köken: Arapça] (coğrafya): Akım, Yılga yolu, Su yolu (gidişat): Yöneliş, Akış meçhul [Köken: Arapça] Belgisiz meddah [Köken: Arapça] Ertekçi medet [Köken: Arapça] Yardım, Kömek, Kollama mefhum [Köken: Arapça] Düşünce, Ukum, Oy mefkûre [Köken: Arapça] Oy meftun [Köken: Arapça] Verilen, Seviye verilen meğer [Köken: Farsça] -an iken/-en iken meğerse [Köken: Farsça+Türkçe] -an iken/-en iken mehtap [Köken: Farsça] Aydın, Ay yarığı mekân [Köken: Arapça] Orun, Yer, Durak mekik [Köken: Farsça] Dokuma kayığı mektup [Köken: Arapça] Betik mel’anet [Köken: Arapça] Onmazlık, Yamanlık, İğrençlilik melankoli [Köken: Fransızca] Bunluluk melez [Köken: Kökeni belirsiz] Koşmak melhem [Köken: Arapça] May melhem olmak [Köken: Arapça+Türkçe] (Çare olmak) Em olmak melodi [Köken: Fransızca] Küy meltem [Köken: Kökeni belirsiz] İpek yel, Yenil yel mel’un [Köken: Arapça] Onmaz, Yaman, İğrençli, Kargışlı memba [Köken: Arapça] Bulak, Kaynar, Göz meme [Köken: Kökeni belirsiz] (İnsan): Emcek, (Hayvan):Yelin, (Vücutta):Şişik, Toparlak memeli [Köken: Kökeni belirsiz+Türkçe] Sütemdirici, Sütemzirici memleket [Köken: Arapça] El, Ülke, Doğulan yer, Yurt memnu [Köken: Arapça] Tıyılan, Tıyımlı, Kadağan memnun [Köken: Arapça] Kıvanık, Kanıkan memnun etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kıvandırmak, Kanıktırmak memnun olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kıvanmak, Kanıkmak memnuniyet [Köken: Arapça] Kıvanç, Kanıkış memnuniyetle [Köken: Arapça+Türkçe] Seve seve, Kıvançla, Dört elle memur [Köken: Arapça] Kullukçu memuriyet [Köken: Arapça] Kullukçuluk mendil [Köken: Arapça] Elyağlık, Yağlık menetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Tıymak, Tıyım salmak menfaat [Köken: Arapça] Yutuş, Girim, Tapış, Özümcüllük, Özüne kızıkçılık menfaatperest [Köken: Arapça+Farsça] Özümcül menfaatperestlik [Köken: Arapça+Farsça+Türkçe] Özümcüllük menfaat sağlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Yutuşa yetmek, Tapışa yetmek menfi [Köken: Arapça] Ters, Karşı, Olumsuz, Yakımsız mengene [Köken: Yunanca] Kıskıç mensubiyet [Köken: Arapça] Değişlilik, Bağlanışlılık, Katnaşlılık mensup [Köken: Arapça] Değişli, Bağlanışlı, Katnaşlı mensup olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Bağlanışlı olmak, Katnaşlı olmak, Değişli olmak mensur [Köken: Arapça] Kara sözlü menşe [Köken: Arapça] Gelip çıkış, Tek menteşe [Köken: Farsça] Demir topsa, Topsa menü [Köken: İngilizce] Damak dizmesi menzil [Köken: Arapça] Konak, Durak mera [Köken: Arapça] Örü, Örüş, Otlak, Yaylak, Yayla merak [Köken: Arapça] (İlgi): Kızıkma, Kızıklanma, Kızıksınma, Kızıkıcılık, Bilmeye dırışma, (Endişe): Kaygı, Bunayma, İnçsizlik merak etmek [Köken: Arapça+Türkçe] (İlgi duymak): Kızıkmak, Kızıklanmak, Kızıksınmak, Bilmeye dırışmak (Endişe duymak): Kayırmak, Kaygılanmak, Bunaymak, İnçsizlenmek meraklanmak [Köken: Arapça+Türkçe] (İlgi duymak): Kızıkmak, Kızıklanmak, Kızıksınmak, Bilmeye dırışmak (Endişe duymak): Kayırmak, Kaygılanmak, Bunaymak, İnçsizlenmek meraklı [Köken: Arapça+Türkçe] Kızıkıcı, Kızıksınıcı mercimek [Köken: Farsça] Yasmık merdiven [Köken: Farsça] Baskıç merhaba [Köken: Arapça] Esen, Esenmisiniz? Yakşımısınız? merhale [Köken: Arapça] Baskıç merhamet [Köken: Arapça] Kayrımlılık merhametli [Köken: Arapça+Türkçe] Kayrımlı merhametsiz [Köken: Arapça+Türkçe] Taşbağır, Taşyürek, Bağırsız merhem [Köken: Arapça] May merhem olmak [Köken: Arapça+Türkçe] (Çare olmak) Em olmak mer’i [Köken: Arapça] Gücünde (-ki), İşte meridyen [Köken: Fransızca] (coğrafya) Uzunluk merih [Köken: Arapça] Bakırsokum, Sakıt, Kızıl yıldız merkep [Köken: Arapça] Eşek merkez [Köken: Arapça] (Orta yer): Orta, Özek, (Teşkilat): Uyuşma özeği, Ortalık merkezi [Köken: Arapça] Özekteki, Ortalıktaki, Ortalık merkeziyetçilik [Köken: Arapça+Türkçe] Özekleştiricilik, Ortalıklandırıcılık, Özekçilik mermi [Köken: Arapça] Ok mert [Köken: Arapça] Er, Yiğit, Yürekli mertebe [Köken: Arapça] Kur, Çin mesafe [Köken: Arapça] Aralık, Iraklık, Alıslık mesane [Köken: Arapça] Sidiklik, Sidik kavuğu, Kavuk mesai [Köken: Arapça] İş, Yumuş, Emek mesela [Köken: Arapça] Sözün gelişi, Ülgü olarak meshetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Sılamak mesken [Köken: Arapça] Ev, Durak meskûn [Köken: Arapça] Konuşlandırılan, Yaramaya yararlaştırılan, Oturuklaşan meslektaş [Köken: Arapça+Türkçe] İşteş mesnet [Köken: Arapça] Dayak, Direk, Dayanç mesul [Köken: Arapça] Cevaplı mesuliyet [Köken: Arapça] Cevaplılık meşakkat [Köken: Arapça] Kıncılık meşale [Köken: Arapça] Yaktırgıç meşe [Köken: Farsça] Emen meşgale [Köken: Arapça] İş, Yumuş meşgul [Köken: Arapça] (Kişi): İşli, İşi var, (Nesne): Boş değil, Dolu meşguliyet [Köken: Arapça] (Kişi): İşlilik, İşi varlık, (Nesne): Boş değillik, Doluluk meşgul olmak [Köken: Arapça+Türkçe] (Kişi): İşi olmak, İşli olmak, (Nesne): Boş olmamak, Dolu olmak meşhur [Köken: Arapça] Ataklı, Belli, Belgili, Tanıklı, Tanımal meşhur etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Adını köpe belli etmek, Tanıtmak, Ataklı kılmak meşhur olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Adı köpe belli olmak, Tanımal olmak, Ataklı olmak meşin [Köken: Farsça] Gön, İşlenmiş deri meşrubat [Köken: Arapça] İçimlik (-ler) meş’um [Köken: Arapça] Yolu onmaz, Yolsuz, Sonu yaman metan [Köken: Fransızca] Kömürgazı metanet [Köken: Arapça] Berklik, Tabanlılık, Durukluluk, Tutturukluluk, Çıdamlılık methetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Maktamak, Övmek metin [Köken: Arapça] (dayanıklı) Berk, Tabanlı, Duruklu, Tutturuklu, Çıdamlı metis [Köken: Fransızca] Koşmak metot [Köken: Fransızca] Yol metres [Köken: Fransızca] Oynaş mevcudiyet [Köken: Arapça] Varlık, Var oluş mevcut [Köken: Arapça] Var, Var olan mevduat [Köken: Arapça] Koyum, Koyulan akça mevki [Köken: Arapça] Orun, Yukarı orun mevkuf [Köken: Arapça] Kamağa alınan, Kamalan, Tutkun alınan, Tutkunlanan mevla [Köken: Arapça] Tanrı, Yaradan mevzi [Köken: Arapça] (askeri) Orun, Duruş mevzii [Köken: Arapça] Daralmayan, Çeklenen, Çekli, Dar çevrede mevzilenmek [Köken: Arapça+Türkçe] Orunlaşmak, Orun almak, Orun iyelemek, Orun tutmak, Çapula dayarlanmak meydan [Köken: Farsça] Alan meydana gelmek [Köken: Farsça+Türkçe] Yüz vermek, Yüze çıkmak, Ortaya çıkmak, Çıkmak meyil [Köken: Arapça] (eğiklik) İniş\n\n[Köken: Arapça] (temayül, eğilim) Intılış, İçi tartılma, Gönlü düşme, Gönlü yatma, Gönlü akma meyilli [Köken: Arapça+Türkçe] Intılışçıl, Gönüllü, Gönlü düşken, İstekli meyletmek [Köken: Arapça+Türkçe] Intılmak, İçi tartılmak, Gönlü düşmek, İstek bildirmek meyus [Köken: Arapça] Güdersiz, Bunlu, Kaygılı meyve [Köken: Farsça] Yemiş meyyal [Köken: Arapça] Intılışçıl, Gönüllü, Gönlü düşken, İstekli meze [Köken: Farsça] Yenil damak mezhep [Köken: Arapça] Yöneliş meziyet [Köken: Arapça] Yakşı kılık mezkûr [Köken: Arapça] Yukarıda görsetilen, Üstte görsetilen, Yukarıda eydilen, Eydilendek mezun [Köken: Arapça] Bütürücü mezuniyet [Köken: Arapça] Bütürücülük mezun olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Okumayı bütürmek, Bütürmek mezura [Köken: İtalyanca] Ölçküç, Ölçegiç mıh [Köken: Farsça] Çivi, Kadak mıknatıs [Köken: Arapça] Özüne tartkıç mıntıka [Köken: Arapça] Bölüm, Ülüş mısır [Köken: Kökeni belirsiz] Kargıdalı, Yüğeri mısra [Köken: Arapça] Koşuk yolu mışıl mışıl [Köken: Yerel] Derin derin, Tatlı tatlı mızıkçı [Köken: Yerel] Oyunbozan mızmız [Köken: Yerel] Mırıldak, İncik mızrak [Köken: Arapça] Süngü mızrap [Köken: Arapça] Çırtmak, Çırtkıç mide [Köken: Arapça] (İnsan): Aşkazan, (Hayvan):Yumur midye [Köken: Yunanca] Balıkkulağı migren [Köken: Fransızca] Baş ağrısı miğfer [Köken: Arapça] Tuğulga, Tulga, Tolga mihaniki [Köken: Yunanca] Oylamazdan, Düşünmezden mihenk [Köken: Arapça] Sınak, Ölçek, Tekşirme mihmandar [Köken: Farsça] Yol görsetici mihnet [Köken: Arapça] Kıncılık mihrak [Köken: Arapça] Toplanma yeri, Özek, Ortalık mikrobik [Köken: Fransızca] Yukmalı mikrop [Köken: Fransızca] Yukma miktar [Köken: Arapça] San miladi [Köken: Arapça] Hristiyan yılı milat [Köken: Arapça] Kezen millet [Köken: Arapça] Ulus milletlerarası [Köken: Arapça+Türkçe] Ellerarası milletvekili [Köken: Arapça+Arapça+Türkçe] Elvekili milli [Köken: Arapça] Ulusluk milliyet [Köken: Arapça] Ulus milliyetçi [Köken: Arapça+Türkçe] Ulusçu, Ulusçul mimlemek [Köken: Arapça+Türkçe] Belgileyip koymak, Gönlüne düğüp koymak minder [Köken: Kökeni belirsiz] Körpece, Döşekçe minnet [Köken: Arapça] Borçluluğunu duyma, Özünü borçlu sezme, Alkış minnet duymak [Köken: Arapça+Türkçe] Özünü borçlu sezmek, Borçluluk duymak minnettar [Köken: Arapça+Farça] Borçlu, Alkış duygulu minval [Köken: Arapça] Ülgü, Yol miras [Köken: Arapça] Enci miras almak [Köken: Arapça+Türkçe] Encilenmek miras bırakmak [Köken: Arapça+Türkçe] Encilemek mirasçı [Köken: Arapça+Türkçe] (Tek mirasçı): Encili, (Çok mirasçı, miras hissedarı): Encideş mirasyedi [Köken: Arapça+Türkçe] Encisaçar mis [Köken: Arapça] Yıpar, Burak, Burcu misafir [Köken: Arapça] Konak misafirhane [Köken: Arapça+Farsça] Konakevi misafirperver [Köken: Arapça+Farsça] Konaksever, Konaksevicen, Konakçıl misafirsever [Köken: Arapça+Türkçe] Konaksever, Konaksevicen, Konakçıl misal [Köken: Arapça] Ülgü, Örnek, Sözün gelişi misal vermek [Köken: Arapça+Türkçe] Ülgü görsetmek, Örnek sunmak misil [Köken: Arapça] (misli, defa) Kat, Katla\n\n[Köken: Arapça] (karşılık) Karşılık misillemek [Köken: Arapça+Türkçe] Karşılık vermek, Karşılık göstermek misilleme yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Karşılık vermek, Karşılık göstermek misket [Köken: İngilizce] Düğürcük, Domalakça miskin [Köken: Arapça] Yalkav, Yatıp içer, İşyakmaz mit [Köken: Fransızca] Ulamış, Ertek miting [Köken: İngilizce] Yığın, Yığılış miyar [Köken: Arapça] Durgu, Ölçem miyop [Köken: Fransızca] Uzağı görmeyen mizaç [Köken: Arapça] Beniz, Yürüm-Durum mizah [Köken: Arapça] Gülgü mizahi [Köken: Arapça] Gülgülü mizanpaj [Köken: Fransızca] Betleme mobilya [Köken: Fransızca] Ev buyumları mod [Köken: Fransızca] Kök modern [Köken: Fransızca] Yeni, Kezlik mola [Köken: İtalyanca] Üzülüş, Dinç alma mola vermek [Köken: İtalyanca+Türkçe] Dinç almak, Üzülüşe girmek moloz [Köken: Yunanca] Çakıl, Ufak taş monolit [Köken: Fransızca] Bütün, Tutaş, Tutuş monopol [Köken: Fransızca] Birleşme montaj [Köken: Fransızca] Kuraştırma monte etmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Kuraştırmak mor [Köken: Ermenice] Kızıl gök moral [Köken: Fransızca] Gönül, Gönül kökü, Gönüllük moralini bozmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Gönül bozmak, Gönül kökünü bozmak moral vermek [Köken: Fransızca+Türkçe] Gönlünü yumuşatmak, Gönül dindirmek, Gönüllük vermek morarmak [Köken: Ermenice+Türkçe] Göğermek, Kızıl gök tüs almak morg [Köken: Fransızca] Ölühane moruk [Köken: Ermenice] Çal, Kakbaş, Kartay, Kartlaç motif [Köken: Fransızca] Bezek, Oyu, Örnek motive etme [Köken: Fransızca+Türkçe] Dürtük verme, Kollama, Sıylıklama, Intalama, Intıklandırma motor [Köken: Fransızca] Yürütgüç mönü [Köken: Fransızca] Damak dizmesi muadil [Köken: Arapça] Kurdaş, Denkteş, Ölçemdeş muaf [Köken: Arapça] Geçirilen, Boşatılan, Kutulan muafiyet [Köken: Arapça] Boşatma, Kutulma muaf olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Geçirilmek, Boşatılmak, Kutulmak muaf tutmak [Köken: Arapça+Türkçe] Geçirmek, Boşatmak, Kutulmak muallâk [Köken: Arapça] Çeşilmedik, Çözülmedik, Belgisiz muallâkta [Köken: Arapça+Türkçe] Çeşilmedik, Çözülmedik, Belgisiz muallim [Köken: Arapça] Okutucu muamele [Köken: Arapça] Katnaşık muamma [Köken: Arapça] Anlaşılmazlık, Düşünmezlik, Tapmaca muaşeret [Köken: Arapça] Yürüm-durum, Görüm, Yön, Katnaşık bilme muavin [Köken: Arapça] Orunbasar muayene [Köken: Arapça] Karama, Tekşirme, Görme muayene etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Karamak, Görmek, Karayp çıkmak, Tekşirmek muayene olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Karalmak, Görülmek, Tekşirilmek muayyen [Köken: Arapça] Belgili, Anık, Çeklenen muazzam [Köken: Arapça] Büyük, Ulu mucit [Köken: Arapça] Açıcı, Oyla tapıcı mucize [Köken: Arapça] Ukmuş mufassal [Köken: Arapça] Dolu, Ufak-tefek, İncik-cıncık muğlâk [Köken: Arapça] Dumanlı, Anık olmayan, Anık değil, Düşünüksüz muhabbet [Köken: Arapça] (Sevgi): Sevgi, (Sohbet): Söyleşi muhabbet beslemek [Köken: Arapça+Tükçe] Yakşı görmek, Sevgi duymak muhabbet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Söyleşmek, Eydişmek muhabere [Köken: Arapça] Bağlanışı muhabir [Köken: Arapça] Dilci muhacir [Köken: Arapça] Gelmişek muhafaza [Köken: Arapça] Saklama, Koruma, Gözetme muhafaza etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Saklamak, Korumak, Gözetmek muhafazakâr [Köken: Arapça+Farsça] Geritartma, Saklayıcı muhafız [Köken: Arapça] Sakçı, Gözetçi, Gözetici, Karavılcı muhakeme [Köken: Arapça] Oy yürütme, Oylama, Ukunuş muhakeme etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Oy yürütmek, Oylamak, Ukunmak, Düşünüp almak muhakkak [Köken: Arapça] Sözsüz, Çın, Doğru, Anık, İşançlı muhal [Köken: Arapça] Ese sığmaz, Es yetmez, Olacağı yok muhalefet [Köken: Arapça] Karşılık, Karşı yak, Karşılaşma, Karşı çıkma muhalefet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Karşı çıkmak, Karşılaşmak muhalif [Köken: Arapça] Karşı, Karşı yaklı, Karşı çıkan muharebe [Köken: Arapça] Vuruş, Savaş muharebe etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Vuruşmak, Savaşmak muharrir [Köken: Arapça] Yazıcı muhasara [Köken: Arapça] Kurşama, Kamama muhasara etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kurşamak, Kamamak muhasebe [Köken: Arapça] Sayaklama muhasebeci [Köken: Arapça+Türkçe] Sayaklayıcı muhatap [Köken: Arapça] Dinleyici, Sözdeş muhatap almak [Köken: Arapça+Türkçe] Dinleyici saymak, Sözdeş görmek, Sözdeş tutmak muhatap olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Söze tartılmak, Söyleşiye aralaşmak muhayyel [Köken: Arapça] Oydaki, Uydurma, Yasandı muhayyile [Köken: Arapça] Düş gücü muhbir [Köken: Arapça] Çakımcı, Söz taşıyıcı, Öşekçi muhit [Köken: Arapça] Aylana, Tire yak, Çevre, Değre dış muhtaç [Köken: Arapça] Gereksinici, Gerekli muhtaç etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Gereksindirmek, Gerek kılmak muhtaç olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Gerek olmak, Gereksinmek muhtar [Köken: Arapça] Ağılağası, Aksakal\n\n[Köken: Arapça] (Özerk) Özbaştak, Beysiz, Erkli muhtariyet [Köken: Arapça] (Özerklik) Özbaştaklık, Beysizlik, Erklilik muhtelif [Köken: Arapça] Türlü, Türlü türlü muhterem [Köken: Arapça] Ardaklı muhteşem [Köken: Arapça] Görkem, Görklü muhteva [Köken: Arapça] İçtelik mukabele [Köken: Arapça] Karşılık, Kaytarma mukabele etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Karşılık vermek, Karşılık göstermek, Söz kaytarmak mukabil [Köken: Arapça] Karşı, Karşılık mukadder [Köken: Arapça] Alnına yazılmış, Manlayına yazılan mukaddes [Köken: Arapça] Iyık mukaddime [Köken: Arapça] Sözbaşı mukallit [Köken: Arapça] Öykünücü, Okşatıcı mukavele [Köken: Arapça] Gelişim, Bitim mukavemet [Köken: Arapça] Karşılık, Karşılık görsetme, Karşı durma mukavemet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Karşılık görsetmek, Karşı durmak mukavva [Köken: Arapça] Katırma mukayese [Köken: Arapça] Salıştırma mukayese etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Salıştırmak mukim [Köken: Arapça] Yaşayıcı, Yaşayan, Duran muktedir [Köken: Arapça] Güçlü, Yöndemli, Olduklu mumya [Köken: Farsça] Katırılan ölü munis [Köken: Arapça] Yakımlı, Sevimli, Tartımlı, Cana yakın muntazam [Köken: Arapça] Düzümlü, Düzlük, Yığnak murakabe [Köken: Arapça] Tekşiri murat [Köken: Arapça] Dilek murdar [Köken: Farsça] Kir, Değmeğe değmez. musahhih [Köken: Arapça] Düzetici muska [Köken: Arapça] Biti musluk [Köken: Kökeni belirsiz] Çümek mustarip [Köken: Arapça] Ağırlık gören, Kıncılık çeken mut [Köken: Kökeni belirsiz] Kıvanç mutaassıp [Köken: Arapça] Dine verilen, Aşan dincil mutabakat [Köken: Arapça] Gelişicilik, Uylaşıcılık, Uyuşuculuk, Uygunluk, Ağzıbirlik mutabakata varmak [Köken: Arapça+Türkçe] Gelişmek, Uylaşmak, Ağızbirliği toktamına gelmek mutabık [Köken: Arapça] Gelişici, Uylaşıcı, Uyuşucu, Uygun, Ağzıbir mutat [Köken: Arapça] Könükülen, Öğrenilen muteber [Köken: Arapça] Sıylamalı, Ardaklı mutedil [Köken: Arapça] Uslamlı, Baysallı, Toktak, Ortaca, Ortayolcu mutena [Köken: Arapça] Yakşı karalan, Bağılan mutfak [Köken: Arapça] Aşhane mutlak [Köken: Arapça] Çeksiz mutlaka [Köken: Arapça] Küdüksüz, Sözsüz mutlakiyet [Köken: Arapça] Çeksiz beylik mutlu [Köken: Kökeni belirsiz+Türkçe] Kıvançlı, Kıvanık mutluluk [Köken: Kökeni belirsiz+Türkçe] Kıvanç, Kıvançlılık, Kıvanıklık mutlu olmak [Köken: Kökeni belirsiz+Türkçe] Kıvanmak muttali [Köken: Arapça] Tanış, Bilgili muvafakat [Köken: Arapça] Gelişim muvaffak [Köken: Arapça] Onuşlu, Tapışlı, Yetişikli, Üstünlüklü muvaffakiyet [Köken: Arapça] Onuş, Tapış, Yetişik, Üstünlük muvaffak olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Üstün çıkmak, Bitirmek, Tüketmek, İşe aşırmak, Atkarmak muvafık [Köken: Arapça] Orunlu, Yönlü, Uygun muvazaa [Köken: Arapça] Dil biriktirme, Söz bağlaşma, Yaşırın gelişim, Aldama muvazene [Köken: Arapça] Denklik, Denkçilik muvazzaf [Köken: Arapça] İş başındaki askeri kullukçu, Askeri kullukçu muzaffer [Köken: Arapça] Yenici, Yenişli muzaheret [Köken: Arapça] Yardım, Kömek muzahir [Köken: Arapça] Yardımcı, Kömek görsetici muzip [Köken: Arapça] Güldürücü, Kızıkçı mübadele [Köken: Arapça] Almaşma, Alışma mübadele etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Almaşmak, Almaştırmak, Alışmak, Alıştırmak mübalağa [Köken: Arapça] Arttırma, Köpürtü, Börttürme, Ulaltıp söyleme, Abartı mübalağa etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Arttırmak, Köpürtmek, Börttürmek, Ulaltıp söylemek, Abartmak mübarek [Köken: Arapça] Kutlu mübaşir [Köken: Arapça] Dava orunlayıcı mücadele [Köken: Arapça] Güreş mücadele etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Güreşmek mücbir [Köken: Arapça] Güçleyici mücehhez [Köken: Arapça] Kurallanan, Yaraklanan, Dayarlanan, Anıklanan mücerret [Köken: Arapça] Şartlı, Oydaki mücevher [Köken: Arapça] Asıl taş mücevherat [Köken: Arapça] Kuyumculuk buyumlar müdafaa [Köken: Arapça] Korunma müdafaa etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Korunmak müdahale [Köken: Arapça] Aralaşma, Girişme müdahale etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Aralaşmak, Girişmek müdür [Köken: Arapça] Başkarma müdüriyet [Köken: Arapça] Başkarmalık müebbet [Köken: Arapça] Ömürlük, Ömür boyu müellif [Köken: Arapça] Düzücü, Yazıcı müessese [Köken: Arapça] Uyuşma, Kurma müessir [Köken: Arapça] Tesirli müeyyide [Köken: Arapça] Ceza müezzin [Köken: Arapça] Ezancı müfessir [Köken: Arapça] Tefsirci müfettiş [Köken: Arapça] Tekşirici müflis [Köken: Arapça] Yoğa çıkan, Var yoğundan olan, Sönen, Sınan müfredat [Köken: Arapça] Okuma programı müfreze [Köken: Arapça] Bölük, Asker topu müfrit [Köken: Arapça] Çekten dış, Çekten çıkan mühimsemek [Köken: Uydurukça] Mühim saymak, Mühim diye saymak mühür [Köken: Farsça] Damga mühürlemek [Köken: Farsça+Türkçe] Damgalamak, Damga koymak müjde [Köken: Farsça] Sevinci müjde vermek [Köken: Farsça+Türkçe] Sevinci sormak müjdelemek [Köken: Farsça+Türkçe] Sevinci sormak, Sevincilemek, Sevinçli haber vermek, Sevinçli haber egelmek mükâfat [Köken: Arapça] Sıylık, Belek, Tartık mükellef [Köken: Arapça] Borçlu mükemmel [Köken: Arapça] Kemciliksiz, Kemsiz mümemmeliyet [Köken: Arapça] Kemciliksizlik, Kemsizlik mükerrer [Köken: Arapça] Kaytalanan, Kaytalama mülahaza [Köken: Arapça] Oy, Karayış, Gözkarayış mülayim [Köken: Arapça] Yumuşak mülki [Köken: Arapça] Ellik mülkiyet [Köken: Arapça] İyelik mülteci [Köken: Arapça] Kaçkın münafık [Köken: Arapça] İkiyüzlü, Yalacı, Öşekçi, Arabozucu münakaşa [Köken: Arapça] Tartışma, Dalaş tartış, Söz dalaştırma münakaşa etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Tartışmak, Söz dalaştırmak münasebet [Köken: Arapça] Bağlanış, Katnaşık münasebetsiz [Köken: Arapça+Türkçe] Orunsuz, Yönsüz, Yön yoruksuz, Yolsuz münasip [Köken: Arapça] Orunlu, Uygun, Yaraşa, Kolay müneccim [Köken: Arapça] Bolcamcı münekkit [Köken: Arapça] Sıncı münevver [Köken: Arapça] Bilimli, Okumuşlu münferit [Köken: Arapça] Ayrı ayrı, Özüne ayrı münhal [Köken: Arapça] Boş orun münhasır [Köken: Arapça] Çeklenen müntesip [Köken: Arapça] Değişli, Karayışlı, Bağlı münzevi [Köken: Arapça] Elden bezen, Yalnız yaşayıcı, Onca müphem [Köken: Arapça] Dumanlı, Belgisiz, Düşünüksüz, Bulaşık müptezel [Köken: Arapça] Sıysız, Sıylaksız, Bezdiren müracaat [Köken: Arapça] Ötünü, Başvuru, Yüztutma müracaat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ötünmek, Başvurmak, Yüztutmak mürai [Köken: Arapça] İkiyüzlü mürebbiye [Köken: Arapça] Bala bakıcısı müreffeh [Köken: Arapça] Onuşlu, Bay, Varlı mürekkep [Köken: Arapça] (yazı için) Kara mürekkep (karışık [Köken: Arapça] Çetin, Kuraştırılmış, Düzülme, Karışık mürettip [Köken: Arapça] Derici mürteci [Köken: Arapça] Geritartma müruruzaman [Köken: Arapça] Müddeti ötkenlik müsabaka [Köken: Arapça] Yarış müsademe [Köken: Arapça] Vuruş geriş, Kakılış, Toknaşış müsait [Köken: Arapça] Onay, Onaylı, Uygun, Kolaylı müsamaha [Köken: Arapça] Gengönüllülük, Yumuşak gönüllülük, Gönlü yumuşaklık, Geçirimlilik müsamahakâr [Köken: Arapça+Farsça] Gengönüllü, Yumuşak gönüllü, Gönlü yumuşak, Gerçirimli müsamere [Köken: Arapça] Gece, Oyun ermek müsavat [Köken: Arapça] Denklik müsavi [Köken: Arapça] Denk müseccel [Köken: Arapça] Belgiliğe alınan, Tirkelen, Dizime girdirilen müsekkin [Köken: Arapça] Dinçlendirici em müshil [Köken: Arapça] Sürgü müspet [Köken: Arapça] On, Onat müsrif [Köken: Arapça] Saçkın, Tozdurucu müstahak [Köken: Arapça] Durur müstahdem [Köken: Arapça] Yallanma işçi müstahsil [Köken: Arapça] Öndürücü, Yetiştirici, İşleyip çıkarıcı müstakbel [Köken: Arapça] Gelecekteki, Gelecek müstakil [Köken: Arapça] Erkin, Erkli, Bağınsız, Karayışsız müstamel [Köken: Arapça] Uşlanan, Tutulan, İşletilen, Kollanılan müstear [Köken: Arapça] Yaşırın ad, Uydurma ad müstehcen [Köken: Arapça] Uyatsız müstehlik [Köken: Arapça] Gerekleyici, Satın alıcı, Tutunucu müstehzi [Köken: Arapça] Bıyığından gülen müstemleke [Köken: Arapça] Otar müstenit [Köken: Arapça] Dayanılan, Söykenilen müstenkif [Köken: Arapça] Kalıs, Davış vermeden kalıcı müstensih [Köken: Arapça] Göçürücü müsterih [Köken: Arapça] Dinç, Baysallı müstesna [Köken: Arapça] Ayrım, Özgece, Tankalırlık müsteşar [Köken: Arapça] Orunbasar müsteşrik [Köken: Arapça] Gündoğar bilimci müstevli [Köken: Arapça] Basıp alıcı müsvedde [Köken: Arapça] Karalama müşahede [Köken: Arapça] Baykayış, Karayış, Gözetiş müşahhas [Köken: Arapça] Anık, Belgili müşahit [Köken: Arapça] Baykayıcı, Karayıcı, Gözetici müşavere [Köken: Arapça] Geneş müşavir [Köken: Arapça] Geneşçi müşfik [Köken: Arapça] Kayırımlı, Bağırmal, Ayayıcan müşkül [Köken: Arapça] Kın, Ağır müşkülat [Köken: Arapça] Kınlık, Ağırlık müşkülpesent [Köken: Arapça+Farsça] Saylancık, Dallagıç, İncik müşterek [Köken: Arapça] Ortak müşteri [Köken: Arapça] Satın alıcı, Alıcı mütalaa [Köken: Arapça] Oy, Karayış, Göz karayış, Düşünük mütareke [Köken: Arapça] Yaraşı müteaddid [Köken: Arapça] Köpsanlı, Köptürlü, Birnice, Birkaç müteahhit [Köken: Arapça] Düzücü, Yallanıcı mütebessim [Köken: Arapça] Güleç mütecanis [Köken: Arapça] Birtekli, Birtürlü mütecaviz [Köken: Arapça] Çapulcu, Basıp alıcı mütecessis [Köken: Arapça] Kızıksınıcı, Bilmeğe kızıkıcı müteessir [Köken: Arapça] Kaygılı, Bunlu mütefekkir [Köken: Arapça] Oycul mütehassıs [Köken: Arapça] Bilgiç mütekabiliyet [Köken: Arapça] İki yanlılık, Özara mütekait [Köken: Arapça] Yumuştan boşanık mütemadiyen [Köken: Arapça] Uzayı, Üzlüksüz, Toktamazdan mütemayil [Köken: Arapça] Gönlü yatan, Gönlü akan, Yaktırıcı mütercim [Köken: Arapça] Dilmaç, Evirici mütereddit [Köken: Arapça] İkirciklenici, İkilenici, İkioylu, Seçimsiz müteşebbis [Köken: Arapça] Tapkır müteşekkil [Köken: Arapça] Kurulan, Düzülen mütevazı [Köken: Arapça] Esli-başlı, Ağırbaşlı, Karapayım, Yönekey müteveccih [Köken: Arapça] Bağıtlanan, Bağıt alan, Beti burulan, Yönelici, Dikelen müthiş [Köken: Arapça ] Korkunçlu müttefik [Köken: Arapça] Birleşen müvekkil [Köken: Arapça] Yaklanıcı, Korunucu müzakere [Köken: Arapça] Geneşme müzayede [Köken: Arapça] Kimaştı müzevir [Köken: Arapça] Çakımcı, Öşekçi, Söz taşıyıcı, Yalacı naaş [Köken: Arapça] Söyek, Ölü nabız [Köken: Arapça] Damar vuruşu, Damar vurgusu nabız almak/saymak/tutmak [Köken: Arapça+Türkçe] Damarı uşlap baykamak \nDamarı vuruşunu tekşirmek nadide [Köken: Farsça] Seyrek, Görülmeyen, Görülüp işitilmedik nadir [Köken: Arapça] Seyrek, Seyrek uğraşılan nafile [Köken: Arapça] Boş, Boşa, Artıkça nağme [Köken: Arapça] Küy nahiye [Köken: Arapça] Büyük ağıl, Ulu kışlak, Ulu oba nahoş [Köken: Farsça] Yakımsız, Sevimsiz, Gönüle yakmayan, Yaramaz nail [Köken: Arapça] Yeten, Yetişen, Erişen nail olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yetmek, Yetişmek nakarat [Köken: Arapça] Kaytalama nakavt [Köken: İngilizce] Yıkma, Sulatma nakavt etmek [Köken: İngilizce+Türkçe] Yıkmak, Sulatmak nakdi [Köken: Arapça] Akçayla nakış [Köken: Arapça] Oyu, Örnek nakil [Köken: Arapça] Göçürme nakit [Köken: Arapça] Eldeki akçe, Eldeki akça naklen [Köken: Arapça] Göçüre, Göçürüp, Göçürerek nakletmek [Köken: Arapça+Türkçe] Göçürmek, Taşımak nakliyat [Köken: Arapça] Göçürme, Yük taşıma nakliye [Köken: Arapça] Göçürme, Yük taşıma nal [Köken: Arapça] Taka nalbant [Köken: Arapça+Farsça] Takacı, Demirci nalet [Köken: Arapça] (lanet olası) Onmaz, Yaman, İğrençli, Kargışlı\n\n[Köken: Arapça] (lanet) Kargış, Kargışlılık nalet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kargımak, Kargışlamak nalın [Köken: Arapça] Ağaç ayakkabı nam [Köken: Farsça] Atak, Dank namert [Köken: Farsça] Yüzü kara, Yavuz, Aşağı, Tuban namlu [Köken: Yunanca] Mıltık ağzı, Top ağzı nane [Köken: Arapça] Yarpız nankör [Köken: Farsça] Karabet, Yakşılıkbilmez nara [Köken: Arapça] Kışkırık, Bağırık nara atmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kışkırmak, Bağırmak nara basmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kışkırmak, Bağırmak nargile [Köken: Farsça] Suçilimi narin [Köken: Moğolca] İnce narkotik [Köken: Fransızca] Esritki nasıl [Köken: Türkçe+Arapça] Nite, Nicek, Handay nasılsa [Köken: Türkçe+Arapça+Türkçe] (her nasılsa) Nitektir, Ne edip, \n\n[Köken: Türkçe+Arapça+Türkçe] (elbette) Sözsüz, Nitek olsa da, Ne olsa da, Ne edip olsa da nasır [Köken: Arapça] Kabar, Kabarık, Kabarcık nasır tutmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kabarmak nasihat [Köken: Arapça] Geneş, Öğüt nasihat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Geneş vermek, Öğüt vermek nasip [Köken: Arapça] Ülüş, Kesek, Yazmış nasir [Köken: Arapça] Yazıcı, Kara sözcü naşir [Köken: Arapça] Bastırıcı, Kitap çıkarıcı naz [Köken: Farsça] Erseklik, Erkelik, Kılık, Güvez nazar [Köken: Arapça] Göz nazaran [Köken: Arapça+Farsça] Karayanda, Göre nazar boncuğu [Köken: Arapça+Türkçe] Göz boncuğu nazar değmek [Köken: Arapça+Türkçe] Göze gelmek, Göz değmek nazar etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Göz değdirmek nazarlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Göz değdirmek nazarlanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Göz değmek nazarlık [Köken: Arapça+Türkçe] Göz boncuğu nazım [Köken: Arapça] Koşuk nazır [Köken: Arapça] (gören, manzaralı) Karayan, Karşı nazire [Köken: Arapça] Okşatma koşuğu, Öykünme koşuğu nazlanmak [Köken: Farsça+Türkçe] Ersekliklenmek, Kılıklanmak, Güvezlenmek, Erkelemek nazlı [Köken: Farsça+Türkçe] Erke ne… ne… [Köken: Farsça] …Da/de… da/de (olumsuz fiil) nebati [Köken: Arapça] Ösümlük, Ösümlük… nebze [Köken: Arapça] Azıcık, Azına, Az maz necip [Köken: Arapça] Aksüyek, Tekli nedamet [Köken: Arapça] Ökünç nedamet duymak [Köken: Arapça+Türkçe] Ökünmek nece [Köken: Yerel] (Hangi dilde) Hangi dilde neden [Köken: Anlam genişlemesi] Niçin, Niye, Neden\n\n[Köken: Uydurukça] (sebep) Sıltak nedense [Köken: Yerel] Niyedir bilinmez, Niçindir bilinmez nefaset [Köken: Arapça] Görkemlik, İncelik, Güzellik nefes [Köken: Arapça] Soluk, Dinim nefes aldırmamak [Köken: Arapça+Türkçe] Dinim vermemek nefes almak [Köken: Arapça+Türkçe] Solumak nefes darlığı [Köken: Arapça+Türkçe] Duncukma nefes darlığı çekmek [Köken: Arapça+Türkçe] Duncukmak nefesi daralmak [Köken: Arapça+Türkçe] Duncukmak nefes vermek [Köken: Arapça+Türkçe] Soluk salmak nefis [Köken: Arapça] (Nefs) Öz, Özlük\n\n[Köken: Arapça] (çok güzel) Görkem, Öte yakşı nefsine hâkim olmak [Köken: Arapça+Arapça+Türkçe] Özünü tuta bilmek, Özünü uşlaya bilmek nefret [Köken: Arapça] İğrenme, İğrenç, Yek görme, Yek görücülük nefret etmek [Köken: Arapça+Türkçe] İğrenmek, Yek görmek negatif [Köken: Fransızca] Olumsuz, Ters nehir [Köken: Farsça] Özen, Ulu yılga nekahet [Köken: Arapça] Ağrıdan Geyinki güçsüzlük, Ağrı sonrası nem [Köken: Arapça] Öllük, Dımlık neredeyse [Köken: Uydurukça] Az kaldı nesep [Köken: Arapça] Gelip çıkış, Ata teği nesil [Köken: Arapça] Boğun nesir [Köken: Arapça] Kara söz nesne [Köken: Yerel] Buyum, Nerse neşe [Köken: Arapça] Götürenki gönüllük neşir [Köken: Arapça] Basma, Çıkarma neşretmek [Köken: Arapça+Türkçe] Basmak, Basıp çıkarmak netameli [Köken: Arapça+Türkçe] Korkulu, İşançsız netice [Köken: Arapça] Son uç, Yığındık netice almak [Köken: Arapça+Türkçe] Son uca yetmek, Yığındık dermek neticelendirmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ayaklayıp çıkmak, Ayaklamak, Bütürmek neticelenmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ayaklanmak nevi [Köken: Arapça] Tür, Türlü ne zaman [Köken: Türkçe+Arapça] Haçan nezaret [Köken: Arapça] Gözetçilik, Gözetilmeye alma, Tekşirme nezdinde [Köken: Farsça+Türkçe] Katında, Aldında nezle [Köken: Arapça] Dumağı nezle olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Dumağılanmak nicelik [Köken: Uydurukça] San, Kölem nida [Köken: Arapça] (dilbilgisi) İmlik nifak [Köken: Arapça] Dalaş, Tartış, Vuruş geriş nifak sokmak [Köken: Arapça+Türkçe] Dalaş başlatmak, Tartış başlatmak, Vuruş geriş çıkarmak, Aralarına od düşürmek nihai [Köken: Arapça] En sonki, Ayağı nihayet [Köken: Arapça] Sonunda, Ayağında nikâh [Köken: Arapça] Evlenme nimbus [Köken: Latince] Kara bulut ninni [Köken: Kökeni belirsiz] Beşik yırı nisan [Köken: Arapça] Dördüncü ay nisap [Köken: Arapça] Yeterlikli sayı nispet [Köken: Arapça] Denklik nispeten [Köken: Arapça] Salıştıranda, Salıştırmalı nispet yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Atayı etmek nispi [Köken: Arapça] Salıştırmalı nişan [Köken: Farsça] (İşaret, İz) Belgi, Damga\n\n[Köken: Farsça] (Evlenme) Adaklanma, Gudalanma, Yaraşma nişan almak [Köken: Farsça+Türkçe] (Hedefi ayarlamak) Gözlemek nişancı [Köken: Farsça+Türkçe] Düz atıcı, Atgır, Mergen nişanlanmak [Köken: Farsça+Türkçe] Adaklanmak, Gudalanmak, Yaraşmak nişanlı [Köken: Farsça+Türkçe] Adaklı, Gudalı, Yaraşkan nitekim [Köken: Uydurukça] Çınında, Eydendek nitelemek [Köken: Uydurukça] Benizlemek nitelik [Köken: Uydurukça] Benizleme niyaz [Köken: Farsça] Tanrıya yalvarma niyaz etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Yalvarmak nizam [Köken: Arapça] Düzüm, Düzülüş noel Baba [Köken: Fransızca+Türkçe] Ayaz Baba, Kış Baba nohut [Köken: Farsça] Burçak noksan [Köken: Arapça] Eksik, Kemlik, Yetersizlik nokta [Köken: Arapça] Çekit noktalama [Köken: Arapça+Türkçe] Diniş belgileri (koyuluşu) noktalı virgül [Köken: Arapça+Türkçe+Fransızca] Ötreli çekit not [Köken: Fransızca] (hatırlatma) Esletme\n\n[Köken: Fransızca] (karne) Belgi, Damga\n\n[Köken: Fransızca] (kayıt) Yazı nöbet [Köken: Arapça] Sakçılık, Karavıl, (Vardiya): Kezek, Kezekçilik nöbetçi [Köken: Arapça+Türkçe] Sakçı, Karavılcı, (Vardiyaya kalan): Kezekçi nöbet tutmak [Köken: Arapça+Türkçe] (Bekçilik etmek): Saklamak, Karavıllamak, Gözetmek (Vardiyaya kalmak): Kezeklemek (Hastalığı tutma): Uşlamak nur [Köken: Arapça] Işık, Yarık nutku tutulmak [Köken: Arapça+Türkçe] Dili bağlanıp kalmak nutuk [Köken: Arapça] Söylev, Söz söyleme nutuk çekmek [Köken: Arapça+Türkçe] Söz söylemek nüfus [Köken: Arapça] Elin sayısı nükte [Köken: Arapça] Ötkün söz nüktedan [Köken: Arapça+Farsça] Ötkün dilli, Söze ötkün nümayiş [Köken: Farsça] Çıkı nümerik [Köken: Fransızca] Sayılık nüsha [Köken: Arapça] Göçürme nüve [Köken: Arapça] Özek, Neğiz obur [Köken: Yerel] Oburu açık, Yiyecen, Yerdoymaz ocak [Köken: Uydurukça] (ay) Birinci ay oda [Köken: Yerel] Bölme, Oda odak [Köken: Uydurukça] Özek, Ocak odaklanmak [Köken: Uydurukça] Özünü işe vermek, Verilmek, Yığnalmak ofis [Köken: Fransızca] Yazıhane oje [Köken: Fransızca] Tırnak boyası oksidant [Köken: Fransızca] Totlandırgıç, Totuklandırgıç oksidasyon [Köken: Fransızca] Totlanma, Totuklanma oksijen [Köken: Fransızca] Odteği oksit [Köken: Fransızca] Tot, Totuk oksitlenme [Köken: Fransızca+Türkçe] Totlanma, Totuklanma oksitlenmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Totlanmak, Totuklanmak okşamak [Köken: Anlam kayması] Sılamak, Sıypamak okumuş [Köken: Yerel] Okumuşlu okunaklı [Köken: Uydurukça] Anık okutman [Köken: Uydurukça] Okutucu olağan [Köken: Uydurukça] Öğrecikli, Könükülen olağanüstü [Köken: Uydurukça] Görülmedik, Adetten dış, Dankalırlık, Özgece oldubitti [Köken: Yerel] Oluru oldu, Olacağı oldu, Aldan ala iş bitirme oldukça [Köken: Yerel] Olanca, Yeterlice, Yeterince olgun [Köken: Anlam genişlemesi] (sebze, meyve) Pişkin\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (insan) Yetik, Yetişkin olmamış [Köken: Anlam genişlemesi] (sebze, meyve) Çiğ, Gök, Pişmemiş olta [Köken: İtalyanca] Karmak olumlu [Köken: Yerel] On, Onaylı, Yakımlı, Olumlu\n\n[Köken: Yerel] (dilbilgisi) Olumlu olumsuz [Köken: Yerel] Ters, Karşı, Yakımsız, Olumsuz\n\n[Köken: Yerel] (dilbilgisi) Olumsuz oluşmak [Köken: Uydurukça] Ortaya çıkmak, Yüze çıkmak, Doğmak, Türemek, Kurulmak, Çıkmak oluşum [Köken: Uydurukça] (Ortaya çıkma) Ortaya çıkma, Yüze çıkma, Doğu, Türeme, Kurulma, Çıkma\n\n[Köken: Uydurukça] (Teşekkül, Cemiyet) Uyuşma omur [Köken: Uydurukça] Omurga omurilik [Köken: Uydurukça] Yulun omuz [Köken: Yerel] Çiğin, Eğin, Yelke, Omuz onay [Köken: Uydurukça] Bekitme onaylamak [Köken: Uydurukça] Bekitmek onlayn [Köken: İngilizce] Torda, Tor arkalı online [Köken: İngilizce] Torda, Tor arkalı oparlör [Köken: Fransızca] Gücetkiç, Ün gücetkiç ora [Köken: Yerel] O yer orada [Köken: Yerel] O yerde oradan [Köken: Yerel] O yerden oral [Köken: Fransızca] Dilden, Ağızdan, Ağızca, Ağzeki oran [Köken: Uydurukça] Denklik, Ara katış orantı [Köken: Uydurukça] Denklik, Ara katış oraya [Köken: Yerel] O yere ordu [Köken: Anlam kayması] Koşun ordugâh [Köken: Anlam kayması+Farsça] Ordu organ [Köken: Fransızca] Müce organizasyon [Köken: Fransızca] (Teşkilat): Uyuşma, (Düzenleme, Tertip): Düzülüş organizatör [Köken: Fransızca] (Teşkilatlandırıcı): Uyuşturucu, (Düzenleyici, Tertipçi): Düzücü organize etmek [Köken: Fransızca+Türkçe] (Teşkilatlandırmak, Örgütlemek): Uyuşturmak, (Düzenlemek, Tertiplemek): Düzmek orijin [Köken: Fransızca] Gelip çıkış orijinal [Köken: Fransızca] Özünlük, Özoluşlu, Dip göçürme orospu [Köken: Farsça] Yezökçe ortaklaşa [Köken: Yerel] Birge, Birleşip, Ortaklaşa ortalama [Köken: Yerel] Ortaca ortam [Köken: Uydurukça] Çevre, Orta, OrtalıkAylana, Aylana-çevre, Aylana-tire, Tire-yak, Tirelik orta okul [Köken: Türkçe+Uydurukça] Orta mektep otel [Köken: Fransızca] Konakevi otlak [Köken: Yerel] Otlak, Örü, Örüş otokrasi [Köken: Fransızca] Çeksiz beyleyicilik otokrat [Köken: Fransızca] Çeksiz beyleyici otonom [Köken: Fransızca] Özbaştak, Beysiz, Erkli otonomi [Köken: Fransızca] Özbaştaklık, Beysizlik, Erklilik otopsi [Köken: Fransızca] Ölüyü soyma, Soyup görme otorite [Köken: Fransızca] Öktemlik oturaklı [Köken: Yerel] Duraklı, Salmaklı, Ağır oturmak [Köken: Anlam genişlemesi] (Vücudunu yerleştirmek): Oturmak, (İkamet etmek): Durmak, Yaşamak oturmuş [Köken: Anlam kayması] Berk ornalan, Damar salan, Duraklı oturum [Köken: Uydurukça] Oturuş, Yığılış ova [Köken: Anlam kayması] Yazı, Düzlük oy [Köken: Uydurukça] Davış, Ses oya [Köken: Yunanca] Tor, Çilter, Keşte oyalamak [Köken: Yerel] Aldandırmak, Yuvatmak, Gönül avutmak oybirliği [Köken: Uydurukça] Birağızlılık oybirliği ile [Köken: Uydurukça] Bir ağızdan oylama [Köken: Uydurukça] Davışa koyma, Davışa salma oylamak [Köken: Uydurukça] Davışa koymak, Davışa salmak oylum [Köken: Uydurukça] Kölem, Sığım, Sığımlılık oy vermek [Köken: Uydurukça+Türkçe] Davış vermek, Ses vermek oymak [Köken: Yerel] (aşiret) Uruk, Tire oynamak [Köken: Anlam kayması] (kımıldamak) Kımıldamak oyun [Köken: Anlam kayması] (dolan, hile) Aldama, Kuvluk ozan [Köken: Farsça] Çeçen öbek [Köken: Yerel] Top, Topar, Üyme, Türküm öbür [Köken: Yerel] Özge, Başka öbürü [Köken: Yerel] Özgesi, O biri, Başkası öcü [Köken: Yerel] Böcü ödem [Köken: Fransızca] Gerik ödemek [Köken: Anlam kayması] (Maddi karşılığını vermek): Tölemek, (ifa etmek): Ödemek ödem oluşmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Gerikmek ödenek [Köken: Uydurukça] Bölünen akça, Ayırma akça ödev [Köken: Uydurukça] Tapşırma, Tapşırık, Borç, Eve iş ödlek [Köken: Kökeni belirsiz] Korkak, Yüreksiz ödül [Köken: Uydurukça] Sıylık, Tartık ödün [Köken: Uydurukça] Ornunu doldurma, Könüme, Yol verme, Orun verme ödün vermek [Köken: Uydurukça] Ornunu doldurmak, Könümek, Yol vermek, Orun vermek ödünç [Köken: Uydurukça] Ötnü, Borç ödünç vermek [Köken: Uydurukça] Ötnü vermek, Borç vermek öfke [Köken: Anlam genişlemesi] Acı, Acılanma, Acısı tutma, Öfke öfkelenmek [Köken: Anlam genişlemesi] Acılanmak, Acısı tutmak, Öfkelenmek öğe [Köken: Uydurukça] Bölek, Kesek, Sınar öğle [Köken: Yerel] Düş öğlen [Köken: Yerel] Düşte öğleyin [Köken: Yerel] Düşte öğrenci [Köken: Uydurukça] Okuyucu öğrenim [Köken: Uydurukça] Okuma, Bilim alma öğrenmek [Köken: Anlam kayması] (Alışma): Öğrenmek, (Tahsil): Okumak öğretim [Köken: Uydurukça] Okutma, Bilim verme, Öğretme öğretmen [Köken: Uydurukça] Okutucu öğün [Köken: Uydurukça] Öyün öğütmek [Köken: Anlam genişlemesi] (Un): Tartmak, (Genel): Öğütmek öksürmek [Köken: Yerel] Yötelmek öksürük [Köken: Yerel] Yötel ölçüt [Köken: Uydurukça] Ölçem öldüresiye [Köken: Yerel] Öldürünce ölesiye [Köken: Yerel] Ölünce ölümcül [Köken: Yerel] Öldürücü, Ölüm saçan, Kırgına uğratıcı ölümsüz [Köken: Yerel] Bengi, Ölmez, Ölümsüz ön [Köken: Yerel] Alt, Ön önce [Köken: Yerel] Burun, Aldın öncü [Köken: Uydurukça] Başlayıcı, Aldın varıcı önder [Köken: Uydurukça] Yolbaşçı, Başçı önek [Köken: Uydurukça] Söz aldı koşumcası önem [Köken: Uydurukça] Mühimlik önemsemek [Köken: Uydurukça] Mühim görmek önerge [Köken: Uydurukça] Sunuş öneri [Köken: Uydurukça] Sunuş, Ötünç önermek [Köken: Uydurukça] Ötünç söylemek, Sunuş girdirmek öngörmek [Köken: Uydurukça] Gözde tutmak, Göz önünde tutmak, Göz önüne almak, Aldın almak önlem [Köken: Uydurukça] Önünü alma, Saklanma önlemek [Köken: Uydurukça] Önünü almak, Saklaya kalmak, Toskunluk etmek, Yol vermemek önlük [Köken: Yerel] Alyapkıç önsezi [Köken: Uydurukça] Aldan seziş önsöz [Köken: Uydurukça] Söz başı önyargı [Köken: Uydurukça] Ters ukunuş, Aldan yaman oyda olma örf [Köken: Arapça] Yola örgen [Köken: Uydurukça] Müce örgüt [Köken: Uydurukça] Uyuşma örgütlemek [Köken: Uydurukça] Uyuşturmak örgütlenmek [Köken: Uydurukça] Uyuşmak örneğin [Köken: Uydurukça] Ülgü olarak, Ülgü gibi, Ülgü diye örnek [Köken: Türkçe] (örgü) Örnek\n\n[Köken: Ermenice] (model, numune) Ülgü ört bas etmek [Köken: Yerel] Yaşırmak örtmek [Köken: Yerel] Yapmak, Bürümek, Örtmek örtü [Köken: Yerel] Yapkıç, Örtü öte [Köken: Anlam kayması] Karşı yak, O yan öteberi [Köken: Yerel] Ufak tefek, Şu bu öteki [Köken: Yerel] Başkası, O biri ötmek [Köken: Anlam kayması] Sayramak, Cıvıldamak ötümlü [Köken: Arapça+Türkçe] (dilbilgisi) Yumuşak ötümsüz [Köken: Arapça+Türkçe] (dilbilgisi) Katan ötürü [Köken: Yerel] İçin övgü [Köken: Yerel] Maktav, Övgü övmek [Köken: Yerel] Maktamak, Övmek övünç [Köken: Yerel] Maktanç, Övünç övünmek [Köken: Yerel] Maktanmak, Övünmek öz [Köken: Yerel] (hakiki) Neğiz, Dip, Çın\n\n[Köken: Yerel] (üvey olmayan) Öz, Doğma, Doğan öz be öz [Köken: Yerel] Çın özdeş [Köken: Uydurukça] Okşaş özel [Köken: Uydurukça] Ayrım, Özlük, Özünce özellik [Köken: Uydurukça] Ayrımlık, Özüncelik özellikle [Köken: Uydurukça] Ayrıca, Özgece özen [Köken: Uydurukça] Dırışma özenmek [Köken: Yerel] Dırışmak özenti [Köken: Yerel] Okşamağa dırışma özerk [Köken: Uydurukça] Erkli, Özbaştak özet [Köken: Uydurukça] Korutundu, Kısaca içtelik özetlemek [Köken: Uydurukça] Korutmak, İçteliğini kısaca eytmek özgeçmiş [Köken: Uydurukça] Durmuş yolu özgü [Köken: Uydurukça] Değişli, Arnalma özgün [Köken: Uydurukça] Özünlük, Özoluşlu özgür [Köken: Uydurukça] Erkin, Erkli özlem [Köken: Uydurukça] Sağınç özlemek [Köken: Uydurukça] Sağınmak özlü [Köken: Uydurukça] Kısa yine anık, Yığnak, Yığcam özne [Köken: Uydurukça] İye özür [Köken: Arapça] Geçirimli sebep, Sıltak özveri [Köken: Uydurukça] Candangeçtilik, Can ayamazlık, Verilenlik, Yol (-un-)a baş koyma pabuç [Köken: Farsça] Ayakkabı, Ayakgiyimi paça [Köken: Farsça] Balak paçavra [Köken: Farsça] Eski, Eski püskü, Tozan paha [Köken: Farsça] Değer pahalanmak [Köken: Farsça+Türkçe] Değerlenmek, Değeri ösmek, Değeri götürülmek, Değeri aşmak, Değeri artmak pahalılaşmak [Köken: Farsça+Türkçe] Değerlenmek, Değeri ösmek, Değeri götürülmek, Değeri aşmak, Değeri artmak pahalı [Köken: Farsça+Türkçe] Değerli paket [Köken: Fransızca] Bağca, Bağlama, Boğu, Düğüncek, Dürü, Orama paketlemek [Köken: Fransızca+Türkçe] Dürmek, Düğünceklemek, Oramak, Kaplamak pakt [Köken: Fransızca] Gelişim pala [Köken: İtalyanca] Ağır kılıç palamut [Köken: Yunanca] (meşe) Emen çitleği, Emen yanağı, Emen uruğu palas pandıras [Köken: İspanyolca] Abaysızca, Güdülmezden, Şaşa pişe, Duyusuz palavra [Köken: İspanyolca] Yalan söz, Yalan yaşık, Uydurma, Aldak, Boş söz palazlanmak [Köken: Yerel] Bayımak, Ayağa basmak palyaço [Köken: İtalyanca] Kızıkçı panorama [Köken: İngilizce] Görünüş pancar [Köken: Ermenice] Kızılca panda [Köken: Fransızca] Pisi ayı paniğe kapılmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Üreylemek panik [Köken: Fransızca] Ürey paniklemek [Köken: Fransızca+Türkçe] Üreylemek panik yapmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Üreylemek panjur [Köken: Fransızca] Gözenek kapağı, Gözenek yapkıcı pankart [Köken: Fransızca] Uran, Uranlık pankreas [Köken: Fransızca] Uyku bezi, Aşkazan altı bezi pansuman [Köken: Fransızca] Danma, Bağlama, Sarma pansuman yapmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Yarayı danmak, Yarayı bağlamak panter [Köken: Fransızca] Pars panzehir [Köken: Farsça] Ağı kaytargıç papağan [Köken: Arapça] Dudu, Dudukuşu papatya [Köken: Yunanca] Mayçiçek, Akbaş para [Köken: Farsça] Akça, Akçe paralamak [Köken: Farsça+Türkçe] Dilkelemek, Yırtıklamak, Yırtım yırtım etmek paralel [Köken: Fransızca] (coğrafya) Genlik param parça [Köken: Farsça] Dilke dilke, Bölek bölek, Ülüş ülüş, Dilim dilim parantez [Köken: Fransızca] Yay paravan [Köken: Fransızca] Kalka, Germe parça [Köken: Farsça] Bölek, Bölük, Ülüş, Dilim, Dilke, Kesik, Kesek, Sınık, Yırtık parça parça [Köken: Farsça] Dilke dilke, Bölek bölek, Dilim dilim parçalamak [Köken: Farsça+Türkçe] Bölmek, Kesmek, Keseklemek, Dilmek, Dilkelemek, Böleklere ayırmak pardon [Köken: Fransızca] Geçiriniz pardösü [Köken: Fransızca] Yenil palto parıldamak [Köken: Yerel] Yaldıramak, Balkımak parıltı [Köken: Yerel] Yaldırak, Balkı parke taşı [Köken: Fransızca] Seki taşı, Yol taşı parlak [Köken: Yerel] Yaldırak, Balkıyıcı parlamak [Köken: Yerel] Yaldıramak, Balkımak parlamento [Köken: İtalyanca] Yukarı geneş parola [Köken: İtalyanca] Açar söz parsel [Köken: Fransızca] Ev yeri, Kuruluş yeri parti [Köken: Fransızca] (eğlence) Oturma, Oturuş pas [Köken: Yerel] Tot, Totuk paslanmak [Köken: Yerel] Tot basmak, Totukmak, Totuklanmak paspas [Köken: Kökeni belirsiz] Ayaksilen pataklamak [Köken: Yerel] Sokalamak, Tokmaklamak, Yençmek patates [Köken: Yunanca] Yerelması patavatsız [Köken: Kökeni belirsiz] Gelişsiz, Yönsüz, Orunsuz paten [Köken: Fransızca] Demir ayak patik [Köken: Yunanca] Yün uyuk, Yün edik patika [Köken: Yunanca] Çığır, Sokmak, Yalnız ayak yol, Dar yol patlak [Köken: Yerel] Yarılan, Çatnak, Patlak patlamak [Köken: Yerel] Yarılmak, Çatnamak, Patlamak patron [Köken: Fransızca] (İşveren): Başlık, İş iyesi, İş verici, (Elbise): Giyim Ülgüsü pay [Köken: Yerel] Ülüş, Üleş pay etmek [Köken: Yerel] Üleşmek, Öz ara bölüşmek payına düşmek [Köken: Yerel] Ülüşüne düşmek paydos [Köken: Farsça] Dinç, Üzülüş, Toktama paydos etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Dinç almak, Üzülüşe girmek, Toktamak, İşi toktatmak paye [Köken: Farsça] Kur\n\n[Köken: Farsça] Kölem, Atak, Çin paye vermek [Köken: Farsça+Türkçe] Çin vermek, Sıylamak payitaht [Köken: Farsça] Başşehir paylamak [Köken: Yerel] Dillemek, Arlamak, Kagumak, Sövmek paylaşmak [Köken: Yerel] Bölüşmek, Üleşmek paytak [Köken: Arapça] Maymak, Kekri ayak pazarlık [Köken: Farsça+Türkçe] Satılaşma pazarlık etmek [Köken: Farsça+Türkçe+Türkçe] Satılaşmak peçe [Köken: Farsça] Betlik, Bürüncek, Yapıncak peçete [Köken: İtalyanca] Yağlık, Aşyağlığı peder [Köken: Farsça] Ata pegasus [Köken: Yunanca] Tulpar pehlivan [Köken: Farsça] Güreşçi, Güreşici pejmürde [Köken: Farsça] Didilen, Buruşuk, Ezik pek [Köken: Anlam kayması] (sert) Katı, Berk\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (epey, çok) Öte pek âlâ [Köken: Türkçe+Arapça] Öte yakşı peki [Köken: Anlam daralması] Yakşı, Yarar, Olur pekiştirme [Köken: Uydurukça] (dilbilgisi) Güceltme, Güçlendirme pekiyi [Köken: Yerel] Öte yakşı peksimet [Köken: Yunanca] Kurutulmuş ekmek pelerin [Köken: Fransızca] Yapınca pelikan [Köken: Fransızca] Birkazan peltek [Köken: Yerel] Sakav, Dişarası pembe [Köken: Farsça] Al, Açık kızıl pembeleşmek [Köken: Farsça+Türkçe] Alarmak penaltı [Köken: İngilizce] Onbir metre pencere [Köken: Farsça] Gözenek pençe [Köken: Farsça] Taban penis [Köken: Latince] Kotak, Sik pense [Köken: Fransızca] Kıskıç pepe [Köken: Yerel] Kekeç, Tutuk, Sakav perakende [Köken: Farsça] Bölekleme satış, Ufaklama satış perçem [Köken: Farsça] Kâkül, Manlay saçı perçinlemek [Köken: Farsça+Türkçe] Berkitmek, Biriktirmek perde [Köken: Farsça] Yorga perende [Köken: Farsça] Çark aylanıp sekirme perişan [Köken: Farsça] Acıngın, Gönülsüz permi [Köken: Fransızca] Salıksız girdirme hakkı peruk [Köken: Fransızca] Yasama saç peruka [Köken: İtalyanca] Yasama saç pervasız [Köken: Farsça+Türkçe] Korkusuz, Batır pervin [Köken: Farsça] Ülker pes [Köken: Farsça] Yenildim, Ütüldüm, Verildim\n\n[Köken: Farsça] (ses) Tuban pes etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Yenilmek, Ütülmek, Verilmek, Boysunmak pespaye [Köken: Farsça] Alçak, Yaramaz, Yaman pestil [Köken: İtalyanca] Kak pestilini çıkarmak [Köken: İtalyanca+Türkçe] Çarçatmak, Daldırmak, Arıtmak pestili çıkmak [Köken: İtalyanca+Türkçe] Çarçamak, Dalmak, Armak peş [Köken: Farsça] Art, Arka peşinden gitmek [Köken: Farsça+Türkçe] İzlemek, Ardına düşmek, İzine düşmek peşinden koşmak [Köken: Farsça+Türkçe] Ardından yüğürmek peşini bırakmamak [Köken: Farsça+Türkçe] Ardından kalmamak, İzine düşmek peşin [Köken: Farsça] Başta, Burda, Aldın peşinen [Köken: Farsça+Arapça] Baştan, Burdan, Aldından peşkeş çekmek [Köken: Farsça+Türkçe] Belek etmek, Sıylık vermek, Sıya tartmak peşkir [Köken: Farsça] Silgi peştamal [Köken: Farsça] Alyapkıç petek [Köken: Ermenice] Arı ini, Arı yuvası, Arı çeleği petrol [Köken: Fransızca] Yeryağı peyderpey [Köken: Farsça] Azar azar, az az, yavaş yavaş peyk [Köken: Farsça] Yoldaş peynir [Köken: Farsça] İrimcik, Bışlak pezevenk [Köken: Ermenice] Aracı, Koşmacı, Oynaştapıcı pıhtı [Köken: Farsça] Uyuş, Uyuk, Uyuma pıhtılaşmak [Köken: Farsça] Uyumak, Uyuşmak pılı pırtı [Köken: Kökeni belirsiz] Eski püskü pınar [Köken: Yerel] Bulak, Kaynar pırıl pırıl [Köken: Yerel] Yaldır yıldır, Yalt yult, Yaldırak pırıltı [Köken: Yerel] Yaldırak pırlanta [Köken: İtalyanca] İşlenmiş elmas pısırık [Köken: Yerel] Epsiz, Utancak, Ötümsüz piç [Köken: Farsça] Haram sidik, Oynaştan doğma\n\n[Köken: Argo] (fırlama) Azgın pide [Köken: Yunanca] Yağlı etmek, Yufka etmek, Katlama etmek pijama [Köken: Fransızca] Uyku giyimi pikap [Köken: İngilizce] Küytabak oynatkıç pike [Köken: Fransızca] Dik aşaklığına uçma, Tubana doğru dik uçma, Dik uçma piliç [Köken: Yunanca] Yaştavuk, Cücetavuk pilot [Köken: Fransızca] Uçucu pineklemek [Köken: Farsça+Türkçe] Tüneklemek, Uykusuramak, Boş oturmak pingpong [Köken: İngilizce] Masa tenisi pinti [Köken: Kökeni belirsiz] Saran, Sıkmır, Sıkna, Eli sıkı pir [Köken: Farsça] Aksakal, Abuşka, Çal piramit [Köken: Fransızca] Köpyak pirelenmek [Köken: Yerel] (şüphelenmek) Küdüklenmek pirinç [Köken: Farsça] (tahıl) Düğü\n\n[Köken: Farsça] (maden) Yez pirzola [Köken: İtalyanca] Kaburga kebabı pis [Köken: Farsça] Kirli pisboğaz [Köken: Farsça+Türkçe] Karınkulu, Yiyecen, Yerdoymaz pislik [Köken: Farsça+Türkçe] Kir pis su [Köken: Farsça+Türkçe] Yundu pist [Köken: Fransızca] Alan pişi [Köken: Yerel] Bağırsak pişkin [Köken: Yerel] (iyi pişmiş) Yakşı pişmiş\n\n[Köken: Yerel] (arsız) Arsız, Tartınmaz, Utanmaz pişman [Köken: Farsça] Ökünen, Ökünücü pişmanlık [Köken: Farsça+Türkçe] Ökünç pişman olmak [Köken: Farsça+Türkçe] Ökünmek piyade [Köken: Farsça] Yaya, Yaya asker piyaz [Köken: Farsça] Burçak salatası plaj [Köken: Fransızca] Kumluk, Kumlak plak [Köken: Fransızca] Küytabağı plaket [Köken: Fransızca] Estelik belgisi platin [Köken: Fransızca] Ak altın pleyades [Köken: İngilizce] Ülker plombajin [Köken: Fransızca] Yaskak pnömoni [Köken: Fransızca] Öfke yalımlanması, Öfke kapınması pohpohlamak [Köken: Kökeni belirsiz] Yaltanmak, Yalakalanmak, Çekten aşa maktamak polemiğe girmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Söz yarıştırmak, Oy dalaştırmak polemik [Köken: Fransızca] Söz yarıştırma, Oy dalaştırma polen [Köken: Fransızca] Tozak poligon [Köken: Fransızca] Köpbucak pompa [Köken: İtalyanca] Soğurguç porselen [Köken: Fransızca] Çınayak portakal rengi [Köken: İtalyanca+Farsça+Türkçe] Kızıl sarı, Tok sarı portatif [Köken: Fransızca] Taşımal posa [Köken: İtalyanca] Çöküntü, Oturma, Dunma post [Köken: Farsça] Deri postalamak [Köken: İtalyanca] Posta ile yobarmak, Posta arkalı yobarmak poşet [Köken: Fransızca] Dağar, Dağarcık pot kırmak [Köken: İngilizce+Türkçe] Baltayı taşa vurmak, Orunsuz söylemek, Orunsuz eydip koymak poyraz [Köken: Yunanca] Demirkazık yeli poz [Köken: Fransızca] Duruş pozitif [Köken: Fransızca] On, Onay, Onaylı, Onat, Olumlu pozisyon [Köken: Fransızca] Kök, Orun, Duruş pörsümek [Köken: Yerel] Tırış başmak, Tırışmak, Solmak pösteki [Köken: Farsça] Koyun derisi, Keçi derisi pranga [Köken: İtalyanca] Bukağı, Kişen pres [Köken: Fransızca] Basağaç prim [Köken: Fransızca] Sıylık, Belek propaganda [Köken: Fransızca] Öğüt, Öğütçülük propaganda yapmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Öğütçülük yürütmek proses [Köken: İngilizce] Yürüyüş protein [Köken: Fransızca] Aksıl, Aksın protesto [Köken: İtalyanca] Karşılık protesto etmek [Köken: İtalyanca+Türkçe] Karşılık bildirmek prototip [Köken: Fransızca] Ülgülük prova [Köken: İtalyanca] (Performans): Sınama, Sınayıp görme, (Giysi): Ölçüp karama, Çağlayıp görme prova yapmak [Köken: İtalyanca+Türkçe] (Performans denemesi): Sınamak, Sınayıp görmek, (Giysi denemesi): Ölçüp karama, Çağlayıp görme provokasyon [Köken: Fransızca] Azdırma provokatör [Köken: Fransızca] Azdırıcı provoke etmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Azdırmak pudra [Köken: Fransızca] Upa, Kirşen pul [Köken: Farsça] (balık) Kabırcık, Denge puma [Köken: İspanyolca] Dağ arslanı punto [Köken: İtalyanca] Kuyma damga, Basma damga pus [Köken: Yerel] Duman puslu [Köken: Yerel] Dumanlı, Bulutlu pürüz [Köken: Farsça] Kemcilik, Yetişsizlik, Yetişmezlik, Yetmezcilik püskül [Köken: Kökeni belirsiz] Saçak püskürmek [Köken: Yerel] Pürkümek, Sepmek rabıta [Köken: Arapça] Bağlanış radyo [Köken: Fransızca] Ünalgı raf [Köken: Arapça] Söre, Üldürük, Seki rağbet [Köken: Arapça] Gönül akma, Can çekme, Kızıkma, Kızıklanma rağbet etmek [Köken: Arapça+Türkçe ] Gönlü akmak, Canı çekmek, Kızıkmak, Kızıklanmak rağmen [Köken: Arapça] Karamazdan rahat [Köken: Arapça] (sıfat): Onay (nesne), Dinç (kişi), (ad): Dinçlik rahatlamak [Köken: Arapça] Dinçlenmek rahatsız [Köken: Arapça+Türkçe] Dinçliksiz, Onaylıksız rahatsızlanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Dinçliği kaçmak, Ağrısı başlamak rahim [Köken: Arapça] Balayatkı, Yatın rahle [Köken: Arapça] Dayak rakam [Köken: Arapça] San rakım [Köken: Arapça] Büyüklük rakip [Köken: Arapça] Yarışıcı, Yarıştaş, Karşıdaş rakkas [Köken: Arapça] Erkek biyici rakkase [Köken: Arapça] Biyici raksetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Biymek ramak kalmak [Köken: Arapça+Türkçe] Az kalmak ram olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Boysunmak, Bağınmak, Baş eğmek, Dinlemek randevu [Köken: Fransızca] Uğraşı randevulaşmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Uğraşı kezi belgilemek randıman [Köken: Fransızca] Yetiştiricenlik, Önümlülük, Öndürümlülük, Çıkım, Çıkımlılık, Düşüm, Düşümlülük raptetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Biriktirmek, Berkitmek, Bağlamak, Ulamak raptiye [Köken: Arapça] Basma düğme, Düğme çivi rastgele [Köken: Farsça+Türkçe] Uğraklı, Çala çarpı, Çala çula, Çala bula rast gelmek [Köken: Farsça+Türkçe] (Hedefi bulmak, Denk gelmek): Düş gelmek, (Bir yerde karşılaşmak): Uğraşmak, (Yolda karşılaşmak): Yolukmak rastlamak [Köken: Farsça+Türkçe] (Bir yerde karşılaşmak): Uğraşmak, (Yolda karşılaşmak): Yolukmak rastlantı [Köken: Uydurukça] Uğraklılık ray [Köken: Fransızca] Demir yol rayiç [Köken: Arapça] Pazar değeri real [Köken: Fransızca] Çın realist [Köken: Fransızca] Çıncıllık realizm [Köken: Fransızca] Çıncıllık reçel [Köken: Farsça] Kaynatma reçine [Köken: Yunanca] Sakız reddetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kaytarmak, Geri kakmak, Çete kakmak, Geri çevirmek, Danmak, Boyunlamamak, Boynuna almamak redif [Köken: Arapça] Uykaşlık refah [Köken: Arapça] Bolculuk, Tokçuluk, Baylık refakat [Köken: Arapça] Yoldaşlık, Yoldaş olma, Birge gitme, reform [Köken: Fransızca] Kayta kurma, Kayta yenileme, Yeniden yasama regülatör [Köken: Fransızca] Köklegiç rehavet [Köken: Arapça] Boşanlık rehber [Köken: Farsça] (Kişi):Yol başlayıcı, Yol görsetici (Kitap): Yolgörsetkiç rehberlik etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Yol başlamak, Yol görsetmek rehin [Köken: Arapça] Varımta rehin almak [Köken: Arapça+Türkçe] Varımtalamak rehine [Köken: Arapça] Varımtalı reis [Köken: Arapça] Töreağa, Başkarma rekabet [Köken: Arapça] Yarışı, Yarışıcılık, Yarıştaşlık, Karşıdaşlık rencide [Köken: Farsça] İncik, Darıngın rencide etmek [Köken: Farsça+Türkçe] İncitmek, Gönül kırmak, Gönül kaldırmak recide olmak [Köken: Farsça+Türkçe] İncimek, İncinmek, Gönlü kırılmak, Gönlü kalmak rençper [Köken: Farsça] Ekinci rende [Köken: Farsça] Uvguç, Kırgıç rendelemek [Köken: Farsça+Türkçe] Uvmak, Kırmak rengârenk [Köken: Farsça] Türlü tüslü rengeyiği [Köken: Almanca+Türkçe] Buğu renk [Köken: Farsça] Tüs, Boya resepsiyon [Köken: Fransızca] Konak kabul bölmesi resmigeçit [Köken: Arapça+Uydurukça] Koşunlar geçişi ressam [Köken: Arapça] Resimci reşit [Köken: Arapça] Boya yeten, Ere yeten ret [Köken: Arapça] Danı, Boyunlamama, Boynuna almama, Kaytarma, Geri kakma, Çete kakma, Geri çevirme revaçta olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Soranı çok olmak, Onuş kazanmak, Tapışa iye olmak revir [Köken: Almanca] Emhane rey [Köken: Arapça] Ses, Davış rezalet [Köken: Arapça] Uyat rezerv [Köken: Fransızca] (Yedek, İhtiyat) Kara günlük rezil [Köken: Arapça] Uyatsız, Uyata kalmış rıhtım [Köken: Farsça] Gemi durağı, Göterme rıza [Köken: Arapça] Razılık rızık [Köken: Arapça] Azık riayet [Köken: Arapça] Boysunma, Baş eğme, Baş eğicilik, Bağını riayet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Boysunmak, Baş eğmek, Bağınmak rica [Köken: Arapça] Ötünç ricacı [Köken: Arapça+Türkçe] Ötünücü rica etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ötünmek ricat [Köken: Arapça] Çekinme ricat etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Çekinmek rimel [Köken: Fransızca] Kirpik boyası, Sürme risale [Köken: Arapça] Kitapçık ritüel [Köken: Fransızca] Yol yora rivayet [Köken: Arapça] Mış-miş, Söz, Ulamış riya [Köken: Arapça] İkiyüzlülük riyakâr [Köken: Arapça+Farsça] İkiyüzlü riyaset [Köken: Arapça] Töreağalık, Başkarmalık rosto [Köken: İtalyanca] Dilim et rota [Köken: Fransızca] Bağıt, Yöneliş, Tutan yol, Katnama yolu rozet [Köken: Fransızca] Döşbelgi, Kadaç, Kadayıç röfle [Köken: Fransızca] Türlü tüse boyama röfle yapmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Türlü tüse boyamak röfle yaptırmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Türlü tüse boyatmak römork [Köken: Fransızca] Tirkek ruh [Köken: Arapça] Ürek ruj [Köken: Fransızca] Erin enliği rumuz [Köken: Arapça] Belgi rutubet [Köken: Arapça] Öllük, Dımlık rutubetli [Köken: Arapça+Türkçe] Öl, Dım rüsva [Köken: Farsça] Uyatsız, Uyata kalmış rütbe [Köken: Arapça] Çin, Atak rüya [Köken: Arapça] Düş rüzgâr [Köken: Farsça] Yel sabah [Köken: Arapça] Erte, Tan sabahleyin [Köken: Arapça+Türkçe] Erteyle, Ertencek, Erden sabah namazı [Köken: Arapça+Farsça+Türkçe] Tan namazı sabık [Köken: Arapça] Burunki, Burdaki, Aldaki, Önki, İlk sabıka [Köken: Arapça] Eski kılmış, Eski etmiş, Kılmış kaytalanması, Etmiş kaytalanması sabıkalı [Köken: Arapça+Türkçe] Eski kılmışlı, Eski etmişli sabıkasız [Köken: Arapça+Türkçe] Kılmışı yok, Etmişi yok sabır [Köken: Arapça] Çıdam sabit [Köken: Arapça] Duraklı, Duruklu, Tutturuklu sabretmek [Köken: Arapça+Türkçe] Çıdamak, Çıdam vermek sac [Köken: Yerel] Tabak demir, Tabaklı demir, Tabaklı kalay sacayağı [Köken: Yerel] Üçayak, Dağan, Tulga saçma [Köken: Anlam kayması] Yok var söz, Boş söz, Sandırak saçmalamak [Köken: Anlam kayması] Yok var söylemek, Boş söylemek, Sandıramak sadakat [Köken: Arapça] Verilenlik, Cankıyarlık sade [Köken: Arapça] Yönekey, Yön, Onay, Koşmasız sadece [Köken: Arapça+Türkçe] Yalnız, Yalnızına sadeleşmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yönekeyleşmek, Onaylaşmak sadeyağ [Köken: Arapça+Türkçe] Sarıyağ, Akyağ sadık [Köken: Arapça] Verilen, Cankıyar sadır olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yüz vermek, Yüze çıkmak, Ortaya çıkmak, Çıkmak saf [Köken: Arapça] (halis) Arı, Arıca, Koşuntusuz, Koşması yok\n\n[Köken: Arapça] (kalbi temiz) Akgönül\n\n[Köken: Arapça] (sıra) Katar safha [Köken: Arapça] Uğur, Baskıç saflık [Köken: Arapça+Türkçe] Arılık, Arıcalık safra [Köken: Arapça] Öd safra kesesi [Köken: Arapça+Arapça+Türkçe] Öd, Öd kovuğu safsata [Köken: Arapça] Boş söz, Sandırak sağ [Köken: Yerel] (taraf) On, Onyak, Sağ\n\n[Köken: Yerel] (diri) Diri, Sağ sağdıç [Köken: Farsça] Güvey yiğidi, Güvey curası, Güvey yoldaşı sağduyu [Köken: Uydurukça] Eslilik, Sağlam oy sağlam [Köken: Yerel] Sağlam, Sağdın, Berk sağlamak [Köken: Anlam kayması] (Temin etmek): Kurallamak, Anıklamak, Yetiştirmek, (Elde etmek): El yetirmek, Yetmek, İye olmak (Doğrulamak): Aygaklamak (Araçla önüne geçmek): Sağ yana çıkmak, Sağlamak saha [Köken: Arapça] Alan, Yer sahaf [Köken: Arapça] Eski kitapçı sahan [Köken: Arapça] Yağlak, Yağlağı sahi [Köken: Arapça] Çın, Çınında, Çınlığında, Çından da sahici [Köken: Arapça+Türkçe] Çın sahiden [Köken: Arapça+Türkçe] Çınında sahife [Köken: Arapça] Bet sahil [Köken: Arapça] Kıra, Kırak, Yaka, Su boyu sahip [Köken: Arapça] İye sahne [Köken: Arapça] Görünüş sahnelemek [Köken: Arapça+Türkçe] Oyunu görünüşe koymak sahneye koymak [Köken: Arapça+Türkçe] Oyunu görünüşe koymak sahra [Köken: Arapça] Çöl sahte [Köken: Farsça] Yasama, Yasalma sahtekâr [Köken: Farsça] Yalancı, Aldamcı sahur [Köken: Arapça] Ağız bekitme, Ağız bağlama saik [Köken: Arapça] Sıltak sair [Köken: Arapça] Özge, Başka saka [Köken: Kökeni belirsiz] Güzturgay sakar [Köken: Yerel] Epsiz, Çamasız, Ukusuz sakatat [Köken: Arapça] İçek karın sakın [Köken: Yerel] Saklan, Saklanın, Sak ol, Sak olun, Abay ol, Abay olun sakınca [Köken: Uydurukça] Onaysızlık sakınmak [Köken: Yerel] Saklanmak, Sak olmak, Abay olmak sakin [Köken: Arapça] Yavaş, Arkayın, Dinç sakinleşmek [Köken: Arapça+Türkçe] Dinçlenmek, Arkayınlaşmak, Yavaşlamak saklamak [Köken: Anlam kayması] Yaşırmak, Gizlemek saklambaç [Köken: Yerel] Yaşınmak saklanmak [Köken: Anlam kayması] (Kendi):Yaşırınmak, Yaşınmak, (Başkasınca): Yaşırılmak saklı [Köken: Anlam kayması] Yaşın, Yaşırın salahiyet [Köken: Arapça] Vekillik salak [Köken: Anlam kayması] Anka, Tentek, Yenilbaş salam [Köken: İtalyanca] Doldurma salça [Köken: İtalyanca] Domates ezmesi, Domates talkını saldırgan [Köken: Uydurukça] Çapulcu, Çozucu, Yağılayıp alıcı, Basıp alıcı, Baskıncı, Kol salıcı saldırı [Köken: Uydurukça] Çapul, Çozuş, Yağılayıp alma, Basıp alma, Baskın, Baskıncılık, Kol salma saldırmak [Köken: Yerel] Çapul koymak, Çozmak, Yağılayıp almak, Basıp almak, Baskıncılık etmek, Kol salmak salgın [Köken: Uydurukça] Ölet salık [Köken: Uydurukça] Yenilik, Geneş salık vermek [Köken: Uydurukça] Geneş vermek salıncak [Köken: Yerel] Depretme salınmak [Köken: Yerel] Irganmak, Depremek, Çaykalmak, Sallana yürümek salimen [Köken: Arapça] Aman esen, Sağ selamet sallamak [Köken: Yerel] Çaykamak, Depretmek, Irgamak sallanmak [Köken: Yerel] (Kendisi): Çaykanmak, Deprenmek, Irganmak (Başkasınca) Çaykalmak, Deprelmek, Irgalmak salmak [Köken: Yerel] Koyuvermek, Koyup yobarmak, Yobarmak, Boşatmak salt [Köken: Uydurukça] Yalnız saltanat [Köken: Arapça] Sultanlık salt çoğunluk [Köken: Uydurukça] Köpçülük salto [Köken: İtalyanca] Çark aylanıp sekirme salya [Köken: Yunanca] Selik salyangoz [Köken: Yunanca] Sümkürüklü böcek samimi [Köken: Arapça] Çın yürekten samimiyet [Köken: Arapça] Çın yüreklilik, Yürekteşlik samur [Köken: Arapça] Kiş sanat [Köken: Arapça] Türeticilik sanatçı [Köken: Arapça+Türkçe] Türetici sanatkâr [Köken: Arapça+Farsça] Türetici, Çeber sanatkârane [Köken: Arapça+Farsça] Çeberlik ile, Çeberce sancak [Köken: Yerel] Tuğ, Bayrak sancılanmak [Köken: Yerel] Sancılamak, Sancıyıp durmak, Sancıyıp ağrımak sancımak [Köken: Yerel] Sancımak, Sancıyıp durmak, Sancıyıp ağrımak sandal [Köken: Arapça] Kayık sandalye [Köken: Arapça] Oturguç sanık [Köken: Uydurukça] Ayıplanıcı sanki [Köken: Türkçe+Farsça] -dek, … sıyaklı sanmak [Köken: Yerel] Oylamak, Yormallamak, Sanmak sansür [Köken: Fransızca] Sıryaşırma sap [Köken: Yerel] (bitki) Sapak\n\n[Köken: Yerel] (eşya) Sap, Tutak, Tutka sapa [Köken: Yerel] Yoldan ırak, Yoldan çetteki sapan [Köken: Yerel] Sapan, Atkıç sapık [Köken: Uydurukça] Azgın, Buzuk sapıtmak [Köken: Yerel] Yoldan çıkmak, Yaman yola düşmek, Yaman yola girmek, Azmak, Yanılışmak saplamak [Köken: Yerel] Sançmak, Tıkmak, Kadamak saplantı [Köken: Uydurukça] Gitmez oy, Yapışkan oy, Bağlancık sapmak [Köken: Yerel] Burulmak, Aylanmak saptamak [Köken: Uydurukça] Belgilemek, Anıklamak sara [Köken: Arapça] Boğma, Dalma, Koyancık, Tutalık sarahat [Köken: Arapça] Anıklık, Aykınlık, Açıklık, Belgililik sarf etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Çıkımlamak sarfiyat [Köken: Arapça] Çıkım sargı [Köken: Yerel] Bağlaç, Danı sarhoş [Köken: Farsça] İçkin, Esrik sarhoş olmak [Köken: Farsça+Türkçe] Esrimek sarılaşmak [Köken: Yerel] Sararmak sarıhumma [Köken: Türkçe+Arapça] Sarı kızdırma sarık [Köken: Yerel] Çalma sarılmak [Köken: Anlam kayması] (kucaklamak) Kucaklamak, Boynuna atılmak\n\n[Köken: Yerel] (dolanmak) Oralmak, Danılmak sâri [Köken: Arapça] Yukmalı, Yukuşlu, Yukumlu sarih [Köken: Arapça] Anık, Aykın, Açık sarkaç [Köken: Uydurukça] Deprelme, Deprengiç sarkıntılık [Köken: Uydurukça] Yapışkaklık, Değsinme, Bağlancık sarkıntılık etmek [Köken: Uydurukça] Yapışkaklık etmek, Değsinmek, Değişmek sarma [Köken: Yerel] Orama, Dolma, Yaprak dürüm sarmak [Köken: Yerel] Oramak, Danmak, Bağlamak sarmal [Köken: Uydurukça] Burulma sarmaş dolaş [Köken: Yerel] Kucaklaşıp sarmaşık [Köken: Yerel] Çırmavık sarnıç [Köken: Farsça] Yeraltı su koyması sarp [Köken: Yerel] Dik sarsılmak [Köken: Yerel] Deprelmek, Silkilmek, Irgalmak sarsıntı [Köken: Yerel] Deprenme, Silkitiş sarsmak [Köken: Yerel] Depretmek, Silkmek, Silkitmek sataşmak [Köken: Anlam kayması] Değişmek sathi [Köken: Arapça] Üstten, Yüzden, Say satıh [Köken: Arapça] Üst, Yüz satır [Köken: Arapça] Çizik, Yol\n\n[Köken: Arapça] (kesici alet) Çapkı, Çapkıç, Keskiç, Kırkkıç satürn [Köken: Latince] Sekendiz savaş [Köken: Yerel] Vuruş, Sokuş, Savaş, Güreş savaşmak [Köken: Yerel] Vuruşmak, Sokuşmak, Savaşmak, Güreşmek savmak [Köken: Yerel] Kutulmak savruk [Köken: Yerel] Baykamaz, Savruk savsak [Köken: Uydurukça] Salak savsaklamak [Köken: Uydurukça] Geciktirmek, Uzağa sozmak, Sozmak savsamak [Köken: Uydurukça] Geciktirmek, Uzağa sozmak, Sozmak savunma [Köken: Uydurukça] Korunma savunmak [Köken: Uydurukça] Korunmak savurgan [Köken: Uydurukça] Tozdurucu, Saçkın savurmak [Köken: Yerel] Savurmak, Saçmak, Tozdurmak savuşturmak [Köken: Yerel] Kutulmak saydam [Köken: Uydurukça] Müldür, Duru, Açık sayfa [Köken: Arapça] Bet sayfiye [Köken: Arapça] Yazlık, Yazlık ev saygı [Köken: Uydurukça] Sıy, Sıylayıcılık saygıdeğer [Köken: Uydurukça] Sıylı, Ardaklı saygı göstermek [Köken: Uydurukça+Türkçe] Sıylamak, Sıylak görsetmek saygın [Köken: Uydurukça] Sıylı, Ardaklı saygısız [Köken: Uydurukça] Sıylamaz sayıklamak [Köken: Yerel] Sandıramak, Sandıraklamak, Düşünde söylemek sayın [Köken: Uydurukça] Sıylı, Ardaklı saymak [Köken: Anlam kayması] (hürmet etmek) Sıylamak, Ardaklamak sayman [Köken: Uydurukça] Sayakçı saz [Köken: Yerel] (bitki) Kamış sebat [Köken: Arapça] Durukluluk, Duraklılık, Durum, Durumluluk, Tabanlılık sebep [Köken: Arapça] Sıltak sebze [Köken: Farsça] Gökönüm, Göktat, Yeşilce seccade [Köken: Arapça] Namazlık seci [Köken: Arapça] Uykaşlı kara söz seciye [Köken: Arapça] Beniz, Kılık seçenek [Köken: Uydurukça] Başka yol, Dallam seçim [Köken: Uydurukça] Saylav seçkin [Köken: Uydurukça] Dallanma, Saylanma, En yakşı, Belgili, Ataklı, Görünüklü seçmek [Köken: Anlam kayması] (Benzeleri arasından alma): Dallamak, \n (Hakkında karar verme, lehine oy verme): Saylamak seçmen [Köken: Uydurukça] Saylayıcı seda [Köken: Arapça] Ün, Davış, Ses sedalı [Köken: Arapça+Türkçe] (dilbilgisi) Yumuşak sedasız [Köken: Arapça+Türkçe] (dilbilgisi) Katan sedir [Köken: Arapça] Ağaç döşek, Tapçan, Seki sedye [Köken: İtalyanca] Ağrı taşıgıç sefa [Köken: Arapça] Kıvanıklık, Kıvanç sefahat [Köken: Arapça] Buzukluk, Azgınlık sefalet [Köken: Arapça] Yoksullluk, Yarlılık sefaret [Köken: Arapça] Elçilik seferber etmek [Köken: Arapça+Farsça+Türkçe] Yumuldurmak, (Askeri): Vuruşa dayar yağdaya geçirmek seferberlik [Köken: Arapça+Farsça+Türkçe] Yumuldurulma seferberlik ilan etmek [Köken: Arapça+Farsça+Türkçe+Arapça+Türkçe] Yumuldurulmaya çağırmak seferber olmak [Köken: Arapça+Farsça+Türkçe] Yumuldurulmak, (Askeri): Vuruşa dayar yağdaya geçirilmek sefer yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] (gidip gelmek) Katnamak sefil [Köken: Arapça] Yarlı, Yoksul sefir [Köken: Arapça] Elçi seğirmek [Köken: Anlam kayması] Tartmak, Tartılmak, Gözü tartmak, Kaş tartmak, Titremek, Damar çekmek seğirtmek [Köken: Anlam kayması] Yönelmek, Intılmak, Atılmak, Çapsan gitmek seher [Köken: Arapça] Tan sehven [Köken: Arapça] Yanlışlıkla sekmek [Köken: Yerel] Sekirmek sekte [Köken: Arapça] Durgunluk, Toktayış sele [Köken: Arapça] Gen sepet, Ulu sepet selef [Köken: Arapça] İzaçar, Ötmüşdaş selfservis [Köken: İngilizce] Öz özünü teyleme semavi [Köken: Arapça] Gökten inen, Gökten düşen sembol [Köken: Fransızca] Belgi semer [Köken: Yunanca] Yük eğeri semere [Köken: Arapça] Yemiş, İşin yemişi sempati [Köken: Fransızca] Duygudaşlık, Gönlü akmak sempati besleyen [Köken: Fransızca+Türkçe] Duygudaş, Gönlü akan sempati beslemek [Köken: Fransızca+Türkçe] Duygudaş olmak, Gönlü akmak sempati duymak [Köken: Fransızca+Türkçe] Duygudaş olmak, Gönlü akmak senato [Köken: İtalyanca] Aksakallar geneşi senatör [Köken: Fransızca] Aksakal sendelemek [Köken: Kökeni belirsiz] Irganmak, Deprenmek, Çaykalmak sene [Köken: Arapça] Yıl senet [Köken: Arapça] Yazma yükleme seli benli [Köken: Yerel] Yakın, Senleşik sepetlemek [Köken: Arapça+Türkçe] (Kovmak) Kovmak serap [Köken: Arapça/Farsça] Ilgım serapa [Köken: Farsça] Baştan ayağa serazat [Köken: Farsça] Kaygısız, Bunsuz, Erkin serbest [Köken: Farsça] Erkin, Boş serbest vuruş [Köken: Farsça+Türkçe] Erkin tepiş, Erkin vuruş serçe [Köken: Soğdca] Çıpcık, Turgay serdetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Oy ortaya çıkarmak, Eydivermek, Söyleyivermek sergi [Köken: Yerel] Görgezme, Sergi sergilemek [Köken: Yerel] Görgezmeye koymak, Sergiye çıkarmak serhat [Köken: Farsça] Çekara, Çek seri [Köken: Arapça] (hızlı) Ilgar, Ildam, Çapsan, Çabuk, Tez, Yüğrük\n\n[Köken: Fransızca] (dizi) Dizim, Bağlam serin [Köken: Moğolca] Salkın serinkanlı [Köken: Moğolca+Türkçe] Salkınkanlı, Soğukkanlı serinlemek [Köken: Moğolca+Türkçe] Salkınlamak, Yeleçlenmek serkeş [Köken: Farsça] Dinlemez, Baş eğmez, Dikbaşlı, Dikdüştü sermek [Köken: Yerel] Yaymak, Sermek serpilmek [Köken: Anlam kayması] (gelişmek) Boya yetmek, Boylanmak, Ösmek, Ulalmak, Yetilmek, Yetişmek \n\n[Köken: Yerel] (saçılmak) Sepilmek, Saçılmak serpmek [Köken: Yerel] Sepmek, Saçmak sersem [Köken: Farsça] Anka, Esengirek sersemlemek [Köken: Farsça+Türkçe] Esengiremek, Esi çıkmak, Esini yoğatmak serseri [Köken: Farsça] Azgın, Bozuk, Aylak sert [Köken: Farsça] Katı sertleşmek [Köken: Farsça+Türkçe] Katımak serum [Köken: Fransızca] Söl servet [Köken: Arapça] Baylık serzeniş [Köken: Farsça] Yazgırma ses [Köken: Yerel] Davış, Ün, Ses seslenmek [Köken: Yerel] Çağırmak, Kışkırmak, Ünlemek sesli [Köken: Yerel] (dilbilgisi) Ünlü sessiz [Köken: Yerel] (dilbilgisi) Ünsüz\n\n[Köken: Yerel] (insan) Yavaş set [Köken: Arapça] Toğan, Tosma, Göterme, Böğet sevda [Köken: Arapça] Sevi sevdalanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Sevmek, Sevip kalmak sevecen [Köken: Yerel] Sevimli, Yakımlı sevişmek [Köken: Anlam genişlemesi] (Biri birini sevmek): Sevişmek, (Cinsellik yaşamak): Sikişmek, Koşulmak seviye [Köken: Arapça] Denge sevketmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yönetmek, Yobarmak, Yollamak sevkitabii [Köken: Arapça] Doğma duygu, Doğma sezgi, İçki duyum, İçki sezim seyahat [Köken: Arapça] Gezgin, Gezi, Elgezi seyahatname [Köken: Arapça+Farsça] Yol yazmaları seyir [Köken: Arapça] (bakma) Karayış\n\n[Köken: Arapça] (gidiş) Varış, Yürüyüş seyirci [Köken: Arapça+Türkçe] Karayıcı seyis [Köken: Arapça] Atçı, Atbakar, At bakıcısı seyran [Köken: Arapça] Gezi, Aylanı seyretmek [Köken: Arapça+Türkçe] Karamak seyrü sefer [Köken: Arapça+Arapça] Katnama, Gidiş geliş seyyah [Köken: Arapça] Gezginci, Gezici, Elgezer seyyar [Köken: Arapça] Göçmeli, Taşımalı seyyar satıcı [Köken: Arapça+Türkçe] Yaymacı, Sokak satıcısı sıcak [Köken: Yerel] (Ad):Isılık, (Sıfat): Isı sıcakkanlı [Köken: Yerel] (Hayvanbilim): Ilıkkanlı, (Mecazi/İnsan): Sevimli, Yakımlı, Göze ısı, Isı yüzlü, Isıkanlı sıçramak [Köken: Yerel] Sekirmek, Irgamak sıfat [Köken: Arapça] (dilbilgisi) Sın ad sıfır [Köken: Arapça] Boş san sığ [Köken: Yerel] Dayaz, Say sığınmak [Köken: Yerel] Yaşırınmak, Saklanmak, Sığınmak sığıntı [Köken: Yerel] Yalaka, Yalyağısı, Tabakçı, Haramdamak sığır [Köken: Yerel] Karamal, Sığır sıhhat [Köken: Arapça] Sağlık, Tensağlık sıhhi [Köken: Arapça] Sağlıkla bağlı sık [Köken: Yerel] Yığı, Yış sıkı [Köken: Anlam kayması] Tıkız, Katı sıkıcı [Köken: Anlam kayması] İçpusarıcı, Yadıtıcı, Eriktirici, Yürek kısıcı, Bezdirici sıkılgan [Köken: Anlam kayması] Utancak, Tartıncak, Çekincek sıkılmak [Köken: Anlam genişlemesi] (Utanmak): Utanmak, Tartınmak, Çekinmek (Bunalmak): İçi pusmak, Yadımak, Erikmek, Yüreği kısılmak, Bezmek sıkıntı [Köken: Uydurukça] Kıncılık, Kınalış, Kaygı, Bun sıkışık [Köken: Yerel] Kısık, Kınalık, Kın, Ağır sıkıyönetim [Köken: Uydurukça] Kamak yağdayı, Kamalma yağdayı, Kurşama yağdayı sıla [Köken: Arapça] Ata yurt, Ana yurt, Doğulan yer sınai [Köken: Arapça] Sanayi ile bağlı sınıf [Köken: Arapça] (toplum içi) Katlak sınıflandırma [Köken: Arapça+Türkçe] Toplaştırma, Toparlara bölme, Türkümleştirme sınıflandırmak [Köken: Arapça+Türkçe] Toplaştırmak, Toparlara bölmek, Türkümleştirmek sınır [Köken: Yunanca] Çekara, Çek sınırlamak [Köken: Yunanca+Türkçe] Çeklemek, Çekirmek sıpa [Köken: Soğdca] Koduk, Kulun sıra [Köken: Yunanca] Dizim, Dizme\n\n[Köken: Yunanca] (Kuyruk): Dizgin, (Nöbet, Vardiya): Kezek sıra dağ [Köken: Yunanca+Türkçe] Dağ dizmesi sıradan [Köken: Yunanca+Türkçe] Yönekey, Yay sıralamak [Köken: Yunanca+Türkçe] Dizmek, İzi izine koymak, Art arda koymak sırat [Köken: Arapça] (köprüsü) Kılköprü sıraya girmek [Köken: Yunanca+Türkçe] Kezeğe girmek, Dizgine girmek sırf [Köken: Arapça] Yalnız, Yalnızına sırıtmak [Köken: Yerel] Ircaymak, Dırcaymak, Diş ırcaytmak, Ağız yırmak sırma [Köken: Yerel] Okalı tasma sırnaşık [Köken: Yerel] Yadıtıcı, Bezdirici sırnaşmak [Köken: Yerel] Yadıtmak, Bezdirmek sırılsıklam [Köken: Yerel] Öp öl, sup sulak sırt [Köken: Anlam genişlemesi] (Canlı): Arka, (Cansız): Sırt sırtlamak [Köken: Yerel] Arkalamak, Arkasına götermek Yüklenmek sırt üstü [Köken: Yerel] Arkası üstü, Çalkasına sıska [Köken: Arapça] Arık sıtma [Köken: Anlam kayması] Bezgek sıvalamak [Köken: Yerel] (Sıva yapmak) Sıvamak sıvamak [Köken: Anlam kayması] (yen ve paça) Dürmek, Çirmemek sıvazlamak [Köken: Yerel] Sıypamak, Sılamak sıvışmak [Köken: Yerel] Kuyruğunu kıstırıp kaçmak, Içkınmak sızı [Köken: Yerel] Sızlama sızıcı [Köken: Uydurukça] (dilbilgisi) Hışıldayıcı ünsüzler sızlanmak [Köken: Yerel] Ağlaklamak, Ağlaşmak, Sokranmak sicil [Köken: Arapça] Dizim, Adlık, Görsetkiç sicim [Köken: Arapça] Kendir ip, İnce ip sifilis [Köken: Latince] Kara yama, Yel yarası siftah [Köken: Arapça] Sata başlama sigara [Köken: Fransızca] Çilim sigara içmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Çilim çekmek sigorta [Köken: İtalyanca] Saklandırma, Bunsuzlama sihir [Köken: Arapça] Abrav, Göz boyama sihirbaz [Köken: Arapça+Farsça] Abrayıcı, Göz boyamacı silah [Köken: Arapça] Kural, Yarak silahlanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Kurallanmak, Yaraklanmak silahlı kuvvetler [Köken: Arapça+Türkçe+Arapça+Türkçe] Kurallı güçler, Yaraklı güçler silahsızlanma [Köken: Arapça+Türkçe] Kuralsızlanma, Yaraksızlanma silahşör [Köken: Arapça+Farsça] Epli vuruşçu, Epli sokuşçu silecek [Köken: Uydurukça] Sürtküç silgi [Köken: Uydurukça] Öçürgüç, Sürtküç, Bozguç silkelemek [Köken: Yerel] Silkmek sille [Köken: Farsça] Güçlü şaplak silmek [Köken: Yerel] Sürtmek, Öçürmek, Bozmak silo [Köken: Yunanca] Değirmen koyması silsile [Köken: Arapça] Dizme silüet [Köken: Fransızca] Karaltı, Kara, Gölge, Gölengiç sima [Köken: Arapça] Yüz, Bet, Ön, Çıray simge [Köken: Uydurukça] Belgi simsar [Köken: Arapça] Arada yürüyücü, Aradaş, Aracı simurg [Köken: Farsça] Tuğrul, Dumrul sincap [Köken: Farsça] Tiyin sindirmek [Köken: Anlam kayması] (Korkutmak) Basmak, Bastırmak sine [Köken: Farsça] Göğüs, Kökrek, Döş sinek [Köken: Yerel] Çıbın, Cibin sinir [Köken: Anlam genişlemesi] (Anatomi): Sinir, (Asabiyet): Kızma, Kızmalılık, Kanı kızma, Acılanma sinirlenmek [Köken: Anlam kayması] Kızmak, Acılanmak sinirli [Köken: Anlam kayması] Kızmalı, Kızgın, Kanı kızgın, Acılı sinmek [Köken: Anlam kayması] (Korkudan) Basınmak, Gönlü düşmek, Pusmak sinsi [Köken: Yerel] Karabağır, Kara niyetli sipariş [Köken: Farsça] Tapşırma sipariş etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Tapşırma vermek, Tapşırmak, Buyurmak sipariş vermek [Köken: Farsça+Türkçe] Tapşırma vermek, Tapşırmak, Buyurmak siper [Köken: Farsça] Or, Pusalga sirayet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yukmak, Dağalmak sirküler [Köken: Fransızca] Buyruk, Görsetme, Yol yoruk sis [Köken: Kökeni belirsiz] Duman sistem [Köken: Fransızca] Dizim sitem [Köken: Farsça] Yazgırma, Uyatlama sitem etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Yazgırmak, Uyatlamak sivilce [Köken: Yerel] Börtme, Dürtük, Siğilce sivri [Köken: Yerel] Uçlu, Yiti uçlu, Sivri sivrilmek [Köken: Anlam genişlemesi] (Uçlanmak): Uçlanmak, Sivrilmek, (Öne çıkmak, Yükselmek): Ozup gitmek, Ozmak, Ala ötmek, Ösmek, Üstün çıkmak sivrisinek [Köken: Yerel] Çirkey siyah [Köken: Farsça] Kara siyahi [Köken: Farsça] Kara siyahlaşmak [Köken: Farsça] Kararmak siyasal [Köken: Uydurukça] Siyasetlik, Siyasi skandal [Köken: Fransızca] Vuruş geriş, Çatak, Uyat skeptik [Köken: Fransızca] Küdük ile karayıcı skiing [Köken: İngilizce] (spor) Çangı slogan [Köken: İngilizce] Uran slogan atmak [Köken: İngilizce+Türkçe] Uran dışlamak sofa [Köken: Arapça] Giriş softa [Köken: Farsça] Sokur işanımlı sohbet [Köken: Arapça] Söyleşi sohbet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Söyleşmek sokmak [Köken: Anlam genişlemesi] Sokmak, Tıkmak, Girdirmek solak [Köken: Yerel] Solakay sollamak [Köken: Yerel] Solundan ötmek, Solundan ötüp gitmek, Soldan aylanıp ötmek solungaç [Köken: Uydurukça] Aykulak solunum [Köken: Uydurukça] Soluk alış, Dinim alış, Dinim som [Köken: Uydurukça] Koşuntusuz, Arıca somurtkan [Köken: Yerel] Kapağı salık, Ağır yüzlü, Burtuk somurtmak [Köken: Yerel] Burutmak, Kapağını salmak somut [Köken: Uydurukça] Anık, Belgili son [Köken: Anlam genişlemesi] Ayak, Son sonbahar [Köken: Türkçe+Farsça] Güz sonra [Köken: Yerel] Geyin, Sonra sonradan [Köken: Yerel] Geyin sonsuza kadar [Köken: Yerel+Arapça] Bengi, Bengilik sonuç [Köken: Uydurukça] Son uç, Yığındık sonuçlanmak [Köken: Uydurukça] Sonlanmak, Yığındıklamak sopa [Köken: Farsça] Dayak sorgu [Köken: Uydurukça] Sorak, Tergek sorguç [Köken: Farsça] Ürpek, Bürük, Saçak sorgulamak [Köken: Uydurukça] Tergemek, Soramak sormak [Köken: Yerel] Soramak soru [Köken: Yerel] Sorak sorumlu [Köken: Uydurukça] Cevaplı sorumluluk [Köken: Uydurukça] Cevaplılık soruşturma [Köken: Yerel] Tergek, Soraştırma soruşturmak [Köken: Yerel] Tergemek, Soraştırmak sosyal [Köken: Fransızca] El-günlük, Koğamlık sosyete [Köken: Fransızca] Aksüyek, Aksüyekler, Yukarı katlak soy [Köken: Anlam kayması] Tek, Uruk soya çekim [Köken: Uydurukça] Teğine tartıcılık, Boğundan boğuna göçücülük, Boğun kovalayıcılık, Boğun izleyicilik soyadı [Köken: Uydurukça] Ata adı soydaş [Köken: Yerel] Uruktaş soygun [Köken: Anlam kayması] Talan, Tonak soykırım [Köken: Uydurukça] Dibiyle yoyma, Kök kurutma, Tek kurutma soykırım yapmak [Köken: Uydurukça] Dibiyle yoymak, Kökünü kurutmak, Tekini kurutmak soylu [Köken: Yerel] Tekli, Ataklı, Aksüyek soymak [Köken: Anlam genişlemesi] (Deri yüzmek): Soymak, (Deri, Kabuk/Meyve, Yemiş vb…): Arcımak, Sıyırmak \n (Elbise çıkarmak): Çıkarmak, Çeşindirmek \n (Ev, Banka vb…): Talamak, Tonamak, Uğrulamak soysuz [Köken: Yerel] Teksiz, Teği belgisiz, Ne idiği belgisiz, Aşağı, Tuban, Buzuk soytarı [Köken: Arapça] Oyuncu, Kızıkçı soyunmak [Köken: Anlam kayması] Çeşinmek, Yalıncaklanmak soyut [Köken: Uydurukça] Oydaki, Aygaksız söğüt [Köken: Yerel] Dal, Söğüt sömürge [Köken: Uydurukça] Otar sömürgeci [Köken: Uydurukça] Otarlayıcı sömürgecilik [Köken: Uydurukça] Otarcılık sömürmek [Köken: Uydurukça] (Suistimal): Ezmek, İşletmek, (Müstemleke): Otarlamak \n (Yiyecek içecek): Yiyip tüketmek, Tüketip kaldırmamak, Sömürmek söndürmek [Köken: Anlam genişlemesi] (Yanışını ya da ışığını yitirmesini sağlamak): Söndürmek, (Etkinliğini, etkisini, gücünü ya da önemini yitirmesini sağlamak): Öçürmek sönmek [Köken: Anlam genişlemesi] (Yanışını ya da ışığını yitirmek): Sönmek, (Etkinliğini, etkisini, gücünü ya da önemini yitirmek): Öçmek söylemek [Köken: Anlam daralması] Söylemek, Eytmek söylenti [Köken: Uydurukça] Mışmiş sözcük [Köken: Uydurukça] Söz söz gelimi [Köken: Yerel] Sözün gelişi sözleşme [Köken: Uydurukça] (kontrat) Gelişim, Bitim sözleşmek [Köken: Yerel] (söz vermek) Sözleşmek, Söz bağlaşmak spatula [Köken: İtalyanca] Kalakça spekülasyon [Köken: Fransızca] (vurgun) Alıpsatarlık sperm [Köken: Fransızca] Urluk stajyer [Köken: Fransızca] Öğrenci step [Köken: Fransızca] (coğrafya) Dala sual [Köken: Arapça] Sorak suç [Köken: Anlam kayması] Kılmış, Etmiş suçlamak [Köken: Anlam kayması] Yazgırmak suçüstü [Köken: Uydurukça] Kılmış üstünde, Etmiş üstünde suistimal [Köken: Arapça] Ters yaramlanma, Yanlış kollanma suistimal etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ters yaramlanmak, Yanlış kollanmak suikast [Köken: Arapça] Öldürmeğe yeltenme, Öldürmeği oylama, Öldürmeğe dırışma, Öldürmeğe girişme sulak [Köken: Yerel] Sulu, Suyu bol sulamak [Köken: Yerel] Suvarmak sularında [Köken: Arapça+Türkçe] Değreğinde, Tiresinde, Arı berisinde, Arasında, sulh [Köken: Arapça] Dinçlik sulta [Köken: Arapça] Öktemlik, Birbeylik sulu [Köken: Argo] (gayri ciddi) Yenleş, Yeniltek, Sıylamaz sun’i [Köken: Arapça] Yasama, Yasalma sur [Köken: Arapça] Çep, Sepil surat [Köken: Arapça] Bet, Yüz, Durk suratsız [Köken: Arapça+Türkçe] Yakımsız, Görümsüz suret [Köken: Arapça] Göçürme sureta [Köken: Arapça] Dıştan karayanda, Dış görünüşten, Dıştan susam [Köken: Arapça] Küncü suskun [Köken: Yerel] Köpsöyleşmez, Azsözlü, Ünlemez susmak [Köken: Yerel] Ünlememek sus pus olmak [Köken: Yerel] Ününü çıkarmamak, Pusmak susta [Köken: Yunanca] İlmek, İlmek düğme, Demir düğme süfli [Köken: Arapça] Aşağı, Alçak, Tuban süklüm püklüm [Köken: Yerel] Ezilip büzülüp, Yazıklı gibi, Önü kaçık sükse [Köken: Fransızca] Burnunu göterme, Öğünme, Görünlük sükûn [Köken: Arapça] Dinçlik, Dinim sükûnet [Köken: Arapça] Dinçlik, Dinim, Yavaşlık sükût [Köken: Arapça] Ünlememe, Ünlemezlik, Ünsüzlük sülale [Köken: Arapça] Uruk sülfürik asit [Köken: Fransızca] Kükürt gıçkılı sülün [Köken: Yerel] Kırgavıl sümük [Köken: Yerel] Sümkürük, Manka, Burun boku sünger [Köken: Yunanca] (denizdeki) Sömürgüç\n\n[Köken: Yunanca] (bulaşık) Yuguç sürat [Köken: Arapça] Tezlik, İldamlık, Çapsanlık süre [Köken: Uydurukça] Sürük süreç [Köken: Uydurukça] Yürüyüş sürekli [Köken: Yerel] Üzlüksüz, Toktavsız süreyya [Köken: Arapça] Ülker sürgü [Köken: Yerel] Sürme, Bek sürgüne göndermek [Köken: Yerel] Sürmek, Sürgüne yobarmak sürmek [Köken: Yerel] (sevk etmek, kullanmak) Haydamak\n\n[Köken: Anlam kayması] (dokundurmak, uygulamak, yakmak) Yakmak, Çalmak, Sürtmek\n\n[Köken: Yerel] (tarla, toprak) Sürmek\n\n[Köken: Yerel] (devam etmek) Uzatmak, Ulanmak, Yalgaşmak, Sürmek sürtük [Köken: Anlam kayması] Bozuk kadın sürü [Köken: Yerel] Üyür, Otar, Sürü sürücü [Köken: Yerel] Haydayıcı sürüklemek [Köken: Yerel] Sürümek sürüm [Köken: Uydurukça] Ötüm, Aylanım, Satım sürüngen [Köken: Uydurukça] Sürünen, Sürünücü süs [Köken: Kökeni belirsiz] Bezek, Yasangı süslemek [Köken: Yerel] Bezemek, Bezeklemek, Bezendirmek, Yasandırmak süslenmek [Köken: Yerel] (kendini süslemek) Bezenmek, Yasanmak\n\n[Köken: Yerel] (süsleme işine konu olmak) Bezendirilmek, Yasandırılmak sütkardeş [Köken: Yerel] Emcekteş sütlaç [Köken: Yerel] Sütlü aş sütliman [Köken: Yunanca] Dinik, Yelsiz sütun [Köken: Farsça] Bağana, Taş bağana, Direk sütyen [Köken: Fransızca] Kökrekçe süvari [Köken: Farsça] Atlı süzülmek [Köken: Anlam genişlemesi] (zayıflamak) Arıklamak, şad [Köken: Farsça] Kıvançlı, Kıvanık şafak [Köken: Arapça] Tan şahadet parmağı [Köken: Arapça+Türkçe] Göstergiç parmağı şaha kalkmak [Köken: Farsça+Türkçe] Göğe kalkmak, Göğe çapışmak, Art ayaklarının üstünde dik durmak şahane [Köken: Farsça] Köp görkem, Öte görkem, Kağanlık şaheser [Köken: Farsça+Arapça] Ülgülü çıkarma, Ülgü olurluk çıkarma, Ülgülü doğundu, Ülgü olurluk doğundu şahıs [Köken: Arapça] Kişi şahin [Köken: Farsça] Sungur şahit [Köken: Arapça] Tanık şahlanmak [Köken: Farsça+Türkçe] Göğe kalkmak, Göğe çapışmak, Art ayaklarının üstünde dik durmak şahsen [Köken: Arapça] Özüm ök, Özün ök, Özü ök, Özümüz ök, Özünüz ök, Özleri ök şahsi [Köken: Arapça] Özlük şahsiyet [Köken: Arapça] Kişilik şaibe [Köken: Arapça] Küdük şair [Köken: Arapça] Koşukçu, Yırcı şairane [Köken: Arapça+Farsça] Koşukçularca, Yırcılarca şaka [Köken: Arapça] Oyun, Oyun gülgü şakacıktan [Köken: Arapça+Türkçe] Oyundan, Oyun edip, Oynayıp şakadan [Köken: Arapça+Türkçe] Oyundan, Oyun edip, Oynayıp şakalaşmak [Köken: Arapça+Türkçe] Oyun edip gülüşmek şaka yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Oyun etmek, Oyun edip gülmek şakak [Köken: Arapça] Çeke şakımak [Köken: Yerel] Sayramak şaki [Köken: Arapça] Talancı, Tonakçı, Karakçı, Yolbasar şaklaban [Köken: Yerel] Kızıkçı, Güldürücü, Şaklağan şakrak [Köken: Yerel] Güleç, Kıvançlı, Kıvanık şakşakçı [Köken: Yerel] Yaltak, Yalakçı, Yarancak şal [Köken: Fransızca] Uluyağlık şaman [Köken: Fransızca] Kam şamandıra [Köken: Yunanca] Kalkıma, Kalkavıç, Kalkaç şamanizm [Köken: Fransızca] Kamcılık şamar [Köken: Kökeni belirsiz] Şaplak şamata [Köken: Arapça] Hay küy, Kışkırık, Bağırtı şan [Köken: Arapça] Atak, Ataklılık, Dan şans [Köken: Fransızca] Onu, Yolu olma,İşi önünden gelme şanslı olmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Onmak, Yolu olmak, İşi önünden gelmek şantaj [Köken: Fransızca] Korkutma şantaj yapmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Korkutmak şantiye [Köken: Fransızca] Kuruluş yeri, Kuruluş alanı şap [Köken: Farsça] Acıtaş şapka [Köken: Bulgarca] Börk, Kalpak şapşal [Köken: Yunanca] Essiz şarampol [Köken: Macarca] Yol yakasındaki or şarbon [Köken: Fransızca] Göydürgü şark [Köken: Arapça] Gündoğar şarkı [Köken: Arapça] Yır, Küy şarkiyat [Köken: Arapça] Gündoğarbilim şarlatan [Köken: Fransızca] Göz boyayıcı, Aldamcı, Bilgiçsinici şaşaa [Köken: Araça] Bolelinlik, Görkemlik şaşalamak [Köken: Yerel] Şaşmak, Şaşıp kalmak şaşı [Köken: Yerel] Algaygözlü, Algay, Şaşı şaşılmak [Köken: Yerel] Danlanmak şaşırmak [Köken: Anlam kayması] (Şaşmak): Şaşmak, Şaşıp kalmak , Dan kalmak, Danlamak \n (Yoldan çıkmak, bozulmak): Azışmak şaşırtıcı [Köken: Yerel] Dan kaldırırlık, Ese sığmaz, Oya gelmez şaşırtmak [Köken: Anlam kayması] (Şaşmasını sağlamak): Şaşırmak, Dan kaldırmak, \n (Yoldan çıkamak, bozmak): Azdırmak, Esten azdırmak, Azıştırmak, Yanlıştırmak, Yanıltmak şatafat [Köken: Arapça] Yaldırak, Görkemlik, Bezemenlik şayan [Köken: Farsça] Değer, Durur şayet [Köken: Farsça] -sa, -se, ise şayia [Köken: Arapça] Mış-miş, Söz, Öşek şayi olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Gen dağalmak, Söz dağalmak şebeke [Köken: Arapça] Ağ, (Çete): Top, Topar şecaat [Köken: Arapça] Erlik, Batırlık şefaat [Köken: Arapça] Yaklayıcılık, Kollayıcılık, Arka duruculuk şeffaf [Köken: Arapça] Müldür, Duru, Öte görünücen, Öte görünmeli, Açık şefkat [Köken: Arapça] Yakımlılık, Yumuşaklık şehvet [Köken: Arapça] Cinsi istek, Cinsi dilek şehzade [Köken: Farsça] Hanoğlu, Tekin şek [Köken: Arapça] Küdük şekerleme yapmak [Köken: Farsça+Türkçe] (uyuklamak) Imızganmak, İrkilmek, Uyumsamak şeker pancarı [Köken: Farsça+Ermenice+Türkçe] Şeker kızılcası şekerrenk [Köken: Farsça] (ilişki) Soğuk şekil [Köken: Arapça] Tür, Kesim, Biçim şekilci [Köken: Arapça+Türkçe] Biçimcil, Kesimcil, Türcül şekilperest [Köken: Arapça+Farsça] Biçimcil, Kesimcil, Türcül şeklen [Köken: Arapça] Dıştan, Sırttan, Dış görünüşü boyunca şekli [Köken: Arapça] Görünüşünce şelale [Köken: Arapça] Çağlayık şema [Köken: Fransızca] Çizim, Çizme şemsiye [Köken: Arapça] (Yağmur, kar için): Elçadırı, (Güneş için): Günlük şen [Köken: Ermenice] Kıvançlı, Kıvanık, Gönüllü şenlik [Köken: Ermenice+Türkçe] Bayramcılık, Bayram şer [Köken: Arapça] Yamanlık, Yavuzluk şeref [Köken: Arapça] Ardak şerefli [Köken: Arapça+Türkçe] Ardaklı şerh [Köken: Arapça] Düşündürme şerit [Köken: Arapça] Çizik, Tasma, Yolak\n\n[Köken: Arapça] (Tenya) İçek kurdu, Tasma solucan şevk [Köken: Arapça] Inta, Intılış, Dilek, Gönül verme şey [Köken: Arapça] Nerse şeytani [Köken: Arapça] Şeytanlık şık [Köken: Fransızca] (zarif) Gelişen, Bezemen, Giyinikli, Biçimli\n\n[Köken: Arapça] (seçenek) Dallak şıllık [Köken: Rusça] Yenil kadın, Yenilayak, Yeniletek, Eksik etek şımarık [Köken: Yerel] Erke, Erköyün şımarmak [Köken: Kökeni belirsiz] Erkelemek, Erköyünleşmek şımartmak [Köken: Kökeni belirsiz] Erkeletmek, Erköyünleştirmek şıpsevdi [Köken: Yerel] Sevgiç şıra [Köken: Farsça] Üzüm suyu şırfıntı [Köken: İtalyanca] Yenil kadın, Yenilayak, Yeniletek, Yezökçe şırınga [Köken: Yunanca] İğne şiar [Köken: Arapça] Uran, Ünlek şiddet [Köken: Arapça] Güçlülük, Güç, Berklik, Katılık şifa [Köken: Arapça] Sağalma, Sağıkma, Ayıkma şifa bulmak [Köken: Arapça+Türkçe] Sağalmak, Sağıkmak, Ayıkmak şifahi [Köken: Arapça] Dilden, Ağızdan, Ağızca, Ağzeki şiir [Köken: Arapça] Koşuk şikâyet [Köken: Arapça] Çakım, Çakınma, Bun çakma, Yığlanma şikâyet etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Çakım eytmek, Çakınmak, Bun çakmak, Yığlanmak şikâyette bulunmak [Köken: Arapça+Türkçe] Çakınmak şike [Köken: Fransızca] Dilbiriktirme, Yaşırın gelişim şilep [Köken: Almanca] Yük gemisi şilt [Köken: İngilizce] Estelik, Estelik belgisi şilte [Köken: Farsça] Körpece, Yumuşak döşek, Yumuşak orunluk, Döşek şimal [Köken: Arapça] Demirkazık şimdi [Köken: Yerel] İmdi şimdiden [Köken: Yerel] İmdiden, Bu kezden, Bundan Geyin, Bugünden şimdiki [Köken: Yerel] İmdiki, Bugünki şimdilik [Köken: Yerel] İmdilikte şimşek [Köken: Yerel] Yaşın, Çakmak şipşak [Köken: Yerel] Birden, Tezde, Tezden şirin [Köken: Farsça] Sevimli, Yakımlı şirk [Köken: Arapça] Köptanrılık şirk koşmak [Köken: Arapça+Türkçe] Tanrıyı köp saymak şirket [Köken: Arapça] Ortaklık şirret [Köken: Arapça] Yola gelmez, Şığışmaz, Dinişmez, İçi dar. şişko [Köken: Yerel] Karınsak, Semiz şişman [Köken: Yerel] Semiz, Yoğun şişmanlamak [Köken: Yerel] Semirmek, Yoğunalmak şive [Köken: Farsça] Söyleyiş şofben [Köken: Fransızca] Su ısıtkıç, Su kaynatkıç, Su kızdırgıç şoför [Köken: Fransızca] Haydayıcı şom [Köken: Arapça] Yönsüz, Ağır gözlü, Gözü yaman, Yaman gözlü şose [Köken: Fransızca] Taşyol şöhret [Köken: Arapça] Atak, Ataklılık,Dan şölen [Köken: Uydurukça/Moğolca] Toy şömine [Köken: Fransızca] Ocak, Ev ocağı şua [Köken: Arapça] Yarık şubat [Köken: Arapça] İkinci ay şube [Köken: Arapça] Bölüm şuh [Köken: Farsça] Kılıklı, Oynak, Güvez şule [Köken: Arapça] Yalın şûra [Köken: Arapça] Geneş şurup [Köken: Arapça] Sıvı em şut [Köken: İngilizce] Katı tepiş şuur [Köken: Arapça] An, An-sezim şuuraltı [Köken: Arapça+Türkçe] An astı, Sokur sezim şükran [Köken: Arapça] Alkış şükran duymak [Köken: Arapça+Türkçe] Alkış duymak şükran sunmak [Köken: Arapça+Türkçe] Alkış eytmek, Alkış bildirmek şümul [Köken: Arapça] (-ü) İçindeki, Kamıtanı şüphe [Köken: Arapça] Küdük şüpheci [Köken: Arapça+Türkçe] Küdük ile karayıcı şüphelenmek [Köken: Arapça+Türkçe] Küdüklenmek şüphesiz [Köken: Arapça+Türkçe] Küdüksüz ta [Köken: Farsça] … Değin taaccüp [Köken: Arapça] Dan kalma, Şaşma taahhüt [Köken: Arapça] Sözveri, Söz, Ödev taammüden [Köken: Arapça] Atayı, Atayın, Atayılayıp taarruz [Köken: Arapça] Çapul taarruz etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Çapula başlamak taassup [Köken: Arapça] Verilenlik tabaka [Köken: Arapça] Kat, Katmer\n\n[Köken: Arapça] (sınıf) Katlak, Katlam taban [Köken: Anlam genişlemesi] (Ayak tabanı): Taban, (Ayakkabı tabanı): Oltan, (Bina tabanı): Eden, (Diğer): Taban tabela [Köken: İtalyanca] Manlayca tabetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Basmak, Çıkarmak tabî [Köken: Arapça] Bağlı, Bağınışlı, Karayışlı, Yurttaş tabiat [Köken: Arapça] Olmuş, Yaradılış tabiatüstü [Köken: Arapça+Türkçe] Olmuştan dışarı tabii [Köken: Arapça] Olmuşluk, Yaradılıştan\n\n[Köken: Arapça] (elbette) Belgili, Sözsüz tabiyet [Köken: Arapça] Bağınışlılık, Bağlılık, Karayışlılık, Yurttaşlık tabip [Köken: Arapça] Emci tabir [Köken: Arapça] (deyim) Duruklu söz dizimi\n\n[Köken: Arapça] (rüya) Düş yorumu, Düş yorma tabla [Köken: Fransızca] Ağaç tabak tabldot [Köken: Fransızca] Dayar aş, Dayar damak taburcu [Köken: Kökeni belirsiz] Ağrıhaneneden çıkıcı, Kamaktan çıkıcı tabure [Köken: Fransızca] Orunduk tacir [Köken: Arapça] Satıcı taciz [Köken: Arapça] Bezdirme tadil [Köken: Arapça] Özgertiş, Türünü özgertiş, Tüsünü özgertiş tadilat [Köken: Arapça] Özgertiş, Türünü özgertiş, Tüsünü özgertiş tafsilat [Köken: Arapça] Doluluk, Ufak tefek, İncik-cıncık, Anık tahakkuk [Köken: Arapça] Yüze aşırma, Durmuşa aşırma, Çınırgama tahakküm [Köken: Arapça] Üstünlük, Ağalık, Güç kollanma, Ezme tahammül [Köken: Arapça] Döyüm, Döyümlülük, Çıdam, Çıdamlılık taharethane [Köken: Arapça+Farsça] (tuvalet) Ayakyolu tahayyül [Köken: Arapça] Düşleme tahdit [Köken: Arapça] Çekleme tahıl [Köken: Arapça] Ekin, Bürtüklü aşlıklar tahin [Köken: Arapça] Küncü unu, Küncü yağı tahkikat [Köken: Arapça] Tergek, Tekşiri tahkir [Köken: Arapça] Tubansıtma, Kemsitme, Küçültme, Küçük görme tahlil [Köken: Arapça] Tekşiri, Dallama tahliye [Köken: Arapça] (Hapishaneden): Kamaktan çıkarma (Boşaltma): Boşatma tahmin [Köken: Arapça] Bolcama, Çamalama, Çağlama, Çağ tahminen [Köken: Arapça] Çamayla, Bolcamla tahmin etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Bolcamak, Çamalamak, Çağlamak tahminlerin ötesinde [Köken: Arapça+Türkçe] Çağdan aşırı tahribat [Köken: Arapça] Bozma, Yemirme, Kırma tahrif [Köken: Arapça] Bozma, Bozup görsetme, Yoyma tahrifat [Köken: Arapça] Bozma, Bozup görsetme, Yoyma tahrik [Köken: Arapça] Azdırıcılık, Azdırma, Yoldan çıkarma, Kudurtma tahrip [Köken: Arapça] Bozma, Kırma, Yemirme tahsil [Köken: Arapça] Okuma, Öğrenme, Bilim alma tahsildar [Köken: Arapça+Farsça] Salıkçı, Salık yığnayıcı tahsis [Köken: Arapça] Bölüp koyma, Bölüp çıkarma, Bölgüleme, Ayırma tahsisat [Köken: Arapça] Bölünen akçe, Ayrılan akçe tahtakurusu [Köken: Farsça] Tahta biti tahterevalli [Köken: Farsça] Tahta tepincek, Tahta depretme takas [Köken: Arapça] Alıştırma, Almaştırma takati kalmamak [Köken: Arapça+Türkçe] Çaması yetmemek takat [Köken: Arapça] Çama takdim [Köken: Arapça] Sunuş takdir [Köken: Arapça] Yaktırma, Yakşı tapma\n\n[Köken: Arapça] (kader) Yazmış takdis [Köken: Arapça] Çokundurma takı [Köken: Yerel] Sıylık, Belek takım [Köken: Uydurukça] (eşya) Dolu yığılma, Yığındık, Yığnak, Toplam\n\n[Köken: Uydurukça] (insan) Öbek, Topar, Türküm\n\n[Köken: Uydurukça] (spor) Top, Yığma takışmak [Köken: Yerel] Tartışmak, Çataklaşmak, Tersleşmek takibat [Köken: Arapça] Ardına düşme, İzine düşme takiben [Köken: Arapça] Ardından, İzinden, Sonundan, Geyin takip [Köken: Arapça] Ardına düşme, İzleme, İzine düşme, Gözaltına alma takipçi [Köken: Arapça+Türkçe] İzleyici takke [Köken: Arapça] Döpe takla [Köken: Yerel] Dombalak (atma) taklit [Köken: Arapça] Okşatmağa dırışma, Öykünme takma [Köken: Yerel] Takılan, Tirkelen takmak [Köken: Anlam genişlemesi] Takmak, Tirkemek takoz [Köken: Yunanca] Ağaç şına, Çüy takriben [Köken: Arapça] Çamayla… , …Çamasında taksim [Köken: Arapça] Üleştirme, Bölüştürme taksirat [Köken: Arapça] Yazıklar taksit [Köken: Arapça] Bölüp ödeme takvim [Köken: Arapça] Gündizme takvim yılı [Köken: Arapça+Türkçe] Güzdizmelik yıl takviye [Köken: Arapça] Güçlendirme, Yardım verme talan etmek [Köken: Yerel] Talamak talaş [Köken: Farsça] Yonga, Ufantı, Kırıntı talebe [Köken: Arapça] Okuyucu talep [Köken: Arapça] Dilek, İstek tali [Köken: Arapça] İkinci talih [Köken: Arapça] Yazmış talim [Köken: Arapça] Öğretme talimat [Köken: Arapça] Buyruk, Yol yoruk, Görsetme talimat vermek [Köken: Arapça+Türkçe] Buyurmak talip [Köken: Arapça] Dileyen, İsteyen taltif [Köken: Arapça] Belekleme, Sıylama, Sıylaklama, Tartıklama taltif etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Beleklemek, Sıylamak, Sıylaklamak, Tartıklamak tam [Köken: Arapça] (sıfat): Bütün, Dolu, Tükel (zarf): Dal tamah [Köken: Arapça] Açgözlük, Açgözlülük, Saranlık tamahkâr [Köken: Arapça+Farsça] Açgöz, Açgözlü, Saran tamam [Köken: Arapça] (bitmiş, eksiksiz) Bütün, Dolu\n\n[Köken: Arapça] (olur, peki) Oldu, Olur, Peki, Yarar tamamen [Köken: Arapça] Dolusuyla, Bütünüyle, Bütünley tamamiyle [Köken: Arapça+Türkçe] Dolusuyla, Bütünüyle, Bütünley tamamlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Doldurmak, Üstünü yetirmek, Bütürmek tamim [Köken: Arapça] Buyruk, Görsetme, Yol yoruk tamir [Köken: Arapça] Onarma, Düzetme tamirat [Köken: Arapça] Onarma, Düzetme tamir etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Onarmak, Düzetmek tamlama [Köken: Arapça+Türkçe] (dilbilgisi) Söz birikmesi, Söz dizmesi, Söz bağlanışı, Söz tirkeyişi tamlanan [Köken: Arapça+Türkçe] (dilbilgisi) Anıklangıç tamlayan [Köken: Arapça+Türkçe] (dilbilgisi) Anıklagıç tampon [Köken: Fransızca] Ara bölge, Aralık, Aralık yer, Yansız yer, Yansız bölge tamtakır [Köken: Yerel] Bomboş tane [Köken: Farsça] (adet) Dal, Bürtük\n\n[Köken: Farsça] (tohum) Urluk, Uruk, Bürtük tanı koymak [Köken: Yerel] Tanımak, Tanıyıp bilmek tanıdık [Köken: Yerel] Tanış tanım [Köken: Uydurukça] Anıklama, Belgileme tanımlamak [Köken: Uydurukça] Anıklamak, Belgilemek tanınmak [Köken: Yerel] (tanımak fiilinin edilgen biçimi) Tanılmak tanınmış [Köken: Yerel] Tanımal, Tanıklı, Tanılan, Ataklı, Danlı, Belgili tanrıça [Köken: Uydurukça] Kadın tanrı, Tanrı hanımı, Tanrı kızı tansiyon [Köken: Fransızca] Kan basımı tantana [Köken: Arapça] Görkemlik tanzim [Köken: Arapça] Yöne salma, Tertibe getirme, koyma tapmak [Köken: Uydurukça] Tapınmak tapon [Köken: Ermenice] Dışlandık, Yönekey tapu [Köken: Anlam kayması] İyelik tanıklığı taraf [Köken: Arapça] Yan, Yak taraflı [Köken: Arapça+Türkçe] Yanlı, yandaş, yaklı, yaktaş tarafsız [Köken: Arapça+Türkçe] Yansız, Yaksız, Kalıs taraftar [Köken: Arapça+Farsça] Yaktaş, Yandaş tarantula [Köken: İtalyanca] Böy tarassut etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Baykamak, Gözetmek tarım [Köken: Uydurukça] Ekincilik tarif [Köken: Arapça] Anıklama, Belgileme tarife [Köken: Arapça] Kullanma yolu, Dayarlama yolu tarihçe [Köken: Uydurukça] Kısaca tarih tartaklamak [Köken: Yerel] Silkmek, Silkitmek tarz [Köken: Arapça] Yol, Yoruk tas [Köken: Arapça] Kazancık tasa [Köken: Farsça] Kaygı tasarı [Köken: Uydurukça] Oylaştırı, Çizim, Bitim tasarlamak [Köken: Uydurukça] Oylaştırmak, Çizmek, Bitimek tasarruf [Köken: Arapça] Sakçıllık, Tecemlilik, Tecem, Tutabilme tasarruf etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Tecemek tasavvur [Köken: Arapça] Oy, Düşünce tasdik [Köken: Arapça] Bekitme tasfiye [Köken: Arapça] Arıcalama, Arıtma tashih [Köken: Arapça] Düzetme taslak [Köken: Arapça] Ülgü, Çıkarma taslamak [Köken: Yerel] Özünü görsetmek, Yalan görsetmek, -ikendek görsetmek tasma [Köken: Yerel] Kargı, Boyunca, Boyunbağı, Tasma tasnif [Köken: Arapça] Toplaştırma, Türkümleştirme, Toparlara bölme tasrih [Köken: Arapça] Düşündürme tasvip [Köken: Arapça] Onama, Yaktırma tasvir [Köken: Arapça] Betleme taşınmak [Köken: Yerel] Göçmek, Taşınmak taşıt [Köken: Uydurukça] Ulak taşra [Köken: Yerel] Çet, Çeteri yer tatbik [Köken: Arapça] İşe aşırma, Yüze aşırma, Ödeme, Kollanma tatbik etmek [Köken: Arapça+Türkçe] İşe aşırmak, Yüze aşırmak, Ödemek, Kollanmak tatbikat [Köken: Arapça] Könükme tatil [Köken: Arapça] Dinç alma, Dincelme tatlı [Köken: Anlam kayması] (Şekerli yiyiyecek): Sücülük, (Şekerli yiyeceğin tadı): Sücü tatmin [Köken: Arapça] Kanma, Kanıkma tatmin etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kandırmak, Kanıktırmak tatminkâr [Köken: Arapça+Farsça] Kandırıcı, Kanıktırıcı tava [Köken: Farsça] Yağlak tavan [Köken: Kökeni belirsiz] Tepe tavassut [Köken: Arapça] Yaraştırma, Geliştirme, Aracılık tavır [Köken: Arapça] Kılık, Yürüyüş-duruş, Yürüyüm-durum, Özünü aparış, Özünü tutuş taviz [Köken: Arapça] Yol verme, Yol koyma, Yan verme, Orun verme taviz vermek [Köken: Arapça+Türkçe] Yol vermek, Yol koymak, Yan vermek, Orun vermek tavlamak [Köken: Farsça+Türkçe] Aldamak, Azdırmak, Yoldan azdırmak, Yoldan taydırmak tavsamak [Köken: Yerel] Çarçamak, Güçsüzlenmek, Gücünü yitirmek tavsiye [Köken: Arapça] Geneş, Geneş verme tavsiye etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Geneş, Geneş vermek tavşan [Köken: Yerel] Koyan, Tavşan tavzih [Köken: Arapça] Aydınlaştırma, Anıklama, Düşündürme tayfa [Köken: Arapça] Denizci, Gemici tayfun [Köken: İngilizce] Davıl, Güçlü kuyun tayin [Köken: Arapça] Belgileme, Yumuşa belgileme, Atama tayyare [Köken: Arapça] Uçak taze [Köken: Farsça] Yeni, Yaş tazı [Köken: Farsça] Av iti taziye [Köken: Arapça] Kaygıyı ortaklaşma, Baş sağlığı dileme, Gönül eytme, Kınanç bildirme tazminat [Köken: Arapça] Tölen, Ornunu doldurma tazyik [Köken: Arapça] Basım teamül [Köken: Arapça] Yola, Könükü teati [Köken: Arapça] Almaşma, Alış veriş tebaa [Köken: Arapça] Bağlı, Bağınışlı, Karayışlı, Yurttaş tebarüz [Köken: Arapça] Anıklanma, Belli olma, Ortaya çıkma, Aydınlaşma, Görünme tebdil [Köken: Arapça] Özgerti tebelleş olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yadıtmak, Doydurmak, Bezdirmek teberru [Köken: Arapça] Sıy, Tartık tebessüm [Köken: Arapça] Gülümsüreme, Yılışma tebeşir [Köken: Farsça] Akbur, Bor tebligat [Köken: Arapça] Bildiri, Çağrı tebliğ [Köken: Arapça] (bildiri) Çıkış, Bildiri, Söylev tebrik [Köken: Arapça] Kutlulama, Kutlama tecavüz [Köken: Arapça] El uzatma, El sürme, Güçleme tecelli [Köken: Arapça] Açığa çıkma, Açıklanma, Yüze çıkma, Görünme tecessüs [Köken: Arapça] Kızıksınma, Kızıkma, Kızıklanma, Bilesi gelme tecil [Köken: Arapça] Geciktirme, Geyine kaldırma tecrübe [Köken: Arapça] Sınav teçhizat [Köken: Arapça] Giyim geçek, Kural yarak tedai [Köken: Arapça] Ese düşürme, Bağlanış, Bağlanıştırma, Okşaştırma, Uylaşma tedarik [Köken: Arapça] Tapma, Ele geçirme, Dayarlayış tedavi [Köken: Arapça] Sağaltma, (İlaçlı): Emleme tedbir [Köken: Arapça] Önünü alma, Saklanma tedhiş [Köken: Arapça] Korkutma tedirgin [Köken: Yerel] Dinçsiz, Dinceliksiz tediye [Köken: Arapça] Tölek, Tölem tedricen [Köken: Arapça] Yavaş yavaş teenager [Köken: İngilizce] Ösmür, Ösmürüm teessüf [Köken: Arapça] Ökünç teessür [Köken: Arapça] Bun, Kaygı teessüs [Köken: Arapça] Kuruluş, Türetiliş tefeci [Köken: Arapça+Türkçe] Önümcü tefekkür [Köken: Arapça] Oylama, Oylanma, Oya çimme teferruat [Köken: Arapça] Doluluk, Ufak-tefek, İncik-cıncık, Anık tefrik [Köken: Arapça] Ayrılandırma, Ayırma, Ayırmacılık tefrika [Köken: Arapça] Gelişmezlik, Ağzı alalık, Alaağızlık, Onuşuksuzluk, Bölgüncülük tefsir [Köken: Arapça] Düşündürme teftiş [Köken: Arapça] Tekşirme, Yoklama, Varlama tehdit [Köken: Arapça] Korkutu tehdit etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Korkutmak tehir [Köken: Arapça] Geciktirme, Geyine kaldırma tehir etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Geciktirmek, Geyine kaldırmak tehlike [Köken: Arapça] Korkunç, Korku tehlikeli [Köken: Arapça+Türkçe] Korkunçlu, Korkulu tek [Köken: Yerel] Bir, Yalnız, (Çiftin teki): Sınar tekâmül [Köken: Arapça] Ösüş, Önükme tekaüt [Köken: Arapça] Yumuştan boşanma tekaüt olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yumuştan boşanmak tek başına [Köken: Yerel] Yalnız özü, Bir özü, Öz başına, Bir başına tekel [Köken: Uydurukça] Birleşme tekil [Köken: Uydurukça] Birlik, Birlik sayı tekit [Köken: Arapça] Kayta ese salma, Kayta söyleme, Eytdiğini ettirme, Gücetme tekke [Köken: Arapça] Derviş evi teklif [Köken: Arapça] Sorama, Ötünme tekme [Köken: Yerel] Tepme, Tepik tekmelemek [Köken: Yerel] Tepmek, Tepiklemek tekne [Köken: Yunanca] (gemi) Gemi tekrar [Köken: Arapça] (Ad): Kaytalama, (Zarf): Kayta, Kaytadan, Yeniden tekrar etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kaytalamak tekrarlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Kaytalamak teksif [Köken: Arapça] Toplama, Yığma teksir [Köken: Arapça] Köpeltme tekstil [Köken: Fransızca] Dokumacılık tekstür [Köken: Fransızca] Dokuma tekzip [Köken: Arapça] Yalana çıkarma, Yalan idiğini bildirme, Geri kakma telaffuz [Köken: Arapça] Eydiliş, Eydiş, Söyleyiş telaffuz etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Eytmek, Söylemek telafi [Köken: Arapça] Ornunu doldurma telafi etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Ornunu doldurmak telakki [Köken: Arapça] Karayış, Gözkarayış telaş [Köken: Arapça] Şaşma şaşarlık, Aşıkış telef [Köken: Arapça] Yoyma, Yok etme, Yoğatma, Öldürme televizyon [Köken: Fransızca] Sınalgı telif [Köken: Arapça] Çıkarma, Yazma tel’in [Köken: Arapça] Kargış tel’in etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kargımak, Kargışlamak telkin [Köken: Arapça] Gönüle oy salma, Öğüt verme, İşandırmağa dırışma tellal [Köken: Arapça] Yarcı telmih [Köken: Arapça] İm, Kaktırma, Dürttürme temas [Köken: Arapça] (Dokunma): Değiş, (Görüşme): Görüşme, Uğraşma temaşa [Köken: Arapça] Karama, Sınlama temayül [Köken: Arapça ] Gönlü akma, Gönlü yatma temayüz [Köken: Arapça] Üstünlük, Ayırmalık, Özgecelik tembel [Köken: Farsça] Erincek, Yalkav, İşyakmaz tenbih [Köken: Arapça] Eskerti tembih etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Aldan ala eskertmek temel [Köken: Yunanca] Neğiz temelli [Köken: Yunanca+Türkçe] Üzlüksüz, Duraklı, Duruklu temenni [Köken: Arapça] Ötünç, Dilek, İstek temin [Köken: Arapça] Kurallama, Anıklama, Yetiştirme, Oldurma, El yetirme, Yetme, İye olma temin etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kurallamak, Anıklamak, Yetiştirmek, Oldurmak, El yetirmek, Yetmek, İye olmak teminat [Köken: Arapça] İşanç temiz [Köken: Arapça] Arı, Kirsiz temizlemek [Köken: Arapça+Türkçe] Yuyup çalkamak, Yuyp kurutmak, Arıtmak, Arındırmak temkin [Köken: Arapça] Saklık, Abaylık temkinli [Köken: Arapça+Türkçe] Sak temmuz [Köken: Arapça] Yedinci ay tempo [Köken: İtalyanca] Yürüyüş, Tepkin temsil [Köken: Arapça] Vekillik\n\n[Köken: Arapça] (oyun) Oyun temsilci [Köken: Arapça+Türkçe] Vekil temyiz [Köken: Arapça] Özgecelik, Ayırmacılık, (hukuk): Hüküm bozdurma tenakuz [Köken: Arapça] Karama karşılık, Uylaşmazlık tencere [Köken: Farsça] Kazanca teneffüs [Köken: Arapça] (ara) Üzülüş\n\n[Köken: Arapça] (nefes alıp verme) Soluma, Soluk alış, Dinim teneke [Köken: Farsça] Kanıltır teneşir [Köken: Farsça] Yuyuska tenezzül etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Gönül akıtmak, Gönül aktarmak tenha [Köken: Farsça] Avlak, Elsiz, Eli seyrek, Boş tenkit [Köken: Arapça] Sın, Sınlama tenkitçi [Köken: Arapça+Türkçe] Sıncı, Sıneydici, Sınverici tenkit etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Sınamak, Sınlamak, Sın eytmek, Sın vermek tensip [Köken: Arapça] Yaktırma, Saylama tente [Köken: İtalyanca] Bastırma, Kalka, Yapma tenya [Köken: Fransızca] İçek kurdu, Tasma solucan tenzilat [Köken: Arapça] Ucuzlatma, Düşürme, Kemitme, Aşaklatma tepelemek [Köken: Yerel] Vurmak, Döğmek tepetaklak [Köken: Yerel] Dombalak atıp, Baş aşaklayıp tepki [Köken: Uydurukça] Karşılık tepsi [Köken: Çince] Tabak terakki [Köken: Arapça] Ösüş, Önüküş terane [Köken: Farsça] (Eski nağme): Burunki yır, (Üstelenen söz): Eski söz terapi [Köken: Fransızca] Sağaltma, Emleme teras [Köken: Fransızca] Artırma, Bastırma terazi [Köken: Farsça] Tartı, Ölçü tercih [Köken: Arapça] Artık görme, Onatma, Üstün tutma tercih etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Artık (-rak) görmek, Onatmak, Üstün tutmak tercüman [Köken: Arapça] Dilmaç tercüme [Köken: Arapça] Aktarma, Evirme tercüme etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Aktarmak, Evirmek, Dilmaçlamak tercümeihal [Köken: Arapça] Durmuş yolu tereddüt [Köken: Arapça] İkilenme, İkircik, İkirciklenme tereddüt etmek [Köken: Arapça+Türkçe] İkilenmek, İkirciklenmek tereke [Köken: Arapça] Enci terennüm [Köken: Arapça] İnildeme, İnildeye yırlama, Yırlama, Küyleme tereyağı [Köken: Farsça+Türkçe] Sarıyağ terfi [Köken: Arapça] (Yumuşta…) Ösme, Örleme, Yokarılama, Yokarı çekilme, Göterilme terhis [Köken: Arapça] Askerlikten kaytarma, Askerlikten boşatma terhis olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Askerlikten kaytarılmak, Askerlikten boşatılmak terim [Köken: Uydurukça] Adama, Adalgı, Adav terk etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Dışlamak, Dışlayıp gitmek, Ayrılmak, Kaldırmak termin [Köken: Fransızca] Adav, Adama, Adalgı tersane [Köken: İtalyanca] Gemilik tersine [Köken: Yerel] Gerisince, Teskerisince, Tersine terslemek [Köken: Yerel] Ters söylemek, Katı söylemek, Teskerilemek, Yazgırmak tertibat [Köken: Arapça] Dayarlık terzi [Köken: Farsça] Dikici, Dikimci, Dikinci tesadüf [Köken: Arapça] Uğraklılık tesadüf etmek [Köken: Arapça+Türkçe] (Karşılaşmak): Uğraşmak, (Hedefi bulmak, Denk gelmek): Düş gelmek (Aynı zamana denk gelmek): Bir kezde olmak tesadüfen [Köken: Arapça] Uğraklı tescil [Köken: Arapça] Tirkev, Dizime alma tescil etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Tirkemek, Dizime almak tescillemek [Köken: Arapça+Türkçe] Tirkemek, Dizime almak tescilli [Köken: Arapça+Türkçe] Tirkelik, Dizime alınmış teselli [Köken: Arapça] Yuvatı, Avutu teselli bulmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yuvanmak, Avunmak teselli etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yuvatmak, Avutmak tesir [Köken: Arapça] İçine işleme, İz, İz kaldırma, Demgilleme, Tap kaldırma tesir etmek [Köken: Arapça+Türkçe] İçine işlemek, İz kaldırmak, Demgillemek, Tap kaldırmak tesis [Köken: Arapça] (İdare):Başarma, (Müessese): Uyuşma, Kurma, (Fabrika): İşhane, Kondurgu tesisat [Köken: Arapça] Kurulma tesis etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kurmak, Salmak, Ornatmak, Uyumlaştırmak teskin [Köken: Arapça] Basılma, Dinçlik, Tatılık, Dinçlendirme, Arkayınlaştırma, Tatılaştırma teskin etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Basmak, Dinçlendirmek, Arkayınlaştırmak, Tatılaştırmak teslim [Köken: Arapça] (Sahibine verme): İyesine tapşırma, İyesine verme, Tapışlama, Tapşırma (Boyun eğme):Tutkuna verilme, Verilme, Boysunma, Diz bükme, Boyun eğme teslim almak [Köken: Arapça+Türkçe] (Sahibi olarak almak): Tapşırılmak, Almak, \n (Boyun eğdirmek): Tutkuna almak, Boysundurmak, Ele almak teslim etmek [Köken: Arapça+Türkçe] (Sahibine vermek): İyesine tapşırmak, İyesine vermek, Tapışlamak, Tapşırmak, (Boyun eğmek): Tutkuna verilmek, Verilmek, Boysunmak, Diz bükmek, Boyun eğmek teslimiyet [Köken: Arapça] Boysunuculuk, Diz bükücülük, Baş eğicilik, Veriliş teslis [Köken: Arapça] Üçlük, Üçün birliği tespit [Köken: Arapça] Belgileme, Anıklama tespit etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Belgilemek, Anıklamak testere [Köken: Farsça] Bıçkı testi [Köken: Farsça] Çömlek, Su çömleği teşbih [Köken: Arapça] Denkleştirme, Okşatma teşebbüs [Köken: Arapça] Dırışma, Girişme, Dalbınma, Yeltenme teşebbüs etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Dırışmak, Girişmek, Dalbınmak, Yeltenmek teşekkül [Köken: Arapça] Kuruluş, Uyuşma, Uyuşturma, Uyumlaştırma teşekkür [Köken: Arapça] Alkış teşekkür etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Alkışlamak, Alkış yağdırmak teşhir [Köken: Arapça] Görseti, Görgezi teşhir etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Görsetmek, Görgezmek, Görgezmeye koymak teşhis [Köken: Arapça] Tanı teşhis etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Tanımak, Tanıyıp bilmek teşhis koymak [Köken: Arapça+Türkçe] Tanımak, Tanıyıp bilmek teşkil [Köken: Arapça] Kurma, Düzme, Uyumlaştırma teşkilat [Köken: Arapça] Uyuşma, Uyum teşkilatlanmak [Köken: Arapça+Türkçe] Uyuşturmak teşkil etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kurmak, Oluşturmak, Oldurmak, Yarandırmak, Ortaya çıkarmak, Biriktirmek, Uyuşturmak teşmil [Köken: Arapça] İçine alma, Kamıtma teşne [Köken: Farsça] Köseyen, Ansayan, Dileyen teşne olmak [Köken: Farsça+Türkçe] Kösemek, Ansamak, Dilemek teşri [Köken: Arapça] Kanun çıkarma teşrif [Köken: Arapça] Gelip kıvandırma, Gelip sıya tartma teşrif etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Gelip kıvandırmak, Gelip sıya tarmak teşrifat [Köken: Arapça] Resmi tertip teşrikimesai [Köken: Arapça] Emekteşlik, İşteşlik, Birge işleme teşvik [Köken: Arapça] Kollama, Sıylıklama, Dürtük verme, Intalama, Intıklandırma tetik [Köken: Ermenice] (tüfek, tabanca) Tepki, Kulak, Çakmak tetikte beklemek [Köken: Yerel] Sak yürümek tetiği çekmek [Köken: Ermenice+Türkçe] Tepkiyi çekmek, Kulağı basmak tetkik [Köken: Arapça] İzleme, Tekşirme tevarüs [Köken: Arapça] Teğine tartıcılık, Atasına, tartıcılık, Boğundan boğuna göçücülük, Boğun kovalayıcılık, Boğun izleyicilik tevatür [Köken: Arapça] Söz, Mış-miş tevazu [Köken: Arapça] Küçükgönüllülük, Alçakgönüllülük tevcih [Köken: Arapça] Bağıtlama, Yöneltme, Yollama, Yobarma tevdi [Köken: Arapça] Tapşırma, İşanıp tapşırma, Verme teveccüh [Köken: Arapça] Yakın görme, Gönlü yatma, İç tartma, Dilekteşlik, Kayrımlılık, İyi niyet teveccüh etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Yakın görmek, Günlü yatmak, İçi tartmak, Dilekteşlik etmek, Kayrımlılık sunmak, İyi niyet görsetmek tevekkül [Köken: Arapça] Allaha ümit bağlama, Allahtan umma, Allaha tapşırma, Allaha sığınma tevellüt [Köken: Arapça] Doğuluş tevil [Köken: Arapça] Sözün manasını bozma, Sözün manasını özgertme, Sözün manasını yoyma, Yanlış anlatma tevkif [Köken: Arapça] Sak altına alma, Kamama, Kamağa alma, Tutsak etme tevzi [Köken: Arapça] Dağıtma, Yayma, (mektup, posta): İletiverme, Geldirme tevziat [Köken: Arapça] Dağıtma, Yayma, (mektup, posta): İletiverme, Geldirme teyakkuz [Köken: Arapça] Uyaklık, Saklık, Sergeklik, Sezgirlik teybe almak [Köken: İngilizce+Türkçe] Tasmaya yazmak, Tasmaya yazdırmak teyemmüm [Köken: Arapça] Toprakla taharat teyit [Köken: Arapça] Gücetme, Bekitme, Çınlamak, Çınıtmak teyze [Köken: Yerel] Aba, Day ece tezahür [Köken: Arapça] Belgili olma, Anıklanma, Beti açılma, Yüz verme, Yüze çıkma, Ortaya çıkma, Tapılma, Görünme tezahürat [Köken: Arapça] Alkış tezat [Köken: Arapça] Karama karşılık tezene [Köken: Farsça] Çırtmak, Çırtkıç tezgâhtar [Köken: Farsça] Satıcı tezhip [Köken: Arapça] Bezek, Bezekleme, Bezeme tezkere [Köken: Arapça] Yazı, Biti tezvirat [Köken: Arapça] Yala tezyif [Köken: Arapça] Yek görme, Bensimeme, Kemsitme, Tubansıtma tezyinat [Köken: Arapça] Bezeme, Bezekleme tıbben [Köken: Arapça] Tıbba göre, Tıp karayışından, Tıp boyunca, tibbi [Köken: Arapça] Tıplık, Tıbba bağlı tığ [Köken: Farsça] Dokuma iğnesi, Dokuma şişi tıka basa [Köken: Yerel] Doyunca tıkamak [Köken: Yerel] Tıkmak, Ağzını bekitmek tıpa [Köken: İtalyanca] Tıkın, Tıkı, Tıkaç tıpatıp [Köken: Kökeni belirsiz] Taman tap özü, dalmı dal tıpkı [Köken: Arapça] Opokşaş, Bepbenzeş tıpkıbasım [Köken: Uydurukça] Özgertmeyin basma tırabzan [Köken: Farsça] Baskıç tosması, Germeç tıraş [Köken: Farsça] Saç sakal alma tırpan [Köken: Yunanca] Çalgı tırsmak [Köken: Kürtçe] Korkmak, Ürkmek, Tartınmak tırtıklamak [Köken: Argo] Uğrulamak tırtıl [Köken: Ermenice] Karışlavık, Kelebek kurdu\n\n[Köken: Ermenice] (girinti) Gedik, Diş tıynet [Köken: Arapça] Yaradılış, Yaratılış, Kılık tibet sığırı [Köken: Uydurukça] Kotaz ticaret [Köken: Arapça] Alış satış, Alım satım, Satı ticaretle uğraşmak [Köken: Arapça+Türkçe] Alım satımda işlemek ticaret yapmak [Köken: Arapça+Türkçe] Alıp satmak ticari [Köken: Arapça] Satıya bağlı, Alım satımlık, Satı … tifo [Köken: Fransızca] Terleme, İç terleme, Yatalak tifüs [Köken: Latince] Börtmeli terleme, Taplı terleme, Taplı yatalak tik [Köken: Fransızca] Eti çekme, Siniri çekme tineycır [Köken: İngilizce] Ösmür, Ösmürüm tipi [Köken: Anlam kayması] Boran tire [Köken: Fransızca] Çizikçe tiroid [Köken: Fransızca] Kalkansı tiryaki [Köken: Farsça] Katı verilen tişört [Köken: İngilizce] Düğmesiz dokuma titiz [Köken: Anlam kayması] İncik titreşim [Köken: Uydurukça] Titreme tohum [Köken: Farsça] Uruk, Urluk, Bürtük toka [Köken: Anlam genişlemesi] (Saç tokası): Taralgı, (Kemer/Kayış tokası): Toka tokalaşmak [Köken: Yerel] (el sıkışmak) El kısışmak, El alışmak tokat [Köken: Kökeni belirsiz] Şaplak tokat atmak [Köken: Yerel] Şaplaklamak, Şaplatmak, Şaplak çalmak tokatlamak [Köken: Yerel] Şaplaklamak, Şaplatmak, Şaplak çalmak tok gözlü [Köken: Yerel] Gözü tok tokmak [Köken: Anlam genişlemesi] (Ağaç): Tokmak, (Kapı): Eşik kakkıç tok sözlü [Köken: Yerel] Doğrucul, Doğru sözlü, Doğrusöz, Açık sözlü tolerans [Köken: Fransızca] Çıdam, Çıdamlılık, Döyüm, Döyümlülük tolere etmek [Köken: Fransızca+Türkçe] Çıdamak, Döymek tomar [Köken: Arapça] Dürüm tombul [Köken: Kökeni belirsiz] Semiz, Dolu tomruk [Köken: Yerel] Börene tomurcuk [Köken: Yerel] Bürcük tonton [Köken: Fransızca] Sevimli, Sevimli aksakal top [Köken: Anlam kayması] (kumaş) Dürek topaç [Köken: Yerel] Evircek, Çevirik, Fırıldak topal [Köken: Kökeni belirsiz] Aksak topallamak [Köken: Kökeni belirsiz+Türkçe] Ayağı aksamak, Aksamak toparlak [Köken: Yerel] Değrek, Yumru, Yuvalak toparlamak [Köken: Yerel] Yığıştırmak, Dermek, Tertibe geldirmek toplama [Köken: Uydurukça] (matematik) Koşu toplamak [Köken: Anlam genişlemesi] Toplamak, Yığmak, Yığıştırmak, Dermek toplantı [Köken: Uydurukça] Yığın, Yığılış toplu iğne [Köken: Yerel] Başlı iğne, Sancak, Temence topluluk [Köken: Uydurukça] Topar toplum [Köken: Uydurukça] Yığılış, Yığılma, Yığın, Koğam toplumsal [Köken: Uydurukça] El-günlük, Koğamlık toptan [Köken: Yerel] Götürü topuz [Köken: Yerel/Anlam genişlemesi] (Saç): Düğülü saç, (Silah): Çokmar\n\n[Köken: Yerel] (silah) Çokmar top yekûn [Köken: Türkçe+Arapça] Yalpı torba [Köken: Farsça] Dağar, Dağarcık tornavida [Köken: İtalyanca] Burguç torpil [Köken: Fransızca] (Arka, Destekçi) Kollayıcı, Yaklayıcı, Arka torpil yapmak [Köken: Fransızca+Türkçe] Kollamak, Yaklamak, Arka çıkmak tortu [Köken: Farsça] Dunma, Oturma, Çöküntü toslamak [Köken: Yerel] Süsmek tos vurmak [Köken: Yerel] Süsmek tost [Köken: İngilizce] Ekmek kızartma toy [Köken: Yerel] (acemi) Tercübesiz toz [Köken: Anlam genişlemesi] (Toz halindeki): Toz, (Kir, pasak): Çan tozpembe [Köken: Türkçe+Farsça] Aksal, Açık al tozpembe görmek [Köken: Türkçe+Farsça+Türkçe] Yakşı görmek toz şeker [Köken: Türkçe+Farsça] Kumşeker töhmet [Köken: Arapça] Yala, Yazgırma töhmet altında bırakmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yaka yakmak, Yala yapmak, Yazgırmak tökezlemek [Köken: Yerel] Büdremek, Kakılmak töre [Köken: Anlam kayması] Yola tören [Köken: Uydurukça] Bayram törpü [Köken: Yerel] Eğe törpülemek [Köken: Yerel] Eğemek, Eğelemek trafik [Köken: Fransızca] Yol kımılı trajik [Köken: Fransızca] Kaygılı, Ayançlı transfer [Köken: Fransızca] Geçiş, Ötüş transparan Fransızca [Köken: Öte görünücen, Müldür, Duru, Açık] tredünyon [Köken: Fransızca] Çizikçe tren [Köken: Fransızca] Od arabası, Odlu tualet [Köken: Fransızca] (Hacethane): Ayakyolu, (Gece kıyafeti): Geç giyimi tufan [Köken: Arapça] Taşkın, Kıyan tufeyli [Köken: Arapça] Haram damak, Tekinci tuğla [Köken: Yunanca] Kerpiç tuhaf [Köken: Arapça] Dan kalırlık, Dan kaldırırlık, Kızık tuhafiye [Köken: Arapça] Ufak tefek satışı tulum [Köken: Anlam genişlemesi] (Kap, Torba): Tuluk, (Giysi): Tulum tulumba [Köken: İtalyanca] Soğurguç tura [Köken: Yerel] Tiyin arkası turfanda [Köken: Farsça] Er pişer, Birinci göktat turist [Köken: Fransızca] Elgezer turizm [Köken: Fransızca] Elgezerlik turkuaz [Köken: Fransızca] Göğüldür turnuva [Köken: Fransızca] Yarış turp [Köken: Farsça] Çomur turşu [Köken: Farsça] Tuzlu, Tuzlama turuncu [Köken: Farsça] Kızıl sarı, Tok sarı tuş [Köken: Fransızca] (piyano, daktilo, bilgisayar, kumanda vb…): Dil, (Spor): Yağrını yere değdirme, Yelkesini yere değdirme tutam [Köken: Anlam genişlemesi] Tutam, Çimdik tutanak [Köken: Uydurukça] Bitim tutarlı [Köken: Uydurukça] Bir sözlü, Duraklı, Duruklu tutkal [Köken: Uydurukça] Yelim tutku [Köken: Uydurukça] Güçlü istek, Güçlü dilek, Intılış tutkun [Köken: Uydurukça] Verilen tutmak [Köken: Anlam genişlemesi] (El ile): Tutmak, Avuçlamak, Uşlamak (Yakalamak): Tutmak, Yakalamak, (Taraf): Yaklamak, Kollamak tutsak [Köken: Yerel] Tutkun, Tutsak tutturmak [Köken: Yerel] (ısrar) Kaytalamak, Kayta kayta eytmek tutucu [Köken: Uydurukça] Geritartma, Eskikarayışlı tutuklamak [Köken: Uydurukça] Sak altına almak, Kamamak, Kamağa almak, Tutkun etmek, Tutkuna almak tutuklu [Köken: Uydurukça] Kamalan, Tutulan, Kamağa alınan tutum [Köken: Yerel] (tavır, davranış) Kılık, Yürüyüş-duruş, Yürüyüm-durum, Özünü aparış, Özünü tutuş, Tutum\n\n[Köken: Uydurukça] (iktisat, idare) Tecem, Tecemlilik, Sakçıllık tutumlu [Köken: Uydurukça] Tecemli, Sakçıl, Ayancan tutumlu olmak [Köken: Uydurukça] Tecemek, Ayamak tuvalet [Köken: Fransızca] (Hacethane): Ayakyolu, (Gece kıyafeti): Geç giyimi tüberküloz [Köken: Fransızca] Öfke ağrısı, Göğüs ağrısı tüccar [Köken: Arapça] Alıp satıcı tüfek [Köken: Farsça] Mıltık tükenmek [Köken: Yerel] Tükemek, Tükenmek tüketici [Köken: Uydurukça] Gerekleyici, Satın alıcı, Tutunucu tüketim [Köken: Uydurukça] Gerekleme, Satın alma, Tutunma tüketim maddesi [Köken: Uydurukça+Arapça] Gereksel tül [Köken: Fransızca] Tor, Gözenek toru tüm [Köken: Uydurukça] Bütün, Var, Varı, Varca tümce [Köken: Uydurukça] Söylem tümbakım [Köken: Uydurukça] Yoklak tümleç [Köken: Uydurukça] (dilbilgisi) Doldurguç, Doldurucu tümör [Köken: Fransızca] Ur, Şiş, Şişik tümsek [Köken: Yerel] Tömek tüp [Köken: Fransızca] Çini savıt türev [Köken: Uydurukça] Söz yasayıcı, Yasayıcı, Yasama türkü [Köken: Farsça] El yırı tüymek [Köken: Argo] Kaçmak uçan daire [Köken: Türkçe+Arapça] Uçan tabak uçarı [Köken: Yerel] Yürdek, Uçar uçkur [Köken: Yerel] Bağ, İçkur uçurtma [Köken: Yerel] Uçurma, Uçurguç ufak [Köken: Yerel] Uvak ufalamak [Köken: Yerel] Uvatmak ufalmak [Köken: Yerel] Uvalmak, Küçülmek ufaltmak [Köken: Yerel] Uvatmak, Küçültmek ufuk [Köken: Arapça] Gözyetim, Gözyetimi uğrak [Köken: Anlam kayması] Köp varılan yer, Tez tez varılan yer uğramak [Köken: Anlam kayması] Girip çıkmak, Yol üstü girip çıkmak, Tez varıp gelmek, Toktayp durmak uğraş [Köken: Anlam kayması] İş, Güreş, Dalaş uğraşmak [Köken: Anlam kayması] Köp işlemek, Köp dırışmak, Güreşmek uğur [Köken: Anlam kayması] (İyilik belirtisi, iyilik kaynağı): Irım, Yakşı ırım, (Talih, Şans): Kut uğurlamak [Köken: Anlam kayması] Uzatmak, Yola uzatmak, Esenlik dileyip yola salmak uğursuz [Köken: Anlam kayması] Yönsüz, Ağır gözlü, Gözü yaman, Yaman gözlü ukala [Köken: Arapça] Essatar, Bilimsek ukalalık etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Es satmak, Bilimsiremek ukde [Köken: Arapça] Acınma, Ökünç, Kaygı ulaşım [Köken: Uydurukça] Bağlanış, Katnaş ulaşmak [Köken: Yerel] Yetmek, Yetişmek ulu orta [Köken: Yerel] Oylamazdan, Oylanmazdan ulusal [Köken: Uydurukça] Ulusluk ulusalcı [Köken: Uydurukça] Ulusçu, Ulusçul uluslararası [Köken: Yerel] Ellerarası ulvi [Köken: Arapça] Büyük umacı [Köken: Kökeni belirsiz] Böcü umumi [Köken: Arapça] Yalpı, Ortak umumiyetle [Köken: Arapça+Türkçe] Yalpı, Yalpısından, Yalpısı ile, Yalpı alanda, Yalpılıkta umursamak [Köken: Arapça+Türkçe] Kızıkmak, Kızıklanmak, Kızıksınmak, Gönül bölmek, Göz ilmek umut [Köken: Yerel] Umu unsur [Köken: Arapça] Bölcek, Müce unutkan [Köken: Yerel] Unutkak, Unutsak, Unutucan unvan [Köken: Arapça] Ad urgan [Köken: Yerel] Arkan usanç [Köken: Anlam kayması] İç busuğu, Yadıma, Erikme, Bezme usanmak [Köken: Anlam kayması] İçi busmak, Yadımak, Erikmek, Bezmek uslanmak [Köken: Yerel] Yönlenmek, Yöne gelmek, Onulmak, Esi girmek, Esi kaytmak uslu [Köken: Yerel] Söz dinleyici, Kulak asıcı, Yavaş, Esli usta [Köken: Farsça] Çeber, Epli, Epçil ustura [Köken: Farsça] Yiti yülügüç usturuplu [Köken: Kökeni belirsiz] Uygun, Doğru, Anık usulca [Köken: Arapça] Yavaş yavaş usul usul [Köken: Arapça] Yavaş yavaş uşak [Köken: Anlam kayması] Yumuşçu, Kullukçu utku [Köken: Uydurukça] Yeniş, Yutuş uyanık [Köken: Yerel] Uyak, Sergek, Uyanık uyarı [Köken: Uydurukça] Eskerti uyarlamak [Köken: Uydurukça] Uygunlaştırmak uyarmak [Köken: Uydurukça] Eskertmek uydu [Köken: Uydurukça] Yoldaş uydurmak [Köken: Yerel] Oydurmak, Oylayıp çıkarmak, Oydan çıkarmak uyduruk [Köken: Yerel] Oydurma uygar [Köken: Uydurukça] Medeni, Medeniyetli uygulamak [Köken: Uydurukça] Durmuşta kollanmak, İşe aşırmak, Durmuşa aşırmak uygulamalı [Köken: Uydurukça] Kollanmalı uygun [Köken: Anlam genişlemesi] Yararlı, Onaylı, Yaramlı, Uygun, Doğru gelen uygunsuz [Köken: Anlam genişlemesi] Yararsız, Onaysız, Yaramsız, Uygunsuz, Doğru gelmeyen uymak [Köken: Anlam genişlemesi] Doğru gelmek, Yaramak, Uymak uyruk [Köken: Uydurukça] Bağlı, Bağınışlı, Karayışlı, Yurttaş uysal [Köken: Anlam kayması] Söz dinleyici, Kulak asıcı, Yavaş uyuklamak [Köken: Yerel] Imızganmak, İrkilmek, Uyumsamak uyum [Köken: Uydurukça] Gelişim, Uygunluk uyumak [Köken: Yerel] Uyumak, Yuklamak uyuşmazlık [Köken: Yerel] Gelişmezlik, Uyuşmazlık uyuşturucu [Köken: Uydurukça] Esritki uyuşuk [Köken: Yerel] Salak, Yalkav, Uyuz uyuz [Köken: Anlam kayması] Kotur, Gicişme, Gidişme uzak [Köken: Yerel] Irak, Alıs, Uzak uzaklaşmak [Köken: Yerel] Iraklaşmak, Alıslamak, Uzaklaşmak uzamak [Köken: Anlam genişlemesi] Uzamak, Sozulmak uzanmak [Köken: Anlam genişlemesi] (Yatmak): Yayılıp yatmak, Yatıp dinç almak (El yetirmek): Sozulmak, El sozmak (Boyunca yayılmak): Sozulup yatmak uzantı [Köken: Uydurukça] Uzatma, Ulandı uzay [Köken: Uydurukça] Genişlik uzlaşmak [Köken: Yerel] Gelişmek, Düşünüşmek, Uylaşmak, Bitişmek uzman [Köken: Uydurukça] Bilgiç uzuv [Köken: Arapça] Müce ücra [Köken: Türkçe+Arapça] Aslıs, Çet, Irak, Alıstaki, Çetteki, Iraktaki ücret [Köken: Arapça] Emek hakkı, İş hakkı, Tölem, Kazanç üçgen [Köken: Uydurukça] Üçbucak üçkâğıtçı [Köken: Türkçe+Farsça+Türkçe] Aldamcı, Aldakçı, Göz boyamacı, Göz bağlamacı üfürmek [Köken: Yerel] Üflemek üfürük [Köken: Yerel] Üfleme ülkü [Köken: Uydurukça] Ulu maksat ümit [Köken: Farsça] Umu ümmi [Köken: Arapça] Bilimsiz ün [Köken: Anlam kayması] Dan, Atak, Ataklılık ün kazanmak [Köken: Yerel] Danı çıkmak, Adı çıkmak, Atağı çıkmak ünlem [Köken: Uydurukça] (dilbilgisi) İmlik ünlü [Köken: Uydurukça] Danlı, Ataklı, Tanımal ün salmak [Köken: Yerel] Danı çıkmak, Adı çıkmak, Atağı çıkmak ünsiyet [Köken: Arapça] Yakınlık, Yürekteşlik ün yapmak [Köken: Yerel] Danı çıkmak, Adı çıkmak, Atağı çıkmak üremek [Köken: Yerel] Artmak, Köpelmek, Balalamak, Çağalamak, Ürcümek üretici [Köken: Uydurukça] Öndürücü, İşleyip çıkarıcı, Yetiştirici üretim [Köken: Uydurukça] Öndürüş, İşleyip çıkarma, Yetiştirme ürpermek [Köken: Anlam genişlemesi] (Kişi): Titremek, (Kıl ve tüyler): Ürpermek ürperti [Köken: Yerel] (Kişi): Titreme, (Kıl ve tüyler): Ürperme ürün [Köken: Uydurukça] Önüm üslup [Köken: Arapça] Alım, Yol üst [Köken: Anlam kayması] (para) Kaytarım üstat [Köken: Farsça] Çeber, Bilgir üstelemek [Köken: Yerel] Kayta kayta sormak, Kayta kayta eytmek, Kayta ese salmak, Kayta söylemek, Eytdiğini ettirmek, Gücetmek üstelik [Köken: Yerel] Üstüne üstlük üst geçit [Köken: Uydurukça] Yer üstü geçidi, Su üstü geçidi üstlenmek [Köken: Yerel] Üstüne almak, Öz üstüne almak, Özüne almak üstünkörü [Köken: Yerel] Üstünü görüp, Üstünden, Üstten üstten, Dibe düşmezden, Yüzünce üstyapı [Köken: Uydurukça] Üst kurma üşengeç [Köken: Anlam kayması] Erincek, Yalkav üşenmek [Köken: Anlam kayması] Erinmek, Yalkavlanmak üşümek [Köken: Anlam genişlemesi] Üşümek, Buzlamak, Donmak üşüşmek [Köken: Yerel] Yığışmak, Yığılmak, Toplaşmak, Toplanmak, Üymeklenmek üvendire [Köken: Yunanca] Dayak üye [Köken: Moğolca] Müce üzere [Köken: Yerel] İçin, Boyunca, Az arada üzeri [Köken: Yerel] Üstü, Yüzü üzerine [Köken: Uydurukça] (dair) Doğrusunda, Yönünde, Boyunca üzgün [Köken: Anlam kayması] Kaygılı, Acınan, Gönülsüz, Gönlü buzulan üzmek [Köken: Anlam kayması] Kaygılandırmak, Acındırmak, Gönlünü buzmak, İçini üzmek, Kınamak üzülmek [Köken: Anlam kayması] Kaygılanmak, Acınmak, Gönlü bozulmak, İçi üzülmek, Kınanmak, Kınalmak üzüntü [Köken: Anlam kayması] Kaygı, Acınma, Kınanma, Ayanç vaad etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Söz vermek vaat [Köken: Arapça] Söz vadi [Köken: Arapça] Koyak, Özen, Ören vaftiz [Köken: Yunanca] Çokundurma vaftiz etmek [Köken: Yunanca+Türkçe] Çokundurmak vaftiz olmak [Köken: Yunanca+Türkçe] Çokunmak vaha [Köken: Arapça] Sulu yer, Gök yayık vahamet [Köken: Arapça] Korkunç, Kıyıncılık vahim [Köken: Arapça] Korkunçlu, Korkulu, Kıyın vahşet [Köken: Arapça] Yabanilik, Yırtkıçlık, Kansızlık vahşi [Köken: Arapça] Yabani, Yırtkıç, Kansız vakar [Köken: Arapça] Esli-başlılık, Ağırbaşlılık, Saldam vakfetmek [Köken: Arapça+Türkçe] (Bağışlamak, Bırakmak): Encileyip kaldırmak, (Adamak, Kendini vermek): Arnamak, Adamak vaki olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Olmak, Yüze çıkmak vakit [Köken: Arapça] Kez vaktaki [Köken: Arapça+Farsça] Haçan ki, Şu kezde vaktinde [Köken: Arapça+Türkçe] Dal kezinde vaktiyle [Köken: Arapça+Türkçe] Haçandır, Bir kezlerde, Bir kezde vakur [Köken: Arapça] Esli-başlı, Ağras, Ağırbaşlı, Saldamlı vali [Köken: Arapça] Şehir başçısı valide [Köken: Arapça] Ana vallahi [Köken: Arapça] Etmek vursun, Etmek çarpsın vantilatör [Köken: Fransızca] Yelletkiç vantuz [Köken: Fransızca] Emgiç vapur [Köken: Fransızca] Gemi, Buğ gemisi varak [Köken: Arapça] Bet vardiya [Köken: İtalyanca] Kezek vardiyaya kalmak [Köken: İtalyanca+Türkçe] Kezeklemek varis [Köken: Arapça] (Tek iken):Encili, (Çok iken): Encideş varit [Köken: Arapça] Olan varlık [Köken: Anlam genişlemesi] (Mevcudiyet, Var oluş): Varlık, (Zenginlik, Servet): Varlılık, Baylık varlıklı [Köken: Yerel] Bay, Varlı varmak [Köken: Anlam kayması] Varıp yetmek, Yetmek varsayım [Köken: Uydurukça] Bolcam, Çağlama varsıl [Köken: Uydurukça] Bay, Varlı vasat [Köken: Arapça] Orta, Ortaca\n\n[Köken: Arapça] (ambiyans, ortam) Orta, Ortalık, Aylana, Aylana- çevre, Aylana-tire, Tire-yak vasati [Köken: Arapça] Ortaca vasıf [Köken: Arapça] Özgecelik, Özüncelik vasıl olmak [Köken: Arapça+Türkçe] Yetmek vasıta [Köken: Arapça] Kural, Yol vasıtasıyla [Köken: Arapça+Türkçe] Arkalı, Yardımıyla vasistas [Köken: Fransızca] Yelletme vaşak [Köken: Farsça] Süleysin, Üşek vatan [Köken: Arapça] Yurt, Ata yurt vaveyla [Köken: Arapça] Kışkırık, Davış vazgeçmek [Köken: Farsça+Türkçe] Aynımak, Danmak, İlk oydan kaytmak, Oyunu özgertmek, Baş tartmak vazıh [Köken: Arapça] Anık, Açık, Aydın, Aykın, Küdüksüz vazife [Köken: Arapça] Borç, Yumuş vazifeşinas [Köken: Arapça+Farsça] İşini bilir vaziyet [Köken: Arapça] Yağday, Durum, Kök ve [Köken: Arapça] (İki kişi adı arasında): İle, (Diğer durumlarda): Yine veba [Köken: Arapça] Ölet ve benzeri [Köken: Arapça+Türkçe] (v.b…) Şuna okşaş başkalar (ş.o.b…), Şunlara okşaş başkalar (ş.o.b…), Yine okşaş başkalar (y.o.b…), Yine şuna okşaş başkalar (y.ş.o.b…), Yine şunlara okşaş başkalar (y.ş.o.b…) vebsayt [Köken: İngilizce] Tor beti veb sitesi [Köken: İngilizce+Türkçe] Tor beti vecibe [Köken: Arapça] Borç vecit [Köken: Arapça] Özünü unutma, Özünden geçme veciz [Köken: Arapça] Kısa anık söz veçhe [Köken: Arapça] Yan, Yak, Yön veda [Köken: Arapça] Sağollaşma veda etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Sağollaşmak vedalaşmak [Köken: Arapça+Türkçe] Sağollaşmak vefa [Köken: Arapça] Verilenlik vefakâr [Köken: Arapça+Farsça] Verilen vefasız [Köken: Arapça+Türkçe] Aynıyıcı, Verilmeyen vefat [Köken: Arapça] Ölüm vefat etmek [Köken: Arapça] Ölmek vehim [Köken: Arapça] Korku, Boş korku vehme düşmek [Köken: Arapça+Türkçe] Boşa korkmak, Boş korkuya verilip gitmek vehme kapılmak [Köken: Arapça+Türkçe] Boşa korkmak, Boş korkuya verilip gitmek vehmetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Boşa korkmak vekâlet [Köken: Arapça] Vekillik vekâleten [Köken: Arapça] Tapşırması boyunca, Adına, Vekil olarak velet [Köken: Arapça] Bala velev [Köken: Arapça] … olmasa, Şöyle olsa da… velev ki [Köken: Arapça+Farsça] … olmasa, Şöyle olsa da… velhasıl [Köken: Arapça] Kısası, Sözün kısası velinimet [Köken: Arapça] Esirgeyici, İyilik görsetici, Yakşılık edici velût [Köken: Arapça] Önümlü, Yemişli velvele [Köken: Arapça] Çav-şu, Davış velvele kopmak [Köken: Arapça+Türkçe] Çav-şu çıkmak velvele koparmak [Köken: Arapça+Türkçe] Çav-şu çıkarmak velveleye vermek [Köken: Arapça+Türkçe] Çav-şu çıkarmak venüs [Köken: Latince] Çolpan veraset [Köken: Arapça] Boğundan boğuna göçücülük, Teğine tartıcılık, Atasına tartıcılık, Boğun kovalayıcılık, Boğun izleyicilik verem [Köken: Arapça] Öfke ağrısı, Göğüs ağrısı veresiye [Köken: Yerel] Borca alma, Ötnüye alma veresiye almak [Köken: Yerel] Borca almak, Ötnüye almak vergi [Köken: Uydurukça] Salık veri [Köken: Uydurukça] Bilgi verim [Köken: Uydurukça] Önümlülük, Öndürümlülük, Çıkım, Çıkımlılık, Düşüm, Düşümlülük versiyon [Köken: Fransızca] Ötüm, Aylanım, Satım vesaire [Köken: Arapça] (v.s…) Şuna okşaş başkalar (ş.o.b…), Şunlara okşaş başkalar (ş.o.b…), Yine okşaş başkalar (y.o.b…), Yine şuna okşaş başkalar (y.ş.o.b…), Yine şunlara okşaş başkalar (y.ş.o.b…) vesile [Köken: Arapça] Sıltak vestiyer [Köken: Fransızca] Giyimlik, Giyim ilgiç vesvese [Köken: Arapça] Küdük veya [Köken: Arapça+Farsça] Ya da vezin [Köken: Arapça] Koşuk ölçemi vıcık vıcık [Köken: Kökeni belirsiz] Sıvı, İlencek, İleşkek vibrasyon [Köken: Fransızca] Titreme vicdan [Köken: Arapça] Uyat vicdanen [Köken: Arapça] Uyat ile, Uyatına karayanda, Uyatına göre vicdani [Köken: Arapça] Uyatlı, Uyatlık vida [Köken: İtalyanca] Burma çivi viraj [Köken: Fransızca] Buruluş viran [Köken: Farsça] Yemirilen, Kıyrayan, Buzulan virane [Köken: Farsça] Yemirik virgül [Köken: Fransızca] Ötre vişne [Köken: Bulgarca] Çiye, Alça vites [Köken: Fransızca] Tezlik vitrin [Köken: Fransızca] Görünçlük viyaklamak [Köken: Yerel] Cırlamak, Ingalamak, Yığlamak viyak viyak [Köken: Yerel] Inga Inga vizon [Köken: Fransızca] (Hayvan): Sasık gözen, Kara gözen, (Deri): Kara gözen derisi vizyon [Köken: Fransızca] Görsetme, Görünüş verme vizyoner [Köken: Fransızca] Uzağı gören, Oy-bilimi gen vizyon sahibi [Köken: Fransızca+Arapça+Türkçe] Uzağı gören, Oy-bilimi gen volkan [Köken: Fransızca] Yanardağ voltaj [Köken: Fransızca] Güçlenme volüm [Köken: Fransızca] (hacim) Kölem, Sığım, Sığımlılık\n\n[Köken: İngilizce] (ses) Davış, Ün vuku [Köken: Arapça] Olma, Oluş, Yağday vukua gelmek [Köken: Arapça+Türkçe] Olmak, çıkmak vukuat [Köken: Arapça] Olan yağday (-lar) vuku bulmak [Köken: Arapça+Türkçe] Olmak, Çıkmak vukuf [Köken: Arapça] Biliş, Bilim, Bilicilik, Bilişlilik vurdumduymaz [Köken: Yerel] Kızıklanmaz, Kızıksınmaz, Salgın vurgun [Köken: Uydurukça] (spekülasyon) Alıpsatarlık vurgunculuk [Köken: Uydurukça] Alıpsatarlık vurmak [Köken: Anlam kayması] (kurşunla) Atmak, Atıp yaralamak, Atıp öldürmek vurucu tim [Köken: Yerel+İngilizce] Mergenler öbeği vuslat [Köken: Arapça] Kavuşma, Uğraşma vuzuh [Köken: Arapça] Aydınlık, Aykınlık, Anıklık, Açıklık vücut [Köken: Arapça] Ten, Gövde vüsat [Köken: Arapça] Genlik yaban mandası [Köken: Türkçe+Farsça] Kotaz yabancı [Köken: Anlam kayması] (Tanıdık olmayan): Yad, (Dış ülkeden gelen): Çet, Çet elli yâd etmek [Köken: Farsça+Türkçe] Eslemek, Ese düşürmek, Esine almak, Anmak yadigâr [Köken: Farsça] Estelik, Belek yağcı [Köken: Argo] (Dalkavuk) Yaltak, Yalakçı, Yarancak, Yaramsak yağma [Köken: Farsça] Talan, Tonak yağmalamak [Köken: Farsça+Türkçe] Talamak, Tonamak yahu [Köken: Arapça] Ey yahut [Köken: Farsça] Ya da yak [Köken: İngilizce] Kotaz yakacak [Köken: Yerel] Yakılık, Yakılgı, Odun yakalamak [Köken: Yerel] Tutmak, Yakalamak yakamoz [Köken: Yunanca] Yaldırayık yakarmak [Köken: Yerel] Yalvarmak, Ötünmek yakınmak [Köken: Uydurukça] Çakım eytmek, Çakınmak, Bun çakmak, Yığlanmak yakışıklı [Köken: Yerel] Yaraşıklı, Güzel yakışmak [Köken: Yerel] Yaraşmak, Gelişmek yakıt [Köken: Uydurukça] Yakılık, Yakılgı, Odun yakinen [Köken: Arapça] Yakşıca, Anık, İç yüzünden, İçinden, Diplice yaklaşık [Köken: Uydurukça] (olarak) Çama ile, Çamasında, Çamalayıp alanda, Yakınca yaklaşım [Köken: Uydurukça] Gözkarayışı, Yakınlaşma yaklaşmak [Köken: Yerel] Yakınlaşmak yakmak [Köken: Anlam genişlemesi] (Işık ya da Isı sağlamak için): Yakmak, (Alevle, Kuvvetli ateşle): Yandırmak, (Koz halinde, İçin için, Yavaş yavaş/Duygular insanın içini): Göydürmek, (Duygular insanın içini): Örtemek yalaka [Köken: Yerel] Yaltak, Yarancak, Yaramsak, Yalakçı yalama olmak [Köken: Anlam kayması] Bozulmak, Yayılmak yalan [Köken: Anlam genişlemesi] Yalan, Aldak, Aldam yalan atmak [Köken: Yerel] Yalan söylemek, Yalan eytmek yalancı [Köken: Anlam genişlemesi] Yalancı, Aldakçı, Aldamcı yalancıktan [Köken: Yerel] Yalandan yalanlamak [Köken: Yerel] (Sözü, Yazıyı): Yoğa çıkarmak, Yalan çıkarmak, (Kişiyi): Yalancı çıkarmak yalan söylemek [Köken: Yerel] Yalan söylemek, Yalan eytmek yalçın [Köken: Yerel] Dik yaldız [Köken: Yerel] Altın yalatılan, Altına okşatılan yalı [Köken: Yerel] (Sahil): Yar, Yaka, Su boyu, Kırak (Ev): Su boyundaki ev, Yazlık ev yalın [Köken: Yerel] Bezeksiz, Koşmasız, Yönekey, Yalın yalıtkan [Köken: Uydurukça] Akım ötürmez yallah [Köken: Arapça] Git, Git işine, Yok ol, Yoğal, Git buradan, Tabanını yaldırat yalpalamak [Köken: Kökeni belirsiz] Irganmak, Deprenmek, Çaykalmak yaltaklanmak [Köken: Yerel] Yaltaklanmak, Yarancaklık etmek, Yaramsaklık etmek, Yalakçılık etmek yamaç [Köken: Yerel] İniş, Yanaşak yamak [Köken: Yerel] Yardımcı yamalamak [Köken: Yerel] Yamamak yaman [Köken: Anlam kayması] Güçlü, Keskin, Gelişkin yamru yumru [Köken: Yerel] Tekizsiz, Eğri büğrü yamuk [Köken: Anlam kayması] (Eğri) Eğri, Yantayık, Bükük yamulmak [Köken: Anlam kayması] Eğrilmek, Yantaymak, Bükülmek yamyam [Köken: İngilizce] Kişi yiyici yanardöner [Köken: Yerel] Yaldırak yanaşmak [Köken: Yerel] Yakınlaşmak, Yanaşmak yangın [Köken: Anlam genişlemesi] (Doğal): Yangın, (İnsan eliyle çıkarılan, kundaklama sonucu çıkan): Ört yanık [Köken: Anlam genişlemesi] (Ad): Pişik yarası, Yanık (Sıfat): Yanık, Göyük yanılgı [Köken: Uydurukça] Yanlış yanıt [Köken: Uydurukça] Karşılık, Cevap yanıtlamak [Köken: Uydurukça] Karşılık vermek, Cevap vermek yani [Köken: Arapça] Demek yankesici [Köken: Yerel] Yancıkkeser, Çöntekkeser yankı [Köken: Uydurukça] Yanrık, Yanı yankılanmak [Köken: Uydurukça] Yanrımak, Yanılanmak yanlama [Köken: Yerel] Köndelen, Kıyşık, Yanlama, Yanlamasına yanlamasına [Köken: Yerel] Köndelen, Kıyşık, Yanlama, Yanlamasına yanmak [Köken: Anlam genişlemesi] (Işık ya da Isı sağlamar biçimde): Yanmak, (Alevle, Kuvvetli ateşle): Yanmak, (Koz halinde, İçin için, Yavaş yavaş/Duygular ile insan): Göymek, Göyünmek (Duygular ile insan): Örtenmek yansımak [Köken: Uydurukça] Çakılmak yansıtmak [Köken: Uydurukça] Çakıltmak yapay [Köken: Uydurukça] Yasama, Yasalma yapı [Köken: Uydurukça] (bina) Kurulma\n\n[Köken: Uydurukça] (bünye) Kuruluş, Kurulum, Düzülüş yapıcı [Köken: Uydurukça] (Olumlu, Ilımlı) Yaramlı, Olumlu yapım [Köken: Uydurukça] Çıkarma, Kurma yapımcı [Köken: Uydurukça] Çıkarıcı yapım eki [Köken: Uydurukça] Söz yasayıcı koşumca yapısal [Köken: ] Kuruluşluk, Kurulumluk, Düzülüşlük yapıştırıcı [Köken: Uydurukça] Yelim yapıt [Köken: Uydurukça] Çıkarma yapma [Köken: Yerel] Yasama, Yasalma yapmacık [Köken: Yerel] Yasama, Yasalma, Çın değil yapmak [Köken: Anlam kayması] Kurmak, İşlemek, Yasamak\n\n[Köken: Anlam genişlemesi] (yardımcı fiil) Etmek, Eylemek, Kılmak yaptırım [Köken: Uydurukça] Ceza yaptırım gücü [Köken: Uydurukça] Cezalandırma gücü yar [Köken: Farsça] (sevgili) Sevgili yarak [Köken: Anlam kayması] Kotak, Sik yaramaz [Köken: Yerel] (faydasız) Yaramsız, Yaraksız, Yaramaz\n\n[Köken: Anlam kayması] (haşarı) Erke, Başsız, Tentek yarasa [Köken: Yerel] Yarkanat yaratmak [Köken: Anlam genişlemesi] Yarandırmak, Türetmek, Yaratmak yargı [Köken: Uydurukça] (hüküm) Seçim\n\n[Köken: Uydurukça] (kazâ) Mahkeme işleri yargıç [Köken: Uydurukça] Töreci yargılamak [Köken: Uydurukça] Seçimlemek yarı [Köken: Yerel] Yarım, Yartı, Yarı yarım [Köken: Anlam genişlemesi] Yarım, Yartı, Yarı yarımada [Köken: Yerel] Yarım aral, Yarım oturağ, Yarım ada yarım yamalak [Köken: Yerel] Çala çarpı, Çala çula, Çala bula, yarın [Köken: Yerel] (Ad): Erte, (Zarf): Erteye yarıyıl [Köken: Yerel] Yarım yıllık yas [Köken: Arapça] Karalılık yasa [Köken: Uydurukça] Kanun yasadışı [Köken: Uydurukça] Kanunsuz yasak [Köken: Uydurukça] (Ad): Tıyım, (Sıfat): Tıyık, Tıyımlı yasaklamak [Köken: Uydurukça] Tıymak, Tıyım salmak, Tıyımlamak yasaklanmak [Köken: Uydurukça] Tıyılmak, Tıyım salınmak, Tıyımlanmak yasal [Köken: Uydurukça] Kanunlu, Kanuni yasalaştırmak [Köken: Uydurukça] Kanunlaştırmak, Kanuna uygunlaştırmak, Kanuna uydurmak yasama [Köken: Uydurukça] Kanun çıkarıcılık yaslamak [Köken: Yerel] Diremek, Söykemek, Dayamak yaslanmak [Köken: Yerel] Direnmek, Söykenmek, Dayanmak yaslı [Köken: Arapça+Türkçe] (yas tutan) Karalı yassı [Köken: Anlam genişlemesi] Yassı, Yalpak yaş [Köken: Anlam kayması] (ıslak) Öl, Dım, Çiğ, Yaşlı yaşam [Köken: Yerel] Durmuş, Dirlik, Yaşam yaşam öyküsü [Köken: Uydurukça] Durmuş yolu yaşantı [Köken: Uydurukça] Yaşayış yaşarmak [Köken: Yerel] Gözleri yaşlanmak, Gözleri yaş dolmak, Yaşlanmak yaşıt [Köken: Uydurukça] Yaşdaş, Kurdaş, Denkkur yaşlanmak [Köken: Yerel] Karımak, Kartalmak, Kartaymak yaşlı [Köken: Yerel] Kart, Karı yatak [Köken: Anlam genişlemesi] (yatış yeri) Yatak, Döşek\n\n[Köken: Anlam kayması] (mecra) Akım, Yılga yolu, Suyolu yatalak [Köken: Yerel] Yatan ağrılı yatay [Köken: Uydurukça] Düz, Yatık yatırım [Köken: Uydurukça] Akça koyumu, Akça girdirimi yatırım yapmak [Köken: Uydurukça] Akça koymak, Akça girdirmek yatışmak [Köken: Anlam kayması] (Kişi/Duygu vb…): Dinçlenmek, Dinmek, (Olay): Basılmak yatıştırmak [Köken: Anlam kayması] (Kişi/Duygu vb…)Dinçlendirmek, Dindirmek, (Olay): Basmak yavaş [Köken: Yerel] Tatı, Yavaş yave [Köken: Farsça] Boş söz, Boşboğazlık yaver [Köken: Farsça] Yardımcı yavru [Köken: Yerel] Döl, Bala, Yavru yavuklu [Köken: Anlam kayması] Sevgili yayan [Köken: Yerel] Yaya yaygara [Köken: Yerel] Bağırış çağırış, Çav-şu, Kışkırık yaygın [Köken: Uydurukça] Dağalan, Gen dağalan, Köp kollanılan yaygınlaşmak [Köken: Uydurukça] Dağalmak, Yayılmak yayık [Köken: Yerel] Kesmek, Yayık yayımlamak [Köken: Uydurukça] Basmak, Basıp çıkarmak, Yarığa çıkarmak yayın [Köken: Uydurukça] (Kitap v.b…): Basma, Basıp çıkarma, Yarığa çıkarma, (Televizyondan, Radyodan vb…): Dağatma yayınlamak [Köken: Uydurukça] (Kitap vb…): Basmak, Basıp çıkarmak, Yarığa çıkarmak (Televizyondan, Radyodan vb…): Dağatmak yayın evi [Köken: Uydurukça] Basmahane, Dağatmahane yaymak [Köken: Anlam kayması] (Sermek): Yaymak, (Dağıtmak): Dağatmak yayvan [Köken: Yerel] Yalpak, Yassı yazar [Köken: Uydurukça] Yazıcı yazgı [Köken: Uydurukça] Yazmış yazı [Köken: Yerel] (parada) Dengenin on yüzü, Dengenin ön yüzü, Dengenin on beti, Dengenin ön beti yazılı [Köken: Yerel] (sınav) Yazma, Yazma sınav yazın [Köken: Yerel] Yazda yazıt [Köken: Uydurukça] Yazma, Yazma estelik yazma [Köken: Yerel] (eser) Elyazması yegâne [Köken: Farsça] Yalnız, Bir yeğ [Köken: Yerel] Yakşırak yeğlemek [Köken: Uydurukça] Yakşı görmek, Dallamak, Üstün tutmak yeis [Köken: Arapça] Umusuzluk, Kaygı, Aşınma yeknesak [Köken: Farsça] Birtürlü yekpare [Köken: Farsça] Bütün, Tutaş, Tutuş yekten [Köken: Farsça+Türkçe] Birden, Güdülmezden yekûn [Köken: Arapça] Yığındık yele [Köken: Yerel] Yal yellemek [Köken: Anlam genişlemesi] Yellemek, Yelpimek yelpaze [Köken: Türkçe+Farsça] Yelpigiç yeltenmek [Köken: Yerel] Elinden gelmeyecek işe girişmek, Yeltenmek yemek [Köken: Yerel] (yiyecek) Damak, Aş yemekhane [Köken: Yerel] Aşhane yemin [Köken: Arapça] Ant yemin etmek [Köken: Arapça+Türkçe] (Eş dost arasında): Ant vermek, (Yazılı ya da resmi olarak): Ant içmek yeniden [Köken: Yerel] Kaytadan, Baştan, Yeniden yenilgi [Köken: Uydurukça] Yeniliş, Yenili yenilmek [Köken: Yerel] (yemek fiilinin edilgen biçimi) Yiyilmek yenmek [Köken: Anlam genişlemesi] Yenmek, Ütmek, Utmak yer [Köken: Anlam genişlemesi] Yer, Orun yer çekimi [Köken: Uydurukça] Yerin tartış gücü yerel [Köken: Uydurukça] Yerli yerinde [Köken: Yerel] (Uygun) Orunlu, Uygun yerine [Köken: Yerel] Ornuna yerleşik [Köken: Anlam kayması] (Göçebe olmayan): Oturak, (Varlığını uzunca zamandır sürdüregelen): Duraklı, Duruklu yerleşmek [Köken: Anlam kayması/Anlam genişlemesi] (Göçebeliği bırakmak): Oturmak, Oturaklaşmak \n (Sabitlenmek): Yerleşmek, \n (Yer kapmak): Orunlaşmak \n (Taşınıp yaşamaya başlamak): Konuşlanmak \n (Varlığını oturtmak, Varlığını sürdürecek konuma gelmek): Duraklanmak \n (Kök salmak): Ornukmak, Gen dağalmak yermek [Köken: Yerel] Karalamak, Yamanlamak, Yermek yersiz [Köken: Yerel] (uygunsuz) Orunsuz yeşermek [Köken: Yerel] Yaşarmak, Göğermek yeşil [Köken: Yerel] Yeşil yeşillenmek [Köken: Yerel] Yeşermek yeşilleşmek [Köken: Yerel] Yeşermek yetenek [Köken: Uydurukça] Uku, Oldukluluk, Yöndemlilik, Edenlilik yetenekli [Köken: Uydurukça] Ukulu, Olduklu, Yöndemli, Edenli yeteneksiz [Köken: Uydurukça] Ukusuz, Olduksuz, Yöndemsiz, Edensiz yetinmek [Köken: Uydurukça] Çeklenmek yetişkin [Köken: Uydurukça] Yetişen, Boyu yeten yetişmek [Köken: Anlam genişlemesi] Yetmek, Ösmek, Ülgürmek, Yetişmek, Dal kezinde dayar olmak yetişmiş [Köken: Yerel] Yetik, Okumuşlu, Bilimli yetki [Köken: Uydurukça] Vekillik, Cevaplılık yevmiye [Köken: Arapça] Günlük, Günlük iş hakkı yığın [Köken: Anlam kayması] Üyüm, Üyüntü, Üyme, Üymek, Top, Toplam, Toplantı yığınak [Köken: Uydurukça] Yığılma, Toplanma yığınak yapmak [Köken: Uydurukça] Yığılmak, Toplanmak, Güç yığmak, Güç toplamak yığınla [Köken: Yerel] Köp, Bol, Sayısız, Toplamı ile, Çok yıkamak [Köken: Anlam kayması] Yumak yıkıcı [Köken: Yerel] Dağatıcı, Yemirici, Kıyratıcı, Kırıcı, Bozguncu, Arabozucu yıkıntı [Köken: Yerel] Yemiriklik yıkmak [Köken: Anlam genişlemesi] Yıkmak, Yemirmek, Aktarmak yıldırım [Köken: Yerel] Yaşın, Çakmak yıl dönümü [Köken: Yerel] Yıllık yılışık [Köken: Anlam kayması] Yaltak, Yarancak, Yaramsak, Yalakçı yılışmak [Köken: Anlam kayması] Yaltaklanmak, Yarancaklık etmek, Yaramsaklık etmek, Yalakçılık etmek yılmak [Köken: Yerel] Ürkmek, Korkmak, Korkup kalmak, Kaytmak, Geri kaytmak, Kaçmak yıpranmak [Köken: Yerel] Eprimek, Eskimek, Yırtılmak, Tozumak yırtıcı [Köken: Yerel] (hayvan) Yırtkıç yırtınmak [Köken: Yerel] Artık dırışmak, Katı dırışmak, Yırtınmak yiğit [Köken: Yerel] Batır, Yiğit yine [Köken: Yerel] Kayta, Kaytadan, Yine yinelemek [Köken: Uydurukça] Kaytalamak yitmek [Köken: Yerel] Yoğalmak, Yitmek yitirmek [Köken: Yerel] Yoğatmak, Yitirmek yiyecek [Köken: Yerel] Azık, Yemit yobaz [Köken: Yerel] Sokur işanımcıl yoğun [Köken: Anlam kayması] Yığı, Yış, Tıkız, Koyu, Kalın, Köp yoğunlaşmak [Köken: Anlam kayması] Yığılmak, Yışlaşmak, Tıkızlanmak, Koyulmak, Koyulaşmak, Kalınlaşmak, Köpelmek yoğurt [Köken: Yerel] Katık, Yoğurt yoklama [Köken: Yerel] Yoklama, Varlama yoksa [Köken: Yerel] Yoksa, Olmasa yoksun [Köken: Uydurukça] Yok, Olmayan, Yetişsiz yokuş [Köken: Yerel] Ör, Göteriliş yokuş çıkmak [Köken: Yerel] Örlemek yollamak [Köken: Yerel] Yollamak, Yönetmek, Yobarmak yontmak [Köken: Yerel] Yonmak yorgun [Köken: Yerel] Argın, Dalgın, Çarçak yormak [Köken: Anlam kayması/Anlam genişlemesi] (Yorumlamak): Yormak, (Halsiz bırakmak): Çarçatmak, Daldırmak, Arıtmak yorulmak [Köken: Anlam kayması/Anlam genişlemesi] (Yorumlanmak): Yorulmak, (Halsiz kalmak, Halsiz bırakılmak): Çarçamak, Dalmak, Armak yorum [Köken: Yerel] Düşündürü, Yorum yosma [Köken: Yerel] Ersek, Yeniltek, Yenleş yoz [Köken: Yerel] Buzuk yozlaşmak [Köken: Yerel] Buzulmak yön [Köken: Yerel] Yan, Yak, Yön, Bağıt yönerge [Köken: Uydurukça] Buyruk, Görsetme, Yol yoruk, Kollanma yönetici [Köken: Uydurukça] Başarıcı, Yedekçi yönetim [Köken: Uydurukça] Başarıcılık, Başarma, Yedekçilik yönetmek [Köken: Uydurukça] Başarmak yönetmelik [Köken: Uydurukça] Kollanma, Görsetme yönetmen [Köken: Uydurukça] (İdare): Başarıcı, Yedekçi, Başçı, (Sinema, Tiyatro): Koyucu yöntem [Köken: Uydurukça] Kural, Yol yöre [Köken: Yerel] Aylana, Değre, Çevre yöresel [Köken: Uydurukça] Yerli yuh [Köken: Yerel] Tüh yuhalamak [Köken: Yerel] Tüh diye bağırmak, Tüh tüh etmek yulaf [Köken: Yunanca] Sulu yular [Köken: Yerel] Nokta yuvarlak [Köken: Yerel] Topalak, Düğür, Yuvalak, Yumru, Değirmi yuvarlamak [Köken: Yerel] Topalamak, Yuvalamak, Tekerlemek yüce [Köken: Yerel] Büyük, Yokarı, Yüksek yücelmek [Köken: Yerel] Yükselmek, Göterilmek, Büyülmek yüksek [Köken: Yerel] Yokarı, Büyük, Yüksek yüksekokul [Köken: Türkçe+Uydurukça] Yokarı mektep yükseköğretim [Köken: Türkçe+Uydurukça] Yokarı bilim, Yokarı okuma yükselmek [Köken: Yerel] Göterilmek, Büyülmek, Yükselmek yüksük [Köken: Yerel] Oymak yüksünmek [Köken: Yerel] Ağırsınmak, Dilemeyin başarmak, Gönülsüz iş görmek, Yüksünmek yükümlü [Köken: Uydurukça] Borçlu yürürlük [Köken: Uydurukça] Güce giriş yüz [Köken: Anlam genişlemesi] (Çehre) Yüz, Bet, Çıray\n\n[Köken: Yerel] (Üst) Üst, Bet, Yüz yüzünden [Köken: Yerel] İçin yüzey [Köken: Uydurukça] Üst, Bet, Yüz yüzmek [Köken: Anlam kayması] (soymak) Soymak, Sıyırmak yüznumara [Köken: Türkçe+Fransızca] Ayakyolu yüz ölçümü [Köken: Yerel] Yüz ölçemi yüzükoyun [Köken: Yerel] Yüztuban, Yüzünkoyup yüzük parmağı [Köken: Yerel] Adsız parmak zaaf [Köken: Arapça] Güçsüzlük, Boşanlık zafer [Köken: Arapça] Yeniş, Yutuş zafiyet [Köken: Arapça] Güçsüzlük zahir [Köken: Arapça] Görüne duran zahire [Köken: Arapça] Aşlık zahiren [Köken: Arapça] Görünüşten, Dıştan, Dış görünüşten, Dış görünüş boyunca zahiri [Köken: Arapça] Dışki, Dış zahmet [Köken: Arapça] Kıncılık, Ağırlık zalim [Köken: Arapça] Kayırımsız, Acınmasız zam [Köken: Arapça] Koşumca, Üsteme zaman [Köken: Arapça] Kez, Çağ zamanlamak [Köken: Arapça+Türkçe] Onaylı kezini dallamak, Dal kezini dallamak, Dal kezini köklemek, Çağını düş getirmek, Dal çağını tapmak zamir [Köken: Arapça] (dilbilgisi) Almaş zamk [Köken: Arapça] Yelim zampara [Köken: Farsça] Kızcıl, Kadıncıl, Yelkovan, Yürdek, Yürümsek zan [Köken: Arapça] Bolcam, Yormallama, Çağlama, Oy zanaat [Köken: Arapça] Çeberlik zanaatkâr [Köken: Arapça+Farsça] Çeber zangırdamak [Köken: Yerel] Titremek, Kaltıramak, Tirillemek, Kalçıllamak zangır zangır [Köken: Yerel] Tir tir, Tiril, tiril zannetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Oylamak, Yormallamak, Sanmak zapt etmek [Köken: Arapça+Türkçe] (Ele geçirmek): Basıp almak, (Tutmak, Önüne geçmek): Toktatmak, Dindirmek, Basmak, Bastırmak zar [Köken: Arapça] (anatomi) Yargak\n\n[Köken: Arapça] (oyunda) Taş, Süyek zarafet [Köken: Arapça] Görkemlik, Görklülük, Güzellik, İncelik zarfında [Köken: Arapça+Türkçe] İçinde zarif [Köken: Arapça] Görkem, Görklü, Güzel, İnce zaruret [Köken: Arapça] Gereklik, Gereklilik zaruri [Köken: Arapça] Gerek, Gerekli zat [Köken: Arapça] Kişi zaten [Köken: Arapça] Neğizinde, Çınında, Doğrusunu eydende, Çınını eydende zatürree [Köken: Arapça] Öfke yalımlanması, Öfke kapınması zavallı [Köken: Arapça+Türkçe] Baykuş zayıf [Köken: Arapça] Arık zayıflamak [Köken: Arapça+Türkçe] Arıklamak zayiat [Köken: Arapça] Çıkım, Çıkın, Yitki zedelemek [Köken: Farsça+Türkçe] Buzmak, Ziyan geldirmek zehir [Köken: Farsça] Ağı zehirlemek [Köken: Farsça+Türkçe] Ağılamak zekâ [Köken: Arapça] Eslilik, Ukumluluk, Tapkırlık zeki [Köken: Arapça] Esli, Ukumlu, Tapkır zelzele [Köken: Arapça] Yer titremesi zemberek [Köken: Farsça] Yay, Saat yayı zemin [Köken: Farsça] Yer zenci [Köken: Farsça] Kara zengin [Köken: Farsça] Bay, Varlı zerre [Köken: Arapça] Çan, Tozan zevat [Köken: Arapça] Kişiler zevce [Köken: Arapça] Yubay, Bike, Kadın, Yoldaş zevç [Köken: Arapça] Er, Güvey, Bey, Yoldaş zevzek [Köken: Kökeni belirsiz] Söylek, Ezme, Deşik ağız, Sözsatar zıddiyet [Köken: Arapça] Karama karşılık zıkkım [Köken: Arapça] Ağı zımba [Köken: Farsça] Kâğıt deşkiç, Deşkiç zımnen [Köken: Arapça] Yaşırın zımni [Köken: Arapça] Yaşırın zımpara kâğıdı [Köken: Farsça+Türkçe] Kumkâğıt zındık [Köken: Arapça] Allahsız, Tanrısız zıplamak [Köken: Yerel] Sekirmek, Irgamak zırdeli [Köken: Yerel] Daldeli zırh [Köken: Farsça] Savıt, Demir giyim zırıltı [Köken: Yerel] Boş söz, Kuru söz zırlamak [Köken: Yerel] Kışkırmak, Bağırmak, Uzak yığlamak zırnık [Köken: Farsça] Kar bürtüğü, Düğürcük, Bir kaşık su, Hiç nerse zırva [Köken: Kökeni belirsiz] Boş söz zırvalamak [Köken: Kökeni belirsiz+Türkçe] Tentiyip söylemek, Olmayacak söz söylemek, Boş söz söylemek, Yok sözü eytmek, Boşboğazlık etmek zıt [Köken: Arapça] Karama karşı zifaf [Köken: Arapça] (gecesi) Nikâh gecesi zifiri [Köken: Arapça] Kapkaranı zift [Köken: Arapça] Karaçayır, Karayağ ziftlemek [Köken: Arapça+Türkçe] Karaçayır yakmak zihin [Köken: Arapça] An, Es, An-sezim zihnen [Köken: Arapça] İçinde, Anında, Oyunda, İçinden, Anından, Oyundan zihniyet [Köken: Arapça] Gönül kökü, Göz karayış, Oylayış yolu zikzak [Köken: Fransızca] Eğri büğrü, Kekri, Kekircek zil [Köken: Farsça] Kongurak zillet [Köken: Arapça] Tubanlık, Tubancılık, Tubanlanıcılık, Kemsitilmişlik, Aşaklanma zil zurna [Köken: Farsça] Ölürce esrik, Ölesiye esrik zincir [Köken: Farsça] İldirme zinde [Köken: Farsça] Diri, Sağlam, Güçlü zira [Köken: Farsça] Şunluktan ziraat [Köken: Arapça] Ekincilik zirve [Köken: Arapça] Çokan, Tepe, Baş, Uç ziyade [Köken: Farsça] Artık, Aşık, Aşkın, Köp ziyafet [Köken: Arapça] Oturuluşuk ziyan [Köken: Arapça] Çıkım, Çıkın ziyaret [Köken: Arapça] Varış, Görüş, Giriş, Girip çıkış ziyaret etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Görüşüne gitmek, Görmeğe gitmek, Görmeğe gelmek, Girip çıkmak ziynet [Köken: Arapça] Bezek zonklamak [Köken: Kökeni belirsiz+Türkçe] Sızlamak zor [Köken: Farsça] Kın, Ağır zoraki [Köken: Farsça] Güçle, Güç ile zorba [Köken: Farsça] Güçleyici zor bela [Köken: Farsça+Türkçe] Güçle, Güç ile zorla [Köken: Farsça+Türkçe] Güçle, Güç ile zorlamak [Köken: Farsça+Türkçe] Güçlemek zorunlu [Köken: Uydurukça] Gerekli, Borçlu, Olmazdan kalmayası gerek zuhur [Köken: Arapça] Görünme, Ortaya çıkma zuhur etmek [Köken: Arapça+Türkçe] Görünmek, Ortaya çıkmak zulüm [Köken: Arapça] Kınak, Kısım zulmetmek [Köken: Arapça+Türkçe] Kınak vermek, Kınamak, Kısmak züccaciye [Köken: Arapça] Ayak kap kacak züğürt [Köken: Kökeni belirsiz] Akçasız zühre [Köken: Arapça] Çolpan zühul [Köken: Arapça] Salaklık zül [Köken: Arapça] Tubanlık, Aşaklık, Alçaklık zülüf [Köken: Farsça] Çike saçı zümre [Köken: Arapça] Top, Topar, Katlak zümrüdü anka [Köken: Arapça] Tuğrul, Dumrul züppe [Köken: Kökeni belirsiz] Maktancak zürriyet [Köken: Arapça] Döl